Yasa edepsizliği

Yasa edepsizliği
16 Ekim 2014 09:42

Herkesin çok iyi anımsayacağı gibi ”Danıştay”ın kuruluş yıldönümünde dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere Devlet erkanının hazır bulunduğu ortamda ”Türkiye Barolar Birliği” başkanı Pofesör Dr. Metin Feyzioğlı konuşma yaparken AKP hükümetini hukuksal uygulamaları bakımından olması gerektiği şekilde sert ifadelerle eleştirirken o günkü başbakan Recep Erdoğan oturduğu yerden hiçbir normal insana yakışmayacak şekilde ”edepsizlik yapma” sözlerini yineleyerek konuşmacıya çok ağır olarak hakaret edip salonu terketmişti.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Şunu çok açık olarak belirtelim ki, Metin Feyzioğlu Batı demokrasilerinde olduğu gibi en doğal olanını yapmış ve yargıdaki savunmanın baştemsilcisi olarak Türk hukuk sistemine bilimsel katkı sağlamak istemişti.

 

 

Ama gelin görün ki, siz bırakın Recep Erdoğan’ın demokrasiyi sindirememiş düşüncesini, böyle bir sistemin ”d” harfinin trilyonda birini bile kabul etmediği kesindir.

 

 

Böyle düşünmeseydi geçmişte ”demokrasi benim için tramvaydır; biner, istediğim durakta inerim’‘ sözünü hiç söyler miydi?

 

 

Bakın değerli okuyucularım, Recep Erdoğan geçmiş dönemlerinde gerek bilinçli gerekse bilinçdışı söylediği sözlerin gereğini başbakan olduktan sonra bir bir yapmış ve yaşama geçirmiştir.

 

 

Bildiğiniz gibi bir kişinin bilinçdışından aniden çıkan sözler onun gerçek düşünce ve niyetlerini yansıtır; isterse sonradan defalarca bunun aksini söylesin.

 

 

Ve yine Recep Erdoğan’ın geçmişte ”hedefime varmak için gerekirse papaz elbisesi bile giyerim” dediğini herkes anımsar.

 

 

Recep Erdoğan gerçekten de başbakanlığı döneminde bunların hepsini tüm işleri için yapmıştır.

 

 

Ama ülkesi ve milleti için değil; kişisel, çoluk çocuğu, güruhunun çıkarları ile diktatör gururu için yapmıştır.

 

 

Bildiğiniz gibi Recep Erdoğan küresel güçlerin desteğini arkasına alıp iktidarını uzun müddet devam ettirmek için ABD’deki iki Yahudi kuruluşundan haham elbisesi giyerek hem cesaret madalyaları hem de yüksek ünvanlar almıştır.

 

 

Muhafazakar kamuoyuna karşı İsrail düşmanlığı üzerinden Yahudi düşmanlığı numaralar yapmakla beraber hep İsrail devleti ile onlara sağladığı çıkarlarla iyi ilişkiler kurmuştur.

 

 

Şunu da açıklıkla belirteyim ki, hiçbir ülke, hiçbir ırk, hiçbir devlet ve hiçbir din düşmanlığını tasvip etmiyor, en ağır şekilde lanetliyorum.

 

Kabullenmediğimiz içe ve dışa karşı ”ikiyüzlü” davranarak çevrilen numaralarla siyaset yapmaktır.

 

 

Şimdi gelelim esas spesifik konumuza.

 

 

Recep Erdoğan’ın demokrasi denilen bir kavramı tanımadığını, yine bu evrensel sistemin gereği olarak yapılan her eleştiri, her hukuksal uygulama ve her demokratik eylem sonucu hukukun gereği çıkarları zedelenince, diktatör gururu kırılınca, kendisinin veya aile bireylerinin ceza hukuku gereği yargılanıp kodese konulacağını anlayınca hemen bir ”yasa fabrikası” olarak gördüğü ”Türkiye Büyük Millet Meclisi”ni devreye sokarak ”Recep Tayyip Erdoğan Yasal Standartlar Enstitüsü!”ne uygun yasalar çıkartıyor.

 

 

Örneğin, bir yurttaş tesadüfen çok sinirli olduğu bir anda yanından geçen Recep Erdoğan’a o haliyle baksa hemen kendi gururunu korumak, korkusunu gidermek için ”Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlara sinirli olarak bakmak iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu bakışı beş dakikayı aştığı taktirde verilen cezanın iki misli artırılacağına hükmolunur” yasasını çıkarmakta hiç tereddüt etmeyeceğini tüm antidemokratik çıkışlarından rahatça anlayabiliriz.

 

 

Ve şu sıralar TBMM’nin gündemine getirilmiş birçok ‘’yasa tasarısı’’ ve ‘’yasa teklifi’’ Recep Erdoğan’ın fanteziler ile direktifleri çerçevesinde yasalaşmayı bekliyor; bilhassa kendi affedilmez yönetimsel hataları nedeni sonucu çıkan son toplumsal olaylar bahane edilerek.

 

 

Her bilinçli yurttaşın çok iyi bildiği gibi şimdiye kadar kendini ve güruhunu güvenceye almak, çıkarlarını korumak, muarızlarından intikam almak, gururunu korumak için ‘’yasa teklifi’’, ‘’yasa tasarısı’’, ‘’torba yasa tasarısı’’ yöntemleri ile böyle kendi çıkarları uğruna düzinelerce antidemokratik faşist yasalar çıkarttırmıştır bay Recep Erdoğan.

 

 

İşte ben bu tavra ”yasa edepsizliği” diyorum.

 

 

Bilimsel konuşmalar çok çirkin olan ‘’edepsizlik’’ kavramına girmez ama kişisel çıkarlara dayalı faşist yasalar çıkarmak bu kavramın tam hedeflediği bir eylemdir.

 

 

Dünyanın en geri parlamenter demokrasi ile yönetilen ülkelerinde bile böyle ‘’dağlı kabile’’ Ortaçağ gericiliğine dayalı buyruk sistemi ile çoğunluğuna dayanarak yasa imal edilmez.

 

 

Parlamentolarda yasa çıkarmanın başta demokratik temel insan haklarına bağlı olmak üzere ülkedeki hukuksal boşluk, felsefi, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutları vardır.

 

 

Hiçbir demokratik yönetimlerde bunlar dışlanarak ve kişilerin gayriahlaki çıkarları gözönüne alınarak yasa yapılmaz.

 

 

Ama bizde demokratik hak ve özgürlükleri tanımayan, çağın bilgi ve kültürel değerlerinden yoksun, diktatör karakterini gemleyemeyen, kişisel çıkarlarını milletin çıkarlarının üstünde gören, içindeki gururu putlaştırıp her yurttaşın ona tapmasını isteyen Recep Erdoğan sayesinde akıl dışı, bilim dışı Ortaçağ paradigmasına uygun sözde yasalar hemen çıkmaktadır.

 

 

Avaneleri de hazırolda bekleyen asker gibi buna hemen uymaktadır.

 

 

Recep Erdoğan AKP çoğunluğuna dayanarak böyle sözde yasalar çıkarmaktadır.

 

 

Son zamanlarda bu saçma yasaların birkısmı Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine rağmen çoğu devlet ve millet aleyhine olmak üzere hüzün verici bir şekilde ortada durmaktadır.

 

 

Şimdi de yazımın başlangıç paragrafında belirttiğim gibi Recep Erdoğan’ın gururu kırıldığı için Yargıtay yasasında açıkça zikredilen ‘’Adli Yılın Açılış’’ yıldönümünde tören ve konuşmalar yapılmasına ilişkin madde bir daha tören yapılmaması için yeni bir yasa ile kaldırılıyor, eğer güçleri yeterse.

 

 

Sevgili okuyucularım, böyle bir yasaya gönlünüzce yasa diyebilir misiniz?

 

 

Yargı bir milletin yaşamında en önemli unsurdur.

 

 

Yargısız devlet olmaz.

 

 

Savunma ise demokratik hukuk devleti açısından yargının en önemli ayağıdır.

 

 

Dolayısı ile savunmanın baştemsilcisinin adli yılın açılışında yargısal yaşama katkı sağlayacak sertlik ve sürede konuşmasının ne kadar önemli olduğunu anlamak için bilge devlet adamı olmak gerekir.

 

 

Tabi Recep Erdoğan’ın böyle bir derdi olamaz.

 

 

Çünkü tuzu kuru.

 

 

Nasıl olsa kullandığı din üzerinden saf temiz dindar seçmenin oylarını blok halinde almaktadır.

 

 

Şimdi dikkat ederseniz Recep Erdoğan, hukuk dışı foyaları açığa çıkacak korkusu ile hukuk nosyonu olan kişilerden çok korkmaktadır.

 

 

Metin Feyzioğlu bir hukuk profesörü olduğundan ve bu nedenle kamuoyunu çok etkileyeceğinden çekinen Recep Erdoğan çareyi ‘’Adli Yıl Açılış’’ törenini yasal yolla kaldırmakta buldu; her zaman yaptığı gibi .

 

 

Siz paranoyak korkuya bakar mısınız, adam yılda bir yapılan tören konuşmasından bile Metin Feyzioğlu’ndan çekinir durumdadır.

 

 

Bilgisi olmayan devlet adamları zorbalık yolunu seçerler ve bu yolla emniyet duygularını tatmin ederler.

 

 

Eğer böyle bir saçma yasa çıkarsa buna yasa demek insanın kendi aklı ile alay etmesi demektir.

 

 

Tüm milletvekillerini sağduyuya davet ediyorum.

 

 

[email protected]

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!