Düşüncenin ana dokusu ve eğitim

Düşüncenin ana dokusu ve eğitim
5 Eylül 2014 09:20

Değerli okuyucular! Sohbetimizin konusu, Düşüncenin ana dokusu ve eğitim eğitim hakkında olacaktır.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

Sohbetimize, Cümle Yüce Türk İslam alemine, hayırlı Cumalar dileyerek başlayalım.

 

2014-2015 Eğitim yılının, eğitim gören tüm Türk öğrencilerine ve eğitmenlerine, Cenab-ı Allah kazasız belasız, başarı dolu bir eğitim sezonunun geçmesini diliyoruz.

 

2014-2015 Eğitim, Öğretim yılı başlamıştır. Cenab-ı Allah Türk gençliğine, ilköğretimden üniversiteye kadar, helal lokma yiyerek öğrenciliğini bitirmeyi nasip etsin. Okul eğitimin bittiği yer değil başlangıcıdır. Eğitim, öğrenim görenlere saygı ile başladığını unutmamalıyız. Eğitimli bir toplumu idare etmek kolay, fakat esir etmek imkansızdır. Bakır ustası bakırı nasıl işliyorsa, eğitimci de beyni öyle işler.

 

Ümitsizlik ve tembellik, iradenin zayıflaması ve hayat hamlesinin iflasıdır. Ümitsizliğe düşen bir insana tavsiyelerde bulunmak, bir doktorun, kalbi zayıflayıp durma noktasına gelen hastasına, reçete yazmak için düşünüp karar vermesi kadar zordur.

 

Korku: Korkunun her çeşidi manevi gücü yıkar ve akli düzeni sarsıntıya uğratır. Dikkat ederseniz; rüşvet ve haram lokma ile ailesinin açlığını giderenler her zaman düşüncelidirler. Vicdan muhasebesi yaparak cesaretlenenlerin, cesareti bu konuda büyük bir psikolojik ve fiziki tedavi çaresidir. Her insan, içinde pusu kuran parçalayıcı, huzursuzluk doğurucu güçlere karşı savaşmalıdır. Ümitsizlik, tembellik ve jet hızı ile zengin olmayı, rüşvet yiyerek yaşamlarını sürdürenlerin baş düşmanı, başka deyimle şeytanın ta kendisidir.

 

Bir öğrencinin babası rüşvet yiyerek haram lokma ile çocuğunun karnını doyurmayı ve öğrenciliği boyunca o haram kazanç ile eğitimini tamamladıktan sonra, o çocuklardan anne-babasına ve Vatana faydalı olacağı beklenir mi? Hem rüşvet yiyerek haram kazanç elde edip çocuk okutacaksın hem de o çocukların hayırlı olmasını bekleyeceksin. Bu rüşvet ve haram kazanca kimse amin demez.

 

Haram olarak bildikleri halde, elde edilen o kazanç ile diktikleri meyve ağaçları çocuklarına ve torunlarına miras kalır.çocukları ve torunları yıllarca o meyveleri yedikçe Cenab-ı Allah o ailelere, sürekli hastalık, kaza ve belaları başlarından eksik etmiyor. Maddi durumları çok iyi ama o maddiyatı, huzur, sağlık ve mutluluk yaşıyarak yiyemiyorlar. Sonuç olarak, baba ve dedelerinin haram yollarla elde ettikleri kazançların, cezasını, huzursuzluğunu ve acısını çocukları ve torunları çekiyor. Cenab-ı Allah kimseyi bu durumlara düşürmesin. Çocuk ve torunları baba ve dedelerinin haram yollarla elde ettikleri o kazançları kendilerine miras bıraktıkları, taşınır taşınmaz tüm o haram mirasları, hazineye ait olanı hazineye, şahsa ait olanı da şahsa iade etmeleri ile kazançlarının nasıl bereketli olacağını ve huzurlu bir yaşam sürdüreceklerine hayret edeceklerdir. Eğer ki, bilerek o haram mirası iade etmedikleri zaman, o mirası kullandıkları ve midesinin açlığını giderdikleri müddetçe, namus ve şerefleri yaşam boyu ipotek altında olduklarının bilincinde midirler? Tekrar ediyorum: O haram miras, o aile yuvasına katmadeğer sağlayarak girdiği müddetçe, huzurlu bir hayat yaşayamazlar. Allah korusun.

 

Değerli okuyucular!

 

Sağlam bir ahlak anlayışına dayanmayan, ruhun ve ahlakın gelişmesini hedef edinmeyen öğretim, insanlığın olgunluğuna aykırı olduğu hafızalardan silinmemelidir. Dünyada iyiyi ve kötüyü ayrıt edebilme ve ikisinden birini seçebilme gücü yalnız insanlara verilmiştir. İnsanın manevi kişiliğinin anlaşılmasına bağlı olan bu güç insanın düşünce ve davranışlarını yönetirse, o insan uygar sayılabilir. Bir insan iyiliği sevmeye, aramaya ve her günkü hayata uygulamayı alışmışsa, o ideal bir insandır.

 

Vicdan muhasebesi sahibinin etkisi altında olmayan kültür tehlikeli bir kuvvettir. Vicdan, merhamet ve sevgiyi taşımayan kültür, insanlar için güçlü olan hürriyet, sulh ve kardeşliği yok edebilir. Sadece aklın yönettiği kültür, insanı zeki ve irade sahibi bir makineye döndürür. Acı çekmekte olan insanlık bundan daha ağır bir şey olmadığını anlamıştır.

 

Bugün okullarımızda öğrencilerin Cumhuriyetimizin geleceğinin teminatı ile ilgili olmaları sağlanıyor. Büyük Türk milletinin kaderi bu gençlerin elinde olacağından, onları nasıl yetiştirdiğimize ve yukarıda belirttiğimiz rüşvet ve haram kazançlarla beslememeye dikkat edilmelidir. Bu gençlere gelecekte akıllıca yaşamalarına, yeteneklerini geliştirmelerine ve hayatta başarılı olabilmelerine yardım edecek bir şeyler öğretebiliyor muyuz? Ayrıca insanlığın (Eğitmenlerin) tecrübelerine dayanarak zekalarını geliştiriyoruz. Türk gençliği huzur istiyor. Hayatlarını dini ve helal olan kazançlarla yaşamlarını zenginleştirmelerine ihtiyacımız var. Gençlerin ruhlarını uyandıracak, gerçeğe olan bağlılıklarını arttıracak, insanlara karşı saygılı olmaları, Vatan sevgisini daima ruhlarında taşımaları için, anne-baba ve eğitmenlere büyük görevler düşüyor.

 

Değerli okuyucularımız!

 

Mahatma GANDHİ, Güney Afrika’dan sürgünden ülkesi Hindistan’a döndüğü zaman, dünyanın en kıymetli pamuğu Hindistan da yetişiyor diyerek pamuktan amatörce iplik nasıl üretilir diye önce kendisi öğreniyor ve daha sonra Hindistan’ı dolaşmaya başlamış ve merkez noktalarında topluma iplik üretimini öğrenin ki, kazancınız bereketli olsun ve rahat bir hayat sürdüresiniz demiş. Toplum da, ipliğin nasıl üretildiğini bilmiyoruz demişler; GANDHİ demiş iplik üretimini sizlere ben öğreteyim ve başlamış iplik üretimine. Vatandaşın biri demiş çok bilgili bir hukukçusunuz, yurtdışında hukuk fakültesini bitirdiniz, nasıl oluyor da iplik üretimi konusunda eğitim veriyorsunuz? GANDHİ: Benim vatandaşım açtır, önce bu sorunu çözmeliyim ki, siyasi işlere başlıyayım cevabını vermiş. Hindistan vatandaşı olan Müslümanlar, GANDHİ’ye en büyük desteği vermişler. GANDHİ de Müslümanlara bir Müslüman liderden daha çok ilgi gösterip, yaşamı boyunca Müslümanların lideri gibi sahip çıkmıştır. Bakın bir Hintli, ”Bir şeyin yapılamaz olduğunu düşünerek uyuya kalma; böyle yaparsan bir başkasının bu yapılmazı yaparken çıkardığı gürültüyle uyanırsın.” diyor.

 

Merhum Ahmet Kabaklı diyor ki, ”Vatan, kültür demektir; Milli kültür Vatanın büyüsü, mayası, özü, kendisi demektir.” Ne kadar doğru ve isabetli bir deyiş.

 

Ziya Gökalp’ ın, ”Eğitimden yoksun olan insanlar, ölünceye kadar şahsiyetsiz kalmaya mahkümdurlar.” özdeyişi hafızalardan silinmemelidir.

 

Cennet Vatanımızı bizlere kanları ve canları pahasına miras bırakan bütün şehitlerimizi ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ordularımızın başkomutanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, silah arkadaşlarını ve değerli okuyucularımızın atalarını rahmetle, Gazileri minnetle anıyor. Hastalara acil şifalar diliyoruz.

 

ÖZDEYİŞLER

 

1- Cenab-ı Allah, özü yönünden iyilik olduğu için, kötülük onun iradesinden meydana gelmez. (İbn-i Sina)

2- Helal kazançla beslediğimiz çocuklarımız, varlığımızın büyüklüğüdür. (İbrahim Kirazoğlu)

3- Çalışma ve bilimler şüpheyle doğmuş, İman ile neticelenmiştir. (İbrahim Kirazoğlu)

4- İnsanın aklı bir üzüm bağına benzer. Bir üzüm bağına bakılarak, düzenlenir veya kendi haline bırakılır. Bağa bakarsan üzüm yetişir ve gelişir. Üzüm bağına bakmazsan bağı otlar kaplar, üzüm yiyemezsin. İşte insanı eğitmezsen de öyledir. (Cahit Dalokay)

5- Bir ülkenin, huzurunu ve geleceğini düşünen siyasiler, sanat okullarına önem vermeleri gerekir. Çünkü sanat okulları sanayileşmenin temel harcıdır. (Cahit Dalokay)

6- Bilgi ve vicdan, sahibi ile her yeri dolaşan bir hazinedir. (Numan Aladağ)

7- Allah korkusu olup, vicdan sahibi bir insan gördüğünüz zaman onun gibi davranın; Cüzdan muhasebesi yapan bir insan gördüğünüz zaman da kendi kalbinizi dinleyin. (Numan Aladağ)

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun