İşte Gezi direnişinin bilançosu

İşte Gezi direnişinin bilançosu
27 Temmuz 2013 09:50

Taksim Gezi Parkı eylemlerinin kıvılcımı, 27 Mayıs’ta çakıldı.

Kısa sürede özgürlük ve demokrasi taleplerinin yükseldiği bir halk direnişine dönüşerek dalga dalga yayıldı.

Gezi Parkı’na Topçu Kışlası adı altında AVM inşaatı projesi 2011 yılında
başbakan tarafından gündeme getirildi. Kışlayı da kapsayan Taksim
Yayalaştırma Projesi’nin inşaatı ise 31 Ekim 2012’de başladı.

Çalışmalar kapsamında kışla projesi için koruma kurulunun onay
vermemesine karşın, 27 Mayıs gecesi saat 22.00’de parkın Asker Ocağı
Caddesi’ne bakan duvarı yıkıldı ve 5 ağaç yerinden söküldü. Projeye
karşı 2 yıldır hukuki mücadele veren Taksim Dayanışması üyesi küçük bir
grup yıkımı engelledi ve daha fazla ağaç kesilmemesi için birkaç çadır
kurarak parkta nöbet tutmaya başladı. 28 Mayıs günü olay duyuldu ve
yıkım protesto edildi.

BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder tekrar çalışmaya başlayan iş
makinelerini önüne geçerek durdurdu. 29 Mayıs günü sabaha karşı 05.00’te
parkta ağaç nöbeti tutan çadırlar güvenlik güçleri tarafından yakıldı.
Yıkım çalışmaları yeniden başladı. Aynı gün 3. köprünün temelini atan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Ne olursa olsun, karar verdik, yapacağız”
dedi. Akşam saatlerinde protestocular ve milletvekili Önder yıkımı
tekrar durdurdu. Parkta gecelemek için tekrar çadırlar kuruldu. 30 Mayıs
günü parktaki yıkımı protesto etmek için yapılan eyleme polis sert bir
şekilde müdahale etti. Gezi protestoları iki aydır tüm yurtta sürüyor.

715 gözaltı 31 tutuklu

İstanbul’da cadı avı

Gezi Parkı’nın yıkılmaması için yapılan eylemler kapsamında İstanbul’da
toplam 715 kişi gözaltına alındı, 31 kişi tutuklandı. Gözaltına
alınanlar hakkında gruplar halinde davalar açılmaya başlanırken mağdur
şikâyetleri üzerine başlatılan soruşturma ise oldukça yavaş ilerliyor.
Orantısız güç kullanan polisler hakkındaki şikâyetlerin birleştirilerek
tek bir dosya üzerinden yürütüldüğü belirtiliyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıkladığı bilgiye göre,
İstanbul’da Gezi Parkı’nın yıkılmaması için gerçekleştirilen eylemlerin
ardından 715 kişi gözaltına alındı, soruşturma savcıları 179 kişiyi
tutuklaması istemiyle sevk etti, 41 kişi tutuklandı. Tutuklananlardan
10’u, itiraz üzerine tahliye edildi. 57 kişi hakkında denetimli
serbestlik kararı verildi. Basın yayın organlarında ve sosyal medyada,
hakaret ve benzeri suç oluşturabilecek yayınlar nedeniyle İstanbul
Cumhuriyet Savcılığı’nca 110 adet soruşturma başlatıldı. Bunların büyük
çoğunluğu üst düzey devlet görevlilerine hakaret suçundan dolayı yapılan
soruşturmaları içeriyor.

Gözaltılar nezarette ve çöplükte olmak üzere ikiye ayrıldı

Başkentte resmi bilanço başka, gerçek başka

Gezi Parkı’nda başlayan ve yurt geneline yayılan direniş eylemlerinde
polis kurşunuyla Ethem Sarısülük’ün yaşamını yitirdiği başkentte,
eylemlerdeki gözaltı sayıları bile tutulamadı. Çünkü iki tip gözaltı
yapıldı; bir resmi kayıtlara girenler, bir de sokaklardan toplanıp
nezarethaneye konulmadan Mamak çöplüğüne dövülerek bırakılanlar. Resmi
olan gözaltı sayısı bile binlerle ifade edilirken polisin müdahalesinde
22’si durumu ağır olmak üzere 1549 kişi yaralandı, 4 kişi gözünü
kaybetti, 8 kişi ağır kırıklı kafa travması yaşadı. Tutuklanan 36
kişiden 21’i itiraz üzerine bırakılırken halen 15 kişi tutuklu.

Ankara’da, polisin asıl hedefindeki yerlerin başında Kızılay ile Kennedy
Caddesi, Kuğulupark ve Tunalı Hilmi Caddesi geldi. Zaten Türkiye’deki
beş kayıptan birisi olan Ethem Sarısülük de 1 Haziran’da Kızılay’da
bulunan Güvenpark’ta katledildi.

Binlerce gözaltı

Hemen hemen her gün polis olaylara müdahale ederken ara sokaklara
dağılanları her gece gözaltına aldı. Ancak başkentte bir ay boyunca
toplam kaç kişinin gözaltına alındığıyla ilgili resmi rakam bulunmuyor.
Bu nedeni ise bir “resmi” olarak gözaltına alınanlar, bir de “gözaltına
alınmış gibi” yapılanların olmasından da kaynaklanıyor.
Yalnızca 31 Mayıs ile 4 Haziran arasında Ankara’da resmi kayıtlara göre
765 kişi gözaltına alındığı dikkate alınırsa, toplam gözaltı sayısının
binlerle ifade edilmesinin abartılı sayılmayacağına dikkat çekiliyor.
Öyle ki 12 Eylül darbesinde olduğu gibi gözaltına alınanların sayısının
çokluğu nedeniyle nezarethanelerde yer kalmayınca spor salonları
“gözaltı merkezine”
dönüştürüldü. Gözaltına alınan kimileri ise Emniyet
yerine mahalle karakollarına bırakıldı. Adliyeye götürülen bu kişiler
nedeniyle kimi savcıların “Bunları nerede gözaltına aldınız?” sorusunu
yönelttiği polisler, “Bizim karakola bıraktılar” yanıtı verdi.

Darbe de çıktı

Gözaltına alınan ve tutuklananlara örgüt üyeliği suçlamasında
bulunulurken Ankara’daki ikinci bir soruşturmanın konusu ise darbe oldu.
Gözaltına alınanlardan kimileri ise “… cebir ve şiddet kullanarak,
baskı, korkutma, yıldırma, sindirme ve tehdit yöntemleriyle devlet
otoritesini zaafa uğratmak, devletin iç güvenliğini, kamu düzenini
bozmak, Başbakanlık, bakanlıklar ve TBMM binalarının işgal edilmeye
çalışıldığı”

suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı.

CUMHURİYET