Özelleş-tir-menin Sonu Yok

Özelleş-tir-menin Sonu Yok
12 Aralık 2011 09:20

Türkiye'nin 1985 yılında başlayan özelleştirme macerası devam ediyor. Önceleri, devlet manavlık ,bakkallık yapamaz yapmamalı, KİT'ler zarar ediyor arpalık olmuş ( çoğu öyleydi) noktasından yola çıkılmıştı .

Türkiye'nin 1985 yılında başlayan özelleştirme macerası devam ediyor. Önceleri, devlet manavlık ,bakkallık yapamaz yapmamalı, KİT'ler zarar ediyor  arpalık olmuş ( çoğu  öyleydi)  noktasından yola çıkılmıştı .



 
Ardından bu yaklaşıma  uygunluğu tartışılır olan ve cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana tüm ülkenin tasarrufu ve emeği ile hayata geçen kuruluşlar bazen yarı fiatına, bazen bedava ve bazen de yok pahasına elden çıkarıldı. Bu döngü içinde en çok özelleştirme geliri 2005 yılında elde edilmiş ve bugüne kadar özelleştirme kurumu bilgilerine göre 38.633.835.796 dolarlık kamu malı satılmış..



 
THY,Seka,Petkim,Poaş,Sümer Holding, Demir Çelik İşletmeleri,Usaş ve Şeker Fabrikaları Tedaş,Eti Maden,Emek İnşaat  ile başlayan süreç, Fondaki bankaların ve diğer  fon şirketlerinin ardından,bazı limanlar,Havaalanı İşletmeleri ,Lassa ,Elektrik Santralleri, Tekel,Telekom,ve sayamadığım daha nice işletmenin satışı ile devam etti.



 
Halen özelleştirme idaresinin gündeminde, Halk Bankası, Karadeniz Bakır ve Denzicilik İşletmeleri, Otoyollar ve Köprüler,Şeker Fabrikaları,,Derince İskenderun ve İzmir limanları var. Tabi ki , Tekel'den kalan alkol ve tuz bölümü, PTT, Başkent Doğalgaz ve kalan diğer enerji dağıtım ihalelerini unutmamak gerekiyor…



 
Devletin sırtında yük olarak görülen işletmeler birer birer satılırken AKP hükümetinin kuruluşunda açıkladığı acil planda olan Lojman satışları özelleştirilen kurumlar dışında yapılmadı;ayrıca  kamuda ki  makam aracı ve  makam uçağı kullanımı da dünyanın hiç bir ülkesinde görülmemiş bir şekilde ..



 
Yukarıda sayılan işletmelerin içinde hiç manava rastladınız mı bilmiyorum ama bugün Türkiye'nin en büyük inşaat mütaahiti yine bir kamu kuruluşu olan TOKİ AKP devri iktidarında oluştu .Demek ki neymiş, devlet benzin üretemez ama  apartman  yapabilirmiş..



 
Devlet özelleştirmeleri yaparken, yine Cumhuriyetin kıt ve kutsal kaynaklarıyla yaratlan özel sektöre ait bir çok şirket kriz fırsatçılarına gün doğdu. Bankadan,sigorta şirketine,dondurulmuş gıdadan su işletmelerine perakende zincirlerinden tekstil şirketlerine kadar yüzlerce şirket el değiştirdi ve yabancı sermayeye geçti.



 
Tüm bunlar olurken , istihdamda da ilginç bir süreç izlendi ve  yüksek öğrenime dayalı yığınla iş kolu dahil bir çok alanda yabancılar görülmeye başlandı. Anlaşılan o ki bu etki artarak devam edecek çalışan kesin bu işlerden daha fazla ve olumsuz etkilenecek.



 
Binlerce komşu ülke yurttaşınn özellikle İstanbul'da  ve kayıt dışı olarak  çocuk bakıcılığı ve inşaat işleri gibi alanlarda çalıştığını en yetkili ağızlardan öğrendik ve biliyoruz. Ama bunlar yetmez…



 
Daha önce yabancı hakem getirmeyle ilgili ön hazırlıklar yapılmıştı..



 
Artık başvuruları alınıyor, doktor ve hemşireler yasal yoldan getirilip çalıştırılacak ,



 
Eczane zincirleri kapıda,devşirme sporcular varlar . Şimdi ithal avukatlar gündeme alındı…



 
Korkarım ardından ,gazeteciler,mali müşavirler ve eli kulağındadır  nihayet yurttaş getirecekler…



 
Ya milletvekillerimiz; niçin olmasın?



 
Özelleştirme sadece domatesi devretmekle olmaz sonu yok bu işlerin, bir başladın mı sonu gelmez !…


 


Kenan Paltun – HH
 


Yazarın Son Yazıları:
Kitaptan Okumak
Karşımıza birisini alalım ve ona diyelim ki
Kaçak