Kendisine bir şeriat devleti bulması dileğiyle

Kendisine bir şeriat devleti bulması dileğiyle
24 Nisan 2013 00:00

BDP’li Altan Tan, “Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Kemalist yapının artık tarihe kaldırılması gerektiğine inanıyorum. Bundan sonra yerine ne geleceğine de halk karar versin istiyorum. Benim kendi görüşüm. Ben şeriatçıyım. Her Müslüman şeriatçıdır. Ben Müslümanım ve İslam Şeriatına inanıyorum” demiş.

Safile USUL H&H YORUM

Kendine uygun bir şeriat devleti  bulur inşallah da, gönlüne göre yaşar.

Çünkü burda şeriat devleti maalesef mümkün değil. Başka bir coğrafya lazım kendisine. Ortadoğu da karışık, orda da toprak vermezler. Elimden gelse ona ayda yer ayırırdım ama böyle bir gücüm yok. Onu Ay’a sormak lazım. Ay bakalım da ister mi Altan Tan’ın Kürt şeriat devletini.

Böyle bir lafı ciddiye alıp, yorum yapmak bana yakışmaz aslında, burda kapatıyorum.
İkinci olarak da bir soru sorup, asıl konuma geleceğim.

Sorum şu, Ankara’da hava bugün çok mu soğuktu, Başbakan hastalanmış ve Anıtkabir’e gitmemiş de?

Yakıcı bir hurican filan mı vardı?

Yoksa, “Bu ne ya put gibi, her sene karşısında dikilmekten gına geliyor” mu dedi?

Yazıya bu girişi biraz da duygusal kompenzasyon yapabilmek için yaptım, ki, asıl yazacağımı aklı başında bir şekilde yazabileyim. Duygu bastırmaktan mahvoluyorum çünkü her siyasi konunun altı duygu fışkırtıyor.

Asıl yazacağım ise, Vatan Yazarı Ruşen Çakır’ın PKK yöneticisi Duran Kalkan ile yaptığı röportaj.

Bu röportaj da herşeyi net bir biçimde gösteriyor.
Şu pasajı aktarıyorum…

“- Sonuçta gerillayı ikna konusunu aşmışa benziyorsunuz…

Kalkan: Başlangıç açısından öyle. Tümü ne olur, o sürece bağlı.

- Sürecin başından bu yana dağdakiler ne tür beklenti ve kaygı dile getirdi?

Delal Amed: Bu yıl yeni bir hamle süreci başlayacaktı. Tüm hazırlıklar, motivasyon buna dönüktü. Çok kararlıydılar, ama yeni süreçle birlikte en çok Önderlik’in (Öcalan) durumunu dile getirdiler. Somut adımlar bekliyorlar. Ayrıca hükümetten somut adımlar görmek istiyorlar. Bir de, geçmişte atmış olduğumuz çok sayıda adıma hükümetlerden karşılık gelmemiş olmasının yarattığı kaygı var.

- Bir ara “Hükümet geri çekilmeyle zaman mı kazanmak istiyor” diye özetlenebilecek kaygılar dile getiriyordunuz. Öcalan’ın son mektubuyla bu da bitti mi?

Kalkan: Yönetim olarak bu konuyu enine boyuna tartıştık. Böyle bir anlaşma olmadığını, durumun siyasi süreç değerlendirmesinden kaynaklandığını, bir görüş ve strateji belirleyerek mücadele edip birtakım şeyleri değiştirmemiz gerektiğini anladık. İmralı’dan bize gelen mesaj, verilen bilgiler bu temeldedir. Artık şunu biliyoruz: Birileri bize hazır bir şeyler vermeyecek, bizler yöntemi değiştirerek mücadele edeceğiz ve kazanacağımıza da inanıyoruz.

- Anladığım kadarıyla “Hükümetin çok net bir çözüm projesi olmasa bile, biz bu süreçte, yeni yöntemlerle bir çözüm çıkartabiliriz” diyorsunuz.

Kalkan: Doğrudur. Açık söyleyeyim: Net bir proje göremiyoruz. Hiç yok da değil, bazı söylemler var, fakat çok kopuk birbirinden ve muğlak. Biz buna rağmen, kendi kararımızla yapıyoruz. Çünkü her şeyin önü açılsın istiyoruz. Sanki her şeyin önünü PKK tıkıyormuş gibi bir hava yaratılmak istendi. Zaten değildik ama onlara göre de engel olmaktan çıkıyoruz ama tabii ki bir kenara çekilmiyoruz. Bu süreç de yeni başlayan bir mücadele süreci.”

Şimdi de pasajın tercümesi…

Hükümet ile PKK birbirleri ile karşılıklı kirli bir oyun oynuyorlar.

Hükümet PKK’ya umut vererek ona ilerde anayasada Kürtlere özerklik gibi birşeyler vereceği sinyalini gönderiyor ve seçimlere kadar süreci bu şekilde idare etmeyi planlıyor.

PKK bunun bir kandırmaca olduğunu biliyor ama o da bu sürece girerek:

a-Kürtlerin ayrı bir egemenlik hakkı olduğunun kamuoyunun kafasında iyice yerleşmesini…

b-Kamuoyunun çözüm süreci denen zamana yayılan bir biçimde PKK’ya duyduğu tepkinin azalarak Kürtlerin ayrılığı fikrine yavaş yavaş alışmasını sağlamaya çalışıyor.

c-PKK Duran Kalkan’ın bu röportajda söylediği gibi silah bırakmıyor ve çekilme yapmıyor.
 
Sadece bir kısım silahlı adamını geri çekmeyi taahhüt ediyor. Bunu yapmaktaki amacı kamuoyuna, “Bakın işte ben adım attım, sıra Hükümette” diyebilmek. Anayasa’da özerklik filan olmazsa da silaha hemen yeniden sarılmak.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz