Düşünsel sermaye

Düşünsel sermaye
25 Mayıs 2012 14:47

Düşünsel bileşenlerin büyüdüğü, fiziksel bileşenlerin küçüldüğü bir dünyada yaşıyoruz.

 

 

Dr.Ali Arif ÖZZEYBEK H&H YORUM

Zenginlik ve refahın temel öğesi haline gelen düşünsel sermaye önümüzdeki on yıllarda ülkelerin kaderini belirleyecektir.

 

 

Türkiye düşünsel sermayeyi kendine çekme, kendinde toplama ve yönetebilme becerisine sahip olmak zorundadır.

 

 

Zenginlik yaratma unsuru olarak düşünsel sermaye bilgiye, enformasyona, düşünsel mülkiyete, deneyimi birikimine, kolektif beyin gücüne dayanan çıktıların toplamından oluşur ve bu çıktı toplamının nihai sonucu patent-icat, diğer deyişle “buluşçuluk”tur.

 

 

Düşünsel sermaye tanımlanırken AR-GE katma değeri göz önünde bulundurulmakta, yaratıcılık ve yenilikçilik düşünsel sermayenin motorunu oluşturmaktadır.

 

 

Bilgiye dayalı ekonomide başarı yeni becerilere, yeni örgütlenme türlerine ve etkin yönetim modeline dayanmaktadır ve düşünsel sermayenin en büyük bileşeni, yeni eğitim yöntem ve yaklaşımlarıyla tahkim edilen insan sermayesidir.

 

 

Bilgi toplumu bilginin etkin kullanımına ve girişimciliğe imkan sunan bir ekonomik ve kurumsal düzeni, bilgiyi üreten ve kullanan eğitimli ve nitelikli bir işgücünü, bilgiyi yerel ihtiyaçlara uyarlayarak yeni teknolojiler üreten yaratıcı ve yenilikçi şirketleri, üniversiteleri, araştırma merkezlerini ve bunları harekete geçirecek bir liderliği gerektirmektedir. Bunun için Türkiye'nin yerel, bölgesel ve ulusal rekabet avantajlarını doğru tespit etmesi ve bunlara göre oluşturulacak yerel ve bölgesel stratejilerini hayata geçirmesi şarttır.

 

 

Türkiye bilgi çağının sanayide, eğitimde, istihdamda gerektirdiği dönüşüm ve yenilenme sorunu ile karşı karşıyadır. Rekabet üstünlüğü sağlayacak en önemli faktörün bilgi olduğu düşünüldüğünde bilgiyi yaratıp yüksek katma değerli ürünlere dönüştüren beyinlerin ve yeni teknolojiye kolaylıkla adapte olabilen eğitimli iş gücünün varlığı kritik önemdedir. Günümüzde sanayi stratejisinin itici güçleri bilgi, yenileştirmecilik ve girişimciliktir.

 

 

Bilgi toplumunun tanımladığı yeni değer, yaklaşım ve kuramlar başta siyaset olmak üzere bütün kurum ve alanların geleneksel yapılarını çözmekte ve geleceği öngörebilme yetisini sağlayacak bir zihniyet dönüşümünü zorunlu kılmaktadır.

 

 

Türkiye, bilgiye dayalı rekabetin gereklerini yerine getirmeyi başardıkça, kendine uluslararası hedefler belirleme yetisini taşıyan bir ülke haline gelecektir.


Yazarın Son Yazıları:
Herkes için eşit fırsatlar sunan Anayasa Mümkün mü ? Batsın bu dunya.
Bu kan durmalı; Çözüm önerim
CHP yenileştirmeci olmalıdır