İstanbul’un Kadıköy ilçesi’nin Moda semtinin, Cefarağa Mahallesi sakinleri, manifesto niteliğinde bir liste ile adeta, ülkemizi rantsal dönüşüm alanlarına çeviren, A-B-C- X partisi ayırmadan, tüm Türkiye’deki başkan adaylarına büyük ve önemli bir mesaj verdiler.

 

 

Engin BALIM H&H YORUM

 

 

Bugün Türkiye’nin en yüksek eğitim seviyesine sahip; Beşiktaş, Çankaya, Bakırköy, Şişli gibi ilçelerinde; tahmin edersiniz ki; CHP açık ara birinci parti çıkmaktadır. Bu ilçeler, CHPliler tarafından da kale diye tabir edilir ve rakiplerince de CHP, yıllardır; ”Odunu koysa seçilir, CHP buraları çantada keklik görüyor” diye ağır şekilde eleştirilir.

 

 

CHP’ye oy veren biri olduğumdan, rakip partilerin, liyakatsız, düşük profilli, meclis üyesi kadroları ile ilgilenmiyorum, onları düzeltmek kendi seçmenlerinin işi…

 

 

Ancak görüyor ve üzülüyorum ki, gerek Genel Merkez’in atadığı, gerekse ön seçim ile gelen, meclis üyesi adayları içerisinde, liyakat sahibi ve yaşadıkları ilçe ile özdeş nitelikte kişiler yok! Niyetim kimsenin şahsını, eğitim seviyesini vs hor görmek, ya da küçümsemek değil. Niyetim, bir Türkiye gerçeğini gözler önüne sermek.

 

 

Örneğin; 37 yıldır doğma büyüme Çankaya’da yaşayan birisi olarak, bugüne kadar, ne Deniz Bey (Baykal) döneminde, ne de Kılıçdaroğlu döneminde; Çankaya’da ciddi anlamda beni tatmin edecek, ”bu kadrolar, kentimi, ranta, talana karşı, müteahhit terörüne karşı korurlar” diyebilecğim, gönül rahatlığı ile ilçemi emanet edeceğim bir meclis üyesi kadrosunu, ne CHP de ne de diğer partilerde göremedim.

 

 

Oysaki, meclis üyeliği; ABD, Avustralya, İngiltere, Almanya, Avusturya, Fransa vs gibi gelişmiş ülkelerde, çok önemli bir makam, büyük bir yarıştır. Her seçmen, semtinden, ilçesinden, şehrinden aday adayı çıkan isimleri, büyük bir özenle takip eder, inceler ve ona göre reyini kullanır.

 

 

Peki biz de nasıldır? Tıp profesöründen, siyaset bilimi doçentine, mimarlar odası başkanınından, mühendisler odası başkanına kadar çoğunluk, reyini parti amblemine bakarak, araştırıp, incelemeden verir…

 

 

Bilmezler ki, o partinin meclis üyesi adayları içinde nasıl isimler, hangi aile-akraba ilişkileri ile yer alır! Eğitim seviyeleri nedir, gelir durumları nedir, bu insanların müteahhitlerle, emlak vurguncuları ile bir bağları var mıdır, yok mudur?!

 

 

Köy dernekleri, hemşeri dayanışması, etnik köken; şu, bu genel başkan yardımcısının akrabası olmak; maalesef bunlar belirleyici unsurlardır!

 

 

Sonra üzülerek görürsünüz ki, yaşadığınız kentin, ilçenin sınırları içinde; sayısız ve plansız; AVMler mantar gibi türerler. Yeşil alanlarınızda, iktifar yandAŞı şirketlerin, Cengiz İnşaatların, Kolinlerin, YDAların tabelalarının yeraldığı, gökdelenler, rezidanslar, AKP-CHP ortak oyları ile emsalllerin katlanarak yükselmesi ile yer alırlar…
Bir bakmışsınız ki, kaleniz diye tabir ettiğiniz ilçenizin sokaklarında, yandŞA müteahhitlerin, çimento kamyonları cirit atıyorlar!

 

 

Önemli olan bir belediyede, başkanın vizyonu ya da başkanın eğitim seviyesi değildir; önemli olan, ortak aklı temsil eden belediye meclisinin üyelerinin, eğitimi, vizyonu ve hür iradeleridir. Bir ülkenin meclis üyelerinin mesleki bilgisi ve gelir seviyesi çok değerlidir; çünkü o meclis üyelerinin vicdanları ve cüzdanları arasında sıkışarak, müteahhit terörüne karşı ezilmemeleri için, betona karşı yeşili savunabilmeleri için bu elzemdir…

 

 

Belediye Başkanı, ranta teslim olduğunda, halkın çıkarına, torunlarımızın geleceği adına, ona fren yaptırtacak, sigorta, meclis üyeleridir…

 

 

Şahsım adına bunlara üzülürken; Moda’nın Caferağa Mahallesi’nden bir dip dalgasının yükseldiğini gördüm…

 

 

Bilgi Belge uzmanı bir kadın olan Zeynap Ayman muhtar adayı olmuş, ne iyi de etmiş Bununla da kalmamış; azalarını şu isimler içinden, belirlemiş;

 

 

Buket Uzuner YAZAR
Anais Martin Opera Sanatçısı YAZAR
İzel Rozental Karikatürist, yazar, İşadamı
Aslıhan Emlek Bankacı
Fahriye Bayraklı Belge Uzmanı
Selami Ayalp Avukat
Prof. Dr. Yorgo İstefanopulos Elektrik Mühendisi
Mehmet Bozkurt Mimar

 

 

Yeme de yanında yat; oh mis:) Sakın ha bu yazımdan, dağdaki çobanın oyu ile benim oyumun değerinin aynı mı olacağını çıkartmayın! İşi sulandırmayın; köyümü, köyümün değerli çiftçilerinin yönetmesini savunurum. Ama yaşadığımız mahalleyi, ilçeyi de o mahallenin eğitim, yaşam seviyesinden insanlar yönetmelidir. Azıcık siyasetle uğraşan, partilerin iç (karanlık) işleyişlerini bilenler, ne demek istediğimi aşağıdaki fotoğrafın karşısına kendi ilçelerinin meclis üyelerininkini koymak sureti ile bir fotoğrafa bakar gibi idrak edeceklerdir.

 

 

Engin BALIM Twitter