Türk ordusunu kırpıp kırpıp…

Türk ordusunu kırpıp kırpıp…
8 Haziran 2017 17:30

Katar’a bekçi yaptılar.

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Gerçi dün TBMM’den geçen Katar anlaşması yeni değil, yani bu, Trump-Araplar ve Katar arasında çıkan Katar krizinden önce hazırlanmış, bu nedenle de ABD-Suudi Araplar ve Katar arasındaki krize yönelik olarak hazırlanmamış ama yine de….

 
Bundan 100 sene evvel (siyasi büyüklüğünü dün yine hatırladım, buna büyüklük de denmez, bu büyükten çok daha büyük de, uygun ve yeterli kelime bulamadım) “Arap dünyasına karışmayacaksınız” diyen Atatürk’ün ordusunun Katar’a bekçi yapıldığı gerçeğini değiştirmiyor.

 
Dün TBMM’de bu konuda konuşan ve sık sık haksız ithamlara uğrayan Ekmeleddin İhsanoğlu yaşayarak Atatürk’ü o kadar iyi anlamış ki, onun konuşmasından aktarıyorum…

 
“Atatürk Dışişleri Bakanlığı’na verdiği talimatta dış politikanın prensipleri olarak 3 şey söyledi, 1-Arap dünyasının işlerine karışmayacaksınız, 2-emperyal ve kolonyalist devletlerin ardında görünmeyeceksiniz, 3-Rusları tahrik etmeyeceksiniz”

 
Bugünün dahi dış politikasının temellerini ta o zaman anlatmış Atatürk.

 
Zaten böyle düşünebildiği için de Türkiye Cumhuriyeti’ni kurabilmiş bu coğrafyada.

 
Şimdi onun ordusu kırpıldı kırpıldı ve getirilip, Katar’a bekçi yapıldı.

 
Paralar Katar’dan, bekçilik bizim askerden.

 
Esasen Katar’la bu anlaşma tamamen sembolik ABD-Suudi Arabistan ve Katar arasındaki çelişkide.

 
Zira Türk ordusunun pratikte Katar için askeri olarak savaşma durumu olamaz.

 
Bu sembolik birşey ama olsun.

 
Türk ordusunun Katar’a bekçilik gibi bir sembolü olamaz.

 
HAYIZ

 
İyi bir dil kültürüm olduğunu söylemek mümkün ama düne kadar, “Hayız” diye bir kelime duymamıştım.

 
Televizyonda, “Hayızlı kadın Ramazan’da sokakta birşey yiyemez” diyen güya din adamının sözlerinden duydum bu kelimeyi.

 
Google’dan baktım, hayız kadınların muayyen günleri için kullanılıyor Arapça’da ve hayız kelime kökü olarak özürlü demek.

 
Geri zekalı, aptal ve de Rabiacı adam…

 
Sen hiç doğurmuş bir kadın ve onun bebeğini gördün mü?

 
Senin özürlülük ve pislik olarak gördüğün şey işte, kadına dünyanın en muhteşem, en mucizevi şeyini yaptıran şey.

 
Bebek gördün mü hiç hayatında Rabiacı aptal, o dünyanın en muhteşem ve elle yapılması mümkün olmayan mucizesine hiç bir kez bir insan olarak bakabildin ve o mucizeyi doğuran kadının senin özürlülük ve pislik olarak gördüğün sistemle bebek doğurabildiğini düşünebilecek bir kapasiten oldu mu hiç?

 

 
Hem o dediğin şey pis bir şey değil, arteryel ve temiz bir şey, aptal Rabiacı.

 
Hadi parmaklarını kaldır Rabia işareti yapmak üzere, sana özellikle çok yakışıyor.

 
Bu arada, yine, bir kez daha anladım ki, ben böyle arkaik ve aptal ve de Arapça olan bir kelimeyi neden öğrenmemişim…

 
Türkiye Cumhuriyeti’nde doğdum, okudum ve yetiştim de ondan.

 
Kimse bize arteryel kanı pislik olarak gösteren kitaplar okutmadı.

 
Biyoloji okuduk. Hayız okumadık.

 
Tıp okuduk, hayız okumadık.

 
Ne şanslıymışız meğer ve bunu o zamanlar bu kadar anlamamıza imkan yoktu.

 
Her şey vardı ve her şey hediyeydi bize.

 
Meğer ne kadar zormuş Rabiacı aptal değil, aydın ve temiz kuşakların yetiştirileceği bir Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak.

 
Kadına ve onun doğurduğu bebeğe hayız zaviyesinden değil, insanlık, zerafet, bilim, estetik ve hakiki, vicdani din penceresinden bakabilmek için bile meğer Türkiye Cumhuriyeti lazımmış illa da.

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan