Yüzleşme vakti

Yüzleşme vakti
27 Kasım 2019 14:34

Yaklaşık 15 gün kadar önce Soner YALÇIN “KARA KUTU, YÜZLEŞME VAKTİ” adıyla bir kitap çıkardı.

 

 

Dr. Semih DİKKATLİ H&H YORUM

 

 

Güya bu kitapta modern tıp uygulamalarının nasıl insanları hasta ettiğini, 1800’lü yılların sonundan itibaren Rockefeller denilen bir adamın -ki dikkatinizi çekerim kitap boyu sadece Rockefeller diye söylüyor, ama hangi Rockefeller söylemiyor- tüm tıp sistemini nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Üstelik aynı adamın Türkiye’de işlenen üç eczacı cinayetinden sorumlu olduğunu söylüyor. Türkiye tıbbının uzun yıllar boyunca bu adamdan para alarak onun isteklerini yerine getirdiğini iddia ediyor ve bunu yaparken Rahmetli İhsan DOĞRAMACI’dan başlayarak bir sürü insanı da zan altında bırakıyor. Kitabının bir çok bölümü adeta bir komplo teorisi romanından çıkmış gibi… Okuyucusunu amaca yönelik ya da amaçtan anlamsız uzak bir sürü bilgi ve fanteziye boğan bir kitap bu. Bir çok cümle var ama kaynağı nereden belli değil. Bir çok bilgi var ama yanlış. Bir alay iddia var ama komik ve bilgiden uzak. Bir kaynakçası var evlere şenlik…

 

 

 
Zamanında sağlık muhabirliği yaptığı için binlerce doktora tıp bilgisi satma hevesinde olan Sayın Yalçın’ın tıp bilgisizliğini tartışacak değilim ama bence kendisi olduğunu iddia ettiği şey hakkında da bilgi sahibi değil. “Araştırmacı Gazetecilik”

 

 
Madem o tıp konusunda bir alay laf etme ve bize “kitabımı okusunlar sonra tartışalım” diyecek kadar kendinden emin -ki kitabının içi doktorları aşağılayan cümlelerle dolu- o halde ben de ona “Araştırmacı Gazetecilik” dersi vereyim.

 

 

 
Nedir Araştırmacı Gazetecilik?

 

 
Bu konu hakkında birçok makale var, tez var yazı var ama ben sadece MEB’in bir ders notundan kendisine anlatayım ne olduğunu?

 

 
“Araştırmacı gazetecilik; bir olay ya da haberin derinliğini ve gerisini bulup çıkartmak, sıradan görülen bir haberin ne denli derinliklere sahip bir olay veya olaylar dizisi olduğunu kanıtlamaktır. Haberi yapılacak olay üzerinde özenle durmak ve araştırmalarla belgelere dayanarak kesin doğrulara varmak gerekmektedir.

 

 
Araştırmacı gazetecilik, “Kasıtlı olarak gizlenmiş, gizli kalması için yasal ya da pratik önlemler alınmış, gizli kalmasından kamunun siyasal, sosyal, ekonomik zararlar gördüğü birtakım gerçeklerin gün ışığına çıkarılması; neden olduğu zararların giderilmesi” amacına yöneliktir. Kamu yararı, araştırmacı gazetecilik için yaşamsal öneme sahiptir.

 

 
Peki “Araştırmacı Gazetecinin Nitelikleri” nelerdir?

 

 

 

 

Gelin aynı kaynaktan devam edelim. Araştırmacı gazeteci; bir olayı bütün yönleriyle ele alan, haber kaynaklarını en iyi şekilde değerlendiren, gerektiğinde bu kaynakları saklayabilen ve belli güç odaklarından gelebilecek baskılara direnebilen ve çalışmasını özgürce ortaya koyabilen kişi olarak tanımlanmaktadır.

 
Araştırmacı gazeteciyi diğerlerinden ayıran özelliklerinden biri de; araştırmacı gazeteci, habere konu olan olay ve olguları derinlemesine incelemek, elde edilen verileri bireysel değer yargılarından arındırmak durumundadır.

 

 

 
Haberi yapılacak olay üzerinde özenle durmak ve araştırmalarla belgelere dayanarak kesin doğrulara varmak gerekmektedir.

 
Araştırmacı gazeteci, titiz olmalıdır. Haberde kullandığı bilgileri titizlikle araştırmalı ve sağlam kaynaklara dayandırmalıdır. Bilgi aldığı kişi ve kurumlar konusunda titiz olmalıdır.

 

 
Elde ettiği ve ulaştığı bilgi, belge ve verileri farklı kaynaklardan doğrulatmalıdır. http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/%C4%B0nceleme-ara%C5%9Ft%C4%B1rma%20Habercili%C4%9Fi.pdf adresinden ulaşılabilecek bu ders notunun 8 ve 9’uncu sayfalarından alıntıladığım bu yazıda Araştırmacı Gazetecinin temel nitelikleri basitçe anlatılmıştır.

 
Peki Soner Bey’in son kitabı bir Araştırmacı Gazetecilik örneği midir?

 
Tabii ki hayır!

 
Bu kitapta;

 

 
“Kamu Yararı” değil, “Kamu Zararı”,

 

 
Birçok “belge” yerine birçok “dedikodu”,

 

 
“Tarafların tamamıyla konuşmak” yok, her yönden “tüm bilgileri toplamak yok”, sadece kafasındaki “kurguya göre bilgileri ve dedikoduları topalrlayarak bir yargı oluşturma” var.

 

 
O kitap yazarının kafasındaki yargılarla doldurduğu ara boşluklarla ilerleyen, bazı doğruların arasına hem tarihi hem de tıbbi açıdan birçok yanlışın sokuşturulduğu bir kitaptır. Bu haliyle de olsa olsa, anlamsız, birbirinden kopuk bir sürü bilgiyle okunamaz hale getirilmiş kötü bir yığındır. Hatta bir “kelime salatası” vardır ortada…

 

 
Bu arada, Soner Bey nerede isterse onunla “Araştırmacı Gazetecilik” konusunu tartışmaya açığım ama önce tıp fakültesi bitirsin.

 

 

Dr. Semih DİKKATLİ Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İçimdeki çocuğun bayramı
Herkes birine zorba…
Kara Kutu… Hadi yüzleşelim…