Atatürk'le emperyalistler baş edemedi, Başbakan mı baş edecek!?

Atatürk'le emperyalistler baş edemedi, Başbakan mı baş edecek!?
20 Aralık 2012 01:35

17 Aralık 2012 Pazartesi günü Konya'da, Demokratik Parlamenter sistem'in olmazsa olmazı “kuvvetler ayrılığı”na, “Kuvvetler ayrılığı önümüze engel olarak dikiliyor” diyerek çatan ve “ölçüyü kaçıran” Başbakan'ın, 10 Aralık 2012 Pazartesi günü, Kamutay Genel Kurulu'nda, 2013 yılı bütçesi üzerinde konuşurken gözden kaçan ve yeterince yazılıp çizilmeyen söylemleri oldu.

 
Baki KARAKOL H&H YORUM

Örneğin: Başbakan “Artık, tank modernizasyonlarını milli firmalarımız yapıyor” dedi, ardından şu “bozuk” veya “düşük” tümceyi kurdu: “Şimdiden, Orta Doğu'da, Asya'da, Uzak Doğu'da ve hatta Latin Amerika'da birçok ülkeye savunma sanayi ürünlerimizi ihraç ediyoruz.”
 
Başbakan, bozuk/düşük tümcesini bitirir bitirmez, “Evet…” dedi, durdu.
 
Soluklanan, Genel Kurul'a şöyle bir göz atan Başbakan'ın ağzından, partisi AKP'li vekillerin çılgınca alkışladıkları şu sözcükler döküldü:
 
“Biz, nutuk milliyetçiliği değil, millete ve ülkeye hizmet üreten fiilî milliyetçilik yapıyoruz.”

 
“Nutuk milliyetçiliği” ve “ülkeye, halka hizmet üreten fiilî milliyetçilik” ne demekti?!.
 
Danışmalarının hazırladıkları konuşma metnindeki düşük/bozuk tümceleri düzeltme becerisinden yoksun Başbakan, usunca (aklınca) yeni şeyler ürettiğini sanıyor!..
 
Başbakan'ın sık sık yerdiği İsmet İnönü'nün “meşhur” sözüdür: “Hadi canım sende!..”
 
Aynı sözü hak eden Başbakan, “Biz, nutuk milliyetçiliği değil…” derken, dünya lideri Kemal Atatürk'e “gönderme” mi yapıyordu?!.
 
İstediği kadar, istediği göndermede bulunsun, sonuç elde edemez!
 
O Kemal Atatürk'le, Başbakan'ın işbirliği içinde olduğu emperyalistler baş edemedi, Başbakan mı baş edecek?!.
 
“Hadi canım sende!..”

….
 
“… millete ve ülkeye hizmet üreten fiilî milliyetçilik yapıyoruz”
söylemiyle, bir defa daha “derin çelişki”ye düşen Başbakan, konuşmasının ilerleyen bölümlerinde, “Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri, yolsuzluk çirkindir, yolsuzluk kul hakkı yemektir ve haramdır. Yolsuzluk, yetimin hakkını yemektir ve aynı zamanda insanlık dışıdır” demesine çok güldüm.
 
“Ancak, yolsuzluk ne kadar çirkin, haram ve insanlık dışıysa, belgesiz, mesnetsiz, delilsiz şekilde yolsuzluk ithamında bulunmak da o kadar çirkin, o kadar haksız, o kadar insanlık dışıdır.”  
 
Bu uzun tümce de, Başbakan'a aittir ve çok güldüğüm tümcesinin arkasıdır.
 
Bir insan, yaptıklarını ve yapacaklarını böylesine güzel anlatamaz, “itiraf” edemez!..
 
Gözlerimizin içine baka baka yalan konuşan, yalan konuştuğunu çok iyi bildiğimiz insanın yüzünün kızarmamasına, sesinin alçalıp yükselmemesine oldum olası şaşarım!..
….
 
Başbakan'ın, gülmeme neden olan tümcesi bana, gönderileriyle beni “besleyen”, saygın insan Neşe Doster'in, e-postama en son attığı fıkrayı anımsattı.
 
Hoşgörünüze sığınarak, fıkrayı, sizlerle paylaşmak istiyorum:
 
“Genç AKP'linin biri, Karadeniz"de propaganda gezisindeymiş. Bir kahvede, efendi efendi, icraatlarını anlatırken, arkadan Temel Dede çapkın çapkın sormuş: 'Uy uşağum, sizin ha böyle karı-kız ayağınız var midur?' Genç AKP'li utanarak, 'Estafirullah amca, zina günahtır, biz harama uçkur çözmeyiz' demiş ve konuşmasına devam etmiş. Temel Dede bu defa, halden anlar bir edayla, 'Uy uşağum, siz rakı içey musunuz, esrar çekey misunuz?' diye sormuş. Genç AKP'li hemen itiraz etmiş: 'Hayır amca; sarhoşluk veren her şey hem günahtır, hem mekruhtur, biz asla içmeyiz.' Biraz daha zaman geçmiş, genç AKP'li konuşurken, Temel Dede yine sormuş: 'Uşağum, siz kumar oynay misunuz?' Genç AKP'li yine itiraz etmiş: 'Asla amca, kumardan gelen para haramdır, biz asla oynamayız.' Bunun üzerine, Temel Dede dayanamayıp patlamış: 'Ula pokyiyenin oğli! Karı- kıza  citmeysinuz, esrar-içki içmeysinuz, kumar da oynamaysınuz… Ey ne masrafinız var ki, bu kadar çalaysinuz?!”

 
Fıkra işte…
….
 
Doster, fıkra gönderisinin altına, şu “güzel sözler”i de eklemiş:
 
* Yarın sana göz açtırmayacak olanlar, dün göz yumduklarındır!
 
* Vatan aşkı maya gibidir, sütü bozuk olanlarda tutmaz!
 
* Farkında olmak, düşmanı bertaraf etmenin ilk koşuludur!
….
 
Başbakan'ın, 2013 yılı bütçe konuşması sırasında, Kamutay Başkanı Cemil Çiçek'le aralarında geçen konuşmayı da sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
Herkese ve her şeye “laf yetiştirme” anlayışında olan Başbakan, sözlerini uzatınca, mikrofon, otomatik olarak kapanıyor.  
 
Başkan Çiçek “Efendim, size tekrar ek süre veriyorum Sayın Başbakan” diyor.   
 
Başbakan, anında, Başkan Çiçek'e dönüyor, “Herhâlde bizimki biraz torpilli olması lazım, yani cevap…” diyor.
 
Başkan Çiçek'ten “Ek süre veriyoruz ama lütfen siz de toparlayın. (…) Çünkü on gün süreyle bütçeyi burada konuşacağız, son gün yine sizler konuşacaksınız. Dolayısıyla tamamlarsanız…” yanıtını alan Başbakan'ın, içinde “torpil” sözcüğü geçen tümcesine bakar mısınız?!.
 
Bir Başbakan, ülkesinin parlamentosunun Genel Kurulu'nda ve Genel Kurul kürsüsünde, “Herhâlde bizimki biraz torpilli olması lazım…” nasıl der, diyebilir?!.
 
Bu söz… Hükümet düşürür!.. Bu söz… Söyleyeni, Yüce Divan'a götürür, Yüce Divan'da yargılatır, mahkum ettirir!..
 
Gel de… “Ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak…” marşını, ezgisini haykırma!..
 
Yakında, bu marş, bu ezgi “güncellenmiş” haliyle yurdun her bir yerinde en yüksek sesle söylenmeye başlanırsa, kimse şaşkınlık yaşamasın!..
….
 
Atatürk, kurtardığı yurdu, yerleştirdiği Cumhuriyet'i, yaptığı devrimleri, koyduğu ilkeleri “genç” sözcüğü ile tanımladığı “düşüncede genç”, “eylemde yürekli, gözü kara” insanlara emanet etmiştir.
 
Emanetin sahibi “Atatürk'ün gençleri” görevlerini bundan sonra da kararlılıkla, yüreklice yapacaklardır.  
 
Meraklısı, yakından izlesin…
 
[email protected]


Yazarın Son Yazıları:
Molla Kasım
Başbakan diyor ama lafla 'sağlıklı millet inşa edilmez'
Birand, hastalığın mı, ihmalin mi, gündemin mi kurbanı?