Oysa öldürmeye hazırlanıyor

Oysa öldürmeye hazırlanıyor
3 Nisan 2013 01:00

Yaklaşık 2 hafta önce, farkındaysanız, Güneydoğu sınırındaki Jandarma birliklerinin yerine Kara Kuvvetleri’ne bağlı birliklerin yerleştirildiği basında yer aldı.

 

Safile USUL H&H YORUM

Jandarma kuvvetleri, özel bir kuvvet olmadığı sürece, kırsal bölgelerde ortalama güvenlik hizmeti yürütür. (Avrupa’da da böyle)

 

Kara Kuvvetleri ise, daha zor ve daha çok ihtisas isteyen ve savaşa uygun bir yapıdır ki…

 
İki hafta kadar önce Kara Kuvvetleri birliklerinin jandarma birliklerinin yerini almak üzere o bölgelere sevki, Hükümetin seçimi almak için ağız kalabalığı yaparken aslında Güneydoğu sınırını savaş koşullarına hazırladığını gayet güzel gösteriyor.
 

Tabii, Güneydoğu sınırına Kara Kuvvetleri birliklerinin sevki aynı zamanda Suriye ve Ortadoğu eksenli duruma da ilişkin ama bu hazırlıkların PKK’ya da karşı olduğu açık, ki, PKK olayı artık Suriye-İran-Irak’la doğrudan bağlantılı hale geldi.
 

Şimdi ama bakın…

 

Bugünkü grup toplantısında Başbakan kendilerinin insanlar ölmesin diye süreç başlatıklarını ama diğer partilerin ölümden, kandan beslendiklerini söyledi.

 

Oysa Erdoğan’ın siyaseti ölüme ve öldürmeye hazırlanıyor.

 
Bir yandan Kürt seçmende barış süreci efekti yaparak onları yanıltmaya ve PKK’yı seçimlere kadar mümkün mertebe oylamaya çalışırken, Kara Kuvvetleri’ni yığıyor sınıra.

 

Bir yandan sırf seçimde oy alabilmek için, PKK’ya umut vermek, onları daha da talepkar hale getirmek ve daha da kızıştırmaktan başka bir içerik taşımayan süreç dediği şeyi yürütürken, bir yandan da Kara Kuvvetleri’ni çekiyor sınıra.

 
TSK oysa hiç kızıştırma yapmıyordu, belli bir sükunet ve akıl içersinde stabil bir güvenlik atmosferi oluşturmaya çalışıyordu.

 

Erdoğan’ın siyasetinin özü bu işte, ağzıyla analar ağlamasın derken, eliyle ölüme ve öldürmeye hazırlanmak.

 
Bir husus daha…

 

Erdoğan’ın grup konuşmasından iyice anlaşıldı ki, MHP ve CHP’nin bu konuda söylediklerinin halk içinde yankı bulmasından çok endişeli.

 

Konuşmasının hemen tamamını dinledim. (konuşmasının tamamını dinlerken çok bunalmamak için aynı anda jimnastik de yapıyorum, ki dayanabileyim, insan vücudunda sürekli hareket eden kaslara mukabil daha altta ve çok az hareket eden kaslar var, onları çalıştırıyorum yani, böylece vaktimi de değerlendirmiş oluyor ve de konuşmayı sonuna kadar dinleme işini yerine getirmiş oluyorum)
 

Onu diyordum, Erdoğan MHP, CHP’den ve de sanırım son yaptırdığı halk anketlerinden çok endişeli.

 

Konuşmasını bugün bu nedenle MHP ve CHP’ye ayırdı epeyce ve de “ihanet” sözcüğünü bol bol onlara iade etti.

 
Halka hitap ederek onlara, “Siz verdiğiniz yüzde 58’lik desteği artırarak sürdürdüğünüz müddetçe bu süreci yürütürüm” dedi. (% 58, son bir anketten çıkan süreç desteği cevabı; güya)

 

Bol bol da ekonomi anlattı, ki, halk PKK işinden korksa bile ona ekonomik sebeple güvensin.

Hülasası, bu iş başından dibine kadar yaş. O destek de artmaz, Erdoğan’ın endişesi de bitmez, PKK da çekilmez, o da olmaz, bu da… Bu iş böyle olmaz.

 

E, nasıl olur?

 

Bunun cevabının birinci aşaması bu işi ciddiyet ve sorumluluk duygusu olanların, bu tür konularla oynamayanların, ölüm ve öldürmek nedir, bunu içinde hissedenlerin ele alması önce, yani Hükümet değişikliği.

 
Sonraki aşamalar hakkında şimdi niye boşa konuşalım ki.

 

AZİZ BABUŞÇU BİR SÖYLEMİŞ, PİR SÖYLEMİŞ

 

Böyle muhteşem demeç her zaman ele geçmez.

 

Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu hafta sonu Hükümet’e yakın bir STK’nın düzenlediği toplantıya onur konuğu olarak katılıyor ve orda bir konuşma yapıyor.
 

Ortam güvenilir bir ortam ve konuşma basına yönelik değil. Ama tabii, konuşmada siyasi olarak spot söylemler de olunca basına aksediyor.

 

Ve, aslında AKP’nin, İstanbul’un laik çevreleri ile de iyi geçinme çabalarında aktif olan isimlerinden Aziz Babuşçu öyle şeyler söylüyor ki, insan hakikat çarpılması yaşıyor…
 

Bakın şimdi, Aziz Babuşçu neler söylüyor…

”Dün bizimle beraber şu ya da bu şekilde yürüyenler, yarın bizim karşımızdaki güçlerle, bu sefer paydaş olacaklar”

Yani…

Bize son 10 yıl boyunca destek olan liberal ve sol aydınlar önümüzdeki 10 yılda karşı tarafa geçecek, çünkü biz öyle bir yol gideceğiz ki bunların feleği şaşacak.

 

Bununla bitmiyor konuşmada verdiği spotlar, devam ediyor…

 
“Uzun yıllar merkezde yer alan güçlerin düne göre işleri zor. Ancak düne göre çok daha katı ve çok daha hesaplaşmayı son çıkış noktası olarak gören bir ideolojik tavır içindeler. Bu bizim, düne nispetle çok daha kararlı ve sıkı, çok daha ilişkilerini etle kemik misali birbirine kenetleyerek yol yürümemiz gerektiği gerçeğini ortaya koyuyor. Bu ülkede biz çok şey yaptık ama yaptıklarımızı bu devletin kurumsal hafızasına yazmadığımız sürece bertaraf edilmesi çok kolaydır. 10 yıllık süreç on yılların taşıdığı bir anlayışı bertaraf edebilme anlamında çok kısa bir süreçtir. Devletin kurumsal hafızasına düşülecek notlar açısından AK Parti daha çok daha uzun süre iktidarda olmak durumundadır. Bir parti olarak değil, bu milletin aydınlık yarınlarını inşa edebilmek adına böyle olmak durumundadır.”

 Bugün yazıyı daha fazla uzatmayayım ve sadece Aziz Babuşçu’nun sözlerini aktarayım. Sonra, başka bir zaman devam ederim bu konuya.

 

Ama çok kısaca, Babuşçu’nun sözleri Bülent Arınç’ın, “Yılanı yaralı bırakmayın” sözü ile kardeş, bir de Babuşçu’nun sözlerinden AKP’nin, 10 yılda devlet değişmeyeceğini iyi bildiği görülüyor.
 

20 yıl yeter mi peki?

Yoksa 30 yıllık seçim garantisi mi lazım?  :)


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz