Tayyip Erdoğan için İslam bile amaca giden tramvaydır

Tayyip Erdoğan için İslam bile amaca giden tramvaydır
2 Nisan 2013 03:00

İnsanlar bilinçli konuşmadıkları ve ağızlarından çıkan sözleri ani tepkilerle dışarı vurdukları zaman, bu onların bilinçaltlarına kazınmış gerçek düşünceleridir.




İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM



İnsanlar bilinçli konuşmadıkları ve ağızlarından çıkan sözleri ani tepkilerle dışarı vurdukları zaman, bu onların bilinçaltlarına kazınmış gerçek düşünceleridir.









Aşağı yukarı Türk toplumunun büyük bir kısmı anımsar;Erdoğan belediye başkanı iken,bir gazetecinin kendisine sorduğu bir soru üzerine ”Demokrasi benim için bir tramvaydır,amaca ulaşmak için biner; istediğim yerde inerim” demişti ve olanca açıklığı ile ”oportünist” karakterini açığa vurmuştu.



Erdoğan yıllar sonra başbakan oldu ve bütün siyasetini Türk Milleti nazarındaki değerler, kavramlar üzerine kurdu; bunları kullanarak dümenini yürütmeye çalışıyor.



Hatta bırakın oportünizmi, zamanın hükümdarları için ”Prens” adlı kitapta yazdığı Makyavel’in acımasız siyaset prensiplerini bile zalimce uyguluyor.






Şimdi burada öncelikle Erdoğan için bir tespiti yapalım.



Malum, Erdoğan imam-hatip kökenlidir ve bu nedenle dindar ve dürüst bilinir;bu yüzden de bilimsel-düşünsel eksenli olmayan,sadece dogmatik-inançsal eksenli kitlelerden milyonlarca oy alır.


Toplumumuzun ortalama tahsil seviyesi ilkokul 5.sınıftır.

İşte böyle bir kültürsüzlük ortamında Türk aydınları demokrasi mücadelesi veriyor.


Eğri oturup doğru konuşalım değil, doğru oturup doğru konuşalım ki, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tahsilden uzak kitlelerin ağırlıkta olduğu ve bunların seçtiği hükümetler yönetiyor.


Gerçekten içler acısı bir durum.


Çünkü cahil kitleler kimin dost, kimin düşman; kimlerin yararlı, kimlerin zararlı olduğu konusundaki melekelerden uzaktırlar.


Bu nedenle inançsal boyutu kullanırlar.


Bunu çok iyi bilen ‘‘din bezirganı” siyasetçilerde, doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan inançsal değerleri hem de en dogmatik olanlarını sonuna kadar kullanırlar.


Dogmatizmin esiri cahil kitlelerin yanıldıkları çok önemli bir nokta var; o da din eğitimi almış insanları cürüm ve günah işlemez birer melek konumunda görmeleridir.


İşte bu yanılgı Türkiye siyasetine çok etkili ve önemli ölçüde siyasal iktidarların belirleyicisi oluyor.
 

Halbuki cürüm ve günah işlemek,yetimin hakkını helal haram demeden yemek din eğitimi ile ilgili değil, karakter, genetik sağlamlık ve insanlık terbiyesi ve vicdan eğitimi ile ilgilidir.


Genel bir değerlendirme yaptıktan sonra esas konumuza geçebiliriz.


Geçen gün, ortak yayın yapan iki televizyonun programında ve karşısına korkudan yüzlerinin renkleri balmumuna dönmüş,endişeli bakışlarla kendisine önceden danışıklı dövüşle hazırlanan çanak yalayıcılığı soruları soran zavallı 4 gazeteciyi yanıtlayan Recep Tayyip Erdoğan yine inanç kullanıcılığı yaparak bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyordu ki, hepsi de İslam dışı maksada yönelik saçmalıklardı.








Erdoğan ”Değerlerimiz gereği kişilere karşı işlenen suçları affedemeyiz ama devlete karşı işlenen suçları affedebiliriz” diyordu bu programda.


Yani ”şark kurnazlığı”nın üstadı bir taraftan inançlı kitlelere kendisinin ne kadar dindar olduğunu gösterip propaganda yaparken bir taraftan da devlete karşı işlenen suçları bahane ederek süper katil Öcalan’ı affetme ve dogmatik inançsal eksenli cahil kitleleri buna alıştırma hazırlığı yapıyordu.


Şimdi bu konuyu biraz açalım.


İslam gelmeden önce eski Arap adetlerinde,bir kişi öldürüldüğü zaman katil ya öldürülür,ya karşılığında tazminat alınarak affedilir ya da hiçbir tazminat da alınmadan katil bağışlanırdı.


Buna yetkili olanda maktulün(katledilenin) hayatta kalan kan bağı ile bağlı en yakın akrabası olurdu.


Bu uygulama Kuran’a baktığımız zaman yok.


Ancak Peygamber’den sonra bir kısım fıkıhçılar(İslam hukukçuları) bu uygulamayı yani eski cahiliye Arap adetini hukuk kuralları içine almış uygulamışlardır.


Ne kadar insanlık ve akıl dışı bir uygulama.


Yani parası olan istediği kadar insan katledebilir.


Halbuki çağdaş modern hukukta ”kamu davası” denilen önemli bir kavram vardır.






”Kamu davası” kavramı yukarıda bahsettiğim ilkel hukuk uygulamasının aksine tüm toplumun hak ve hukukunu korur.


Yani bilgi yoksunu ve dini bile amaca ulaşmak için tramvay olarak gören Erdoğan diyor ki, eski vahşi Arap uygulamalarına göre maktulün(katledilenin) velisi isterse 3 şıktan birisini seçer.


Ey Türk aydınları var mı böyle yağma Hasa’nın böreği?


Katlet ve servetinin çok küçük bir kısmını ver ve bir katil olarak insanların arasında dolaş.


Ama bu Tayyip Erdoğan oy alacağı dogmatik halkın inançlarına göre konuşur ve siyasette parsayı toplar;dogmatik kitlelerde ne kadar inançlı bir adam,Allah’ın evliya kulu der ve böylece ülkeyi bölme noktasına getirir.


Halbuki kazın ayağı öyle değil.


Ben şimdi size İslam’ın bu husustaki gerçek hükmünü anlatacağım.


Ben ‘’dinsel hukuk’’uygulansın anlamında bunları yazmıyorum,ancak din bezirganlığı yapan Tayip Erdoğan’ın yutturmacalarını topluma deşifre etmeye çalışıyorum.


Bilhassa siyasetle uğraşanların,din esnafı karşısında bunlara gereksinimi var.


İslam’ın terör çıkaranlarla ilgili uygulanacak ceza yasası Kuran’ın, Maide suresi33.ayetinde ‘’Allah’a ve Resulüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların(teröristlerin) cezası, ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesidir; yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyada uğradıkları horluktur;ahiretteyse pek büyük bir azap vardır onlara’’ beyanında çok açık bir şekilde belirtilmiş ve İslam tarihinde uygulanmıştır.


Örneğin, Hz.Ömer döneminde Irak’a atanan bir vali,Halife’ye yazdığı bir mektupta ‘’Irak’ın kuzeyinde yol kesen ve eşkiyalık yapan bir kavim olduğunu ve bunların insanları sakat bıraktıkları, zaman zaman katlettiklerini;bunlar için ne muamele yapması gerektiğini sorarak’’ görüş ister.






Gördüğünüz gibi o zaman bile ‘’Kuzey Irak’’ bir terör bölgesi.


Halife Hz. Ömer,valiye gönderdiği yanıtta bahsettiği eşkıyalar(teröristler) için yukarıda bahsettiğimiz ayetin uygulanmasını emreder ve bilhassa ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesini bildirir.


Şimdi şark kurnazlığı yapan Erdoğan ‘’Tamam bende bu ayeti uyguluyorum,teröristleri,ayetin sonunda belirtildiği gibi ülkeden dışarıya sürüyorum’’ diyebilir.


Yavaş ol hemşerim,yutturamazsın.


Fıkıhçılar(İslam hukukçuları) bu ayette geçen 3 cezayı tasnif etmişlerdir.


1-İnsanları yaralayıp sakat bırakanların her seferinde bir tarafı olmak üzere elleri ve kolları çaprazlama kesilir.


2-Çıkardıkları terörde insan öldürürlerse,kendileri de öldürülür veya asılırlar.


3-Terörist oldukları halde henüz insanları sakat bırakmamış veya öldürmemişlerse,ancak bunlar ülke dışına sürülürler.


Ama Erdoğan, dogmatik inançlı kitlelerin İslami bilgi yoksunluğundan yararlanarak her türlü ikna etme dümenini çevirir.


Devlete karşı işlenmiş suçlar affedilebilir diyerek, Erdoğan Türk Milletini enayi yerine koyuyor.


Devletin ne olduğunu bilmiyor.


Devlet bir milletin örgütlenme kurumudur.


Devlete karşı işlenmiş gibi görünen bir cürüm, milletin tüm bireylerine karşı işlenmiş gibidir.


Teröristler çilekeş ana babaların sevgili evlatlarını katledecek,sen bu suçlar devlete karşı işlenmiştir diye onları, insanların zekalarıyla alay edercesine affedeceksin.


Ey BOP’un Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu teröristler hususunda en son çıktığın televizyon programında belirttiğin gibi bu milletin değerlerine göre muamele yapacaksan,bu muameleyi yukarıda belirttiğim ayet bağlamında yapabilirsin ki, böyle bir derdin yok senin.


Sen sadece kitleleri dinsel numaralarla nasıl kandırabilirimin uğraşındasın.


İkincisi hiç kimse velisi bulunduğu maktulün(katledilenin) katilini affetme yetkisine sahip olamaz.


Bu en vahşi ilkelliktir;Afrika’nın şu anda yaşayan ilkel yerli kavimleri bile bunu uygulamaz.


Kamunun hak ve hukukunu kamu davaları korur ve böylece toplumu çürüyüp yok olmaktan kurtarır.


AKP hükümeti yukarıda sıraladığımız bilgiler çerçevesinde insanları sakat bırakan ve katleden hiçbir teröristi yurtdışına salıveremez onları yargılayıp cezalarını vermediği müddetçe.


Erdoğan,yine aynı programda ‘’Güçlü Türkiye’deeyalet korkusu olmaz.Osmanlı’da Lazistan,Kürdistan eyaletleri vardı.Siz eyelet sisteminde üniter yapıyı koruyabilirsiniz’’ saçma sapan sözlerini sarfetti ki,hepside işkembe mamulatı.


Vallahi katmerli yalan söylüyor.


Lazistan, Kürdistan nitelemeleri Osmanlı’nın resmi idari eyaletleri değildi,sadece gayriresmi olarak  kullanılan coğrafi bölgelerdi.


Erdoğan çok bilgisiz birisi olduğu için herkesi de öyle sanıyor ve yutturmaya çalışıyor.


Tayyip Erdoğan yine aynı televizyon programında ‘’Teröristler sınır ötesine silahları ile birlikte geçemezler.Bu suç olur.Silahlarını isterlerse gömsünler,isterlerse mağaralarda saklasınlar!Aksi taktirde güvenlik güçleri müdahale eder’’ sözlerini sarfediyor ve adeta teröristlere yol gösteriyor,silahlarınızı gömün saklayın diye.


Tüm bunlar kendisi için ‘’Yüce Divan’’lık suçlardır ve ileride mutlaka geçmiş yıllarda biriktirdikleri ile birlikte karşısına çıkacaktır.


Tabi ekibi ile birlikte.


Herkes hesabını iyi yapmalı,bu ülkenin aydınları ‘’Türk Yargısı’’ önünde hesaplaşmak üzere notlarını iyi tutuyor.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!