PKK AKP’ye gerçekte nasıl bakıyor?

PKK AKP’ye gerçekte nasıl bakıyor?
28 Mart 2013 01:00

Son zamanlarda Hükümet yetkilileri ile PKK’nın görüş ve tezleri arasındaki paralellik ve üzerinde birbirleri ile konuşulmuşluk görülüyor…


Safile USUL H&H YORUM



Ancak bu paralellik daha ziyade somut bir hedefe yönelik.




Yani, PKK’nın AKP’ye bakışındaki temel bazı özellikleri yansıtmıyor.




Ne demek istediğimi hemen detaylandırıyorum şimdi…




Öncelikle, PKK aslında kendi içinde tam homojen bir yapı değil.




Mesela Suriye, İran gibi demokrasinin uğramadığı coğrafyalardan gelen ve çok çok yoksul ve imkansız kırsal bölgelerden yetişen kişiler olduğu gibi…




Karayılan gibi Türkiye’nin geçmişine dokunuşlar yaşamış, dolayısıyla zihniyet olarak çok daha gelişken kişiler de var, ki…




Bir de BDP var ve BDP’nin içinde Sırrı Sakık, Ahmet Türk gibi Türkiye’de yetişmiş ve epeyce Türkiye sosyalleşmesine sahip kişiler var.




Veya, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak gibi seküler, modern toplum düzenine yabancı olmayan ve bu düzeni kişisel gelişimde tüketmiş kişiler var.




Ve, bu kişilerin çoğu için AKP, demokrasi düşüncesi ile temelde uyumlu olmayan bir yapı.




Fakat…




PKK’nın AKP’ye fonksiyonel bakışındaki en temel özelllik onu Türkiye Cumhuriyeti’ni çok sahiplenen ve kıskanan bir yapı olarak görmeyişi.




PKK’ya göre AKP klasik Türk siyasi partileri gibi Cumhuriyet devleti konusunda sahiplenici değil…




Çünkü AKP, tarihsel çekirdek oluşumu itibari ile de, kendisini devletin ve o devletin oluşturduğu toplumsal dokunun bir parçası olarak görmüyor.




PKK, AKP’nin de (aslında AKP dememeliyim, AKP yönetimi demeliyim, siz bundan sonra böyle okuyun lütfen) kendisi gibi devletten pay almaya çalışan ve dolayısı ile söz konusu devleti sahiplenici olmayan bir figür olarak görüyor.




Ve şöyle düşünüyor…




“CHP, hatta MHP ve Türkiye’nin geneli zihniyet, demokrasi kültürü, akıl ve görgü, sanat ve siyaset, demokrasi ve gelişmiş evrensel düzene uyum bakımından AKP’den fersah fersah ileri ama bunlar bize devletten zırnık pay koklatmaz. O zaman biz ne kadar beğenmesek de AKP ile hareket etmeliyiz.”




Bir de…




Farkındaysanız, dünkü grup toplantısında BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçen hafta sonu ettiği sert sözlere rağmen ona karşı oldukça mutedil, yumuşak ve esprili bir dil kullandı.




Demirtaş’ın, “Devlete güzel bahçe gelsin, içinde çiçekler olsun.” sözleri Bahçeli’nin isminden esinlenmiş ve Bahçeli’ye sıcak bir dalga gönderen sözlerdi.




Ve, esasen BDP, Türkiye’nin büyük siyasi ve toplumsal mazisinden akarak şekillenmiş MHP’nin de ırkçı, kalın kafalı olmadığını ve demokrasiyi de AKP’den bilmem kaç kat fazla öğrenmiş olduğunu biliyor.




Mesela, MHP’li milletvekili oğul Türkeş’in bir gazeteci sorusuna cevaben, “Ne mutlu Kürdüm diyene demek isteyen de diyebilir.” demiş olması da MHP’nin ait olduğu ve Alevilerle mezhep temelinde cebelleşen AKP’nin ulaşmak için en az bin fırın ekmek yemesi gereken bir demokrasi kültürünün bir ifadesi. (hemen belirteyim, bir toplumda isyeten istediğini diyebilir, “Ne mutlu Kürdüm diyene” de diyebilir kendisi için ama devlet hukuku farklı ve etniksellik temelinde ele alınamayacak bir olaydır, ona başka bir yazıda geniş olarak değinirim)




Onu diyordum…




PKK Türkiye’yi ve onun geniş mazisinden gelen demokrasi kültürüne ait siyasi partilerini çok daha fazla beğeniyor olsa bile…




Beğenmediği AKP’den devletten pay almak için istifade edebileceğini düşündüğü için onunla hareket etmeyi planlıyor.




PKK, öte yandan, Başbakan Erdoğan’ın ego hırslarının çok çok büyük olduğunu, başkanlık için yanıp tutuştuğunu, devlete damgasını vurma amacına ulaşmak için gecesini gündüz ettiğini vs. biliyor ve bu kişilik yapısında birisinden epeyce istifade edebileceğini hesaplıyor.




AKP’nin ayrıca askeri ve devlet bürokrasisini de zayıflattığını ve bu durumun kendisi için bir avantaj olabileceğini de hesaba katıyor.




PKK, bunun dışında, AKP’nin seçim sürecinde terör olmamasının kendisi için hayati olduğunu ve bu nedenle bu süreçte ne kadar kolaylık elde ederse, bunun o kadar iyi olacağını ve bugün elde edilen kolaylıklarla ilerde daha gelişkin bir savaş yürütebileceğini de düşünüyor.




Hülasası…




AKP seçim dönemini atlatmak için taktik güderken…




PKK da ileriye yönelik güç ve mevzi kazanmayı ve neticede kendisine bir devlet alanı yaratma çabasında AKP’yi taktik olarak kullanmayı planlıyor.




Yazıyı uzatmadan bir soru ile bitirelim…




İki hesapçı taktikten ve birbirini kullanma gayretinden barış çıkar mı?




Cevap…




Asla çıkmaz.




Hele de bu ittifak toplumun geri kalan çoğunluğuna karşı kurulmuşsa.




O VİDEO ÇOK ETKİLİ




Siyasi gündemi öylesine yoğun takip eden birisi olduğum halde…




CHP’nin hazırlattığı, “Bir Başbakan, iki Erdoğan” videosu beni çarptı.




Video bana birçok unutmuş olduğum, hatta bilmediğim ayrıntıyı hatırlattığı gibi, Erdoğan’ın şu ana kadar birbirini yalanlayan ardışık sözlerinin farkına bu kadar varamamış olduğumu da fark ettim.




Hakikaten bir gün sarf ettiği cümlenin bir başka zaman tamamen tersini söylemiş.




Video çok çarpıcı ve toparlayıcı idi.




Muhtemelen de bu nedenle yasaklatıldı.




Ama…




Bu tür bir videonun yasaklanması ifade özgürlüğü ve siyasi propaganda hakkının yüzde yüzlük bir ihlalidir ve bunu yapan bir Türkiye kültürü ferdi olamaz.




Yeri, Ortadoğu’nun demokrasiye susamış coğrafyasında baskıcılık ve diktatörlüktür.



Yazarın Son Yazıları:
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu