Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, büyüklüğü 30,668 kilometrekare olan devasa bir arazi portföyünün satışa sunulmasına tepki gösteren CHP’li Gürsel Tekin, “Kamu varlıkları, adeta yok pahasına satılarak, ülkenin kaynakları göz göre göre talan ediliyor. Bu alarm verici durumun arkasında ise AK Parti iktidarının giderek artan aç gözlülüğü ve adaletten uzak yönetim anlayışı yatıyor.” Dedi

 

 

Özellikle denize kıyısı olan bölgelerde yer alan Hazine arazilerinin satışa sunulması, kamuoyunda büyük bir rahatsızlığa yol açıyor diyen Tekin açıklamasında şunları söyledi:

“Ülkenin geleceğini tehdit eden vahim bir gerçekle karşıyayız. Kamu varlıkları, adeta yok pahasına satılarak, ülkenin kaynakları göz göre göre talan ediliyor. Bu alarm verici durumun arkasında ise AK Parti iktidarının giderek artan aç gözlülüğü ve adaletten uzak yönetim anlayışı yatıyor. Toplam büyüklüğü 30,668 kilometrekare olan devasa arazi portföyünün yüzölçümü, Avrupa’nın birçok ülkesinin toprak alanından daha büyük. Bu boyutta bir arazi satışının ülkenin geleceği ve milli çıkarları açısından kabul edilemez bir adım olduğu açıktır.

 

 

Ülkenin doğal güzelliklerini, milli mirasını ve stratejik potansiyellerini temsil eden hazine arazileri, çıkarılan yasalar ve mevzuat düzenlemeleri sayesinde hiçbir denetime tabi tutulmadan, şeffaf bir süreçten yoksun bir şekilde satışa çıkarılıyor. Bu satışlarda potansiyel alıcıların kimliği ve satış süreçleri hakkında yeterli bilgi verilmediği gibi, sürecin gizlilik perdesi altında yürütülmesi, milli çıkarlarımızın göz ardı edildiği bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Özellikle denize kıyısı olan bölgelerde yer alan bu araziler, sadece ekonomik değil, aynı zamanda doğal ve kültürel mirasımızı koruma ve sürdürülebilirlik için de büyük önem taşıyor. Ancak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, bu değerli arazileri sadece kısa vadeli kazançlar için değerlendirerek, gelecek nesillerin hakkını gasp ediyor.

Bu durumun vahametini gösteren bir başka unsur ise yabancı yatırımcıların ülkenin stratejik değerlerine yönelik ilgisi ve bu yönde artan satın almalarıdır. Özellikle 2003 yılında yürürlüğe giren ve yabancılara toprak edinimini kolaylaştıran yasa sayesinde, yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’den satın aldığı arazi miktarı ciddi bir şekilde artmıştır. Bu durum, ülkenin stratejik güvenliğini tehdit ederken, milli çıkarlarımızın göz ardı edildiği bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, ülkenin acil nakit ihtiyacını gerekçe göstererek, kamu varlıklarını ve milli toprakları yok pahasına satmakta, ancak aynı zamanda borçlanıp harcamaktan da geri durmuyor. Bu çelişkili politika, ekonomik krizle boğuşan halkın sırtına yük bindirmekten başka bir işe yaramıyor.

 

 

Ülkenin ekonomik zorluklarına çözüm arayan bir hükümetin, kamu varlıklarını ve milli topraklarını yok pahasına satarak geçici çözümler üretmesi, halkın geleceğe dair güvenini sarsmaktadır. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, bu satış sürecinde göz ardı edilen temel değerlerdir. Potansiyel alıcıların kimliği ve satış süreçleri hakkında yeterli bilgi sunulmamakta, halkın ve uzmanların gerçekleri öğrenme hakkı ihlal edilmektedir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, bu büyük arazi portföyünün satışında, milletin haklarını ve geleceğini korumak için daha şeffaf ve sorumluluk sahibi bir yaklaşım sergilemelidir. Ülkenin ekonomik krizinden çıkış için, halkın katılımını sağlayarak adil ve sürdürülebilir adımların atılması hayati önem taşımaktadır.

İktidarın kamu arazi satış kararlarına sert tepki gösteren Tekin “Bu adamların bütün dertleri para! Ve koskoca Türkiye’yi babalarının çiftliği gibi yönetiyorlar. Bu araziler bu ülkenin ortak varlığıdır. Bu arazilerin kamu çıkarı olmadığı müddetçe satışı yapılmamalıdır. Bölge halkının, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının görüşleri sorulmadan kamu arazilerinin satışa çıkarılması geleceğimiz için felakettir. Diye konuştu.