Çaykara – Soğanlı köyü sakinlerinden hukuk savaşı

Çaykara – Soğanlı köyü sakinlerinden hukuk savaşı
26 Mart 2013 00:10

Çaykara – Soğanlı Köyü sakinleri doğanın tahrip edilmesine karşı hukuk savaşı açtı.

 

 

 

 

Doğaya sahip çıkan öncüler Soğanlı Köylüleri oldu. Of – Çaykara karayolu üzerinde bulunan, Soğanlı Köyü’nün hemen dip tarafında açılan dasit (*) ocağında yapılan patlamalar, yakın geçmişte pek çok evin hasar görmesine neden olmuştur. Ses ve görüntü kirliliği ile toz kaynağı haline gelen taş ocağından civar köylüler ile Uzungöl’e giden turistler de rahatsız. Karadenizin en gözde turizm yerlerinden olan Trabzon-Uzungöl yolu üzerinde olan taş ocağına “ÇED Gerekli Değildir” raporu verilmesi köylüler ile doğa severleri çileden çıkartmış. Ocaktaki çalışmaların durdurulması için Soğanlı Köyü’nü temsilen köy muhtarı Dursun Hakkı Çamurali, Trabzon İdare Mahkemesi’nde, öncelikle yürütmenin durdurulması istemli bir iptal davası açmış…

 

 

 

 

 

Çamurali, Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Soğanlı Köyü’nde yapılması planlanan Patlamalı Dasit Ocağı’na ilişkin, davalı idarenin 15.03.2012 gün ve 2153 sayılı “ÇED Gerekli Değildir” kararının; hukuka aykırı olduğunu, KTÜ yerine Gümüşhane Üniversitesi’nden rapor istenildiği, heyelan ve seltehlikelerinin nazara alınmadığı, taş ocağının kurulacağı vadinin her iki yakasında yerleşim alanlarının bulunduğu,çevreyi kirleteceği, canlı hayatı tahrip edeceğini ileri sürerekyürütmenin durdurulmasını istemişti…

 

 
Mahkeme olayda; “uyuşmazlığın çözümü teknik incelemeyi gerektirdiğinden, projenin ÇED yönetmeliği uyarınca ‘ÇED gerekli değildir’ kapsamında olup olmadığı, kurulması planlanan ‘patlatmalı dasit ocağı’ işletmesinin yapımı sonucunda doğa tahribatı oluşup oluşmayacağı, tabii ve ekolojik dengenin bozulup bozulmayacağı, bölgedeki endemik bitki türlerinin ve yaban hayatının olumsuz olarak etkilenip etkilenmeyeceği, proje kapsamında yapılacak çalışmaların bölgede heyelan oluşumuna yol açıp açmayacağı, patlatma sonucu bölgede yaşayan insanların ve diğer canlıların güvenliğini olumsuz etkileyip etkilemeyeceği, proje kapsamında yapılacak çalışmaların su kaynakları üzerinde olumsuz bir etkisinin olup olmayacağı hususunda; uzmanı bilirkişiler Prof. Dr. Kamil Kayabalı, Prof. Dr. Gülen Güllü ve Doç. Dr. Ziya Sedat Çetiner’in katılımıyla mahallinde keşif yapılmasına ve bilirkişi raporu hazırlanmasına” karar verdi.

 

 

 

 

 
09.01.2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle;  “Proje Tanıtım Dosyası’nda faaliyet alanı,flora ve fauna incelemesinin biyolog tarafından yapıldığı, sunulan bilgilerin yerinde yapılmış bir incelemenin sonuçları olmayıp literatürden derlendiği, dasit ocağının yolun çevresine işletmeden çevreye yayılan başta toz ve patlamalar olmak üzere diğer faktörlerden etkilenmesi muhtemel floranın bulunup bulunmadığının açıkça ortaya konulamadığı, toz emisyonlarının bölgede meydana getireceği etkilerin eksik tespit edildiği, arazi topografyası da dikkate alınarak oluşması beklenen emisyonların değerlendirilmesi gerektiği, işletmeye yakın yerleşim yerlerinde oluşması beklenen toz yayılımının sınır değerlerinin altında olabileceğinin daha detaylı bir çalışma ile ortaya konulması gerektiği, davacı şirketin işletme yapmayı planladığı alana komşu olan ve daha önce Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından malzeme ocağı olarak işletilen dasit içinde patlatma ve kazı sonucu oluşan şevlerin yaklaşık 90° açılarda bile duraylı(**) olduğu, dava konusu alandaki doğal eğimlerin de çok yüksek olduğu” tespit edildi…
 

 

 

 

 

Bu rapor üzerine mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Mahkeme kararında özetle:
 

“Bu durumda, yukarıda anılan bilirkişi raporunda tespit edilen hususlar uyarınca, dava konusu alanda yapılan patlamalı dasit ocağının, dasit gibi kaya formasyonlarının, metalik (veya diğer kıymetli) madenler gibi belli noktalara özgü olmadığı,yayılımlarının kilometre karelik alanları kaplayabileceği,ruhsat verilen yerin çok önemli bir turizm bölgesine ait ulaşım yolu üzerinde olması, önemli bir akarsuyun kıyısında bulunması, köy mahalle ve bireysel yerleşmelere yakın mesafede yer alması, doğal güzellikleriyle bilinen bir bölgede ciddi görüntü kirliliğine sebep olacağı, işletme faaliyetini fauna ve flora üzerinde olumsuz etkilerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmeye alınmaması birlikte değerlendirildiğinde, projenin bölge topografyası dikkate alınarak kapsamlı bir ÇED raporu ile değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.” denildi…

 
HES’ler ve taş ocakları ile tahrip edilen Solaklı Vadisi’nin kurtuluşu için, bu kararla bir umut doğmuş oldu. Vadinin iki yakasındaki doğa sever köylüler, bu örnek kararı emsal göstererek yeni davalar açmaya hazırlanıyor.

Kamu yararı gözetilmeden, sadece kar amacı ile işletmeye açılan ocaklara idarenin izin vermemesi isteniyor.

Doğayı mahveden yerli ve yabancı şirketlerlere karşı Solaklı Vadisi köyleri bir araya gelerek mücadele etme kararı aldılar…

 
DİP NOTLAR:

 

(*) Dasit: Kuvarslı diyorit birleşiminde olan bir sızıntı kütlesi.

 

(**)Duraylılık: Herhangi bir cismin yerini ve konumunu koruyabilmesi koşulu.