BOP’un uzatmalı çavuşu Recep ulusalcılarla cemaati birbirine kırdırmak istiyor

BOP’un uzatmalı çavuşu Recep ulusalcılarla cemaati birbirine kırdırmak istiyor
25 Aralık 2013 11:46

Küresel güçler’’le Türkiye’nin ve Türk milletinin aleyhine işbirliği yaparak iktidara gelen ve bu işbirliğini her dönem felaket derecesinde ilerleterek iktidarını koruyan BOP’un uzatmalı çavuşu Recep Erdoğan’ın akıl fışkıran danışmanı dünkü köşesinde ‘’Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir’’ diyerek Fethullah Gülen’i hedef göstererek, yurtsever ‘’ulusalcılar’’ın hiddetini onun üzerine yönlendirme gayreti içine girmiştir ki, hiç kimsenin şüphesi olmasın, bu talimatı ona veren Patron’undan başkası değildir.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Bu talimatı Pakistan’a giderken kendisine iletti ve bu durum şiddetli bir korkunun alametinden başka bir şey değildir.

 

Çünkü kendisine karşı birleşecek güç ve koalisyonları kaynağında bozmak istiyor.

 

Bunu başarabilir mi?

 

Asla başaramaz.

 

Artık ok yaydan fırlamıştır.

 

Öyle ki, çok yakında yolsuzluk icraatlarının delilleri başta kendisi olmak üzere çocukları ve yakınlarına çok sert bir şekilde sıçrayacaktır.

 

Bu adamın gece ve gündüzlerinin bir cehennem azabı içinde geçtiğinden nokta kadar kuşkum yoktur.

 

Teröristbaşı Apo’nun karar ortağı Recep, her olayda olduğu gibi yüzü kızarmadan ve zerre kadar utanmadan yalan söyleyerek hiç suçu yokmuşçasına zeytinyağı gibi hep üste çıkmaya çalışıyor.

 

Bu utanmayan adam sanki ‘’Ben Ergenekon davasını savcısıyım’’,’’Korgeneral Engin Alan ben geldiğimde ayağa kalkmadığı için bakın şimdi hapiste’’ vs. dememiş gibi ‘’Türk Ordusu’’na yapılan kumpası Cemaat’in üstüne atarak yırtmak istiyor.

 

Var mı öyle üç kuruşa beş köfte Recep Efendi?

 

Bunların hesabını vermeden ‘’emri hak vaki olmaz’’ dilerim Yüce Allah’tan.

 

Hem adama sormazlar mı madem Cemaat ‘’Türk Ordusu’’na kumpas kuruyordu, sen nerede idin; bostan korkuluğu muydun, neden engel olmadın onlara, suçluları neden kodese tıktırmadın?

 

Yapılması gereken nedir?

 

İşbirliği halinde aynı hedefe yüklenmek ve BOP’un kıdemli çavuşu Eşbaşkanı Recep’i iktidardan indirerek ‘’Yüce Divan’’ın huzuruna çıkarıp ‘’kodes’’e tıkıncaya kadar mücadeleye devam etmektir.

 

Güçler bir nokta üzerine yoğunlaştırılırsa sonuç alınabilir ancak.

 

Yani kısaca Recep kendisine karşı oluşacak ‘’ittifak güçler’’inden çok korkuyor.

 

HAİNLERİN HEM ELLERİ KIRILACAK HEM DE KÜÇÜK BEYİNLERİ DAĞITILACAK

 

Türkiye’yi, Teröristbaşı Apo ve PKK terör örgütü ile anlaşma masasına oturarak parçalanma noktasına getiren Recep Erdoğan geçen gün Giresun’da halka hitap ederken ‘’Bu ülkeyi karıştırmak için kirli tuzaklar kurulursa, biz evet o elleri kırarız; biz o tuzakları bozarız’’ dedi.

 

Bu sözlere yüzde yüz katılıyorum.

 

Bu sözlere yurtseverlerin tümünün de katılacağından hiç şüphem yoktur.

 

Ama bir farkla ki biz yurtseverler sadece ellerini kırmayacağız, küçük beyinlerini de tuz-buz yapacağız.

 

Ama ilk önce bir konuda anlaşmamız gerekiyor.

 

Ülkeyi karıştıranlar kimler tespitini yapmalıyız.

 

Ülkeyi karıştıranlar hırsızlık ve rüşvet necasetini yüklenen bakanlar ile bunları koruyan başbakan mı yoksa bunları deşifre edip fakir fukaranın hakkını koruyanlar mı?

 

Ülkeyi karıştıranlar topraklarımızın her tarafını yangın halinde terör alanına çevirenler mi yoksa buna karşı duranlar mı?

 

Ülkeyi karıştıranlar topraklarımızı bölerek terörü ‘’küresel çeteler’’in istekleri doğrultusunda ‘’terör örgütü’’ ile anlaşma masasına oturanlar mı yoksa buna şiddetle karşı duranlar mı?

 

Ülkeyi karıştıranlar Türk milletini 36 etnik gruba ayırarak bunu her gün meydanlarda insanımızın beyinlerini yıkarcasına yıllardır tekrar edenler mi yoksa birlik ve beraberliğimizi ‘’Türk’’ adı altında koruyanlar mı?

 

Şark kurnazı numaraları ile gerçekleri tersine çeviren tüm vatan hainlerinin hem elleri kırılacak hem de beyinleri dağıtılacaktır; tabii ki yargı önünde.

 

Yurtseverler bu ülkede dürüstlük adına bir ‘’devr-i sabık’’ oluşturarak Türk milletinin azılı düşmanları ulusal ve küresel hırsızlar ile vatan hainlerinin kökünü kazıyacaktır.

 

Hırsız ve hainler buna şimdiden hazırlıklı olsun.

 

BU ÜLKEDE ‘’İSLAMİYET’’ DİN TÜCCARLARI TARAFINDAN HIRSIZLIK ARACI YAPILMIŞTIR

 

Öncelikle şunu belirtelim ki karakteri bozuk ahlaksız insanlar tarafından din daima sömürü,hırsızlık ve talan aracı olarak kullanılmıştır.

 

İslam tarihi boyunca da maalesef bu böyle olmuştur.

 

Dinlerin doğasında bu durum vardır ve ahlaksız din tacirleri bunu çok iyi değerlendirip ‘’Karun’’ kadar zengin olurlar.

 

Genellikle yoksul kesim gerçek dindardır ve bu ahlaksızlar tarafından din-iman, cennet, cehennem, ibadetler, öbür dünya nimetleri dinsel sembollerle hatırlatılarak dünya nimetlerini deveyi hamutu ile yutar gibi kendileri götürüp ancak karnını doyuracak kadar ekmek kırıntısı eşdeğerindeki gelirleri de onlara verip kandırırlar.

 

Bakın, size sadece İslam tarihinden isim vermeden bir olayı anlatayım ki nice yüce olarak bilinen insanlar odalar dolusu servet ve altın mirasları bırakmışlardır ki bunlar öldükten sonra varisleri külçe altınları baltalarla parçalayarak aralarında bölüşmüşlerdir.

 

Bugün ülkemizdeki siyasal arenaya baktığımız zaman da nice ünlü ve dindar olarak bildiğimiz siyasetçilerin çocukları babalarının fakir dindarları uyuşturarak biriktirdikleri servet yüzünden onların ölümünden sonra birbirlerine girmişlerdir.

 

Evet bizim en büyük baş belamız Yüce İslam dinini kullanarak iktidar gücünü ele geçiren ahlaksız ve karaktersiz siyasetçilerin milletin malını talan etmesidir.

 

Kültür seviyesi düşük bir toplumuz,böyle hırsız ve hain şereften yoksun insanları tanımıyoruz.

 

Çünkü mezun oldukları din okulları ve kullandıkları İslami literatüre aldanıyorlar maalesef.

 

Maalesef, kurunun yanında yaş da yanarak herkes zarar görüyor, ülke bölünüyor, ’’b.ku sel götürüyor’’ kimse bir şey yapamıyor.

 

Yani bizi cahiller yönetiyor.

 

Adam hem hırsızlık yapıyor hem de hırsızları koruyor, cahil sofuya mikrofon uzatıldığında ‘’Bunlar İsrail’in oyunu’’ diyor.

 

İnsanımız sahte din duyguları ile öylesine uyuşturulmuş ki, çok özür dilerim bu din kullanıcısı sahtekar uyanıklar tarafından insanların namuslarına taciz ve tecavüzde bulunulsa yine ‘’Bunlar İsrail ve dış güçlerin oyunudur’’ diyeceklerinden hiçbir şüphem yoktur.

 

Çağın en büyük belası dinin siyaset ve ticarete alet edilmesidir.

 

Bu beladan kurtulmadığımız sürece asla belimizi doğrultamayız ;uygar ve gönenç (refah) içinde bir yaşam sürdüremeyiz.

 

Kısaca, dindarlık numarası yapan din tüccarı karaktersizler İslamiyet’i ülkemizde ne acıdır ki hırsızlık aracı yapmışlardır.

 

YEREL SEÇİMLERDEN SONRA SİYASAL DENGELERDE BÜYÜK DEĞİŞİKLİKLER OLUR

 

30 Mart 2014 yerel seçimleri nedeni ile tüm siyasal partiler kaygan bir zemin üzerinde oturmaktadır.

 

Benim kanaatime göre hiçbir siyasal parti tatmin olmuş bir şekilde sonuca ulaşamayacak ve bu durum da o partinin içini karıştırmaya neden olacaktır.

 

Çünkü bu siyasal partilerin gerek tabanlarında gerekse üst yönetimlerinde çok büyük rahatsızlıklar vardır ve içten içe fokurdamaktadırlar.

 

Bu iş ta 30 Mart’a kadar böyle gider; kesin sonuçların açıklandığı o gece liderlik hesaplaşmaları hemen gündeme gelir ve kılıçlar çekilir.

 

Adaylık konusunda o kadar büyük yanlışlıklar yapıldı ki,o kadar radikal ve bir o kadar da partileri için tehlikeli adaylar tespit edildi ki,büyük yenilgiler mukadder gibi bir şey.

 

Siyasetle uğraşan herkes 30 Mart 2014 sonrasına hazırlıklı olmalı.

 

Radikal kararlar üzerine olacak bir seçim yenilgisine rağmen hiçbir lider koltuğa oturamaz.

 

Çünkü böyle bir koltuk artık büyük çivilerle döşenmiş bir koltuktur.

 

RECEP KAYBEDERSE TÜRKİYE KAZANIR

 

Fethullah Gülen’le Recep Erdoğan arasındaki kıyasiye mücadelede insanlar ‘’Bu savaşı kim kazanır’’ diye bana soruyorlar.

 

Ben onlara olayın iyi anlaşılması için ‘’BOP Eşbaşkanı,hortumcuların koruma kalkanı, terörisbaşı Apo’nun siyasal karar ortağı Recep Erdoğan kaybederse Türkiye kazanır’’ mealinde yanıt veriyorum.

 

Çünkü tüm olayların doğasında ‘’Bir zararlıyı def etmeden, yararlı olanı onun yerine koyamazsınız’’ yasası vardır.

 

Bu nedenle, ulusal birliğimizi düşünen ve bu konuda kaygı duyan yurttaşlar olarak hep birlikte, Recep’in bu ülkenin yönetiminden uzaklaşması için ortak mücadele etmeye mecbur değil, mahkumuz.

 

Aksi halde ülkemizin parçalanmasına ramak kalmıştır.

 

Bu Recep var ya geleceğini kendi iradesi ile bulaştığı ‘’küresel güçler’’in şerrinden kurtarmak için onlara ülkenin federasyonlara bölünmesi dahil vermeyeceği hiçbir ödün (taviz) yoktur.

 

Recep gitsin herkes kazansın.

 

Yani, ‘’kazan-kazan’’ formülü.

 

Kavga ve savaşta duygulara yer yoktur.

 

TÜRKİYE’DE AMERİKAN NEFRETİNİ YÜKSELTEN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DIR

 

Biz yurtseverler olarak hiçbir ülkenin yurttaşlarına düşman değiliz bilakis insanlık kardeşliği duyguları ile dost olmak isteriz.

 

Ama Recep Tayyip Erdoğan kendi siyasal ve diğer kişisel çıkarları uğruna Türkiye’nin ‘’yüksek çıkarları’’nı ABD yönetimine peşkeş çekme icraatlarında bulunduğu için bunu yutmayan yurtseverlerle birlikte genel halk arasında bir Amerikan nefret ve düşmanlığı maksimum noktaya ulaşmıştır.

 

Recep Tayyip Erdoğan bundan sonra bu çıkar ilişkisinden vazgeçse bile bu Amerikan nefretini durduramaz ki şimdilerde ABD aleyhinde sık sık bu durumu dillendirmektedir halkın önünde.

 

Bu Amerikan nefretinin önlenmesinin ve ivmesinin düşürülmesinin tek bir çaresi vardır o da Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal yaşamının tarihin karanlık dehlizine bir an önce taşınmasıdır.

 

Biz ABD ile emperyalizme dayanmayan ilişkiler içerisinde her zaman dost olmayı hiç yüksünmeden isteriz.

 

Küresel bir çağda uluslararası yoğun ilişkiler olmadan hiçbir ülke varlığını sürdüremez.

 

Recep Tayyip Erdoğan Türk milleti için arıza bir siyasetçidir ve ABD ile ilişkilerimizin gerçekte en büyük karşıtıdır.

 

TGB ERZURUM’DA ÖNEMLİ BİR TABUYU YIKMIŞTIR

 

Erzurum insanı düşünsel olarak genellikle muhafazakardır.

 

Örneğin, 12 Eylül 1980 öncesi Cumhuriyet Halk Partisi zaman zaman seçimlerde milletvekili, senatör ve belediye başkanı çıkarmasına rağmen bu partimiz, Erzurumlu’nun katı muhafazakar yapısından dolayı asla şehirde miting tertip edemezdi.

 

Çünkü olay çıkması yüzde 100 ihtimal dahilinde idi.

 

Geçen gün TGB gibi sol bir gençlik derneğinin yurtsever ulusalcı-milliyetçi gençleri,dört bakan ve çocukları ile ilgili Erzurum Halk Bankası şubesi içinde ve şehrin en merkezi yeri olan Cumhuriyet caddesinde alenen yiğitçe eylem yapmaları bir Erzurumlu olarak gerçekten belirtiyorum ki çok önemli bir tabuyu yıkmıştır.

 

Erzurum insanının buna gereksinimi vardır.

 

Çünkü muhafazakarlığı kullanan din tüccarı taifesi, Erzurumlu’nun uyanmaması için saf dindarlarımızı kışkırtıyordu. Aslında Erzurumlu, çıkarcı din tüccarları olmazsa yeniliklere hep açıktır.

 

Yıkılan bu tabu ile birlikte özgür düşüncenin Erzurum’da yerleşmesi için TGB’li gençlerin yasal demokratik eylemlerini sık sık yapmaları çok yararlı olacaktır.

 

Aksi halde, sahtekar din tüccarları adi çıkarları için hem saf iyi niyetli dindarlarımızı kullanmaya devam edeceklerdir hem de Doğu vilayetlerimizin bütün insanlarına çok güzel örnek olacaktır.

 

Çünkü Doğu insanı genellikle Erzurum’u ve Erzurumluyu örnek alır.

 

  [email protected]

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!