LDP Genel Başkanı Cem Toker ile gündeme dair

LDP Genel Başkanı Cem Toker ile gündeme dair
9 Aralık 2013 15:30

Liberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı sayın Cem Toker ile LDP Genel Merkezi’nde gündemi ve önümüzde ki yerel seçimleri değerlendirdik.

 

Osman ERCAN H&H YORUM

 

Zaman zaman ise daha dipteki konulara değindik.Daha çok benim soru yağmurumla geçen bu samimi söyleşide Cem beyin ezber bozan bazı çıkışları ve öngörüleri söyleşimize damgasını vuran etkenler arasındaydı.

 

 

1

 

Osman Ercan: Merhaba sayın Toker,nasılsınız?

Cem Toker: İyiyim,siz nasılsınız?

 

OE: Teşekkür ederim,ben de iyiyim.Çalışmalarınız nasıl gidiyor ? LDP yerel seçimler için çalışıyor mu?

CT : Kendi çapımızda çalışıyoruz.Geçen gün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’nda Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeydik.Orada Anayasa Mahkemesi Başkanı da aynı soruyu soruyor. ‘‘Nasıl gidiyor?’’ diye. ‘‘Kollarımız yok,boks ringine girdik. ’’dedim.

 

OE : Üzerinden günler geçmesine rağmen akıllarda kalan bir Diyarbakır buluşması var. Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses gibi önemli isimlerin de destek verdiği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Barzani buluşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Demokratik bir adım olarak görüyor musunuz?

CT : Parçaları yan yana getirdiğim zaman uzun vadeli bir planın adımlarından biri olarak görüyorum.

 

OE : Nedir bu adımlar?

CT : Plan şöyle ilerleyecek:

• Demokratikleşme masalı

• Demokratik özerklik

• Otonomi,federal sisteme geçiş,eyaletler.

• Ankara başkent,iki eyalet ve zamanı gelince de sabah kalktığımızda Kürdistan Federal Devleti’nin bağımsızlık kararı!

• Aynı sabah ABD’nin,Rusya’nın ve AB’nin ve İsrail’in o devleti tanıması.

• Bu nesil görecektir.20-30 yıllık bir süreç bu.

 

OE : Sayın Toker bu söyledikleriniz 2023’e kadar gerçekleşecek mi dersiniz? Biliyoruz ki AK Parti’nin bir 2023 vizyonu var.

CT : 2023 Vizyonu:Osmanlı özentiliğidir.Davutoğlu’nun bir söylemi var.Diyor ki : ‘‘1911 ile 1923 arası kaybettiğimiz topraklarda ki soydaşlarımızla yeniden kucaklaşacağız.’’ Niyeti Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de oluşacak otonom Kürt yönetimlerini de Türkiye’ye bağlayıp ‘‘Türkiye’yi büyüttük,Musul’u ve Kerkük’ü geri aldık,petrollerden pay alıyoruz.’’ demek ! Benim bu öngörülerimi daha önce Can Ataklı ve Mustafa Mutlu’da köşelerinde paylaştı.

Benim 2023’de görmek istediğim Türkiye hiç öyle Kuzey Irak’a falan bulaşmamış ama içerde de Kürt vatandaşını kucaklamış,herkesi bir vatana ve bayrağa bağlamış Türkiye istiyorum.Büyüyerek güçlenen bir Türkiye değil ; özgürleşerek,adilleşerek güçlenen bir Türkiye istiyorum.Yani batı standartlarında güçlü bir devlet.

 

OE :Söyleşimizin başına dönecek olursak Diyarbakır’da ki görüntüleri demokratikleşme adımı olarak görmüyorsunuz ve tam tersi bölünme projesinin bir aşaması olarak görüyorsunuz,doğru mu?

CT : Demokratikleşmede samimi olan kişi farklı şeyler yapar.Demokratikleşme öyle şov değildir.Şarkıyla,türküyle,seçim öncesi şovlarla olmaz.

• AİHM’ e giden başvuru ve ordan gelen cezaları azaltır.

• Basın özgürlüğünde Türkiye’yi 154. Sıralara düşürmez.

• Bireysel özgürlükler endeksinde Türkiye’yi yarı özgür sınıfından özgür sınıfa atlatır.

• Yüzde on barajını kaldırır.

• Demokratikleşme isteyen ‘‘Yargıya gerekeni söyledik,onlar da gereğini yapacaklar’’demez.

‘‘Benim Valim’’ demez.

Bana masal anlatmasınlar.

 

2

 

OE : Peki siz pek çok siyasi parti genel başkanı gibi Türkiye’de bir Kürt sorunu olduğunu düşünüyor musunuz? Yoksa tam tersi MHP gibi Kürt sorunuyla terör sorununun farklı şeyler olduğunu hatta ülkemizde bir Kürt sorunu olmadığını mı düşünüyorsunuz?

CT : Ben MHP gibi düşünüyorum.Türkiyenin terör sorunu ve insan hakları sorunu var.Kürt sorunu yok bence.Kürtlerin bireysel hakları ne kadar ihlal ediliyorsa 76 milyonun da o kadar ihlal ediliyor.O nedenle Türkü de Kürdü de bağımsız bir yargı istemeli.Her şey Türk’ün ve Kürt’ün bireysel haklarına kavuşmasıyla oluşur.Zenginleşmenin de formülü budur.

 

OE : Samimi sohbetimizden istifade ederek burada kişisel bir fikrimi paylaşmak istiyorum.Terör sorunu ve Kürt sorununun bir zincirin halkaları olduğunu düşünüyorum.Biliyoruz ki Kürt siyasal hareketinin ortalama yüzde 6.5 lik bir oy potansiyeli var.BDP’si ve yeni kurulan HDP’si ile yaklaşık 40 farklı siyasal oluşuma çatı görevi gören bu hareket giderek güçleniyor.Daha önce yeterli siyaset alanı verilmediği için ve partiler çok sık kapatıldığı için problemler ve dolayısıyla Kürt sorunu ve terör sorunu büyümüş olabilir mi?

CT: Terör sorununa iki ayrı yönden bakmak lazım.1980 darbesi sonrası Diyarbakır Cezaevi’nde ki uygulamalardan terörün beslendiği bariz.Ondan sonra 90’lı yıllarda terörle mücadelede yaşla kuru birbirinden ayrılmadan , yöre halkı iki arada bir derede bırakılarak çok yanlışlar yapıldı.Terör ondan da beslendi.

Öte yandan başka bir yerden 2 sene öncesinden örnek vereyim.Adama diyoruz ki :Gel dağdan in,mecliste derdini anlat.Demokratik süreç içinde çatı burası,meclis. Ben Kürtleri de anlamıyorum.Kürtlerde zihinsel bir kopuş olduğu için amaç farklı.Amaç artık demokratik hak değil.Eninde sonunda bağımsız bir Kürdistan’a gidecek bir talep oldu.Bunu da alamayacağı için ‘‘Şimdilik Türkiye’yi federal sisteme taşıyalım.’’ diyorlar.

Ama adaylarını seçime sokmak için yüzde 10 barajı kalkmalı ki Kürtler önce seçme ve seçilme hakkına kavuşmalı.

 

OE : Üniter devlet üzerine konuşalım mı biraz da Cem bey ?

CT : Varlığını yitiren hiçbir üniter devlet yok.Geçen yüzyılda tarihten silinen veya silinmenin,bölünmenin ucundan dönen ülkelerin hiçbiri üniter devlet değil.Yugoslavya,Sovyetler Birliği,Çek Cumhuriyeti,Kıbrıs Cumhuriyeti federal bir yapıydı.Kanada referandumda yalnızca yüzde 0.25 oy farkıyla birliğini koruyabildi.Bölünmek üzereydi.Daha tehlikeli birşeyden bahsetmek istiyorum.Dinsel ve etnik ayrışma.Halk içinde de şöyle bir algılama var: Sunnilerin partisi AKP,Alevilerin partisi CHP,Türklerin partisi MHP , Kürtlerin partisi BDP.Mezhep,milliyet ve ırk üzerine bölünmüşüz ve bunu Başbakan körüklüyor.Biz eskiden böyle bölünmüyorduk.

 

OE: Çok fazla geriye gitmeye gerek yok.90’ lı yıllarda merkez sağ – merkez sol üzerine ayrılabilirken bugün kutuplar daha da doğurganlaştı.

CT : Aynen,tebrik ederim.Şimdi ayrılmalar cemevi-cami,diyanet,4+4+4 gibi konular üzerine…Eskiden beyinle tartışırdık.Şimdi o ayrışmayı inançlara indirdiler.

 

OE : Peki cemevleri konusunda ki düşünceleriniz nelerdir? İbadethane sayılmalı mıdır?

CT : Bir yerin ibadethane sayılıp sayılayacağına o inancın cemaati karar verir.

 

OE : Peki cemevleri diyanetten pay almalı mıdır ?

CT : Diyanetten kimsenin pay almasını istemem.Her cemaat kendi kendini finanse etmeli.Diyorlar ki :Cemaatin dünya çapında yüzlerce okulu var.Burda binlerce dersane var.Peki imam hatipler,camiler niye benim vergilerimle finanse ediliyor.Hangi inançta olursa olsun devletin dini olmaz,olamaz!Bölücülüktür,ayrımcılıktır!Ama kağıt üzerinde yazılmasa da devletin dini var.Çünkü ‘‘Hz. Peygamberimiz’’ diye kanun yapıldığında Anayasa Mahkemesi de onu onaylıyor.Ülkede hristiyanlar da var.Museviler de var.Devletin ahlakı olmaz,bireylerin olur.Cemevleri de, sinagog da ,kilise de serbest bırakılmalı.

 

OE : Bireylerin ahlakı olur dediniz.Buradan ilerleyecek olursak yani hazır ahlak demişken ‘‘kızlı –erkekli ’’ tartışmalarına dair yorumlarınızı da almadan edemeyeceğim.Kısıtlamaları ve yasakları yorumlayabilir misiniz?

CT : Yasa ihlali! Amacı insanları şahsiyetsizleştirmek.Askerlik yaşı gelince cepheye gönderdiğin,21 yaşında silah ruhsatı verdiğin, ‘‘18 yaşında ki gençler de seçilme hakkına kavuşmalı,TBMM’ye girebilmeli ’’dir dediği gençlere karışıyorsun.Buna ses çıkarmayan,namus bekçiliğine soyunan toplumun da ayıbıdır.

 

OE : Yine özellikle gençleri ve geleceklerini etkileyen dershaneler konusuna değinmek istiyorum.

CT : Dershaneleri 2 açıdan ele almak gerekir.

1- Ekonomik açıdan, eğitim sektöründe arz ve talep dengelerinin gereğidir. Girişim hürriyetidir.

İsteyen veli çocuğuna özel öğretmenden ders aldırır, isteyen özel dershaneye gönderir.Para onun parası, çocuk onun çocuğu.Hükümet istediği kadar kapatsın…Özel derslerin önüne geçemez.

2- Siyasi, maalesef tek tip insan yetiştirmeye meraklı her çarpık zihniyet bir sonraki nesile istediği şekli verebilmek icin çocukları hedefler.Cemaatin dershaneler ile yapmaya çalıştığı da budur.Hükümetin 4+4+4 ile 60 aylık çocuk ile yapmaya çalıştığı da budur.İşte bu yüzdendir ki PKK da 90’lı yıllarda Doğu ve Guneydoğu’da öğretmenleri hedef alıp öldürürdü.Kürt çocukları Türk eğitim sistemi ile yetişmesin diye hükümetin de cemaatin de yapmaya çalıştığı ‘‘devşirme” girişimidir…Görüşlerim budur .Devleti eğitimden cekmek lazım.Eğitimi uzmanların eline bırakmak lazım.Art niyetsiz. Kararı uzmanın rehberliğinde veliler versin.

 

Yerel Seçimler :

 

OE : Bu bölümde yerel seçimlere değinmek istiyorum .Genel seçimleri de dolaylı olarak etkileyecek bu seçime LDP nasıl hazırlanıyor ?

CT: Biraz önce de söylediğim gibi kollarımız yok,boks ringindeyiz. Maddi sıkıntılarımız var.

 

OE :Çalışmalarınızı takip etmeye çalışıyorum.Son günlerde özellikle yerel basında partinizi de yakından etkileyecek bir haber vardı: Adana siyasetine uzun bir dönem damgasını vurmuş,tecrübeli Belediye Başkanı sayın Aytaç Durak’ın partinizden Adana Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olacağı yönünde.Siz LDP Genel Başkanı olarak bu konuyla ilgili bize ne söylemek istersiniz?Teklif götürdünüz mü Sayın Durak’a ?

CT : Götürmedik.Basın yoluyla götürdük.Adana il başkanımız yerel basınla ilişkileri olan,yerel siyasete ilgi duyan tam bir taban siyasetçisi.

 

OE : Nabız mı yokladınız yani ?

CT : Nabız yoklamak ta değil.Biz de buradayız dedik.Aytaç Durak gayet iyi biliyor.Bizim kendisine kapımızın açık olduğunu ve neden açık olduğunu.

 

OE : Neden ?

CT : Başbakanın bir lafı vardı: ‘‘Seçilmişleri atanmışlara yedirtmem.’’ diye.Onun üzerine Aytaç Durak aklıma geldi.Seçilmiş.4 defa 5 defa Adana halkı tarafından…Partisi ne olursa olsun halk tarafından seçiliyor.Ama partisi AK Parti olmadığı için görevinden oldu. İçişleri müfettişleri hiçbir yolsuzluğunu bulamadı.Mahkemece verilmiş hiçbir yolsuzluk kararı yoktur. Ama Aytaç Durak hala görevde değil.Seçilmişleri atanmışlara yedirmem diyen kişi ‘‘Atanmış valimi de yedirtmem .’’ diyor. Seçilmiş Belediye Başkanı (Aytaç Durak) görevden alınıyor ama vatandaşa ‘gavat’ diyen atanmış adamı ise yedirtmem diyor.

 

OE : Her yerde seçime girecek misiniz?

CT : Her yerde değil.Büyük illerde muhalif partilere köstek olmamak adına partili arkadaşlarımızla değerlendireceğiz.Bu seçimde kimin seçileceği önemli değil!Kimin seçilmemesi önemli!Çünkü bu seçim Cumhurbaşkanlığı seçiminin ön provası.Yani sadece bir yerel seçim değil.Cumhurbaşkanlığı seçimleri de Türkiye Cumhuriyeti için tamam mı devam mı anlamına geliyor.

 

3

 

OE : Sayın Genel Başkan sorularımı içtenlikle yanıtladığınız için teşekkür ediyorum.Akıcı bir sohbet olduğunu düşünüyorum ve en kısa zamanda yeniden söyleşmek üzere diyorum.

CT : Rica ederim.Ne zaman arzu ederseniz.Her zaman…

 

Sevgili okurlar, önümüzdeki günlerde LDP Genel Başkanı sayın Cem Toker ile daha çok teorik ve felsefi konular üzerine kurulu olan ve Liberalizm’i tartıştığımız yeni bir söyleşi gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki günlerde halkınhabercisi.com ‘da ulaşabilirsiniz.

 

Osman ERCAN

 

https://twitter.com/osmanercan06

 

[email protected]

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Koalisyon öcü müdür yoksa uygarlık mıdır?
Çok seçenekli seçim
Ankara Sohbetleri 2- “Başka Kent Ankara” (Feridun Büyükyıldız)