Terör ve teröristten kurtulmanın tek yolu

Terör ve teröristten kurtulmanın tek yolu
12 Kasım 2012 10:32

Halkın coşkuyla Ata'sına koştuğu 10 Kasım (2012) sabahı acı haber Siirt'in Pervari ilçesinden geldi. PKK terör örgütünün militanlarıyla çarpışan arkadaşlarına yardıma giden 17 Mehmetçik, bindikleri helikopterin, yoğun sisten, kayaya çarpması sonucu şehit düştü.
 
Baki KARAKOL H&H YORUM

Acı haberi, “Bugün sabahın erken saatlerinde yüreğimizi dağlayan ve hepimizi çok derin üzüntüye sevk eden haber bizlere ulaştı” diyerek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verdi.    
 
Cumhurbaşkanı Gül “Nasıl Kurtuluş Savaşı'nda, İstiklal Harbi'nde bu ülkenin kurtulması, bağımsızlığı ve özgürlüğü için sivil, asker varıyla yoğuyla herkes bir bütün olmuş ve çok büyük bir fedakârlıkla bu ülke kurtarılmış ve yeniden kurulmuşsa, bugün de aynı ruh, aynı inançla ülkenin birliği, bütünlüğü ve halkın huzuru için terörle amansız bir mücadele verilmektedir. Bu mücadelede sivil, asker bütün milletimiz bir bütündür. Bölgemizde özellikle de komşularımızda ortaya çıkan siyasi, gelişmeler, istikrarsızlıklar, bunları bir fırsat bilip, terörden güç alanlar ve terör vasıtasıyla milletimizi, devletimizi hizaya getireceklerini zannedenler, çok büyük bir yanılgı içindedirler ve çok büyük pişmanlık duyacaklardır” dedi, ekledi:
 
“Karşımıza silahla çıkana, daha güçlü bir şekilde cevap verilecektir. Bu irade hiç bir şekilde sarsılmayacaktır. Şehitler, arkadaşlarına yardım etmek için her şeyi göze alıp havalanan bir helikopterimizin düşmesiyle maalesef verilmiştir. Kendilerine rahmet diliyorum, ailelerinin hepsine sabır, bütün milletimize, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne başsağlığı diliyorum.”
 
Dün de… Şehitlerimiz, Diyarbakır'daki 2'inci Taktik Ana Jet Üs Komutanlığı'nda düzenlenen törenin ardından, toprağa verilmek için memleketlerine gönderildiler.
 
Televizyonlar, cenaze törenini canlı yayınladılar.  
 
17 tabutu bir arada görmeyi yüreğim kaldırmadı. Yüzlerine “üzgün maskesi” geçirmiş siyasiler de gözüme ilişince, katlanamadım!.. Hızla televizyonun başından uzaklaştım, kendimi sokağa attım. Gözyaşlarımı içime akıttım, derin derin hava soludum.
 
Ayaklarım beni taşımıyordu, ayakta da tutamıyordu. Kaldırım taşına çökmek zorunda bıraktı.
….
 
Çıkarları için, terörü, teröristi üreten emperyalistlere, emperyalist işbirlikçisi siyasilere, onların kadrolarının tamamına lanetler okudum, okuyorum, okuyacağım!..  
 
Terör ve terörist üreten emperyalistlerin işbirlikçileri yerel siyasiler ve onların kadroları, terör ve terörist üretimine katkı vermeleri yanı sıra, terörü ve teröristi koruyup besliyorlar, teröre ve teröriste “yataklık” yapıyorlar!
 
Uluslar, terörden ve teröristlerden, ancak ve ancak, terör ve terörist üreticisi emperyalistlerin işbirlikçisi siyasileri, siyasi yaşamlarından sildiklerinde, tarihin çöplüğüne attıklarında kurtulabilirler!.. Ulusların, başka da şansları yoktur!..  
….
 
Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarındaki “sivil, asker bütünlüğü”nü, güncel onca olanlardan sonra, bugünle örtüştürme yanlışına düşen Cumhurbaşkanı Gül'ün, “Karşımıza silahla çıkana, daha güçlü bir şekilde cevap verilecektir” sözü bana, en son, 9 Ekim 2012 Salı günkü partisinin grubunda “Terör örgütüyle mücadelemiz, hukuk ve demokrasi içinde aynı kararlılıkla devam edecektir” diyen Başbakan'ı anımsattı!..
 
17 şehidin, Diyarbakır'daki cenaze töreninde “neredeyse ağlayacak”(!) gibi duran Başbakan, sıkça “terörle mücadeleyi, hukuk ve elerki (demokrasi) içinde kalarak, kararlılıkla sürdüreceklerini” söylemekle kalmıyor, partisinin 30 Eylül 2012'deki 4'üncü olağan kurultayında basına dağıttıkları “Yol Haritası” kitapçığında da yer veriyor!
 
Önümüzdeki dönemde, yapacaklarını “63 madde”de toplayan Başbakan, “33”üncü sırada aynen “Hukuk içinde terörle etkin mücadeleye devam edilmeli” diyor.
 
Terörle, teröristle “etkin” mücadele, “hukuk içinde” nasıl yapılır?!.
 
Bilen var mı?!.
 
Ben… Terörle, teröristle, “hukuk” içinde, “elerki” içinde kalınarak, “mücadele” hele de “etkin mücadele” yapılacağına, terörü ve teröristi yok edecek sonuca varılacağına inanmıyorum!
 
Başbakan inanıyorsa… On yıldır, en güçlü biçimde iktidardadır, neden denemedi?!.
 
Başbakan da, bu söylediğinin “olası olmadığı”nı biliyor!..
 
Böylesi ceviz kabuğunu doldurmayacak siyasi söylemler, nereye kadar?!.
….
 
Başbakan yoksa, “terörle, teröristle, hukuk ve elerki içinde mücadele” söylemiyle, gündeme getirdiği, tartışıya açtığı, “yasalaşması” için çalışmalara başlanılmasının “talimat”ını verdiği “idam”ı mı kast ediyor?!
 
Soruyu, tersten de soralım: Başbakan, idamı yasalaştırarak, terörle ve teröristle “etkin” mücadele edeceğini ve terörü, teröristi bitirecek sonuç alacağını mı düşünüyor?!
 
Kast da etse, düşünüyor da olsa… Başbakan, ciddi “yanılgı” içindedir!..
 
Asıl, “Bu açlık grevleriydi, ölüm oruçlarıydı, bunlar şantajdır, bunlar blöftür, bunlar şovdur. Şimdi de milletvekilleri yapıyorlarmış. Ne yapıyorlarsa yapsınlar. Bizim görevimiz bellidir. Biz sağlıkla ilgili gerekli müdahaleyi yaparız. Şantajlar karşısında boyun eğmeyiz” (11 Kasım 2012 Pazar Trabzon Of'da) diyen Başbakan şantaj, blöf, şov yapıyor!..
….   
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 10 Kasım 2012 Cumartesi sabahı “Karşımıza silahla çıkana, daha güçlü bir şekilde cevap verilecektir” diyerek, terörle ve teröristle mücadelede “hukuk ve demokrasi içinde kalmak” tezine karşı çıkıyor, tez savunucularıyla da görüş ayrılığına düştüğünü, onları yerdiğini “bilinçlice” açığa vuruyor.  
 
Ama… Başbakan, aynı günün birkaç saat sonrasında, Brunei gezisinden yurda dönerken, uçakta, beraberindeki gazetecilere “Bugün biz, Cumhurbaşkanımızla uyum içindeyiz” diyor!..
 
Ne diyeyim?!.
 
Sizin de, “Ne diyelim?!.” dediğinizi duyar gibiyim.
 
İyisi mi… Yazıya nokta koyayım.
 
Nokta…
 
[email protected]


Yazarın Son Yazıları:
Molla Kasım
Başbakan diyor ama lafla 'sağlıklı millet inşa edilmez'
Birand, hastalığın mı, ihmalin mi, gündemin mi kurbanı?