Kılıçdaroğlu küresel güçlerin CHP’ye monte ettiği tesadüf genel başkanıdır

Kılıçdaroğlu küresel güçlerin CHP’ye monte ettiği tesadüf genel başkanıdır
23 Haziran 2014 10:47

Meşhur bir oyunda ideali için yürüyen çok kalabalık topluluğun içinde tesadüfen bulunan ve ne için yürüdüğünü bilmeyen iradesiz, zayıf,naif, çapsız, korkak, bağımlı, çelimsiz, gayesiz, heyecansız biri başka göstericinin düşürdüğü bayrağı eline alır yürümeye devam eder; kalabalık onu lider sanır, peşinden giderler.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Ve o tesadüf adamı lider olur, oyun gereği.

 

Bu oyun yaşamdaki gerçeklerden birinin yansımasını gösterir.

 

Dünya da böyle tesadüfi liderler çok vardır.

 

Özellikle ekonomik olarak geri kalmış ve kültür seviyesi düşük dogmatizmin baskın olduğu Doğu ülkelerinde tesadüfi liderler hayli fazladır.

 

Ekonomik olarak kalkınmış, demokratik değerleri maksimal seviyeye yükselmiş,bilgi toplumu olmuş ir. Batı ülkelerinde ise tesadüfi liderlere yer olmadığı gibi tesadüfen verilen görevlerde yoktur.

 

Tesadüfi liderlerin bol olduğu ülkelerden biride maalesef Türkiyemiz’dir; tıpkı yukarıda bahsettiğim oyunda olduğu gibi.

 

Günümüzde bu tesadüfi liderlerden tesadüf gerçekliği bakımından biri de CHP genel başkanı olan Kılıçdaroğlu’dur ki bahsettiğim oyunda geçen sahneye çok uygundur.

 

Kılıçdaroğlu’nun sadece dört yıllık CHP genel başkanlığını izleyerek bu kanıya varmadım.

 

22.Dönem Parlamentosu’nda birlikte görev yaptık Kılıçdaroğlu ile.

 

Oda o zaman sade bir milletvekiliydi.

 

Oradan da kendisini çok iyi tanıdığım gibi o da beni ANAVATAN partisinin çok etkin ve TBMM’de en çok konuşan birkaç milletvekili olmamdan dolayı tanıdığından zerre kadar şüphe yoktur.

 

Gerçi onun beni tanıması bana hiçbir artı değer getirmez.

 

Ama Kılıçdaroğlu’nun sözleri ile icraatlarının taban tabana zıt olduğunu ve CHP’yi Atatürk’ün kurduğu o özgün parti olmaktan çıkardığını hemen peşinen söyleyeyim.

 

Zaten en son yaptığı Diyarbakır ziyaretinde içindeki Atatürk ve Cumhuriyet değerleri karşıtlığı ile Kürtçülük sevdalılığını bütün çıplaklığı ile ortaya dökmüştür ki bunları Türk milletine anlatmaktan,tekrar etmekten başka çareye gerek yoktur.

 

Bakın Kılıçdaroğlu Diyarbakır konuşmasında ‘’Bizi hala 1930’ların, 40’ların CHP’si gibi düşünmeyin… CHP’mi bırak o eski CHP deniyor. Hayır arkadaşlar CHP değişti’’ incilerini dökerek Atatürk’ün kurduğu CHP ve 1930’lar ile 40’larda inşa ettiği modern Cumhuriyet’e husumetini açıkça göstermektedir.

 

Kılıçdaroğlu’nun yukarıdaki sözleri nedeni ile BOP Eşbaşkanı Recep Erdoğan’ın CHP, Atatürk ve İnönü’yü eleştirmesine gerek yok; ondan daha iyisini kendisi içindeki büyük husumetle yapmaktadır.

 

Yine Diyarbakır’da Kılıçdaroğlu ‘’Akil insanlar heyetini biz önerdik’’ diyerek PKK istekleri doğrultusunda Recep Erdoğan çıraklığını ispat etmiştir.

 

Ben Kılıçdaroğlu’nun Recep Erdoğan’ın çırağı ve yedeği olduğunu düşünürken ‘’Boynuz kulağı geçti’’ atasözümüzde olduğu gibi PKK’nın azgın bölücü istekleri doğrultusunda onu fersah fersah geçtiğini yine Diyarbakır konuşmasında çözüm süreci dedikleri iğrenç ihanet sürecinden bahisle ‘’Süreç yasal bir zemine oturtulmak zorundadır’’ sözlerini sarfederek Türkiye’yi bu konuda zorunlu bir konuma getirmek istiyor.

 

Recep Erdoğan bu konuda daha insaflıymış, hiç olmazsa sadece ‘’çözüm süreci’’ diyerek PKK’yı oyalıyor.

 

Kılıçdaroğlu Efendi Atatürk’ün büyük milletimizin kanları ile kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti senin çiftliğin mi ki, böyle bol keseden atarak ‘’çözüm süreci’’ denilen ‘’ihanet süreci’’ni yasal zemine kavuşturmak istiyorsun?

 

Bu ne kurnazlık, Ankara’da oy almak için MHP’nin Bozkurt işaretini yapıyorsun ama Diyarbakır’a gittiğinde içindeki gerçek düşünce olan ırkçı Kürtçülüğün dik alasını yapıyorsun.

 

Yine Diyarbakır konuşmasında ‘’Sorun tarihsel kökleri olan bir sorun. Yeri ve zamanı geldiğinde biz kendi tarihimizle yüzleşmeliyiz’’ talihsiz sözlerini söyleyerek içinde sakladığı Atatürk ve Cumhuriyet tarihine olan kinini dışarı boşaltmıştır.

 

Halbuki, Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye sayesinde Türk ve Kürtler eşit yurttaşlar olarak çağdaş tüm haklara kavuşmuşlardır.

 

Eğer Atatürk olmasaydı bir Saddam’da Türkiye’nin güneydoğusunda çıkarak Kürtleri toplu katliamlara tabi tutardı.

 

Bu ne nankörlük Kılıçdaroğlu bak sen Kürt kökenli olduğun halde gelip Anamuhalefet partisi lideri olarak Atatürk’ün makamına oturmuşsun; ne güzel ne hoş demokratik bir olgu ama Cumhuriyet’in değerlerini inkara kalktığın zaman her şey çirkinleşiyor.

 

Eğer Atatürk ve kurduğu Cumhuriyet değerlerine nankörlük etmezsen yarın başbakan bile olursun ama CHP genel başkanı oluncaya kadar içinde sakladığın her tür kin ve PKK isteklerinin takipçiliğini açıklamış durumdasın.

 

Yine Diyarbakır konuşmasında Kılıçdaroğlu ‘’Haziran 2013’de İl Özel İdaresi Kanunu’nun değişmesi için kanun teklifi verdik.Bazı yer isimlerinin değişmesi gerekir’’ diyerek makamında oturduğu Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni her açıdan tahrife yönelerek bu konuda küresel güçlerin diğer işbirlikçisi Recep Erdoğan ile nasıl bir yarışa girip Kürtçü ırkçılık yaptığını görmekteyiz.

 

Şimdi sıkı durun Kemal Kılıçdaroğlu denen zatın Recep Erdoğan gibi elikanlı PKK lideri Öcalan’ın nasıl da emrinde olduklarını açıklayacağım.

 

Öcalan ‘’şak’’ diyor, bunlar ‘’tak’’ diye yapıyor.

 

Öcalan’ın ‘’TBMM’de Hakikatleri Araştırma ve Uzlaşma Komisyonu kurulsun’’ talebi vardı Recep Erdoğan’dan.

 

Recep Erdoğan 3 Aralık 2010 tarihinde insanlık katili Öcalan’ın bu isteğine karşılık PKK’ya mesaj göndererek ‘’Hakikatleri Araştırma Komisyonu’’ kuracağını söyledi ama 2011 genel seçimi öncesi milliyetçi oyları kaybetme korkusu ile bunu yapamadı.

 

Kılıçdaroğlu’da Recep Erdoğan’dan bu konuda hiç de geri kalmayarak bebek katili Öcalan’ın aynı isteği doğrultusunda ‘’Parlamento’da uzlaşma komisyonu kuralım’’ düşüncesini tekrar canlandırmıştır.

 

Kılıçdaroğlu PKK’nın bölücü, ırkçı Kürtçü talepleri doğrultusunda Erdoğan ile doğrudan bir yarışa girmiştir.

 

Hem de Atatürk’ün kurduğu ve modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin oluşturucusu CHP’nin tepesinde oturarak.

 

CHP’nin kucağında oturup sakalını yolmaktadır Kılıçdaroğlu.

 

Kılıçdaroğlu çok belirgin bir ‘’şark kurnazlığı’’ yapmaktadır.

 

Cumhuriyet Halk Partisi’ni ideolojik saplantılarına uygun olarak dönüştürürken hep bu ‘’şark kurnazlığı’’ taktiğini uygulamaktadır.

 

Atatürk, Cumhuriyet, Bayrak, bazen Türk der ama inandığı ideolojiye göre hareket eder.

 

Bu tam bir zavallılıktır.

 

Örneğin, yakın geçmişte de ’’Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’’nın uygulanmasını bölücü çevrelere söylemiştir ki bu onun PKK’nın daha ileri seviyedeki isteklerine giden yolda kabul niyetinin çok açık göstergesidir.

 

Kılıçdaroğu şunu çok iyi bilmektedir ki demokratik değerleri, ekonomisi ve bilgi seviyesi bakımından kalkınmış Avrupa ülkeleri için yararlı olan ‘’Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’’ Kürtçü bölücülük yolunda federasyona giden ilk adımdır.

 

Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun bu talebi hiç de iyi niyetli kabul edilemez.

 

Halbuki Atatürk hiçbir koşulu kabul etmeden ‘’üniter devlet’’ yapısını çatlaklara meydan vermeden kurmuştur.

 

Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tutan,savaş açıp askerlerimizi şehit eden o zamanki teröristler nedeni ile yöre halkının yaşadıkları coğrafya için kullandıkları ‘’Dersim’’ adını kaldırarak yerine ‘’Tunceli’’ deyip terörizmin izlerini silmişken Kılıçdaroğlu tekrar aynı adı kullanarak kapanmış bir yarayı maalesef kaşımıştır.

 

Kılıçdaroğlu 2010 yılında CHP genel başkanı olduktan sonra partinin yönetim kadrosunu tamamen değiştirmiş ve Atatürk’ün kurduğu bu yapıyı tanınmaz hale getirmiştir.

 

Nerede Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı isimler var ise onları etrafına toplamıştır.

 

2011 seçimlerinde partisindeki mevcut ulusalcı-miillici, Atatürkçü milletvekillerini tasfiye ederek yerlerine bilhassa da CHP ile ilişkisi olmayan küreselci, Cumhuriyet değerleri karşıtı kişileri milletvekili yapmıştır..

 

Zaten Kılıçdaroğlu’nun en büyük kusuru yaptığı yönetimsel uygulamalardan da anlıyoruz ki Cumhuriyet değerlerine ve Atatürk devrimlerine karşıtlığıdır.

 

Kılıçdarolu’nun söylemlerinde dikkatimi çeken hususlardan biri de geçmişte diğer siyasal partilerde siyaset yapmış herkesi Cumhuriyet Halk Partisi’ne davet eder ama gayrimilli olanları kabul eder, millici Atatürkçü olanları kapısına bile uğratmaz.

 

Kılıçdaroğlu’nun genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkıcı ‘’Dersim’’ olayları nedeni ile Atatürk ile bir iç hesaplaşma içinde olduğu konuşmalarının satır aralarında ve parti yönetimi uygulamalarından çok belli olmaktadır.

 

Dört yıl içinde bunu anladık.

 

Yönetimlere baktığımız zaman CHP’de ırkçı-mezhepçi bir tutumun varlığı kendini açıkça göstermektedir.

 

Bunu yazdığım için kimse beni karşı kutuptan mezhepçi olarak göstermesin.

 

Çünkü bu konuda fikirsel mazim çok temizdir ve yine aynı kanaati taşıyorum.

 

22.Dönem de 2006 ve 2007 Bütçe görüşmelerinde ANAVATAN grubu adına bütçe görüşmelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı bütçe konuşmalarını ben yaptım.

 

Aleviliğin Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlanarak cemevlerinin de ibadethane olarak kabul edilmesini ilk olarak ben teklif ettim.

 

TBMM tutanakları bu gerçeğe en yakın tanıktır;isteyen internetten girip okuyabilir.

 

Ama Kılıçdaroğlu’nun mezhepçi takımını elinden geldiği kadar öne çıkardığı bir gerçek.

 

Bu hatayı ve yukarıda sıraladığım ülkeyi bölücü hataları kamufle etmek için müftüleri milletvekili yapıp dinsel demeçler verdirmek yetmiyor.

 

Seçmen artık böyle şeyleri yemiyor.

 

Kılıçdaroğlu’na önerim şudur ki, “şark krnazlığı’’nı bırak ne dindarlara müftü demeci verdirmekle sağ seçmenden oy alabilirsin ne de PKK’nın ve bebek katili Öcalan’ın isteklerini Kürt seçmene slogan olarak tekrarlamakla Kürtlerden oy alabilirsin.

 

Kimse yanlış anlamasın ben ben ilahiyatçı ve müftülerin siyaset yapmasına ve milletvekili olmasına karşı değilim; üstelik CHP’deki müftü milletvekilinin demeçlerini de çok yakından takip eder, kendisini de taktir ederim.

 

Ben yanlışlıkların dinsel duygularla örtülmesine şiddetle karşıyım.

 

PKK’nın avukatını bile hem de kazansın diye İstanbul’dan milletvekili yaptın yine sana oy vermediler ve hiç uğraşma bundan sonra da vermeyecekler.

 

Yanında eğer çıkarı doğrultusunda yönlendirmeler yapan sözde danışmanlar değil PKK için önerdiğin ‘’Akil adamlar’’ değil ‘’Akil danışmanlar’’ bulundursaydın, sağdan ve Kürtler’den oy alma yöntemlerini sana öğretirdi.

 

Ama yukarıda belirttiğim gerçekler ışığında senin niyetin hiç de iyi değilmiş; meğerse PKK’nın talepleri için çalışıyormuşsun.

 

Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’ni Cumhuriyet devletinin kurumlarını örmek için kurmuştur.

 

Ve partinin ilkeleri ebedidir.

 

Cumhuriyetçilik.

Laiklik.

Halkçılık.

Devrimcilik.

Devletçilik.

Milliyetçilik.

 

Kılıçdaroğlu, yukarıda sıraladığım hangi ilkeyi parti programında canlı tutmaktadır?

 

Yazımın başlığında ifadesini bulduğu gibi Kılıçdaroğlu tesadüfi genel başkandır ama tek farkla ki bu tesadüf olayı kendisi için oluşturanlar küresel güçlerdir.

 

Cumhuriyet Halk Partisi modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran bir partidir.

 

Bu nedenle tarihsel çizgisinden çıkmamalıdır, dönüştürülmemelidir.

 

Ama bunu Kılıçdaroğlu vasıtası ile büyük oranda başardılar.

 

Kısaca bugünkü CHP eski Cumhuriyet Halk Partisi değildir; Kılıçdaroğlu’nunda Diyarbakır’da çok açık olarak ifade ettiği gibi.

 

Tüm CHP tabanının ve ulusalcı siyasal önderlerinin silkinerek Cumhuriyet Halk Partisi’ni aslına döndürmeleri olası mıdır?

 

Cesaret ve bilginin olduğu hiçbir şeyde zorluk yoktur.

 

Dogmatik inançlar nedeni ile yaptığı akılcı ve bilimsel devrimlerden dolayı CHP ile hesaplaşmasını tamamlamayan veya ikna olmayan kitlelerin varlığı yanında bir de Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığındaki Atatürk’ün partisi hiçbir zaman iktidar olmayacaktır.

 

Bu nedenle ulusalcı-Atatürkçü delikanlı ruhlu (kadın-erkek) CHP’li siyasetçierin, milletvekillerinin harekete geçmesi gerekmektedir.

 

Sürekli milletvekili kalabilmek veya olabilmek için yanlışlıklarla dolu bir genel başkana yalakalık yapmak azap veren bir tutsaklıktır.

 

Siyaset ‘’Siyaset Sosyolojisi’’ bilimi verileri ile yapılır ve sonuca ulaşılır.

 

Ben uzun süreden beri CHP’nin bu hazin durumunu çok açık olarak yazıyorum.

 

Bakın aşağıda linkini verdiğim ve 30 Ocak 2013 tarihinde yazdığım ‘’CHP’NİN YOL HARİTASINI ANCAK SİYASAL GENLERİ ÇİZER’’ makalem bir uyarı niteliğindeydi ki her şey yalın halde anlatılmıştır.

 

CHP’NİN YOL HARİTASINI ANCAK SİYASAL GENLERİ ÇİZER

 

[email protected]

 

İbrahim ÖZDOĞAN twitter

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!