Tayyip Erdoğan’ın ‘şımarık oğlan’ı

Tayyip Erdoğan’ın ‘şımarık oğlan’ı
6 Şubat 2013 00:06

Bu yazıyı yazmaya başlarken öncelikle bir hususu belirtmeliyim ki, genel de bir insanlık düşmanlığı olan ve ”Yahudilik”le bu ulusun inancı olan ”Musevilik”e, onların kültürüne karşı duyulan düşmanlık olarak tanımlanan ”Antisemitizm”in bir numaralı düşmanıyım ve bir insan, bir siyasetçi olarak da böyle olmağa devam edeceğim.


İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Tarih boyunca bir çok ulus zulme ve soykırıma uğradığı gibi, kendilerine  oluşturulan ”Antisemitizm” nefreti yüzünden ”Yahudiler”de büyük zulümlere ve soykırıma uğramışlardır.

Örneğin, 1.Haçlı seferi sırasında İspanyol engizisyonun da, insanlık dışı bir tarzda kitleler halinde katledilmişlerdir Yahudiler.

Yine Yahudiler, 1290’da İngiltere’den,1492’de İspanya’dan ve 1497’de de Portekiz’den topluca kovulmuşlardır.

Benim ceddim 2.Bayezıd hem insancıl ve hem de dinsel düşünerek 1492’de kovulan, zulme uğrayan Yahudi’lere kucak açmış, onları İstanbul, Trakya, İzmir ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirmiştir.

Ve bu icraat insanlık tarihinin kaydettiği en büyük ”Hümanizma”dır ve çok değerlidir.
Nihayet, Nazi Almanya’sındaki ”Holokost” yani Yahudi soykırımı başlı başına bir insanlık dramıdır.

Hiçbir ulusun istemediğim gibi Yahudilerin de burnunun kanamasını asla istemem vicdanen.

Böyle bir girişten sonra bu yazıyı yazmama neden olan olaylar dizisine geçip çok açık seçik, İsrail Hükümeti’ni de akılcı yoldan dostça uyararak bir analiz yapabiliriz.

3 Şubat 2013 tarihinde, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya’ya yapacağı resmi geziye çıkarken, havaalanında Tayyip Erdoğan ”İsrail şımarık bir oğlan tarzında beslendi, yetiştirildi. Devlet terörü estiren bu ülkeden, her zaman her şey beklenebilir” şeklinde demeç vererek yine gelecek seçimler için ”ANTİSEMİTİZM” üzerinden ”Yahudi” nefreti uyandırıp, Müslüman Türk Ulusu’na propaganda yaparak ülkeyi bölünme aşamasına getirmesine rağmen, oyları blok halinde toplamaya çalıştı.

Tayyip Erdoğan çıkarları için kullanmayacağı ve mahvetmeyeceği hiçbir kesim, hiçbir ulus ve hiçbir devlet yoktur.

Bakın İsrail ile ilgili en son verdiği demeçte çok açık bir şekilde ”Antisemitizm” var; daha önceki demeçlerinde olduğu gibi.

Nasıl bir antisemitizm?
 
Üstü hiç de örtülü olmayan, gayet açık bir antisemitizm var.
 
Bakın Türk Ulusu, İsrail dendiği zaman Yahudi’yi algılar, Yahudi dendiği zaman İsrail’i algılar.
Bin senedir oluşan dinsel paradigmalar nedeni ile Müslüman Türk Ulusu’nun zihin yapısı, bu iki kavramı birbirinden ayırmaz.

Tayyip Erdoğan bunu çok iyi bildiği için, kendini kamufle etmek için, çok bilinçli olarak, ”Antisemitizm” duygusunu Müslüman topluluklarda tazelemek için ”İsrail” kavramı üzerinden vurgu yapar.

Çünkü kendisine sorulduğunda vereceği yanıtı çok iyi biliyorum; ”Ben Yahudiler’i kastetmiyorum, İsrail Devleti’ni kastadiyorum” diyecek.

Her şeyi iyi niyetle yazıyorum; şimdi aşağı da anlatacağım politikaları yüzünden çıkarlarını korumak için Tayyip Erdoğan’ı kullanıyorlar ama bu geçici çıkarlar hem ”Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ne ve ”Türk Ulusu”na hem de ”İsrail Devleti” ve ”Yahudi Ulusu’‘na zarar veriyor.

Çünkü, yukarıda anlattığım neden ve dinsel paradigmadan dolayı Tayyip Erdoğan hem Müslüman Türk Ulusu’nu hem de Musevi Yahudi Ulusu’nu kendi siyasal ve kişisel çıkarları için çok korkunç ve çirkin bir şekilde kullanıyor.

Türkçe’de ”Hem nalına, hem mıhına vuruyor” diye bir atasözü vardır.
İşte Tayyip Erdoğan’ın hem iç hem de dış politika da uyguladığı yöntem aynen bu atasözüne uygundur.

Bir önce ki yazımda Tayyip Erdoğan’ın, karekteristik bir ”Makyavelist” politikacı ve en iyi uygulayıcısı olduğunu çok açık bir şekilde anlatmıştım.

Tayyip Erdoğan, ABD’deki iki Yahudi örgütünden madalya ve ödül almıştır.

Bu örgütlerden birisi ”American Jewish Congres” kısaca adı ‘AJC’dir ve 2004 senesinde Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Tayyip Erdoğan’a ”Üstün Cesaret” ödülü vermiştir ki, bu örgütün temeli siyonizmin kurucusu Theodor Herzl’in ilk kurduğu ”World Jewish Congres”e kısaca ”WJC” dayanmaktadır ki, amacı dünya Yahudilerini bir yurda kavuşturmaktı; bu amaç gerçekleştirildikten sonra adı değiştirilerek kısaca ”AJC” olmuştur.

Ve bu Yahudi örgütü, tarihinde ilk defa Musevi olmayan bir devlet adamına ödül ve madalya vermiştir ki, çok ibretlik bir olaydır.

Bu konu da benim için bir sıkıntı yok; çirkin ola taraf Yahudi örgütlerinden hem ödül ve madalya alıyor hem de Müslümanlar arasında ”Şımarık oğlan” türü laflar ederek Yahudilere karşı nefret duyguları uyandırıp ”Antisemitizm” yapıyor.

Bu ”AJC” Yahudi örgütü, ABD’nin en önde gelen ve etkin Yahudi lobilerindendir.
”AJC”nin ABD’de 33 merkezi vardır ve amacı ”İsrail’e hizmet eden ve edeceğine inanılan devlet adamlarına ödül vermektir” ki Tayyip Erdoğan’a da bu bağlamda bu ödül verilmiştir.

Tayyip Erdoğan’a bu ödül ABD’de Yahudi ibadethanesi olan ”Havra”da ”Şövalye cüppesi” giydirilerek verilmiştir.

Tayyip Erdoğan yine ABD’deki bir Yahudi örgütü olan ”Anti-Deformation League” kısaca ”ADL”den 2005 senesinde ”Davut Boynuzu” simgeli ”Yahudi Hizmet Ödülü” almıştır ki, bu örgüt 1913’te kurulmuştur; dünyanın çeşitli yerlerinde 29 ve ABD’de 3 temsilciliği vardır; amacı ise, ”Yahudi toplumuna karşı yapılan karalamaları durdurmak, karalama sebeplerine ve inanışlarına itiraz etmek, gerekiyorsa karalama eylemlerini kanun önüne getirmek”tir.

”ADL”nin liderliğini yürüten Abraham Foxman, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün siyasette güçlenmesine yardım edip, Türkiye’nin yönetimine gelmesine sebep olan adamdır.

Şimdi soruyorum; Tayyip Erdoğan ve İsrail Devleti, Türk Ulusu’nu uyutmak için tiyatro mu oynuyorlar?

Burada Tayyip Erdoğan ya halkımızı ya da İsrail’i ve genel de de Yahudiler’i işletiyor.
Ya da kendi çıkarları için iki tarafı da idare ediyor.

Bakın neden böyle düşünüyorum?
Neden Tayyip Erdoğan ile İsrail’in, halkımıza karşı bir tiyatro oynayabileceğini düşünüyorum?
Eğer böyle değilse, Tayyip Erdoğan veya İsrail ya da Yahudi örgütleri bunun bir izahını yapsınlar da anlayalım.

Herkes anımsar; 29 Ocak 2009’da ‘Davos Zirvesi Ekonomik Formu”nda canlı yayın da, Tayyip Erdoğan, moderatöre, ”One minute” resti çekerek, mimiklerini ve beden dilini çok iyi izleyerek (daha sonra internet videodan rol yapıp yapmadığını anlamak için o sahneyi defalarca izledim) anladığım kadarıyla çok teatral bir tarzda İsrail başbakanı Perez’e ”Sayın Perez, benden yaşlısın; sesin çok yüksek çıkıyor, suçluluk psikolojisi ile. Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü çok iyi biliyorum. Tevrat’ın 6.maddesinde der ki, öldürmeyeceksin” sözlerini sarfederek programı terketti ki Türkiye kamuoyunda ve Ortadoğu Müslüman dünyasında büyük sükse yaptı.

Öyle ki, bu sükse ile hem 2009’da yapılan yerel seçimleri kazandı hem de 2011 genel seçimlerini yüzde 50 gibi ezici bir üstünlükle aldı.

Türkiye gibi kültür seviyesi düşük ve sürü psikolojisi ile hareket eden ülkeler de numara çekmenin seçimleri kazanma hususunda nasıl işe yaradığını anlayın.

Tayyip Erdoğan’ın bu restinin nasıl bir çirkin numara olduğunu hemen ispat edelim.

Bu olaydan bir kaç ay geçti; Suriye sınırımızdaki 510 km uzunluğunda, 216 bin dönüm büyüklüğündeki mayınlı arazilerin mayından temizlenme işini, yerli ve yabancı firmalar bir bedel karşılığı üzerlerine almak istedikleri halde Tayyip Erdoğan bu devasa büyüklükteki çok verimli, yeraltı kaynakları bakımından zengin araziyi 44 yıllığına İsrail’li bir firmaya verdi.Daha sonra CHP, Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak bu ihaleyi iptal ettirdi.

Meğerse, Beyefendi hazretleri, Arap baharı denen o lanetli olayların olacağını ve  Suriye’nin ”Küresel Güçler” tarafından parçalanacağını ve Beşar Esad’ın uzaklaştırılmak istendiğini BOP eş başkanı olarak biliyormuş da,ta o günden sınır da bir tampon bölge oluşturmak için bu mayınlı arazi işini İsrail’li bir firmaya vermiş.
 
Şimdi, değerli okuyucu size soruyorum: Tayyip Erdoğan’ın ‘‘Şımarık oğlan” dediği İsrail kimin şımarık oğlanı?

ABD ve ”Birleşmiş Milletler”in mi şımarık oğlanı yoksa Tayyip Erdoğan’ın mı şımarık oğlanı?

İsrail’i suçlamadan bir soru da onlara sorayım: Yukarı da izah ettiğim gibi Tayyip Erdoğan’a İsrail ve çeşitli dünya Yahudi Örgütleri destek verdi; buna rağmen bu zat zaman zaman Türkiye ve dünya kamuoyu önünde ”Şımarık oğlan” misali size hakaretler savuruyor. Siz gerçekten Tayyip Erdoğan’ın hakaretlerini kabul edip yutuyor musunuz yoksa aranızdaki anlaşma gereği birbirinizin çıkarlarını korumak için Müslüman Türk halkına numara mı çekiyorsunuz?

Ey İsrail siz de çok iyi biliyorsunuz ki, Müslüman halklar arasında Yahudiler’e hakaret eden bir liderin partisinin oyu çoğalır. Çünkü dinsel paradigmalarla hareket ediyorlar.

Ama hayır aramızda böyle bir anlaşma yok, bu hakaretler çok ağırımıza gidiyor fakat İsrail devleti’nin çıkarları için sesimizi çıkarmıyoruz diyorsanız, bu durum uzun vadede İsrail’in ve genelde dünyanın çeşitli bölgelerinde ve İslam coğrafyasında yaşayan tüm Yahudiler’in aleyhine olur ki, ”Antisemitizm” duygusu ile oluşturulan nefret hoş olmayan durumlar yaratabilir.

Tarihten ibret almak ve buna meydan vermemek gerekir.

Nefret duyguları ve ırkçılık insanlık dışıdır.

Sevgi ise hangi ırka mensup olursa olsun, tüm insanları birbirine yapıştıran bir tutkaldır.
Tayyip Erdoğan başbakan olur olmaz ilk gezisini Avrupa’ya yaptı ve ”Ben çoğu müslüman olan ülkenin en çok oy almış başbakanıyım, ilk olarak buraya seyahat etmem çok anlamlıdır” diyerek onları aldattığını şimdi de ”Şanghay İşbirliği Örgütü”ne girmek istediğinden anlıyoruz.

Ayrıca 2004’te ABD gezisinde ”Çocuklarımın burada, ABD’de okuyor olması bu medeniyete olan inancımı gösteriyor” sözleri ile o zaman Irak’ı işgal etmiş olan ABD askerleri için ettiği ”Kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum” temennisi Tayyip Erdoğan’ın hangi ipte oynadığı konusunda bize net bir şey söylemiyor.

Ama çok değişik ipler de dolaştığını hepimiz izliyoruz.
Tayyip Erdoğan ilkesel bazda değil, çıkarları doğrultusunda siyaset yapıyor.
Şimdi çok önemli bir noktayı daha hatırlatıp yazıyı bağlamak istiyorum.

Biliyorsuınuz İsrail’e ”Şımarık oğlan’‘ hakaret veya numara sözünü, İsrail savaş uçaklarının, son olarak Suriye’deki bir tesisi bombalamasından sonra o olayla ilgili söyledi ki, tam bir iki yüzlü ”Şark kurnazlık’‘ı, çünkü orayı ve daha önce Filistin’i, Gazze’yi, Lübnan’ı bombalayan pilotlar genel bomba atışı ve şehirlerdeki tesislere yönelik nokta atışı bombalama eğitimlerini, Tayyip Erdoğan’ın izin ve olur vermesiyle geniş ”Konya Ovası”nda yapıyorlar.
Çünkü İsrail hava sahası çok dar olduğu için bu eğitimleri yapmaya müsait değil.

Siyasette ne zaman ve nerede hangi kıbleye yöneleceği belli olmayan Tayyip Erdoğan’ın uyguladığı taktiği en iyi anlatan söz, Türk siyasal yaşamının en renkli kişiliği ve en iyi hatibi olan rahmetli Osman Bölükbaşı’nın ”KOLTUĞUNUN ALTINDA HAÇ TAŞIYAN, FAKAT HACI GÖRÜNMEYE ÇALIŞAN, GAVUR DİYE ÖLDÜRÜP, ŞEHİT DİYE NAMAZ KILDIRAN SİYASETÇİLERDEN SAKINILMALIDIR” tümceleridir.

Herkes bu sözü bir yere not etsin.

İsrail’li yetkililere tekrar soruyorum; Tayyip Erdoğan’ın sizin aleyhinizdeki sözleri ile lehinizdeki icraatları arasındaki çelişki acaba Türk Ulusu’na karşı bir tiyatro çevirdiğini mi gösteriyor yoksa yaptığı icraatlardan memnun olmakla beraber bu sözlerden siz de rahatsız mı oluyorsunuz?
Siz Tayyip Erdoğan tarifiyle ”Şımarık oğlan” mısınız?


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!