Ankaralıları denizle buluşturan adam

Ankaralıları denizle buluşturan adam
28 Mart 2012 15:22

O bir macera adamı…
Yılanlar, timsahlar, aslanlar, kaplanlar, köpekbalıkları, mürenler gibi bir çok insanın korktuğu tehlikeli vahşi hayvan Boğaçhan Teleri için  ciddi bir ilgi alanı…

O bir macera adamı…

Yılanlar, timsahlar, aslanlar, kaplanlar, köpekbalıkları, mürenler gibi bir çok insanın korktuğu tehlikeli vahşi hayvan Boğaçhan Teleri için  ciddi bir ilgi alanı…

 

Teleri çocuk yaşlardan bu yana dalıyor. Neredeyse dünyada dibini görmediği deniz kalmamış gibi…

 

Ankaralıları haftasonları deniz ile buluşturan Teleri, Cinnnah’ta hem yaşıyor hem de verdiği kurslar ile bir çok yeni dalgıç yetiştiriyor…

 

Ankara, sanılanın aksine, Türkiye’nin dalgıç sayısında ikinci kenti. Bunda Teleri’nin katkısı da büyük.

 

 

Engin BALIM H&H söyleşi

 

H&H’nin bu haftaki konuğu Türkiye’nin en önde gelen balıkadamı, dünyaca ünlü profesyonel dalgıç ve dalış hocası Boğaçhan Teleri…

 

Teleri, dalıştan korkan bir çok insanı, dalgıçlık ile buluşturan kişi… İlginç olan Teleri’nin deniz kıyısında değil, Ankara’da bu işi yapıyor olması.

 

 

Biz de Halkın Habercisi olarak kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdik. Dalış sporu, dalgıçlık kursları ve Ankara’ya dair sorularımızı yanıtladı.

 

 

Neden bu işi yapıyorsunuz ve neden Ankara?Ankara dalış hobisi için uygun bir yer mi? 

Aslında bu benim için muhtesem bir hobi..Ve biz bir kulübüz. Herkes Ankara’da dalış deyince çok şaşırıyor… Gölbaşı’nda mı dalıyorsunuz diyorlar.  Aslında dalış sporu biraz kendine güven, biraz kültür ve bolca da deniz sevgisiyle oluşuyor.

 

 

Bir dalgıç olarak Ankara ve dalışla ilgili en büyük hayaliniz nedir? Ankara’da deniz dışındaki en büyük eksik nedir?

 

Ankara’da kendi kulübübümüze ait bir havuz ve bir lokal en büyük hayalim. Yeterli havuz yok, olanlar da dalgıçlara eğitim için hizmet vermiyorlar daha doğrusu önyargılılar.

 

 

Dalış pahalı bir spor mu? Kaç üyeniz var?

 

Dalış aslında sanıldığı gibi pahallı bir spor değil. Çünkü dalış merkezleri ve kulüpler gereken malzemeleri sağlamakta. Kişiler yol, yemek, dalış, konaklama gibi ihtiyaçlarını karşılıyor. Ankara’da kulüp bünyesinde yetişmiş 1800 dalgıcımız mevcut. Bunların 400-500 tanesi aktif . Her yıl sayımız artmakta ve yeni dostlarımız aramıza katılmakta.

 

 

 

Kaç dalgıç yetiştirdiniz? Dalışla ilgili en çok yanlış bilinen şeyler neler? Mesela size en çok hangi konularda sorular geliyor?

 

Ankara’da yaklaşık 1700 dalgıcım var. Gelenlerin en büyük korkusu Köpekbalıkları.  Ve her köpekbalığının saldıracağını düşünüyorlar. Tabii ki bu da yalnış bir bilgi. Yaklaşık 86 cins köpekbalığı var ve bunların sadece 4 – 5 cinsi saldırabiliyor. Bunların da belli sebepleri var.
Gelen sorular ilginç. En fazla hiç köpekbalığı gördünüz mü diye soruyorlar. En çok kaç metre derinliğe indiniz  ve kullandığınız tüp size ne kadar yetiyor. Bunların cevabını kursta veriyorum.

 

 

Dalıştan, hatta suyun altına bile bakmaktan korkanları daldırdığınız söyleniyor. Bunu nasıl sağlıyorsunuz? Dalıştan korkan öğrencileriniz anlatır mısnız?

 

Aslında dalıştan korkan kişileri çok fazla yüreklendirmem. Çünkü bilinçaltı dolu olduğundan bu kişiler panik yapmaya müsaitlerdir. Dalışı, kişi kendisi isteyecek. Korksa bile özgüveni olacak ve hocasına ve ekibine güvenecek. Zaten ilk dalışlar el ele geçiyor. Çünkü, sualtı yeniler için bir muamma ve derslerde de  yeterince korkutarak bu korkuyu biraz saygıya dönüştürüyoruz.

 

 

.
 

 

 

Dünyanın nerelerinde daldınız? İş tecrüberinizden biraz bahseder msiniz? Mesela süngercilik yaptığınızı da duyduk…
 

Karayipler’den Papua’ya kadar bir çok ülkede ve denizde daldım. Bunlardan bazıları keyif bazıları da iş içindi. En son Madagaskar’da 4 aylık bir iş tecrübem oldu orada bir sualtı boru hattının kontrolörlüğünü yaptım. Son nesil süngercilerden olduğum söylenebilir. 2 yıl bir sünger teknesindeydim. Oradaki arkadaslarımdan çok şey öğrendim.
 

 

Suyun altında en çok neden korkarsınız? Köpek balığı korkusu nedir? Yunus mu daha tehlikeli yoksa köpek balığı mı? Yoksa insanın kendisi mi?
 

Suyun altına korkmak için değil zevk almak için inerim. Suyun altı benim için meditasyon gibidir, bütün negatif enerjiyi üzerinizden alır. Köpekbalığı da diğer balıklar gibi. Dalışa başlıyan arkadaşlar bilirler, bazı köpekbalığı cinslerini görmek için dünyayı gezeriz. Mesela wobbegong cinsi bir köpekbalığını görmek için Papua’ya gittik.

 

 

 

 

Hiç dalışta kaybettiğiniz arkadaşınız oldu mu?
 

Dalış çok tehlikeli bir spor değildir ama belli kuralları vardır. Sizler kuralları uygulayamıyorsanız hayatınız tehlikede demektir. Bu sporu yapacak olan kimsenin her türlü tehlikeyi de bilmesi lazım. Bilhassa eskilerde, daha bilinçsiz daha genç dönemlerimizde çok arkadaşımızı kaybettik. Bunların başlıca sebebi; gençtik, kendimizi ölümsüz sanıyorduk. Daha kötüsü cahildik ve yeterli olmayan malzemelerle dalıyorduk. En son 11 sene önce dalışa başlamadan bir arkadaşımı kalp krizinden kaybettik. Onun acısını hala unutamadım. Şimdi malzemeler dünya standartlarında. Öğrencilerimi belki bunaltıyorum ama bilgiye boğuyorum. Bilgi korku, cehalet güven getirir.

 

 

 

Vurgun nedir ne değildir?Filmlerdeki gibi bir şey mi?
 

Vurgun dediğiniz ,yani dekompresyon hastalığı bizler için çok tehlikeli bir hastalık olmayıp hızlı hareket edildiği taktirde tedavisi mümkün bir hastalıktır. Eskiden bu hastalığın tedavisini sağlayan dekompresyon odaları Türkiye’de olmadığından ve teknoloji bu kadar gelişmediğinden hastalar kurtarılamıyorlardı. Hastalığı kısaca açıklarsak , dipten yukarı doğru yükselirken bir hız vardır 10 m / dak gibi. Eğer bu hıza uymazsanız ve dalış zamanınıza ve derinliğinize göre bekleme yaptığınız metreler vardır, onlara riayet etmezseniz bu hastalık oluşur. Daha da açıklarsak kanda sıvı bulunan azot ani basınç farkından dolayı gaz haline dönüşür ve  bazı damarları tıkar. Dediğimiz gibi 6-12 saat arasında hastayı saf oksijen solutularak bir dekompresyon odasına yetiştirirseniz, tedavisi mümkün. Şunu söyleyeyim günümüzde denizi olmayan Ankara’da dahi 4 adet dekomprasyon odası var.

 

 

 

Kışın neler yapıyorsunuz? Türkiye’de dalamıyorsunuz…

 

Kışları genelde  yurtdışındaki profesyonel işlere gidiyorum. Eğer o olmazsa  arkadaşlarımla sıcak sulara göç ediyoruz. Geçtiğimiz kış Küba ve Maldivler’e gittik. Çünkü dalmadan onca zaman geçmez.

 

 

Yurtdışında dalış için en güzel 3 yer ile Türkiye’dekileri sayın desem…???
 

Yurt dışında ben daha çok sadece sualtı olarak 1- Maldivler 2 – Sıpadan Malezya ve yakın olduğu için 3-Kızıldeniz Mısır ı sayabilirim.

Türkiye’de aslında sualtında çok birşey yok. Dalış noktalarını, sualtı canlılarından çok sualtı şekilleri belirler. Bu yüzden bir çok bölgede sualtı şekillerimiz zengin. Biz dalgıçlar kumsal bölgeleri değil, daha vahşi sayılan kayalık bölgeleri tercih ederiz. Çünkü az miktarda kalan balıklar buralarda saklanabilirler. Şunu da söyleyeyim; bir çok yabancı, yurtdışından ülkemize gelip dalışı öğrenir. Çünkü bizim sularımız temizdir. Çok akıntılı ve dalgalı değildir. En önemlisi zararlı deniz canlıları yoktur.
 

 

Dalış ile alkol alınır mı? Dalıştan sonra uçulur mu?
 

Öncelikle dalış sağlam bir vucut ister ve yorucu bir spordur. Alkol konusuna gelince, alınmasa iyi olur ama abartılmadan alınabilir. Dalıştan sonra 24 saat uçuş yasağı vardır.

 

 

İyi bir cankurtaran olduğunuz doğru mu?
 

Cankurtaranlık aslında benim ilk gözağrım. Birçok devlet kurumuna cankurtarma kursları verdim.  Ayrıca Ankara’da yaklaşık 6 sene herkese açık olan bir cankurtarma kursunu yönettim. İki sene öncesine kadar Türkiye Sualtısporları Federasyonunda Cankurtarma Teknik Kurul Başkanlığı yaptım.  Halen de fırsat buldukça Cankurtarma kursları vermekteyim.

 

 

Ailenizde kimler dalıyor? Eşiniz,babanız….?
 

Bizim ailede ilginçtir herkes dalar. Baba, amca, kuzenler, kardeşler ve mutlak olarak eşler… Çünkü eşiniz dalgıçsa dalmamak gibi bir şansınız yok. Soruyu ailenizde dalgıç olmayan var mı diye sormalıydınız!

 

 

 

Bir gün doktor size dalma derse, ne iş yapmak istersiniz? Yani ikinci bir iş olarak dalış dışında neyi seçerdiniz?Ne olurdunuz pilot falan mı?
 

Herhalde kaptan olurdum veya sahilde bir cafe işletmek isterdim. Ama denize yakın olmak isteyeceğim kesin.
 

 

Sigara kullananlar da dalgıç olabilir mi? Dalışa başlama yaşı ya da başlamama yaşı diye bir şey var mı?Yaşlı dalgıçlar derneğiniz de var mı?
 

Sigara kullananlar tabi ki dalarlar ama dediğim gibi sağlıklı olmak şart ve dalış sporu kondisyon gerektirir. Dalışa başlama yaşı Federasyon tarafından 14 yaş olarak belirlenmiştir. Bu kesin kuraldır. Yaşlı dalgıçlar kulübü yok ama yakın zamanda kurulsa fena olmaz. Zaten dalan insan yaşlanmaz, sadece bedeni eskir!

 

 

Yeni emekli olan birine bu sporu tavsiye eder misiniz?
 

Evet… Eğer hayatı boyunca çalışmış,  denizi ve sualtını sevip bu  güzelliklerden uzak kaldıysanız kesinlikle dalış sporunu tavsiye ederim.Tekrar ediyorum sağlıklı olduğunuz sürece.
 

 

Ankara’dan nerede bulup nasıl gidiyorsunuz dalışa?Dalış arkadaşlığı karada da devam ediyor mu?  O kadar yol yorucu olmuyor mu?
 

Aslında bizler Kulüp olarak seyahat ediyoruz ve genelde iş olmadığı zamanları yani tatil günlerini tercih ediyoruz. Çoğunlukla da haftasonları gidiyoruz.

Dalış arkadaşlığı inanılmazdır… Çünkü dalgıçlar birbirine canbağıyla bağlıdır. Arkadaşlığımız her zaman devam eder . Dalgıçlar denize ulaşmak için her türlü zorluğa katlanırlar…