Avrupalılar bana hangi soruları sordular

Avrupalılar bana hangi soruları sordular
19 Mart 2017 17:32

15 Mart’ta Viyana’da gerçekleşen bir toplantıya konuşmacı olarak davet edildim.

 

 

 

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Toplantıyı düzenleyenler Avrupa Birliği Parlamentosu Sosyal Demokrat Fraksiyon eski Başkanı Swoboda’nın başkanı olduğu, Avusturya-Türkiye ilişkileri Derneği ile Avusturya-Türkiye Ekonomik İlişkileri Derneği idi.

 
Toplantıyı düzenleyenler Türkiye Avusturya ilişkileri nasıl düzelir, gelişir, referandum sonuçları Avrupa ile ilişkileri nasıl etkiler gibi konuları tartışmak istemişti ancak toplantıya katılan dinleyici Avrupalılar bana çok konuda sorular sordular.

 
İlgi çok büyüktü.

 
Şimdi kısa bir özet geçersem toplantıda bana sorulanlara ve benim verdiğim cevaplara dair….

 
Dinleyici Avrupalılar referandumdan hangi sonucun çıkacağını merak ediyorlardı…

 
Ben başabaş bir denge olduğu cevabını verdim.

 
Referandumdan hayır çıkarsa Türkiye’nin nasıl olacağını sordular.

 
Esasen birşey değişmeyeceğini, referandumdan hayır çıksa da, mevcut yönetimin aynen devam edeceğini, hükümetin zaten defalarca, “referandumdan hayır çıkarsa birşey değişmeyeceğini, hükümet olmaya aynen devam edeceklerini” belirttiğini ama tabii hayır çıkmasının siyasi dengeleri hayırcılar lehinde güçlendireceğini aktardım.

 
Evet çıkarsa ne olacağını sordular.

 
Zaten şu anda da mevcut yönetimin devlete hakim olduğunu, evet çıkarsa sadece daha hızlı adım atabileceklerini ama referandumdan evet çıkmasının siyasal anlamda kökten, yepyeni bir değişikliğe yol açmayacağını söyledim.

 
Dinleyici Avrupalılar 15 Temmuz gecesi ne olduğunu ve darbeyi kimin yaptığını merak ediyorlardı.

 

 
Gelen sorulardan 15 Temmuz’da gerçekten bir darbe olmadığı, bunun bir kurgu olduğunu düşündükleri anlaşılıyordu.

 
Ben buna cevaben, bu sorunun cevabını tam olarak bilmenin mümkün olmadığını, nitekim, TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulduğunu, bu komisyonun aylarca çalıştuktan sonra, bundan yaklaşık 2.5 ay önce çalışmalarını bitirdiğini ancak aradan geçen 2.5-3 aya rağmen TBMM Araştırma Komisyonu’nun hala daha bir rapor veya sonuç ortaya koymadığını söyledim. Bu komisyonun ayrıca 15 Temmmuzdaki darbe girişimi konusundaki gelişmeleri ve olayları en iyi bilen MİT Başkanı ile Genelkurmay Başkanı’nın kamuoyundan gelen taleplere rağmen Meclis Araştırma Komisyonu’na davet etmediğini, ordudaki personeli tanımadığımı ancak bazı basından bildiğim generallerin Fethullahçı olmadığı kanısında olduğumu, ayrıca bu generallerin savcıya ifadelerinde darbeye katılmadıklarını ısrarla söylediklerini aktardım. Bugüne kadar 15 Temmuz’ı şu kadro yaptı şeklinde herhangi bir bilgiye kamuoyu olarak sahip olmadımızı anlattım.

 
Avrupalı dinleyicilerin sorularından ve bir başka konuşmacının ifadelerinden, Fethullah Gülen’in mağdur gibi görülüyor olabileceği kanısı edindiğim için de, toplantı moderatöründen izin alarak şöyle bir açıklama yaptım…

 
“Fehullah Gülen cemaati dini bir tarikat gibi çalışan, sivil toplum özelliklerine sahip olmayan ve dini temelli olarak devleti ele geçirmeye çalışan ve meşruiyet atfedilemeyecek bir yapıdır, buna dikkat edilmesi gerekir. Ayrıca, bu cemaat Türkiye’de polis, ordu gibi en temel devlet kurumlarında bilhassa da son 10 yılda çok yoğun örgütlü hale gelmişti ve devleti ele geçirmek için sistematik olarak çalışıyordu.” dedim.

 
Toplantıdan sonra bazı Avrupalı politikacılar bu uyarımı önemli bulduklarını söylediler.

 
Avrupalı dinleyicilerden gelen bir başka dikkat çekici soru, CHP’nin eneden HDP ile birlikte hayır kampanyası yürütmediği oldu.
“CHP HDP ile ortak kampanya yaparsa iktidarın kara propagandasına maruz kalacağını, bunun seçmen üzerinde etkili olacağını, iktidarın zaten hal-i hazırda öyle olmadığı halde CHP’yi PKK ile aynı safta göstermeye çalıştığını, CHP’nin HDP ile ortak propaganda yapması halinde çok oy kaybedeceğini anlattım.

 
Bu soruya esasen sadece bir açıdan cevap verdim.

 
Çünkü bu soruyu soran dinleyiciler Türkiye’deki olaylara epeyce Kürt konusu açısından bakanlardı.

 
Oysa devasa Türkiye’nin devasa bir demokrasi meselesi var bu konuya HDP açısından bakılamaz.

 
Ki, bunu toplantıda da anlattım.

 
Türkiye’nin 80 milyon nüfusa sahip olduğunu, Türkiye’deki demokrasi meselelelerinin HDP’ye indirgenemeyeceğini, Avrupa’da Türkiye’nin demokrasi meselesine HDP’den daha az önem atfedilmesinin siyasi olarak doğru olmadığını anlattım.

 
Belki de bu tarz bir toplantıda bunu dile getiren ilk kişiydim.

 
Zira Avustura Yeşiller Partisi Parlemento Klüp Başkanı olduğu bana sonradan söylenen bir politikacı sonradan yanıma gelerek, “Şu ana kadar hiç düşünmediğimiz şeyler anlattınız, sizi dinlememmiz çok faydalı oldu” dedi.

 
Keza yine sorulara cevap verirken HDP hakkında şunu da söyledim…

 
HDP Gezi olaylarında hükümetten özerklik alacağına o kadar inanıyordu ki, şehirli liberal, sivil Türklerin başlattığı Gezi olayları için, “Hükümete karşo komplo” dedi. HDP Türkiye’de etnik meseleleri ön plana çıkardı, demokrasiyi hiçe saydı.

 
Bu söylediğimin çok etkili olduğunu da gördüm beni dinleyenler üzerinde.

 
Avusturya Parlemento Klübü basın bölümünden benimle bir röportaj yapıldı, orda da anlattım bu hususu.

 
Çünkü Avrupa’da Kürt meselesi haksız bir biçimde Türkiye’de demokrasinin önüne geçirildi hep.

 
Başka bir sürü soru geldi ama hepsini yazarsam yazı çok uzar.

 
Şunu ama söylemeliyim, Avrupalılarla, hangi siyasi görüşten olursa olsun adam gibi konuşursanız, doğru ve tahrik içermeyen bir iletişim dili kullanırsanız kalıpların içinden çıkıp, anlaşılır olduğunuz, anlatabildiğiniz ve onlara kanaatler açısından yeni ufuklar açabildiğiniz bir iletişim düzeyine ulaşabiliyorsunuz.

 
Avrupalılar iletişimde kesinlikle asgari bir dürüstlüğe ve açıklığa sahipler.

 
İÇİMDE 18 MART SIZISI

 
Cuma akşamı Türkiye’ye döndükten sonra, basında bu konuda okuduğum olumlu yorumlardan sonra Haluk Levent’in İzmir Marşı yorumunu dinledim, dün de Çanakkale anma afişlerinde Atatürk adının TSK tarafından zikredilmediğini okudum.

 
Kendi kendimize anıyoruz ama olmuş memleket tarumar, kalmış 18 Mart öksüz.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan