O olmaz işte

O olmaz işte
23 Ekim 2016 17:30

Erdoğan 15 Ekim’de Rize’de kendi adını taşıyan üniversitenin açılışında bir konuşma yapmıştı, o günlerde yazacaktım ama vakit olmamıştı. Şimdi o konuşmasını internetten buldum, önce onu aktarayım kısaca…

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

 
“Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığımız döneminde Türkiye’de altyapısıyla üstyapısıyla her şeyi değiştirdik, cumhuriyet tarihinde olmamış değişiklikleri yaptık ama mesele sadece bu değil ki. İşte 15 Temmuz’ da bir darbe geliyor, niye? Demek ki kafaları değiştirememişiz……Onun için kültür inkılabına ihtiyacımız var. Asıl reformu kültürde yapmamız lazım, kültür ihtilaline, kültür devrimine şiddetle ihtiyacımız var.”

 

 

 
Erdoğan’ın kafasında iktidarının başından beri Türkiye’de kültürü, sanatı, basın ve televizyonun yaydığı kültürü, eğitimdeki kültürü değiştirmek vardı.

 

 

 
Bunun için örneğin Muhtelem Yüzyıl’a karşılık olarak dizi ve film yaptırdı.

 

 
ATV’ye meşhur İslamcı Şule Yüksek Şenler’in kitabını dizi yaptırdı.

 

 

 
İstedi ki Türkiye’de tüm halkın izlediği dizilerin tabiatını değiştirsin ve kendi anlayışını piyasaya hakim kılsın.

 

 
Fakat bu olmadı, olamadı.

 

 
Televizyonlarda Erdoğan’ın istemediği tabiat ve özellikler daha da gür gelişti ve piyasaya tam hakim oldu, üstelik dünyaya hakim oldu.

 

 
Hatta öyle ki, Erdoğan kendi istediği dizileri yaptırırken bile Cumhuriyet kültürü ile yetişmiş ve onunla malul kişileri transfer etti.

 

 
Kendi “dindar ve kindar” neslinden oyuncu bile yoktu zira.

 

 
Mesela şu anda tamamen iktidarın kontrolünde olan Halkbank’ın reklamında bile gürül gürül oynayan Şahan Gökbakar.

 

 
Şahan Gökbakar’ın hangi kültürden yetiştiği ve hangi ülke kültüründe (Atatürk tarafından kurulan Türkiye) yetişme imkanı bulduğu bilinen bir gerçek.

 

 

 
TRT’de yaptırdığı dizilerde oynayanlar da Cumhuriyet’in sanat eğitiminden geliyor.

 

 

 
Ki, zaten Erdoğan’ın zihniyetinde sanatçı, oyuncu, mizahçı yetişmez.

 

 

 
Sanat, oyuncu, mizahçı, tiyatrocu vs. yetişmesi için eleştiri, tepki, farklı düşünme ve bunu ifade edebilme, kalıpların dışına taşma veren ülke iklimi ve bu iklim zemininde her türlü tabuya karşı çıkabiliyor olmak gerekir.

 

 

 
Herhalde etrafında “Reis” diye yalakalanılan bir iktidarın olduğu ülkeden ne mizahçı ne oyuncu ve tiyatrocu, çıkmaz.

 

 

 
Dün gece O Ses Türkiye programında İranlı muhteşem bir şarkıcı vardı.

 

 
Besteyi de kendi yapmış.

 

 

 
O dedi ki, “Bizim ülkemizde kadınların şarkı söylemesi yasak. Benim annem çok yetenekli bir şarkıcı idi ama söylemesi yasaktı. Annem bundan dolayı çok acı çekti. Biz ve sizin diğer çevre ülkeleriniz (Ortadoğu ülkelerini kasyederek) Türkiye’den besleniyoruz, Türkiye’yi izliyoruz.”

 

 

 
Evet, İranlı çocuğu, ülkesini ve diğer ülkeleri de besleyen Atatürk’ün bize verdiği ışıktı.

 

 

 
O ışık bugün sadece bizi doyurmuyor, komşu ülkelerin halkları da burdan besleniyor.

 

 
Okuduğu ezgi yerel bir İran ezigisiymiş, çocuk bunu modernize ederek yorumladı.

 

 

 
Tam bir komşu ülke ezgisiydi, etkilendim.

 

 
Onların kültürü de bizimki gibi milyon filiz verebilir, kendi halkını tıpkı bizim doyduğumuz gibi besleyebilirdi.

 

 

 
Eğer onların ülkesinde de aydınlanma gelebilse ve kurumlaşabilseydi.

 

 
Biz evet, bugün siyasi olarak bittik, mahvolduk ama hala daha beslendiğimiz ve bize bu kötü günlerde anne sütü gibi olan, Cumhuriyet’in nüvesini oluşturduğu ve serpilmesına yön verdiği çok güçlü bir kültürümüz var.

 

 
Az önce Facebook’da rastladım…

 

 
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Türk Halk Bilimi Topluluğu’ndan hocalar Fidayda oynuyorlar.

 

 
Bu çok tipik bir Cumhuriyet kültürü.

 

 
Türk kavimlerinin beden hareketleri ve ritmleriyle oynanan, gelenekten gelen ve üst kültürde yer bulmuş bir halk geleneği bu.

 

 
Cumhuriyet halkın gelenek ve kültürlerini en yukarılara taşıdı, onlar muazzam biçimlerde estetize oldular.

 

 
Erdoğan nasıl bir kültür devrimi yapabilir ki, Türk halkının doğal ve asırlardan gelen ve Cumhuriyet ile onore edilmiş kültürünün üstüne.

 

 
Necip Fazıl’dan kindar-dindar nesil Harmandalı mı yapacak?

 

 
Kindar ve dindar nesil diye birşey yok ki zaten Türk halkının genlerinde, geleneğinde ve estetik anlayışında.

 

 
Kaldı ki Necip Fazıl bile yaşasaydı Erdoğan’ın tarafında asla olmazdı.

 

 
O da bir Türktü ve suni birtakım şeyleri ruhu bu kadar uzun taşıyamazdı.

 

 
Türk halkının kültürü asırlık geleneklerinden, liberal genlerinden, Harmandalı’nın terbiyeli ve kontrollü beden hareketlerininin doğal, masum ve gerçek muhafazakarlığından, bedeni rahat bırakmaya olan özlemden, bedeni ve ruhu özgür bırakmaya olan meylinden gelir.

 

 
Türk halkının sizin kafanızdaki tabularla, bir kişinin emir kulu olmakla, sizin yasaklarınızla, sizin kininizle, intikamınızla, sizin Arap kültürünüzle ne alakası var…

 

 
Bunu zaman herkese daha iyi gösterecek ki…

 

 
Türk halkı kendi benliğine, bugün siyasi koşullar ne kadar da Erdoğan’ın lehine olursa olsun, kendi kültürüyle, Cumhuriyetin koruduğu, ortaya çıkardığı ve onore ettiği kendi doğal kültürü ile ulaşacak yeniden.

 

 
Hiçkimse bu ülkede buna karşı bir ihtilal yapamaz.

 

 
Tüm Meclis’i, tüm kurumları ele geçirip, ülkeyi baskı altında tutabilirsiniz.

 

 

 
Ama hiçkimse bu halkın asırlardan süzülüp gelen ve Cumhuriyet ile serpilip, kabuk edinmiş doğal kültürünü kendi kafasındakilerle ikame etme gücüne sahip değil.

 

 

 

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu