CHP yenileştirmeci olmalıdır

CHP yenileştirmeci olmalıdır
12 Eylül 2012 08:46

Yenileştirmecilik cesaret ister, alışkanlıkları kırmak ister.

Yenileştirmeci tutucuyu huzursuz eder.
 
 
 
Yenileştirme kavramı yeni içerikler kazanıyor: Yeniliğin ekonomik ve toplumsal anlamda başarılı bir biçimde üretilmesi, kullanılması ve bir yarara dönüştürülmesi.
 
 
 
Yenileştirmecilik bir zihniyet durumudur.
 
Toplumun ve bireyin gereksinimlerini karşılamak için sorunlarayeni çözümler üretmek, yeni yollar keşfetmektir.
 
 
 
İnternetin insanın yaşamını kolaylaştıran bir araç olarak kullanılması, internetin bir enformasyon ve bilgi kaynağı olarak kullanılması ve uzakları yakınlaştırıp düzey farklarını azaltması, insanlığı eşitliğe bir adım daha yaklaştırması,
 
 
 
ya da
 
kamu hizmetlerinin daha etkin hale gelmesi, vatandaşın hizmetinde yönetim anlayışları, daha güvenli ve rahat çalışma koşulları, çevre dostu kentler, yeni siyaset
 
 
 
ya da
 
yeni teknolojiler, tıpta yeni tanı ve tedavi yöntemleri, yeni akıllı malzemeler, hafif malzemeler,
 
 
 
ya da
 
yeni üretim teknikleri, yeni tedarik, dağıtım ve pazarlama yöntemleri, yeni hizmet sunumları, yeni şirket türleri, yeni ortaklıklar, yeni iletişim yöntemleri, yeni ekonomi,
 
 
 
yeni yönetim biçimleri, yeni örgütlenmeler, yeni çalışma biçimleri; ev-ofis gibi, yeni bilgi toplama tarzları.
 
 
 
Tasarımın öne çıkması
 
 
 
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
 
 
 
Yenileştirmeciliğin en önemli unsurlarını araştırma-geliştirme çalışmaları ve yeni teknolojiler oluşturmakta. Ancak bunlar yeterli değil, organizasyonların üretim, yönetim ve dağıtım biçimlerini dönüştürüp çıktıları ekonomik ve toplumsal bir yarara dönüştürecek biçimde Ar-Ge sonuçlarını ve yeni teknolojileri kullanabilmesi gerekiyor.
 
 
 
Tüm bu getirileri elde edebilmek için insan kaynaklarının niteliği yaşamsal önem taşıyor. Bireylerin bilgiye nasıl ulaşacağını ve bu bilgiyi nasıl kullanıp dönüştürebileceğini öğrenmesi gerek. Özgüvenli ve işbirliğinin öneminin bilincinde, görev duygusu gelişkin, karar verme yeteneğine sahip bireylerden oluşan bir toplum gerek.
 
 
 
Yenileştirmeci bir toplumun temel taşlarından biri de yönetsel gücünün yüksek olması, hukukun üstünlüğüne dayanan bir yönetim biçimine sahip olmasıdır. Her anlamda güçlü bir altyapı da yenileştirmeciliğin olmazsa olmazlarındandır.
 
 
 
Yenileştirmeci toplumlar genelde rekabet gücü yüksektoplumlardır.
 
 
 
Yenileştirmeci bakış açısının güçlenmesi için bir ülkenin eğitimde, ekonomide, sanayi ve ticarette birbiriyle eşgüdüm içinde stratejik politikalara gereksinimi vardır.
 
 
 
Yenileştirmecilik sürece odaklanır. Yeni ürünleri mümkün kılan süreçler önemlidir.
 
 
 
Araştırma geliştirme faaliyetlerinin sonuçlarını ülke için rekabet üstünlüğü yaratan ürünlere, hizmetlere dönüştürebilmek yenileştirmeci yaklaşımdır
 
 
 
Para istikrarı ve makroekonomik dengelerin yerli yerinde olması, şirketlerin daha uzun vadeli düşünebilmesine dolayısıyla da Ar-Ge çalışmalarına daha fazla eğilmesine fırsat tanır.
 
 
 
 
 
CHP'NİN YENİLEŞTİRME(INNOVATION) ÇERÇEVESİNDE ÜLKE POLİTİKALARINA BAKIŞI NE OLMALIDIR
 
 
 
Chp ninuygulayacağı tüm dönüşüm politikalarının amacı ulusal rekabet gücümüzü artırmaktır. Hedeflediğimiz gibi küresel sistemde lider ülke konumuna oturabilmemiz için düşünme biçimimizi, öğrenme biçimimizi, üretim biçimimizi, iş görme biçimimizi, örgütlenme biçimimizi, ilişki kurma biçimimizi,kısacası kendimizi her yönden yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir. Güçlü ekonomiye geçişin anahtarı girişimcilik ve rekabet gücünün artmasıdır. Bu noktada yenileştirme (innovation) kilit rol oynamaktadır.
 
 
 
Rekabet gücünün ana bileşenleri, yüksek kalite, düşük maliyet, verimlilik, yenilik ve yaratıcılıktır. Bu, ticaretten hizmet sunumuna, yönetimden bireysel alana, hemen her konuda geçerlidir.
 
 
 
Ülkemizin baş etmeye çalıştığı sıkıntılardan kurtulmasının yolu, her alanda bireysel ve toplumsal yaratıcılığı geliştirmektir. Yaratıcılık farklılaşmanın da anahtarıdır. Farklılaşma ise rekabet gücünün artmasında önemli etkenlerden biridir. Rekabet gücü kazanmada, rakipleri iyi tanıyıp çözümleyebilmek, bir patent bilinci oluşturmak, pazarın eğilimlerini fark etmek, yapılan çalışmaların arşivini iyi tutmak ve kalıpların dışına çıkabilmeyi başarmak da diğer etkenlerdir.
 
 
 
Ar-Ge'nin gelişmiş ülkelerin büyümelerine %20 ile %50 arasında katkısı olduğu düşünülmektedir. AB-25 ve OECD ülkelerinin Ar-Ge yatırımlarının ortalama %60 ila 70'i özel sektör tarafından gerçekleştirilirken, bizde bu oran %29 civarındadır. Bu ülkelerde Ar-Ge harcamalarının yaklaşık %20'si üniversiteler tarafından gerçekleştirilirken, bu oran bizde %65 dolaylarındadır. Ancak ülkemizde üretici kesim ile üniversiteler arasında gerçek bir işbirliğinden söz etmek oldukça güç olduğundan, bu durum bir katma değere dönüşememektedir.
 
 
 
Ülkemizde Ar-Ge'nin GSMH içindeki payı yalnızca %0,65'tirBu oran ABD'de %2,59, Japonya'da %3,15, AB'de %2 civarındadır. On bin kişi başına düşen araştırmacı sayısı ülkemizde 14 kişidir. Aynı sayı ABD'de 59, AB-25'te 56'dır. OECD ortalaması ise 65 kişidir. Bu konuda ülkemiz 1993'ten sonra 40.lıktan 25.liğe yükselmişse de araştırmacı sayısı hala bir hayli düşüktür. Son on yıllarda ABD, Avustralya, Finlandiya, Japonya, İrlanda gibi yenileştirmeciliği önemseyen ülkeler toplam faktör verimliliğinde sıçrama gerçekleştirmiş ve bu ülkelerin patent sayısında hatırı sayılır bir artış gözlemlenmiştir.
 
 
 
Dünya ticaretinde ileri teknoloji ürünlerinin payı gün be gün artmaktadır. Ülkemizde toplam ihracat ürünleri içinde yüksek teknolojiyle üretilen ürünlerin oranı %2'dir. Bu gerçekten de dokunaklı bir rakamdır.
 
 
 
Lizbon Stratejisine göre işletmeler yenilik sürecinin odak noktasıdır, dolayısıyla izlenen politikalar işletmelerin yenilik etkinliklerini destekler nitelikte olmalıdır. AB çevreye dost ve daha güvenli ürünlerin üretimi, yaşlanan nüfusun sorunlarına çözüm bulmak, insanlar için daha fazla ve daha iyi iş sağlamak ve daha az sağlık sorunuyla karşı karşıya kalan bir toplum yaratmak gibi faydalar da sağlayacağı umulan, Rekabetçilik ve Yenileştirmecilik Çerçeve Programı'nı (Competitiveness and Innovation Framework Programme: CIP) yürürlüğe koymuştur. Bu çerçevede: KOBİ'lere yönelik Girişimcilik ve Yenileştirmecilik; Bilişim Politikası Destek ve Akıllı Enerji Avrupa programları uygulanmaktadır. AB yenileştirmeciliğin, ekonomik büyümenin lokomotifi olan üretkenliği artırmanın en önemli yolu olduğunu düşünmektedir.
 
 
 
ABD'de ise 2015 yılına kadar bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik dallarında lisans derecesinde mezun olanların sayısının iki katına çıkarılması, yani 400.000'e yükseltilmesi hedeflenmektedir. Amerikan Rekabetçilik Konseyi'nin yayınladığı bir raporda, ABD'nin de küresel pazarda liderliğini sürdürebilmesinin yolunun yenileştirmecilik kapasitesini yükseltmek olduğu belirtilmiştir. Oysa zaten ABD halihazırda üniversite-sanayi işbirliği, girişimciliğin önündeki engellerin azaltılması, şirketlerin yenileştirmeciliğe yatırım yapmasını teşvik, girişim finansmanı, risk sermayesi gibi konularda en ileri uygulamalara sahiptir. Buna karşın ülke, önündeki on yıllar için strateji belirlemeye şimdiden başlamıştır.
 
 
 
OECD'ye göre ise bir ülkede refahın ve istihdamın artması, o ülkenin yenileştirme ve uyumlanma kapasitesine bağlıdır.
 
 
 
Ülkeler kalkınma planlarının öncelikleri arasına yabancı şirketlerin yenileştirmecilik ve Ar-Ge etkinliklerinin ülkeye çekilmesini de katmış durumdadırlar. Çin, Tayvan, Hindistan bu konuda akla gelen ilk örneklerdir. Bu ülkeler bu amaçla, teknokentler, kuluçkalıklar oluşturmakta, altyapı ve destek sistemleri kurmaktadırlar.
 
 
 
Yenileştirmeciliğe ve Ar-Ge'ye yatırım yapan işletmeler, verimliliklerini ve karlarını artırarak uluslararası arenada rekabet güçlerini yükseltirler. Bir ürün ya da hizmette, bunların üretim ve dağıtım süreçlerinde, tasarım veya pazarlama yöntemlerinde yenilik yapılabilir ve bu ekonomik bir faydaya dönüştürülebilir. Dolayısıyla istihdam artışı üzerinde yenileştirmeciliğin olumlu bir etkisi vardır. Ayrıca yenileştirmeci yaklaşımların nitelikli işgücüne gereksinim duyduğunu da göz ardı etmemek gerekir.
 
 
 
Ar-Ge çalışmalarında bilimi üreten ve sorunların çözümüne ilişkin araştırmalar yapabilen üniversiteler ile mevcut teknolojiyi kullanan ve bunu üretime dönüştüren sanayi kesimi arasındadaha sıkı işbirliği gerçekleştirilmesi bir zorunluluktur.
 
 
 
Belli bir bölge veya sektörde etkinlik gösteren büyük şirket, üniversite, KOBİ ve kamu araştırma kurumlarının biraraya gelmesiyle oluşan kümeler, ortak bir hedef etrafında birleşen ve birbirinin eksiğini tamamlayarak işbirliği yapan ağyapılarşirketlerin ekonomik gücünü artırır.
 
 
 
Yenileştirmeciliğin ekonomik ve toplumsal gelişmişlik açısından önemi konusunda toplumun her kesiminde farkındalıkyaratılması gerekmektedir. İnsanların bilinçlenmesi ve kaliteli olanı talep etmesi dinamizmi artıran bir etki yaratır.
 
 
 
Kamu satın alımları yenileştirmecilik politikalarını desteklemek açısından oldukça önemlidir. Örneğin, Hindistan ve Çin küresel boyutta rekabet gücünü artırmak istediği sektörleri bu yolla da desteklemektedir.
 
 
 
Patent sayısının yükseltilmesi önemlidir. Araştırmacılara yönelik teşvikler sağlanmalıdır, örneğin İngiltere'de olduğu gibiüniversitelerde görev yapan araştırmacıların teknoparklardaki şirketlerle araştırma temelli ticari sözleşme yapmaları teşvik edilmelidir. Ulusal kalite standartlarıgözden geçirilmeli, AB ile uyumlu hale getirilmelidir. Matematik altyapısı güçlendirilmelidir. Girişimci ruhunun küçük yaşlardan itibaren aşılanması için eğitim sisteminin de yeniden yapılandırılması şarttır.
 
 
 
KOBİ'ler ve üniversiteler arasındaki duvarları yıkmaya yönelik politikalar geliştirilerek bunlar konusunda ısrarcı olunmalıdır. Ar-Ge'ye ayrılan kaynakların artırılması tek başına yeterli değildir. Ar-Ge sonuçlarının yeniliğe ve buluşa dönüşmesini ve girişimcilik ruhunun toplum tarafından benimsenmesini sağlamak gerekmektedir. Risk sermayesikültürünün ve uygulamalarının da yerleşmiş olması önemli bir unsurdur. Ayrıca yenileştirmeciliğe ve Ar-Ge'ye ilişkin politikaların izlenip doğru bir biçimde değerlendirilmesini sağlayan bir mekanizmanın kurulması da şarttır.
 
 
 
Adil rekabet ortamının sağlanmış olması da şirketleri yenileştirmeciliğe yatırım yapmaya teşvik eder. Yeni geliştirilen teknolojilerin ticarileşmesi aşamasında fikri hakların korunmasıise en önemli unsurlardan biridir. Sağlam bir telif hakları yasasının varlığı ve uygulanması yenileştirmeci etkinliklerin gerçekleştirilmesinde büyük önem taşımaktadır.
 
 
 
Dünya Bankası'nın “Doing Business” raporuna göre yaşam standartlarını yükseltecek türde istihdam yaratmak ve yenileştirmeci, rekabetçi işlerin kurulmasını teşvik edebilmek için, yeni iş kurmayı, varolan bir işi yeni iş koşullarına ve fırsatlara uyarlamayı ve iflas eden bir şirketi kapatmayı kolaylaştıran, böylece sermayeyi daha verimli alanlarda kullanılmak üzere serbest bırakan bir iş ortamı oluşturmak gerekmektedir. Piyasalarla ilgili düzenlemeleri olabildiğince basitleştirmek ve yasal süreçlerde interneti kullanmayı teşvik etmek, bürokrasiyi azaltarak hız ve saydamlık sağlayacaktır.
 
 
 
Bilindiği gibi Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Türkiye'nin bilim, teknoloji ve yenileştirmecilik alanlarında en üst düzeydeki politika belirleme organıdır. Ancak 1983 yılında kurulan Kurul yılda iki kez toplanması gerekirken, o zamandan bu yana yalnızca 13 kez toplanmıştır. Kurul'un ülkenin Ar-Ge hedeflerini ve önceliklerini belirlemek ve bu doğrultuda ilgili kuruluşları görevlendirmek, bilim ve teknoloji sisteminin etkinliği ve gelişimi için yasa tasarıları hazırlatmak, araştırmacı insan gücü yetiştirilmesi için gerekli önlemleri belirlemek, programlama ve yürütme aşamalarında sektörler ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak gibi çok önemli görevleri olmasına karşın varlığı göstermelik olmaktan öteye gidememiştir.
 
 
 
Ülkemizde yenileştirmecilik zihniyetinin yerleştirilmesi yönünde sağlam adımlar atılamamasının en önemli nedenlerinden birisiyasi irade eksikliğidir. Geçmişten gelen birikimi ve deneyimi kullanarak yenileştirme etkinliğinde bulunmak ve kurumsallaşmayı yerleştirerek sürekliliği sağlamak için toplum olarak zihniyetimizde bir yenileştirmeye gereksinim duymaktayız. Yenileştirme kültürünün oluşması öğrenen bireyler, öğrenen toplum ve öğrenen organizasyonlara sahip olabilmemiz açısından önem taşımaktadır. Toplum olarak gündelik kaygılarla düşünme kısırlığından kurtulup uzun vadeli stratejik düşünme yetisini kazanmak zorundayız. Ülkemizin teknolojiyi transfer edip taklit eden üretim yapısından teknolojiyi üreten ve bunu ihraç eden bir yapıya kavuşması gerekmektedir.
 
 
 
Ayrıca ülkemizde işbirliği kültürünün yerleştirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu kültürün eksikliği kendini üniversite-sanayi işbirliği konusundaki aksaklıklarda da göstermektedir. Yasal zemin olsa dahi bu konuda kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştır. Oysa işbirliğinin, teknolojik gelişmelerin ya da pazara erişimin maliyetlerinin ve taşıdığı potansiyel risklerin azaltılması, büyük miktarlarda üretim yapılabilmesi ve yeni ürünlerin geliştirilerek ticarileştirilmesi yönünde büyük katkıları vardır.
 
 
 
Tüm bu nedenlerle, özellikle eğitim sisteminin, yenileştirmeciliği merkeze alacak biçimde yeniden düzenlenmesi ve çocuklarımızın veriler arasında ilişki kurup bilgiyi üretme yetisine ve yenileştirmeci bir bakış açısına sahip olacakları biçimde tasarımlanması gerekmektedir. Okullarda çocuklarımıza girişimcilik ruhunun kazandırılması yönünde programlar düzenlenmelidir. Buluşçuluğun “tuhaflık” kategorisinden çıkarılıp övgüye değer bir tutum olduğu düşüncesi yerleştirilebilmeli veher vatandaşa düşen görevin, ürettiği mal ve hizmetleri geliştirmek, yenileştirmek olduğu hepimizin zihnine çakılmalıdır. Artık hepimiz sürekli öğrenmek zorundayız. Partimizin hayata geçirmeyi taahhüt ettiği Eğitim Reformu'nun temelinde işte bu yaklaşım yer almaktadır.
 
 
 
Ayrıca iletişim altyapısının güçlendirilmesi temel önceliklerimizden olacaktır. Bilişim sektörünün hem kendisinin bir sektör olarak gelişimi, hem de iş dünyasında kullanımının yaygınlaştırılması iş dünyasına hız, esneklik, kaynak tasarrufu ve verimlilik artışı olarak yansıyacaktır. Partimiz internetin günlük yaşamda, kamu hizmetlerinden yararlanırken ve iş dünyasında yaygın biçimde kullanılmasının bilişim teknolojisinin yaygınlaşmasında ve toplumsal yaşamın vazgeçilmez bir parçasına dönüşmesinde önemli rol oynadığının bilincinde olarak sayısal uçurumun giderilmesi konusuna özel duyarlık göstermektedir. Yaygın ve ucuz internet erişimi ve e-devlete geçiş önceliklerimiz arasında yer almaktadır.
 
 
 
CHP yenileştirmeciliğe yaklaşımı hayata geçirmek için, iktidara geldiğinde Türkiye Yenileştirmecilik Enstitüsü'nü kurmali Devlet tarafından desteklenecek bu enstitünün yapısı özerk olacaktır. Bu enstitünün görevleri arasında üniversiteler ile KOBİ'ler arasındaki eşgüdümün ana merkezi olmak, sektörlere ücretsiz danışmanlık hizmeti vermek, özel sektörde ve kamu sektöründe çalışan elemanlara uzmanlaşma konusunda hizmet vermek bulunmaktadır. Ayrıca Enstitü'nün Siyasette Yenileştirmecilik ve Yönetişim, Nanoteknoloji ve Biyoteknoloji Enstitüsü gibi alt birimleri de bulunacaktır.
 
 
 
Üniversite sanayi işbirliğini özendirmek için üniversitelerin bünyesinde kurulacak olan girişimci merkezleri  finansmana erişim, üretim, pazara erişim, patent alma gibi konularda danışmanlık hizmeti de verilecektir. Bu merkezler üniversite,teknokent şirketleri ve sanayi arasındaki eşgüdümü sağlayacaktır.
 
Seçilmiş 5 teknoparkta üniversite-özel sektör ve devlet girişimiyle nanoteknoloji ve biyoteknoloji alanlarında çalışacak işletmeler kurulacaktır. Devlet hisseleri 10 yılın sonunda devredilecektir. Bu şirketlerde uzmanlaşarak kendi işlerini kurmak isteyen uzmanlara ucuz kredi sağlanacaktır. Teşvik fonlarının dağıtımında TÜBİTAK dışındaki devlet kurumlarının da ihtiyaçlarına yönelik olarak proje bazlı fon dağıtabilmesinin önü açılacaktır. Bu kaynak yönetimini ve denetimini kolaylaştıracak bir önlem olacaktır.


Yazarın Son Yazıları:
Herkes için eşit fırsatlar sunan Anayasa Mümkün mü ? Batsın bu dunya.
Bu kan durmalı; Çözüm önerim
CHP yenileştirmeci olmalıdır