Üniversiteye kadar Kürt nedir bilmiyordum

Üniversiteye kadar Kürt nedir bilmiyordum
13 Ağustos 2012 09:57

BDP’nin tek Türk kadın milletvekili Nursel Aydoğan AKŞAM’a konuştu. 7 ay önce örgütlerin başına gelen Aydoğan, Kürtleşerek değil, bir Türk olarak BDP içinde siyaset yapıyorum” dedi
BDP örgütü bir Türk’e emanet! Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, 7 aydır BDP teşkilatlarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Kürt ve Aleviliği üniversite yıllarında öğrendiğini belirten Aydoğan, “Kürtleşerek değil, bir Türk olarak BDP içinde siyaset yapıyorum” diyor.

Aydoğan’la sohbetimizde öne çıkan mesajlar şöyle:

TİPİK BİR CHP’Lİ AİLEDEN GELİYORUM
Babam, Bulgaristan göçmeni, annem Bursa’nın yerlisi. Dokuz kardeşiz. 18 yaşına kadar Bursa’da ailemle yaşadım. Babam, hem tarımla uğraşır hem de ticaret yapardı. Tipik CHP’li bir aileden geliyorum diyebilirim. “Halk partiliyim” derdi babam. Ama Kürt sorunu nedir bilmezdik. Bizim oraya Kürt doktor gelince “Doğulu bir doktor gelmiş” derlerdi. Kürt kim, Alevi kim üniversitede öğrendim. Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği’ni kazanınca Ankara’ya gittim.

Sosyalist bir grubun içerisinde yer aldım. Bir süre sonra Kürtleri ve Kürt sorununu merak etmeye başladım. İçinde bulunduğum sosyalist grup “Kürt sorunu yoktur” deyince o gruptan ayrıldım. 12 Eylül döneminde bir süre gözaltına alındım. Üniversitede hem Kürt hem Alevi birine âşık oldum, evlendik. Ama kolay olmadı. Yıllardan beri insanların kafasında bir imaj var. “Kürtler bölücüdür” diye. Ailem de bu düşünceden bağımsız değildi. “Neden bir Kürt’le evleniyorsun, dilini, kültürünü bilmediğimiz biriyle evlenme, anlaşamazsınız” diye karşı çıktılar. Ama biz ısrar edince kabul ettiler.

İŞARET DİLİYLE ANLAŞABİLİYORDUK
Ankara’da eşimin annesiyle birlikte yaşadık.
Dersim’den Ankara’ya göç etmek zorunda kalmışlardı. Bir insanın anadiliyle ilişkisine bir ‘Yabancı’ olarak ilk o zaman şahitlik yaptım. Eşimin annesi Türkçe bilmiyordu. Ben de Kürtçe bilmediğim için işaret diliyle anlaşabiliyorduk. Kürt sorununun ne kadar derinlikli bir mesele olduğunu o zaman öğrendim.

25 yıl sonra eşimden ayrıldığımda baktım ki benim Kürtlerle ilişkim bireysel olmaktan bir halkla olan aşka dönüşmüş. Ben de çözümün bir parçası olmak için siyasete atılmaya karar verdim. Kürtleşerek değil, bir Türk olarak BDP içinde siyaset yapıyorum.

BDP milletvekili olunca herkes “Neden BDP” diye soruyordu. Özellikle Türkler. Kürtler için durum başkaydı. Bir Türk olarak onlarla beraber siyaset yaptığım için saygı duyuyorlardı. Kürtler beni yeni tanımıyor. 10 yıla yakın sendikal faaliyetler içinde yer aldım. Kapatılan DTP’nin Türk bayrağının indirildiği kongredeydim.

EŞİM, bir doktordu. HADEP kurulunca parti yöneticisi oldu. Türk bayrağının indirildiği kongrede parti yöneticisi olarak görev yapıyordu. Ben de o kongredeydim. Türk bayrağı indirilince şoke olduk. Gergin ve sıkıntılı bir dönemdi. Bir gencin o dönemin koşullarına kapılarak yaptığı bir eylemdi. Kimsenin haberi yoktu ama eşim tutuklandı. Hayatımda ilk kez cezaevine o dönem gittim. Tutuklu yakınlarının ailelerinin yaşadıkları dramlara şahit oldum. Siyaset yapmam konusunda teklif geldi ama ben tutuklu yakınlarının aileleri için çalışmayı tercih ettim.