Londra'da Uğur Dündar rüzgarı

Londra'da Uğur Dündar rüzgarı
19 Nisan 2013 02:30

İngiltere Parlamentosu’nda ‘Foreing Policy Centre’ tarafından düzenlenen ‘Türkiye’de Basın ve Medya Özgürlüğü’ konulu toplantıda konuşan gazeteci Uğur Dündar, “İnsan hayatının değeri olmazsa basın özgürlüğü ve demokrasi de olmaz” dedi.

Foreing Policy Centre, Türkiye Proje Müdürü Deniz Uğur’un
başkanlığındaki toplantıya, gazeteci Uğur Dündar’ın yanı sıra Tüm Parti
Parlamenter İnsan Hakları Grubu Başkanı ve Milletvekili Ann Clwyd,
Avrupa ve Orta Asya İnsan Hakları Gözlemcisi Benjamin Ward, Prof.Dr.
Büşra Ersanlı konuşmacı olarak katıldı. İngiliz Parlamentosu’nun Avam
Kamarası’nda gerçekleştirilen toplantıda tutuklu gazeteciler, medya
kuruluşları ve medya sahibi şirketler üzerindeki politik baskı, basın
düzenlemesi, yeni Anayasa değişikliği ve kamuoyunda ‘4’üncü Yargı
Paketi’ olarak bilinen kanun tasarısının basın özgürlüğü üzerindeki
etkisi gibi konular ele alındı. 50 yıllık gazeteci olduğunu ve hayatında
hiç bir gücün önünde eğilip bükülmediğini, sadece halkın gerçekleri
öğrenme hakkına hizmet ettiğini vurgulayan Dündar, şöyle dedi:

 

“Şimdi bazı rakamlar vereceğim. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler
Örgütü’nün basın sıralamasında Türkiye 179 ülke arasından 154’üncü
sırada. Bir önceki yıla göre 6 sıra gerilemiş durumdayız. New York
merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi’nin raporuna göre, Türkiye dünyada
gazeteciler için en büyük cezaevine dönüşmüş durumda. Bugün İngiliz
Gazeteciler Sendikası NUJ’e göre, Türkiye gazeteciler için dünyanın en
büyük cezaevi. Gazeteciler ya işten atılıyor ya cezaevine giriyor ya da
iktidara karşı gelmemek için kafalarında otosansür mekanizması
çalıştırıyor. Her gazete yöneticisinin beyninde bu mekanizma halen
çalışıyor. Ben olguları söyledim. Keşke Türkiye dünyada basın özgürlüğü
sıralamasında bir numara olan Finlandiya ile yarışmış olsaydı. Ben de
büyük bir mutlukla bundan size söz etseydim.”

“TUNCAY ÖZKAN 5 YILDIR CEZAEVİNDE”

Gazeteci Tuncay Özkan’ın 5 yıldır cezaevinde olduğunu söyleyen Dündar,
“5 yıldır hüküm giymeden tutuklu olarak bulunuyor. Böyle bir basın
özgürlüğü, böyle bir adalet anlayışı gelişmiş ülkelerin hiç birinde
olamaz diye düşünüyorum”
dedi.

 

“‘TÜRKİYE’DE İNSAN HAYATININ DEĞERİ 1000 STERLİN CİVARINDA”

Zonguldak’ta hayatını kaybeden 8 madenci ile ilgili mahkeme kararını da
eleştiren Dündar, “Dün bir mahkeme kararı Zonguldak’ta hayatını kaybeden
8 işçinin sorumlusu olan firmanın ihmalinin bedeli olarak mahkeme 25
bin TL ceza hükmetti. Dolayısıyla bir kişinin hayatının değeri 1000
sterlin civarında. İnsan hayatının değeri olmazsa Türkiye’de basın
özgürlüğü de olmaz, demokrasi de olmaz” diye konuştu.

“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN TÜRKİYE’NİN AB’YE ÜYE OLMASI ŞART”

Milletvekili Ann Clwyd da yaptığı konuşmada, Türkiye’nin eski bir dostu
olduğunu ifade ederek, Türkiye’de gazetecilerin yaşadığı sorunlara çok
yakından tanık olduğunu, basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin Kongo
Cumhuriyeti’nden önce geldiğini ve Afganistan’la arasında sadece 2 sıra
kaldığını ifade etti. Clwyd, “Türkiye’nin AB’ye üye olmasının önünde
basın özgürlüğü çok büyük bir engel. Türkiye’nin bu sorunları en kısa
zamanda aşmasını yürekten diliyorum”
dedi.

Milletvekili ayrıca, tutuklu bulunan gazetecileri ziyaret etmek için
resmi girişimlerde bulunduklarını ancak Türkiye hükümeti tarafından 5
aydır cevap alamadıklarını ifade etti. KCK Davası kapsamında
tutuklanarak 8 ay hapis yatan Prof. Dr Büşra Ersanlı da yaptığı
konuşmada, Türkiye’deki problemlerin çok karmaşık olduğuna dikkat çekti.
Türkiye’de basında sansürün inanılamayacak seviyelere geldiğini ifade
eden Ersanlı, “Hapishanedeyken hakkımda çıkan haberlerde beni
destekleyen gazeteciler bile ‘Terörün Kraliçesi’ diye başlık attı.
Terörle Kraliçeyi nasıl bir araya getirdiklerini, bu başlığı hangi amaca
hizmet etmek için attıklarını bir türlü anlayamadım. Türkiye’de
sansürün derecesi belli değil. Mevcut hükümet sansürü çok efektif
biçimde kendi çıkarları için çok iyi kullanıyor. Medya’nın durumu çok
kötü durumda”
dedi.

Avrupa ve Orta Asya İnsan Hakları Gözlemcisi Benjamin Ward da, çoğu
gazetecinin terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla hapis yattıklarına
dikkati çekerek, bu gazetecilerin tutuklanması için ise yeterli delil
olmadığını söyledi. Ward ayrıca Adalet Bakanı’nın yeni Anayasa
değişikliği ve kamuoyunda ‘4. Yargı Paketi’ olarak bilinen kanun
tasarısının onaylanmasının bu gazetecileri etkilemeyeceğini söylediğini
de belirtti.