Korkunun ecele faydası yok

Korkunun ecele faydası yok
25 Ağustos 2012 11:00

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Oda TV’de köşe yazmaya başladı. İşte Tarhan’ın ilk yazısı:
Gaziantep saldırısında ilk gelen haberlere göre 8 kişinin öldüğü, 66 yaralının olduğu söylendiği
sırada, bakanın biri çıkmış “bizim kana filan ihtiyacımız yok, sosyal medyada böyle bir örgütlenme varmış, Gaziantep İzmir olmasın” diyor.

İzmir örneği belli ki onları çok rahatsız etmiş, korkuyorlar. İzmir’de halkın kendiliğinden teröre karşı çıkışından, tek yumruk, tek yürek olma halinden korkuyorlar belli ki. Halkın şahlanışından yaralılara kan yetiştirilmemesi pahasına korkuyorlar. Çünkü kontrolü yitirmekten korkuyorlar. Güvenlik kontrolünü yitirdikleri gibi -bakınız, Hatay’da kontrolü El Kaide’ye, başka yerlerde PKK’ya teslim etmeleri- manipülasyon kontrolünü de yitirmekten korkuyorlar. Çünkü halk bir şey yapacaksa sadece onların istediği gibi yapmalı. Tepkilerin akıtıldığı mecraların vanası onların elinde olmalıdır. Çünkü kendiliğinden oluşan halk hareketlerinin sonucu kestirilemez ve bu da diktatörleri korkutur.

Başbakan ülke yangın yeriyken hızını alamayıp, 10. Yıl Marşına takıyor “sen ne ördün?” diyor. Belli ki hala birşeylerden korkuyor, bilinçaltının dehlizlerindeki korkuyu bir türlü silemiyor. Ülkede terörün kurtarılmış bölgeleri oluşmuş, barış duygusu yok olmuş, bakanları sokakta dolaşamaz hale gelmişken, demir ağlarını bilmem ama başbakan etrafımızı tek kelimeyle düşmanlarla örmüşken… Yardımcısı Arınç, terörist-BDP buluşmasını kadın ve erkeklerin “ahlaksız” sarılmalarından ibaret görür, kendisi ise artık teröristleri cehennem ateşi ile korkutmaya çalışırken bir de kendi bilinçaltı korkularıyla uğraşmakta Başbakan…

“SİZİ RAHATSIZ EDEN VALİ KAYMAKAM VARSA BİZ HALLEDERİZ”

Korkuları kendini koruma güdüsünde öylesine tavan yapmış ki, terör eylemlerinin hükümete karşı komplo olduğuna inanma ve toplumu da inandırarak, zehirleme eğilimindeler. Aslında müttefiki ABD’nin de hükümetin de bu durumdan pek rahatsız olduğu söylenemez. Cenaze timlerince dökülen gözyaşlarının aslında sahte olduğu da anlaşılıyor. Bir iki gün önce Hürriyet gazetesinin sürmanşetinde de yeraldığı üzere, eli sopalı kardeş Obama’nın ülkesinde oynanan savaş oyunlarında teröristlerin nereyi bombalayacaklarının dahi kurgulandığı anlaşılıyor. Senaryoların gerçeklerle örtüşmesinden, Gaziantep saldırısının kimlerle veya kimlerin denetimi ya da öngörüsüyle hazırlandığını ortaya koyuyor. Terörle neden etkin mücadele edilmediği, terörün aslında kim için, hangi kirli planlar için kan döktüğü de anlaşılıyor. Taşeron PKK, koruyucusu olan ve kendi adına eylemler planlayan ABD’nin koşulsuz destekçisi bir hükümeti nerden bulacak ki, bu hükümete komplo kursun? Oslo’da, sömürgecilerin denetiminde yapılan toplantıda, “sizi rahatsız eden vali, kaymakam varsa bize şikayet edebilirsiniz, biz hallederiz” diyen hükümeti neden zor duruma soksun ki?

Şehirlere konulan bombaları kimin koyduğunu hükümetin bildiğinden öte onayladığının da resmidir bu olan bitenler.

7-8 yıl içinde, ABD önderliğinde ve sömürge masalarında hazırlanan dış politika planına ve savaş oyunlarına göre Irak Kürdistanı’ndan sonra, Suriye Kürdistanı da kurulmuş, terör örgütü büyük bir moral ve taban kazanmıştır bu hükümet sayesinde. Hatta Türkiye’den de bir parça koparıp, Akdeniz’e açılma hayalleri bile kurmaya başlamıştır. Terör, mütemadiyen açılıp /saçılan, barış, müzakere, demokrasi masalı ile sırtını sıvazlayıp güçlendirenlere karşı niye komplolar düzenlesin ki? Bölgeyi dizayn etmede kullanılan bir cinayet makinesi başka nasıl bir hükümet ister ve niye ister söyler misiniz?

BEYZBOL SOPASI KORKUSU

Beyzbol sopası korkusu da etkili olmuş ki, bunlar artık her şeyi Suriye’ye yorma ve her fırsatı Suriye’ye girme düzlemine sokar olmuşlar. Karşılığında ne alındığı tahmin edilebilen ama bilinmeyen verilmiş sözlerin korkusuyla belli ki, yakında “Kandil Suriye’dedir” deme ihtimalleri bile var. Ancak insanların kafasının kesildiği, kadınların zorla tesettüre sokulduğu, çocukların katledildiği bir savaştan nemalanma derdini savaş istemeyen insanlar ülkesinde anlatmaları zor görünüyor. Ama savaşa bahaneler arayan bir adam için her yol da mübah görünüyor. Nedeni ne olursa olsun, ölen masum terör kurbanları üzerinden her fırsatta Suriye’ye savaş ihracı vurgusu yapılması korkunç ve ancak, sömürge hükümetlerine yakışır bir yöntem. Ve bu yöntem, aklımıza doğal olarak şu soruyu getiriyor. Suriye konusunda kamuoyunu ikna edebilmek için daha büyük terör eylemleri etkileyici olabilir mi? Bu sorunun yanıtı ve olasılıklar düşünülmeli.

Umarım bu kötücül oyun Suriye’ye Amerika adına girme konusunda pek hevesli hükümetin savaş istemeyen Türk halkını ikna etmek için daha büyük terör eylemlerini teşvik etmez. Umarım, bu kötücül ortaklık teröre karşı kamuoyunda yükselecek tepkileri dönüştürüp iktidarın Suriye politikası lehine bir destek dalgası yaratma amacına gerçeklik kazandırmaz.

Sonuç; sömürgecilerin hem teröre hem de onun arkadaşı olan bu hükümete şiddetle ihtiyacı var. Bunu özellikle de korkularını kaşıyarak yapmaya ihtiyacı var. Yoksa yüzyıllık hesaplarını yine ötelemek zorunda kalacaklar.