O Ergenekon başka Ergenekon

O Ergenekon başka Ergenekon
12 Nisan 2013 02:00

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile Uşak Milletvekili Dilek Yılmaz’ın tartışmasının dinamiğini halen tam olarak anlamış değilim.

Safile USUL H&H YORUM

Anlasam da birşey olacağı için değil ama öylesine işte…

Anlamamış olmamın sebebi ise şöyle…

Bu konuda en açıklayıcı yazı bugün Milliyet’te Melih Aşık’ın köşesinde vardı.

Buna göre…

CHP kapalı grup toplantısında Silivri’deki duruşma konuşulduğu esnada, bir milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun 2008’de yaptığı bir Ergenekon açıklamasını gündeme getiriyor.

Tanrıkulu bu açıklamasında Ergenekon davalarını desteklediğini şu sözlerle ifade etmiş…

“Darbe yapanlar eskiden cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorlardı, şimdi sanık sandalyesinde oturacaklar… Bunlar (Ergenekoncular!) ülkede kaos ortamı yaratacaklardı. Siyasilere, aydınlara karşı eylem yapacaklardı. Bunların elinde provokatör olarak kullanabilecekleri, çok kolay adam öldüren hazır bir güç var… Ergenekon çetesi sadece emeklilerden oluşmuyor. Devletin içinde asker, sivil her düzeyde örgütlenmiş bir yapı bu. Darbe yaparak Türkiye’ye otoriter yapı getirmeyi hedefliyorlar.”

Tanrıkulu’nun 2008’deki bu sözleri gündeme geldiğinde, Tanrıkulu o günkü sözlerine sahip çıkmış.

Bunun üzerine de Dilek Akagün Yılmaz, “Ergenekon savcılarının ağzını kullanma, hukukçu gibi konuş” demiş ve ardından da CİA’lı sözler gündeme gelmiş.

İşin CİA’lı kısmı çirkin, onu bırakalım.

Ama, eğer Sezgin Tanrıkulu toplantıda, “Ben bugün de Ergenekon davasını desteklemeyi sürdürüyorum.” demiş ise, şahsen benim Sezgin Tanrıkulu ile ortak siyasal bir değerim kalmış olmaz.

Şimdi, şurası açık…

Kendisi de Kürt olan ve bilhassa da 1990’lı yıllarda Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bazı şehirlerde yapılan uygulamalardan çok daha fazla etkilenmiş olan bir insanın bu konularda ortalama bir Türk’den daha duyarlı olmasını tamamen anlıyorum.

Ve, bu duyarlılığa karşı çıkmak sosyal demokrasiye yakışmaz.

O yıllarda olağanüstü insan hakları ihlalleri oldu, ben o yıllara ait AİHM davalarını okudukça tüylerim diken diken olurdu. Okumaya dayanamazdım.

Ancak…

Bugün veya 2007’den beri yürütülen Ergenekon davalarının bununla, bu konuyla, bu konunun kendisiyle alakası sıfır.

Çünkü bu davaların özü insan haklarını şiar edinmiş bir hükümetle alakalı değil.

Bu davaların özü Osmanlı döneminin sonlarından itibaren şekillenmiş, Atatürk tipi Cumhuriyetçilik ile Vahdeddin tipi bağımlı modernlik arasında süren çatışma geleneğinin bir devamı olarak, bugün AKP’nin TSK’ya karşı yürüttüğü çatışmanın bir parçası.

Ve, insan hakları-demokrasi bakımından bu Hükümet gelmiş geçmiş hemen tüm Cumhuriyet hükümetlerinden çok daha geri.

Süleyman Demirelli hükümetlerden geri, Mesut Yılmazlılardan geri, Ecevitlilerden geri, Bahçelilerden geri…

Geri oğlu geri.

Gösteri yapan kız öğrenciyi dövüyor, herkesi tehdit ediyor, başka örneğe de gerek yok, bu yeter.

Ve, evrensel insan haklarına bağlı, siyasal değer olarak evrensel demokrasiyi ve liberal birey haklarını benimsemiş bir sosyal demokrat, bu Hükümetin Ergenekon isimli siyasal savaş davasını benimseyemez ve savunamaz. Savunmamalı.

1990’larda veya daha önce veya daha sonra yapılan insan hakları ihallerini ele almak ayrı bir konu, Hükümetin Ergenekon davaları ayrı bir konu.

Ve, her iş ona uygun olanla yapılır.

Demokrasi yatağına Hükümetin Ergenekon’u ile girilmez.

Bunu anlamanın sosyal demokrat bir siyasetçi için zor olduğunu sanmıyorum.

Belki de, Sezgin Tanrıkulu 2008’den itibaren gelişmeleri görmüştür ve bugün bu davalara destek vermiyordur, bunu tam anlamadım.

Ama şu var ki, Sezgin Tanrıkulu’nun Dilek Akagün Yılmaz’a, “Ergenekon savcısı ağzıyla konuşma, hukukçu gibi konuş.” dedirten bir cümlesi olduysa ve o cümle Ergenekon davalarına süren destek ise…

Benden yana…

No…

Bu siyasal frekans benimkinden değil.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz