İtiraf: Cumhuriyet'i ben bombalattırdım

İtiraf: Cumhuriyet'i ben bombalattırdım
26 Ağustos 2009 10:17

Ergenekon sanığı Osman Yıldırım, “Cumhuriyet Gazetesi’ni ben bombalattım” dedi.Birinci ”Ergenekon” davasıyla birleştirilen Danıştay’a ve Cumhuriyet Gazetesi’ne saldırılara ilişin davanın tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, ”Danıştay saldırısı ile otomatik cezaya bağlandım. İki şartlı tahliyem geri alındı” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Yıldırım, konuşmasına, ”Yüce mahkemenize ve sayın savcılara saygılarımı sunuyorum” diyerek başladı. Yıldırım, ”Muzaffer Tekin, Deniz Baykal, Doğan Medya Grubu ve Saygı Öztürk’ün dile getirdiği ‘suçtan kaçıyor’ yalanlarına yanıt vermek istediğini” söyledi

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, hakkındaki suçlamalara ilişkin açıklamalarda bulunmaya başladığı sırada Yıldırım’ı, ”Savunmanı avukatının olduğu ortamda dinleyeceğim. Öze girme, dinlemem. Taleplerin varsa söyle” diyerek uyardı. Bunun üzerine Yıldırım, talepleri olduğunu ve 5-10 dakika süre istediğini ifade ederek, 1982’de işlenen 12 cinayete katıldığını, yaşı küçük olduğu için yargılanmadığını ve hüküm giymediğini söyledi.

Yıldırım, 1983-1989 yılları arasında Ankara’da yüzlerce suç işlediğini ve hiçbir bedel ödemediğini dile getirerek, şöyle konuştu: ”1989’da cinayet suçundan 4 yıl hapis yattım. 1993’te tahliye oldum. 1993’ten 1994’e kadar hiç suç işlemedim. 1994’te bir mafya liderine suikasttan yakalandım. Bayrampaşa Cezaevi’ne girdim. Gündüz cezaevindeydim, gece çıkıp suç işliyordum. Namus ve şerefime dil uzatıyorlar. 1994’te Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandım. Mahkeme, bir suçumu gizleyip, diğerinden ceza verebilir mi? Başka suçum varsa mahkeme yargılardı. Yargılamadıysa, o zaman suç işledi. Mahkemenin suç işlediğine inanmıyorum.”

Yıldırım, ”sadece vatanı savunduğunu” ileri sürerek, konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: ”Cumhuriyet Gazetesi’ne bombalı saldırıyı yaptırdım, pişman da değilim. Bu bir işti. Bana geldi, ben de kabul etmek durumunda kaldım. Cumhuriyet Gazetesi’ni bu gençlere bombalattırdım. Eylemler pis koktuğu için bunun nedenini öğrenmeye çalıştım. 17 Mayıs 2006’da gece yarısı saat 02.00’de televizyona baktım. Bizim bu derviş-i vahdet Danıştay’a suikastı gerçekleştirmiş. Tüm dünya insanlarından sonra olayı öğreniyorum. Danıştay saldırısı ile otomatik cezaya bağlandım. İki şartlı tahliyem geri alındı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı yaptırılan bir saldırının sahte faili olmak istemiyorum. Hangi şerefsiz bu saldırıyı yaptırdıysa mahkemeye gelecek diyecek ki ‘Bu suikastı Osman Yıldırım’ın üstlenmesini istiyoruz’. Ya da mahkemeniz, ‘Osman Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yapılan saldırıyı üstlen, devlet için bu fedakarlığı yap’ desin. Ben bu suikastın sahte faili olmamakla fedakarlık yaptığımı düşünüyorum. Vatanım gelsin, ‘suçunu üstlen’ desin, üstlenirim.”

Yıldırım, bugüne kadar 500’e yakın suç işlediğini, bütün suçlarından yargılanmak istediğini belirterek, ”Yalnızca şerefsizler, namussuzlar şerefime dil uzatmasınlar” dedi.

Mahkeme Başkanı Şengün, bu sözler üzerine mikrofonu kapattırdı.

SÜLEYMAN ESEN: ARSLAN’A BOMBA VERMEDİM.
Birinci ”Ergenekon” davasıyla birleştirilen Danıştay’a ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Süleyman Esen, ”Olaylardan 45 gün sonra Alparslan Arslan’ın yalan ifadeleriyle davaya eklendim. Arslan’a bomba vermedim. Olaylardan haberim yok” dedi.  İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada söz alan Süleyman Esen, daha önceki ifadelerini yinelediğini belirterek, Danıştay’a ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırıları kınadığını kaydetti.

Olaylardan 45 gün sonra Alparslan Arslan’ın yalan ifadeleriyle davaya eklendiğini savunan Esen, Arslan’a bomba vermediğini, olaylardan haberi olmadığını öne sürdü.  Yaşamı boyunca hiçbir yasadışı örgüte üye olmadığını savunan Esen, sanıkları da tanımadığını bildirdi. Esen, işlemediği bir suçtan dolayı 38 aydan beri tutuklu olduğunu ifade ederek, tahliyesini ve beraatini istedi.

Duruşmada, Danıştay’a ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Erhan Timuroğlu da savunma yapmak istediğini dile getirdi. Mahkeme başkanı Köksal Şengün, bunun üzerine, savunmasını daha sonra dinleyeceğini belirttiği Timuroğlu’ndan talebi varsa söylemesini istedi.

İsteği olmadığını ifade eden Timuroğlu, tutuklu sanıklardan Mehmet Demirtaş’ı göstererek, ”Şu uzun saçlı parlak çocuk haddini aşıyor, haddini bildirin” dedi.

Duruşmada söz verilen sanıklardan Aydın Yüksek, 28 aydır tutuklu bulunduğunu belirterek, duygularını, ”Arkadaşlar, ‘Evli misin?’ diye soruyorlar. ‘Evliyim’ diyorum. ‘Çocuğun var mı, kaç yaşında?’ diye soruyorlar. ‘Bir oğlum var, 13 yaşında’ diyorum. Sonra düşünüyorum, oğlum 16 yaşına geldi. Sigaraya başlamış. Babası da burada” dedi. Diğer sanıklarla ilişkisi olmadığını ve onları tanımadığını ifade eden Yüksek, ”Bu sanıklar benim kalemim değil. Bu insanlarla bir araya gelmem mümkün değil. Benim DNA’m buna uygun değil” diye konuştu.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i ”günahı kadar sevmediğini” vurgulayan Yüksek, ”Bir de burada çıkıyor kontrgerilla falan diyor, kafayı yiyorum” dedi. Yüksek, bu dava ve olaylarla ilgisi olmadığını savunarak, şöyle devam etti: ”Beni burada yargılıyorsunuz. Siz de Trabzonlusunuz, Karadenizlisiniz, yabancı değilsiniz. Bizim köyün insanını en iyi siz bilirsiniz. Hepsi, ‘Sen Doğu Perinçek ile niye görüştün? O Apo ile görüştü’ diyecek. Köyümüzün yarısı şehit mezarlığı. Ben hangi yüzle köye gideceğim? İşlerimi elimden almak isteyen rantiyeciler beni bu işe soktu. Adaletin yerine gelmesini sabırla bekliyorum.”

Yüksek’in, mahkemenin bir üyesinin, ”Çıkıp kendini savun, başkan konuşmanı istiyor” dediğini ileri sürmesi üzerine, tutuklu sanıklar tepki gösterdi.

AVUKAT VURAL ERGÜL: ”ARAÇTAKİ ARAÇ TANITIM KARTI ARAŞTIRLSIN
Birinci ”Ergenekon” davasının tutuklu sanıklarından Sevgi Erenerol’un avukatı Vural Ergül, Danıştay’a ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Alparslan Arslan’ın olay günü kullandığı araçta İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ait 1425 numaralı araç tanıtım kartı bulunduğunu belirterek, kartın hangi emniyet mensubuna zimmetli olduğunun sorulmasını istedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada söz alan Danıştay’a ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından İsmail Sağır, duruşmaya verilen arada salondan ayrılırken izleyicilerinden birinin, ”Çakallar gidiyor” diye bağırdığını savunarak, ”O çakal lafını ona yediririm. Saygımızı yitirmediğimiz için tantana çıksın istiyorlar” dedi.

Mahkeme başkanı Köksal Şengün’ün, ”Mahkeme gereğini yapar, kim olduğunu söyle” demesi üzerine Sağır, ”Kim olduğunu bilsem, size söylemeden ben gereğini yapardım” diye konuştu.

Tutuklu sanık Sevgi Erenerol’un avukatı Vural Ergül de tutuklu sanık Alparslan Arslan’ın Danıştay saldırısının gerçekleştirildiği gün aracını Danıştay’a yakın bir yere park ettiğinin belirlendiğini ifade ederek, ”Sanırım aracın çekilmesini istemedi ve olayın ardından araca binip kaçmak istedi. Araçta İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ait 1425 numaralı araç tanıtım kartı bulundu. Bu kartın hangi emniyet mensubuna zimmetli olduğunun sorulmasını talep ediyoruz” dedi.

Danıştay’a ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanığı Osman Yıldırım’ın gizli veya açık tanık olmadığını ifade ettiğini hatırlatan Ergül, Yıldırım’ın gizli tanık 9 olduğunu savundu. Ergül, ”Mahkemede gizli tanık 9 dinlenilirken Osman Yıldırım’ın da burada olmasını istiyorum. Eğer Yıldırım gizli tanık 9 değilse, savcıların o zaman ikinci bir Osmanım klonlaması gerekecek” diye konuştu.

Tutuklu sanık Osman Yıldırım, bu sözlere oturduğu yerden bağırarak tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Şengün’ün, ”Yerinden bağırma. Adaba uy. Burada dil kesilmiyor, onu başka yerde yaparsın” sözlerine Yıldırım, ”Saygısızlığı size yapmadım” diyerek karşılık verdi.

Tutuklu sanık Ergun Poyraz’ın avukatı Hüseyin Buzoğlu da bugüne dek söyleyeceklerini söylediklerini, artık sözün bittiği yerde bulunduklarını bildirdi. ”Sayın heyete daha ne anlatacağız ki adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunalım?” diye soran Buzoğlu, hukuk denilen pozitif kuralların siyasallaşmaması durumunda adalete ulaşılacağını kaydetti. Bu yargılamada adaletten giderek uzaklaşıldığını savunan Buzoğlu, ciddi endişeleri olduğunu dile getirerek, tahliye isteminde bulundu.

Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin tahliyelerini istediler.

DURUŞMA, 27 AĞUSTOS’A ERTELENDİ
Birinci ”Ergenekon” davasının bir sonraki duruşması 27 Ağustos Perşembe günü yapılacak. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, sanık ve avukatlarının taleplerinin alınmasının ardından mahkeme başkanı Köksal Şengün, celse aralarında gelen evrakı okudu.

Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz’in isteği üzerine, gizli tanık ”Anadolu”ya ait ifade örneği ve gizli kimlik bilgilerinin gönderildiğini belirten Şengün, ”Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak” ve ”örgüt üyesi olmak” suçlarından İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Bedirhan Şinal ve 7 arkadaşı hakkında görülen dava dosyasının gönderildiğini söyledi.

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nda hazırlanan ”Ergenekon” isimli rapor bulunmadığının bildirildiğini ifade eden Şengün, İşçi Partisi’nde ele geçen 4 CD ile ilgili bilirkişi incelemesinin yapıldığını bildirdi.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de Ahmet Cinali ve Taner Ünal’ın, ”silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçundan yargılandığı Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın bu davayla birleştirilmesini istedi.

Pekgüzel, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Ahmet Tekin Baykal ve arkadaşlarının yargılandığı davanın bu davayla bağlantılı olduğunu belirterek, söz konusu davanın çok kapsamlı olduğunu, bu davada da sorguların tamamlanmadığını kaydetti.

Her iki davanın birleştirilmesinin fiili yargılamayı olumsuz etkileyeceğini ifade eden Pekgüzel, bu aşamada iki davanın birleştirilmesine yer olmadığı görüşünü dile getirdi.

Birinci ”Ergenekon” davasının tutuklu sanığı Ümit Sayın’ın bir dilekçe vererek, can güvenliği olmadığı gerekçesiyle duruşmalardan muaf tutulmasını istediğini belirten Pekgüzel, bu konuda kararı mahkemenin takdirine bıraktı.

Pekgüzel, avukat Vural Ergül’ün isteği doğrultusunda, tutuklu sanık Alparslan Arslan’ın aracında bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü araç tanıtım kartının gerçek olup olmadığı, gerçekse kime ait olduğu hususunun ilgili yerlerden sorulmasını istedi.

Mahkeme başkanı Köksal Şengün, duruşmanın 27 Ağustos Perşembe günü saat 09.30’a bırakıldığını belirterek, sanıklar, avukatlar ve cumhuriyet savcısının istemlerine ilişkin kararı o gün açıklayacaklarını bildirdi.

(AA)