Engin Alan; "TBMM'ye gitmememi garantiye aldılar"

Engin Alan; "TBMM'ye gitmememi garantiye aldılar"
22 Ekim 2012 18:10

Balyoz Davası kapsamında halen tutuklu olan ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması kapsamında da tutuklanan MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan, ”Bizlere yaşatılanlar, bu ülkenin gerçekten çağdaş, demokrat bir ülke olmasına hizmet edecekse helal olsun. Ben şahsen her türlü bedeli ödemeye hazırım. Ancak korkarım öyle olmayacak” ifadelerini kullandı.

Alan, avukatı Yakup Akyüz aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, 28 Mayıs’ta Silivri’den Ankara Adliyesi’ne getirildiğini, burada 28 Şubat sürecine ilişkin özel yetkili savcıya ifade verdiğini hatırlattı.
 
Savcıya, ”Batı Çalışma Grubu’nda görevli olmadığımı söylediğini” belirten Alan, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiğini hatırlattı.
 
Savcıların elinde Genelkurmay Başkanlığı’nın gönderdiği ”Batı Çalışma Grubu Çalışma Şeması”nın bulunduğunu, bu şemada kendisinin yer almadığını ifade eden Alan, şunları kaydetti:
 
”Bu gruptaki kişilerin çalıştıkları yere ‘Özel Giriş Kartları’ var. Benim ise yok. Hiçbir toplantılarına katılmamışım ve Genelkurmay’da nerede çalıştıklarını da bilmiyorum. ‘Bu gurubu ben kurdum’ diyen ve kuruluş şemasının altında imzası olan emekli Orgeneral Çetin Doğan da ‘benim bu çalışma grubunda yer almadığımı’ söylüyor.
 
Bu süreçte ben Ankara’da yokum. 1997 ilkbahar ve yaz aylarında icra edilen sınır ötesi Çekiç harekatında Kuzey Irak’ta PKK ile savaşıyorum. Bunu sağır sultan bile biliyor.
 
Yüzlerce de tanığı var. En büyük tanığı ise o tarihte tuğgeneral rütbesiyle tugay komutanı olan, kendisi de bu harekata iştirak eden ve operasyon sırasında Kuzey Irak’ta sık sık karşılaştığımız şimdiki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel. O tarihte albay rütbesiyle emrimde alay komutanlarım olarak görev yapan ve benim yanımda generalliğe terfi eden şimdiki Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Atay ve 2’nci Ordu Komutanı Orgeneral Galip Mendi de benimle beraberler.”
 
Ortada, ”sahteliğinden söz edilen” ve savcının aleyhine en büyük delil olarak kabul ettiği bir ”eylem planı”nın bulunduğunu ileri süren Alan, ”İmzaya, parafa gerek yok. Haberin olsun olmasın. Kim hazırlarsa hazırlasın. Bu, Engin Alan için yeter de artar bile. Anayasa madde 38 ve TCK madde 20 ‘Suçun Şahsiliği İlkesi’ Engin Alan için geçerli değil” ifadesini kullandı.
 
Alan, 2008’de Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Cemil Çiçek’in, partisinin kapatma davasında Anayasa Mahkemesi’ne verdiği yazılı savunmada ”Kişiler üçüncü kişilerin eylemlerinden sorumlu tutulamazlar” dediğini ifade ederek, bu evrensel ilkenin şu anda yerlerde süründüğünü iddia etti.
 
-”Garantiye aldılar”-
 
Özel yetkili mahkemenin duruşma sonucunda kendisini serbest bıraktığını anımsatan Alan, aynı mahkemenin, savcıların itirazı üzerine ”yakalama kararı” çıkardığını kaydetti.
 
Alan, ”Garantiye aldılar. Ne olur ne olmaz Balyoz’dan çıkarsa, bundan yatmaya devam etsin. TBMM’ye gitmesin” ifadesini kullandı.
 
Mahkemenin bu kararı doğrultusunda Silivri Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldığını ve Ankara’ya gönderilmek üzere ”yol tutuklaması” kararı alındığını anlatan Alan, şöyle devam etti:
 
”Yasanın emri olan bu ‘en kısa süre’ nedense 4,5 ay sürdü ve bu gün bir kez daha tutuklandım. Bu durumu ne yadırgadım, ne de şaşırdım. Çünkü daha önce de Balyoz’da, yine kimi hakimlerce serbest bırakılıp (sonra bu hakimlerin hepsi görevden alınıp sürüldü), kimilerince tekrar tutuklanmıştım. Tabii adınız Engin Alan ise hazır olmalısınız.
 
Aynı hukuk fakültelerini bitiren, aynı yasal mevzuatı uygulayan yargıçlar arasındaki bu karar ve yorum çelişkisi dünyanın başka hangi hukuk devletinde olabilir- Değerlendirmeyi vicdanlarınıza bırakıyorum. Sonuç olarak bizlere yaşatılanlar, bu ülkenin gerçekten çağdaş, demokrat bir ülke olmasına hizmet edecekse helal olsun. Ben şahsen her türlü bedeli ödemeye hazırım. Ancak korkarım öyle olmayacak.
 
Etrafta ateş çemberi, içerisi yangın yerine dönmüş, bölücüler gemi azıya almış, her gün şehitlerin verildiği, insanların birbirlerine karşı kin ve nefretle yoğrulduğu bir ülkenin, felaketten başka gideceği bir yer yoktur. Hukuk çökerse, devlet de çöker. Ne yazık ki bugünün Türkiye’sinde gidişat bu istikamettedir. Tüm bu yaşananları tarihe ve aziz milletimin vicdanına havale ediyorum.”