Çayda alarm: Koronavirüs salgınında hasat nasıl yapılacak, uzmanlar ne öngörüyor?

Çayda alarm: Koronavirüs salgınında hasat nasıl yapılacak, uzmanlar ne öngörüyor?
1 Nisan 2020 14:51

Çay tarımı, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde 800 bin dekarlık bir alanda 200 bin üretici tarafından yapılıyor. Çaykur ve özel çay fabrikalarında çalışan işçiler ve mevsimlik işçiler de eklendiğinde yaklaşık 2 milyon kişi çay üretiminden geçimini sağlıyor.

 

 

 

İndependent Türkçe’den Murat Büyükyılmaz’ın haberine göre çoğunlukla ülke içindeki tüketimde değerlendirilen ve büyük ölçekte olmasa da ihracata da konu olan çayın hasatı, ilk sürümü mayıs ayında olmak üzere yılda 3 kez olmak üzere yapılıyor.

Üretim bölgesi olan Doğu Karadeniz’deki nüfusun yaşlı olması ve bölge gençlerinin işsizlik sebebiyle büyük şehirlere göç etmesinden dolayı çayın hasatı ve işlenmesi çoğunluğu göçmen işçiler eliyle yapılıyor.

Hasat öncesi hazırlıklar, hasat ve sonrasında işleme için gereken iş gücünün temininin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi sebebiyle mümkün olmadığı çay üretiminde, büyükşehirlerden bölgeye akın eden çay üreticilerinin aileleri, bulaşı riskini artırıyor.

Söz konusu insan akınının bölgedeki birçok yerleşim alanına virüsü taşıdığı, pek çok bulaşı vakasına ve değişen ölçeklerde yerel karantina uygulamalarına sebep olduğu biliniyor.

Bu şehirlerin girişlerinde uzun araç konvoyları ve güvenlik/sağlık ekiplerinin kontrol noktaları gündem olmaya devam ediyor.

Koronavirüs pandemisi öncesinde de alım fiyat düşüklüğünden kota uygulamalarına kadar çeşitli sorunları olan çay üreticisi, salgın koşullarında ciddi bir tehditle karşı karşıya.

Çay üretiminin sürdürülmesinden bulaşı riskinin giderek artışına kadar pek çok durumla karşı karşıya kalan çay üreticisinin sorunlarını ve Türkiye hane halkının temel tüketim maddelerinin başında gelen çayın üretiminin farklı aşamalarında yer alan aktörlerin görüşlerini bu dosyada bütün olarak ele aldık.

Bu dosyada çay üreticisi olan çiftçi Süleyman Hacıbektaşoğlu’nun, bir Çaykur işçisinin, Çağdaş Gazeteciler Derneği Rize Şube Başkanı olan gazeteci Gençağa Karafazlı’nın, Rize Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy’un, Çiftçi Sen Çay üreticileri temsilcisi, dönem sözcüsü Recep Memişoğlu’nun, Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan’ın, çay alanı üzerine Marmara Üniversitesi Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme Bilim Dalı bünyesinden kapsamlı bir tez çalışması bulunan araştırmacı-yazar Fatma Genç’in, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Elif Karaçimen Köse’nin ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Çay İhtisaslaşma Koordinatörü Prof. Dr. Ali Bilgin’in talep, uyarı ve görüşlerine yer verdik.

 

Trabzon’un Of ilçesinde çay üretimi yapan çiftçi Süleyman Hacıbektaşoğlu, çay üreticilerinin yaşadıklarını ve karşılaştıkları sorunları anlattı.

 

“Para elimizde kalacak söylemleri hamasetten başka bir şey değildir”

 

 

Pandemi ile birlikte bölgede yaklaşan çay hasatının nasıl olacağının üreticileri düşündürdüğünü belirten çiftçi Hacıbektaşoğlu, “Bu konuda çay tarımı ile ilgili kurumlar sadece sorunun üzerini kapatıyor, ‘Çayımızı kendimiz toplayacağız ve dışarıya gidecek olan para elimizde kalacak söylemleri hamasetten başka bir şey değildir” diyor.

 

Hacıbektaşoğlu şöyle devam ediyor:

Çayını toplayan üretici sayısı yüzde 30’lar civarındaydı, buna küçük üreticinin de katıldığı en iyimser şartları da eklersek yüzde 50 gibi bir oran oluyor. Hem insan yetersizliği hem de çayın fazlalığından dolayı işçi kullanıyordu. Bu durum bölgedeki çay hasatında soruna yol açacak.

 

Ortaya çıkabilecek sorulara karşı uyaran Hacıbektaşoğlu, kendi çözüm önerilerini ve kaygılarını şöyle anlatıyor:

 

Bu konuda yerel yönetimlerin bu sorunu çözmek için ilçe ilçe, köy köy organizasyonlar yapması gerekiyor. Köyün çay toplayabilecek gençlerinin SGK kapsamına alınıp ücretleri üretici tarafından ödenecek bir yöntem bulunmalı. Yoksa çayın büyük bir kısmı dalında kalmış olacak. Bunun hem sanayici hem de üretici için vahim sonuçları olacak. Bölgenin bir kısmının karantina altında olması, hasat öncesi hazırlıkların, yani gübreleme ve bakımın yapılamamasına neden oldu. Bu da verimi düşürecektir. Bölgeye virüs, büyükşehirlerden gelenlerin engellenmemesinden ve umrecilerden geldi. Bölge insaninin sorumsuz davranması yüzünden de iyice yayıldı.

 

 

“Belirsizlik ve umutsuzluk var”

 

 

“Yarın fabrikalarda işçiler, çay satım yerlerinde de üreticiler bir araya gelecek. Oralarda kimsenin sosyal mesafe kuralı uygulaması bu mümkün değil” diyen Hacıbektaşoğlu, bu sebeple kaygılı olduklarını söyledi.

Hacıbektaşoğlu, “Çaykur’un da bu konuda bir çalışması olduğu konusunda bize ulaşan bir bilgi yok. Kısacası, hiçbir yerde sezona hazırlık için somut bir adım yok. Belirsizlik ve umutsuzluk var” dedi.

 

 

“Çaykur nasıl bir önlem alacak, bilgimiz yok”

 

 

Çaykur fabrikasında mevsimlik olarak çalışan ve iş akdinin feshi de dahil karşılaşabileceği birçok sorun ve tepkiden çekinerek isminin yayınlanmasını tercih etmeyen çay işçisi ise, Çaykur’un yapacağı çay alımı ile ilgili net bir bilgilerini olmadığını ve henüz mevsimlik işçi alımı yapılmadığını aktardı.

Fabrika işçisi, yaklaşan çay sezonu için üretimdeki belirsizlikleri ve riskleri ifade ediyor şöyle anlattı:

Çaykur’un çay alım yerlerinde randevu sistemiyle toplu olarak alım yapılıyor. Çaykur’un buralarda koronavirüs bulaşmasını engellemek için nasıl bir önlem alacağına dair bir bilgimiz de yok. Çaykur fabrikalarında işçi eksikliği yaşanabiliyor ve ne zaman işe başlanacağı belli değil.

 

 

“Çay alımı ve fabrika vardiyalarında düzenlemeler yapılmalı”

 

 

Çaykur’un alım yerlerindeki çay satışı süreci ile fabrikadaki işleme sürecinin arasındaki zamanda çay alışverişi esnasında virüs bulaşı sorunu yaşanabileceğini belirten çay fabrikası işçisi, “Bu alım yerlerinde Çaykur’un bir eksperi ve bir işçi bu alımı yapıyor. Sonuçta çayı insanlar toplayacak, insanlar taşıyacak, insanlar satacak ve insanlar işleyecek. Bu süreçte ne kadar takip edilebilir ve ne kadar kendimizi kollayabiliriz” diye konuştu.

Her köyde 5-10 tane çay alım yeri olduğunu aktaran işçi, “Burada önlemler alınmalı, çay alımı ve fabrika vardiyalarında düzenlemeler yapılmalı. Şu anda bildiğimiz kadarıyla, fabrikalarda sadece ateş ölçme cihazları ile kontroller yapılıyor” dedi.

 

 

“Cumhurbaşkanın genelgesi yok sayıldı”

 

 

Geçen günlerde Çaykur ve koronavirüs hakkında yaptığı haberler sebebiyle savcılık tarafından ifadeye açığılan Çağdaş Gazeteciler Derneği Rize Şube Başkanı olan gazeteci Gençağa Karafazlı ise, çay üretiminde çalışacak işçilerin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anlattı:

Mayıs çay kampanyası için Çaykur’a ait 46 çay fabrikasında tadilat onarım vs. çalışmaları mart ayı sonunda başlar. Salgın ise mart ayı sonunda özellikle Rize’de gözükmeye başladı. Çaykur fabrikalarında uyarılara rağmen ciddi bir önlem almadı, sadece kağıt üzerinde yazışmalar ile önlem almaya çalıştılar. Mesela 450 kişinin çalıştığı tek paketleme fabrikası İyidere paketlemede ciddi önlem alınmaması virüsün buradakilere bulaşmasına, yaklaşık 40 işçinin ise ev karantinasına alınmasına sebep oldu. İşçiler 3 servis aracı ile tıka basa taşındı. Sosyal mesafe kuralları uygulanmadı. En önemlisi Cumhurbaşkanı’nın genelgesi doğrultusunda hasta olanların idari izin hakları müdürler tarafından kullandırtılmadı, cumhurbaşkanın genelgesi yok sayıldı.

 

Haberine devamı için tıklayın

 

Fotoğraf: tzob.org.tr