CHP Gülhane’de ceviz ağacı olabilir mi?

CHP Gülhane’de ceviz ağacı olabilir mi?
1 Nisan 2013 04:00

Konu İstanbul’un yerel seçimi, Ankaralıları baştan uyarayım.

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

Konu İstanbul’un yerel seçimi, Ankaralıları baştan uyarayım.

 

Dün metroya ve tramvaya binerek İstanbul’un içine girdim.

 

Hedefte Gülhane Parkı vardı ki, beni allak bullak etti, nedenini aşağıda anlatacağım ama önce…

 

Metro çok pahalıymış meğer.

3 TL.

 

O da 3 TL ile gideceğiniz yere gidemiyorsunuz çünkü mesela tramvaya aktarma yapınca bir 3 Tl’lik jeton daha lazım.

 

Metro ve tramvaya binen insanlar ise, genellikle dar gelirli olanlar ki…

 

Metroda 3 çocuklu kadınlar gördüm, engelliler gördüm.

 

Dar gelirli bir aile İstanbul’da metro bulsa, metroda yer bulsa bile bu para ile fazla gezemez…

 

Ki, işin bam tellerinden birisi de bu.

 

İstanbul’da dar gelirli insanlar mobil değil.

 

 

Yani gezmiyor ve ulaşmıyor, böyle olunca da iktidar partisine ulaşım projelerinden bahsetme imkanı kolaylıkla doğabiliyor.

 

Ulaşım nüfusun az bir bölümü için olduğu için, aslında yöneten parti İstanbul’un ulaşımından söz etmiyor, sadece bir bölüm İstanbullunun ulaşımından söz ediyor.

 

Yoksa İstanbul’un ulaşımı diye birşey yok şu anda.

 

Buna rağmen ama, yollarda dayanılmaz büyük bir izdiham var ve iddia ediyorum İstanbul’da birçok kişi bu izdiham nedeniyle erken ölüyordur, örneğin kalp ve astım krizlerini artıran bir faktör bu.

 

Neyse, metro ve tramvay aktarmasından sonra Gülhane’ye ulaştık.

 

Gülhane’nin içinde o aynı şey vardı…

 

İstanbul’un metro trafiğinde gezmeyen mazi unsurları nasıl ki, umuma açık toplu taşıma trafiğinde yoklardıysa, Gülhane’nin içinde de yoktular.

 

Zaten Gülhane girer girmez beni çarptı.

 

Eski hali garip bir biçimde tırpanlanmış ama içine başka birşey de konmamıştı.

 

Boşluk vardı sadece.

 

O eski ağaçlar ve birkaç arka yüksek yol dışında dokunamadım Gülhane’ye ve içim huzursuz oldu.

Kaybolmuş bir yabancı gibi oldum.

 

Gördüğüm ve hissettiğim boşluğun birazı da mazi unsurlarının yokluğu idi.

 

Ve, İstanbul Gülhanesi de aynı olaydan muzdaripti.

 

İstanbul’un bir 20-30 sene öncesinin kuşakları aradan çekilmiş, İstanbul’un steril ve kapalı yeni semtlerine taşınmış, elini ayağını da çekmişti ve hafıza kaybı vardı.

 

Hafıza, his ve birikim kaybı bir şehri yok edebilecek kadar büyük bir kayıptır.

 

Bir şehre dokunan bir devamlılık yoksa o şehir kayar.

 

Tıpkı, İstanbul gibi.

 

Bu işin bir yönü…

 

Ama bir başka yönü de var, yani; bu şehrin mevcut nüfusu, bu şehrin içinde nispeten yeni olanlar…

 

Onlara dokunamamak ise, bu şehre siyaseten hakim olamamanın bugünkü asıl nedeni.

 

Ve, aslında onlar için yaşam çok zor.

 

Dün metroda baktım…

 

İstanbul’un metro, tramvay, otobüs yolcusu için birçok tartışma ve konu tamamen bir hikaye.

 

Yok, anayasaymış, yok Suriye, yok Büyük Ortadoğu Projesi, yok İmralı vs…

 

Onlar kendi hayatlarının sınırında ve onun endişeleri ile yaşıyorlar.

 

Ve, Erdoğan ve ekibi bilmeli ki, milli gelir artışı, büyük projeler, turizm, kongre merkezi, alışveriş merkezi, kentsel dönüşüm, kalkındık, yaptık vs. laflarının alayı çöplük.

 

Yani, al, çöpe at…

 

Tamamen çöplük laflar bunlar.

 

Yalan bu laflar.

 

İnsan olanın, İstanbul’da bir gezdikten sonra bu tür laflar boğazına sıra sıra dizilir.

 

İstanbul fakir, İstanbul çaresiz, İstanbul ufuksuz, İstanbul yarınsız şu anda.

 

Birşey söyleyeceğim…

 

Dünyada gelişmiş belediyecilik diye bir olay var, hem de böyle kendini ispatlamış cinsten çok gelişmiş belediyecilikler var.

 

Yalnız…

 

Dünyada önce hayatı kaydırılmış sonra düzeltilmiş şehir belediyeciliği çok yeni bir alan ve henüz bu alanda rüştünü ispatlamış bir belediyecilik yok.

 

Sadece İspanya geliyor aklıma.

 

Onlar 2005 civarında çok muazzam bir kentsel dönüşüm yaptılar ama tabii AB’den çok para aldılar bunun için.

 

Şimdi fazla uzatmadan şunu söyleyeceğim…

 

İstanbul’u eline alıp, onu sevgiyle düzeltecek bir parti veya başkan dünya belediyecilik tarihine geçer.

 

Bu mümkün mü denilirse, bence herşey mümkündür, yani yapmaya azimli ve yol yordam bilenler herşeyi yapabilirler.

 

Üstelik mesela CHP’nin mazi birikimi çoktur, epeyce görmüş geçirmiştir ve İstanbul’un yeni nüfusuna dokunabilecek akıl da sosyal demokrasinin içinde zaten var…

 

En büyük mesele şu ki ama, İstanbul’un metro, tramvay ve otobüs yolcularına basın üzerinden ulaşılmaz.

 

İşte, gördüğüm kadarıyla bu ulaşımı sağlamak CHP açısından, İstanbul’un ulaşımını sağlamak kadar zor bir konu.

 

Bunun için çünkü İstanbul’la yoğun fiziki temas lazım, o da bir değil, iki değil, üç değil; sürekli temas.

 

Her sürekli temas alanından ufak da olsa bir oy grubu çıkar ve bunların yekünü zamanla lokomotife dönüşür.

 

Gülhane ıssız, Gülhane’nin yüzü kaymış, Gülhane çorak ve dilsiz ve elsiz.

 

Sevgi dolu ceviz ağaçlarını arıyor Gülhane ve sahibi İstanbul.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz