Tıbbi cihaz üreticileri: Müteahhitlere hazırlanan düzenleme bize de yapılsın!

Tıbbi cihaz üreticileri: Müteahhitlere hazırlanan düzenleme bize de yapılsın!
22 Aralık 2021 09:31

Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF), Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bir yazı yazarak, tıbbi cihaz sektörünün ödeme, kur farkı ve tasfiyeye ilişkin sorunlarının ivedi olarak çözüme kavuşturulmasını talep etti. Federasyon, müteahhitler için hazırlanan fiyat farkı düzenlemesinin sektörleri için de yapılmasını istedi.

 

Fotoğraf: Reuters

 

 

Gerek kamu ve üniversite hastanelerinden alacaklarını tahsil edememe gerekse yükselen döviz kurları nedeniyle zor günler geçiren tıbbi cihaz sektörünün bazı temsilcileri geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yla görüşmüş ve 3 milyar liralık ödeme (920 milyon lirası ortopedi ve beyin cerrahisi cihazları üreticilerine) sözü almışlardı. Sektörün vadesi geçmiş alacağının 5 milyar lirayı bulduğu tahmin ediliyor.

 

 

Müteahhitler birliği kendi müjdelerini verdi
Diken’den Mesude Erşan’ın haberine göre Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) internet sitesinde paylaştığı ‘Hazine ve Maliye Bakanımızdan Fiyat Farkı Kararnamesi Müjdesi’ başlıklı bir haberle üyelerine müjdeyi vermişti.

Habere göre, sektörün acil ilave fiyat farkı ve şartsız tasfiye/devir ihtiyacını gündeme getirdikleri toplantıda, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Fiyat farkı kararnamesi çalışmalarına başladık” demişti.

TÜMDEF de mektubunda, sektörler arasında ayrımcılık yaratan bu karardan vazgeçilerek, sektörlerini de içine alacak şekilde fiyat farkı düzenlemesi yapılmasını talep etti.

Diken’e konuşan TÜMDEF Yönetim Kurulu Üyesi Erkin Delikanlı, 18 aydır kamu, 36 aydır da üniversite hastanelerinden para alamadıklarını belirterek, “Yine verilen sözler tutulmuyor. Nebati’nin zaten dünya umurunda değil” dedi. Devlet ve hükümetten tüm ‘evlatlarına’ eşit davranmasını beklediklerini söyleyen Delikanlı, şunları kaydetti:

“Sormak istiyorum, bu beş müteahhidi yarın öbür gün toprak, bina, tünel, köprü yetmedi bir de tıbbi cihaz işine mi katacaklar? Sektörümüz iflas noktası geldi. Müteahhide yaptıkları kıyağı, ülke sağlığı için de yapsınlar. Kaldı ki bu kıyak değil aslında, bir hak ve koruma. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda, kimin ne kadar vergi ödediği, kimin ne kadar ithalat yaptığı, bilançolarımız var.

Bakanlık, global sermaye yapısı dışındaki, 10-15 kişiyle çalışan kobiler, acentalar, bayilerin tamamının batık olduğunu görebilir. Bu üç-beş firmanın batması meselesi değil, koskoca bir sektör bilinçli, isteyerek ve sistematik olarak batırılmış durumda. Biz malzeme vermemezlik yapmıyoruz, kalmadı veremiyoruz.”

 

 

‘Milletvekiline lazım olduğunda gündeme geliyor‘
İktidar partisinin milletvekilleri ya da üst düzey yöneticilerinin yakınlarına tıbbi cihaz gerektiğinde konunun gündeme geldiğini ve ortalığın karıştığını söyleyen Delikanlı, “Başkanının anası, babası, evladı için de karıştırın madem öyle. Bunun adı çifte standarttır” dedi.

Sistemin şeffaf ve sürdürülebilir hale getirilmesi çağrısı yapan Delikanlı, şöyle devam etti: “Alım ve maddi gücümüz, paramız, ürünümüzün değeri rafta erimesin. Alacağımızı tahsil ettiğimizde bir anlamı olsun ki o rafı, hammaddeyi tamamlayalım. Günün koşullarına göre, hammaddeyi alıp, üretip sattığımızda, 18 ay sonra parayı tahsil ettiğimizde maalesef aynı hammaddeyi alamıyoruz. Çünkü fiyatı artmış oluyor.”

 

 

‘İflaslar başladı‘
TÜMDEF yazısında, düzenli ödemeye geçileceğine dair geçtiğimiz günlerde verilen sözleri hatırlatarak, şunlar ifade edildi: “Kısmi de olsa ödemelere başlanmış ancak sonrasında durmuştur. Bu sorunun firmaların iflası ve tedarik zincirinin kırılmasına neden olacağı defaaetle anlatılmasına rağmen sorun kalıcı bir çözüme kavuşturulmamış, firmalarımızın iflası ve tedarik zincirinin kırılma süreci başlamıştır.”

Alacaklarının yanısıra aşırı kur artışları karşısında da büyük maddi zarara uğramaları ve ciddi kredi yükü altında ezilmelerine rağmen, sağlık hizmetlerinin aksamaması için fedakarlık yaptıklarını hatırlatan federasyon, tabloyu şöyle anlattı:

“Sektörümüzü iflas noktasına getiren geç ödeme sorunu yetmezmiş gibi son dönemde yaşanan kur artışları nedeniyle firmalarımız bir başka büyük sorunla daha karşı karşıya kalmıştır. Bilindiği üzeri tıbbi cihaz sektörünün tedarik ettiği malların önemli bir kısmı ithalata dayalı olup, ithal edilen bu ürünler kamuya Türk lirası sözleşmeler üzerinde verilmektedir. İmzalanan sözleşmeler incelendiğinde, neredeyse tamamında fiyat farkı verileceğine ilişkin bir hükme yer verilmediği görülmektedir.

Son dönemde döviz kurlarında yaşanan dramatik artış nedeniyle, Türk lirası üzerinden sözleşme imzalayan firmalarımız açısından büyük zararlar meydana gelmektedir. Bu durum firmalarımız için sürdürülebilir olmaktan, çıkmıştır.

 

 

Müteahhitlere ayrıcalık mı yapılıyor?
Hal böyleyken kur artışı nedeniyle, imalat girdilerinde yaşanan artış gerekçesiyle yapım işlerine mahsus bir düzenleme yapılacağı bilgisi kamuoyunu yansımıştır. Kur artışından en fazla etkilenen sektörümüzün, dışarıda bırakılarak sadece yapım işi firmalarına ayrıcalık sağlayacak böyle bir düzenleme adalet ve eşitlik ilkelerine uygun değildir.

Sektörler arasında ayrımcılık yaratan bu karardan, vazgeçerek, sektörümüzü de içine alacak şekilde fiyat farkı düzenlemesi yapılmasını talep ediyoruz.

 

 

‘Sözleşme tasfiye hakkı tanınsın’
Kamudan alacaklarını uzun süredir tahlil edemeyen ve bunun aynısıra kur artışından kaynaklanan sorunlarla baş başa konuşan firmalarımız arasında, artık mal tedarik edemeyecek olanlar bulunmaktadır. Bu durumda olan firmalarımıza, teminat irad kaydı ve yasaklılık gibi sözleşmelerinde yer alan yaptırımlar uygulanmaksızın, sözleşmeleri tasfiye hakkı tanınmalıdır.

Yine kamuoyuna yansıyan bilgilerden sadece yapım işlerine özgü tasfiye ve devir hakkı tanıyan, yasal bir düzenleme yapılmakta olduğu anlaşılmaktadır. Geç ödeme sorunu ile boğuşan bu yetmezmiş gibi kur artışından daha büyük bir darbe yiyen sektörümüzü dışarıda bırakan, sektörler ve dolasıyla firmalar arasında ayrımcılık yaratan bu nevi uygulamlardan vazgeçilmelidir. Yapılaçak yasal düzenlemeler eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir içeriğe sahip olmalıdır.”