En nazik halle bu ifadeyi tercih ettim…

Safile USUL H&H YORUM

Yani, “Erdoğan anlamıyor” dedim, oysa hayatta anlamamaktan daha da kötü durumlar vardır ama ben nazik kalayım.

Bahsettiğim konu şu…

Bir devlet yapısı ile oynandığı zaman ortaya çıkacak en büyük tehlike küçük grup savaşlarının başlaması, bu nedenle devletleşme olamaması ve bunun neticesinde çok kan dökülmesidir.
Erdoğan’ın işte bu konuda, Suriye ve PKK politikası olmak üzere iki tane büyük günahı var.
Önce Suriye günahının son durumuna bakalım ve Frankfurter Allg. Gazetesi’nin 13 Nisan 2013 tarihli raporundan okuyalım…

“Suriye’de muhalif gruplar birbirleri ile savaşmaya başladılar. Aralarındaki ideolojik ayrılıklar ama bundan daha da önemlisi olarak Suriye kaynaklarını ele geçirme savaşı nedeniyle, Suriye’deki çeşitli muhalif gruplar birbirleri ile gitgide daha da keskin bir hale gelen savaşlara giriştiler. Hem, İslamcı grupların kendi aralarında hem de seküler olanlarla olmak üzere gitgide büyüyen bir muhalif gruplararası savaş söz konusu.

Örneğin, Özgür Suriye Ordusu’na mensup bir fraksiyon olan El-Faruk grubu ile El Kaida’ya yakın bir grup olan radikal siyasal İslamcı El Nusra son olarak Rakka bölgesinde bulunan Tel Abad’da şiddetli çatışmalar yürütüyorlar. Bu durumun daha da kötüleşeceğini ise, El Faruk grubunun lideri Ebu Mansur’un Washington Post’a verdiği, ‘Savaş daha da büyüyecek, bugün olmazsa, yarın’ şeklindeki demeçten de belli.”

Oldukça uzun olan makaleden aktardığım bölüm bu kadarla kalsın, konunun anlaşılması için yeterli sanırım.

Görüldüğü gibi, Suriye’deki olayı Esad ile muhalifler arasında bir sorun ve savaş olarak anlamak çok yanlış.
Savaş ve sorun çok sayıda silahlı grubun birbiri ile yürüttüğü egemenlik savaşı aynı zamanda ve işin asıl tehlikeli yönü bu.

Ve de…
Erdoğan Hükümeti’nin Suriye’deki muhalif grupları başı bozuk bir biçimde desteklemesi, Suriye içindeki bu başı bozuk ve çok parçalı egemenlik savaşının dökeceği kana verilmiş bir destek aslında.

Erdoğan’ın bu gruplara verdiği destek Suriye’de çok uzun sürecek bir egemenlik tesisi savaşının körükleyicisi oldu.
Ki…
İşte bu nedenle, birçok silahlı grubun bitip tükenmek bilmeyen egemenlik savaşlarına mahal vermemek için  uluslararası devletler  hukukunda devlet egemenliği mümkün mertebe korunması gereken bir şeydir.

Devlet egemenliğinin sağlanması bir ülkedeki yaşam güvenliğinin birinci koşuludur ve yerine getirilmesi en zor olan koşuldur.
Yerine getirilmesi en zor olan koşuldur çünkü birçok silahlı grup arasında bir gücün hakimiyet sağlamasının çok büyük bir fiziksel maliyeti vardır.

Şimdi…
Erdoğan’ın birinci günahı bu.
İkincisi ise, PKK ile oynaması.

Şöyle ki…
PKK devlet egemenliği sağlamaya yönelik olarak faaliyet gösteren bir yapı ve yaptığı her iş temelde buna yönelik.

Ve, diyelim ki, olmaz ya oldu da oldu, Erdoğan’ın PKK’yı sürekli gıdıklaması ve onunla müzakere oyunu oynamasının sonunda cin şişeye bir daha sokulamadı ve Türkiye sınırlarını değiştirmeyi kabul etti.

Bunun arkasından ne gelir?
Bitip tükenmeyen yeni egemenlik savaşları.

Ve, bu egemenlik savaşları Türkiye’nin sınırında kalmaz, gelir Türkiye’nin tam içine oturur.

---

Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz