Alevi olmanın dayanılmaz hafifliği

Alevi olmanın dayanılmaz hafifliği
12 Mayıs 2012 12:24

Bugüne kadar Alevi kelimesi veya Aleviliğin siyasette çok şekillerde kullanıldığını gördüm ve hep rahatsız oldum.

Bugüne kadar Alevi kelimesi veya Aleviliğin siyasette çok şekillerde kullanıldığını gördüm ve hep rahatsız oldum.

 

Daha önceki yazılarımda söylemiştim, nazenin bektaşiyim. İster Alevi ol, ister Sünni ol, Bektaşi tarikatına girebilirsiniz.

Bir zamanlar siyasette şöyle denilirdi; Alevi birisinden Genel Başkan olmaz. Herşey olursun ama Genel Başkan olamazsın. Bu hem sağ, hem sol partilerde geçerli bir söylemdi.

Devlet erkanında da vali olamazsın, emniyet genel müdürü olamazsın, Genelkurmay başkanı olamazsın. Bazıları bunu bildiği için gerçek inancını saklamışlardır.

Bazı insanlar vardır, yeri geldiğinde Aleviliğini öne çıkartır, yeri geldiğinde bunu saklarlar.

 

Hacıbektaş'da Cem Vakfı'nın organize ettiği bir cem töreninde bir milletvekili bana şöyle demişti, "Ali Arif, söyle de Cem'i çabuk bitirsinler. İşimiz var."

 

Cem başladığında kendi akışında devam eder. Müdahale edemezsin. Bunu bilmeyen Alevi kimlikli milletvekilleri gördüm.

 

Yine Muharrem ayında, oruç tutmayan ve oruçtan haberi olmayan Alevi milletvekilleri gördüm.

 

Alevi olduğunu bildigim vekile inanç özgürlügü sorunu için  öncü ol dediğimde, "Ben Alevi kimliği üzerinden siyaset yapmam" deyip sonra Cem vakıfıniın toplantılarında bayraktarlık yaptığını gördüm.

 

Alevi kimliğini kullanarak, "Ali Arif, benim hemen vekil olmam gerek MHP'den, AKP'den. Kim kesin garanti verirse oradan vekil olacağım" diyenleri gördüm.
Gerçekten başarılı özellikleri yüksek olan kişilerin, 'Sen Alevisin' diye örselendiğini gördüm.

 

Atatürk'ün doktoru Ragıp Baba Bektaşidir. Bir muhabbet sofrasında Alevilerin eline, diline, beline sahip özellikleri konuşulur ve Ragıp Baba, Atamıza der ki, 'Bektaşilerden adi suçlu kimse olamaz.' Atatürk, 'emin misin' der.

Ragıp Baba, 'Paşam, emir verin cezaevlerini araştırılsın. Var mı görelim' diye cevap verir.

Paşa teftiş ettirir ve cezaevlerinden adi suçlu çıkmaz.

 

Alevilik öğretisinde, eline, diline, beline sahip olma duygusu ahlakın temelidir ve güzel ahlak da müslümanlığın temelidir.

 

Yine Can Dündar'ın bir yazısında Atatürk'ün Bektaşi Tarikatı ile yakın bir ilişkisi olduğu söylenir.
Adnan Menderes'in annesi Berrin Hanımın Bektaşi olduğu, Celal Bayar'ın Bektaşi olduğu söylenir.
Yeniçerilerin öldürülmesine kadar, Alevi kelimesi söylenmez, Bektaşi denir. Sonrasında, Alevi kelimesi söylenmeye başlar.

Herkes Alevi inancının veya Bektaşi Tarikatının emrettiği şeyleri yapsa ve 'Ben Aleviyim, ben Bektaşiyim' deme özgürlüğünü sonuna kadar kullansa hakkı var.
Kimse takiyye yapmasın. Hele din konusunda kimse!

 

YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !

 

Siyasette şuna bakalım, bu kişi dürüst mü, çalışkan mı? Yöneticilik vasfı var mı? Vicdanı var mı? Vizyoner mi? Bırakın önü açık olsun.

 

Bunlardan hiçbiri yoksa da sadece inancından dolayı bir yere gelmesin.

TÜRKİYE NEYİ ARIYOR?

 

Vicdanlı, ahlaklı, vizyoner, çalışkan normal bir başbakanı arıyor. Bu bence Kemal Kılıçdaroğlu.

 

Sayın Genel Başkanıma tavsiye etmiştim;

Yönetici olmak isteyen herkese tavsiyem, Nehcul Belaga kitabındaki Hz.Ali'nin Mısır Valisi'ne yazdığı mektubu okusun. Bir devlet adamı nasıl olur tek tek anlatıyor.


Yazarın Son Yazıları:
Herkes için eşit fırsatlar sunan Anayasa Mümkün mü ? Batsın bu dunya.
Bu kan durmalı; Çözüm önerim
CHP yenileştirmeci olmalıdır