‘Hepimizin ‘düşünce DNA’sı’ hükûmetin elinde olacak, psikolojik operasyonlar yapmak çok daha kolay olacak’

‘Hepimizin ‘düşünce DNA’sı’ hükûmetin elinde olacak, psikolojik operasyonlar yapmak çok daha kolay olacak’
12 Ekim 2022 09:36

AKP’nin ele geçiremediği tek alanın sosyal medya olduğunu belirten eski AKP Milletvekili ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski Danışmanı, Op. Dr. Turhan Çömez, “Bu yasayla beraber kişilerin algoritmalarının BTK’ya (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) verilmesi mecburiyeti gelecek, bizim düşünce sistematiğimizin kodları hükümetin elinde olacak. Bakacaklar, şu kişinin düşüncesi ne, AKP yandaşı mı, muhalif mi, kime oy verebilir, vermeyebilir, hepimizin düşünce DNA’sı hükümetin elinde olacak, bunun üzerinden psikolojik operasyonlar yapmak ve toplumun beyin kodlarına nüfuz etmek çok daha kolay olacak” dedi.

 

 

 

Turhan Çömez, Sözcü yazarı Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtladı. Rusya’nın Mir Ödeme Sistemi’ne entegre olan Türkiye’ye sert eleştiriler geldiğini hatırlatan Çömez, “şu anda hala Avrupa’dan Rusya’ya birçok ihracat Türkiye üzerinden yapılıyor, ben bunu İngiltere örneğinden biliyorum; Avrupalı birçok firma Türkiye’de iş adamlarına “partner” firmalar kurdurdular ve önce ürünleri buraya gönderiyorlar ve Türkiye’den bu ürünler Rusya’ya “Türk ürünü” olarak satılıyor ve Avrupa bunun farkında. Dolayısıyla, ben önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye çok sert uyarılar geleceğini ve bu konuda eğer rasyonel adım atmazsa daha ağır yaptırımlar geleceğini tahmin ediyorum” öngörüsünde bulundu.

 
“Türkiye’nin çok ciddi bir finans açığı var, sıcak para ihtiyacı var”

 
“Türkiye o kadar kritik bir dönemde ki; şu anda çok ciddi bir finans açığı var, sıcak para ihtiyacı var, Maliye Bakanı Batı’ya yapmış olduğu ziyaretlerden hiçbir netice alamadı ve buradan para bulma ihtimali yok. Maliye Bakanı Nebati İngiltere’ye geldi, İngiliz finans kuruluşlarıyla masaya oturdu ve kendilerine –bunu bilerek söylüyorum, toplantıya katılanlarla görüştüm- bu kuruluşlar “seçimi beklediklerini ve ne tarafa doğru yöneleceğini görmek istediklerini” ifade ettiler. Bu kritik dönemde Erdoğan’ın Körfez ülkelerine, Suudi Arabistan’a, Rusya’ya yönelmesinin temel sebebi para ihtiyacıdır” diye konuşan Çömez, şunları kaydetti:

 

 

“Önümüzdeki haftalarda Erdoğan’a ciddi uyarılar gelebilir”

 
“Erdoğan sıcak parayı bulamadığı takdirde önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerde partisini ve kendisini ciddi anlamda riske edecektir. Zaten bu sebeple Körfez sermayesine ilgi gösteriyor. Ben önümüzdeki dönemde Batı’dan ciddi uyarılar geleceğini biliyorum, bununla ilgili İngiltere’de görüştüğüm bazı diplomatlar bir anlamda Türkiye’nin tutumuyla ilgili kaygılarını iletmişlerdi bana, önümüzdeki haftalarda Erdoğan’a böyle bir uyarı gelirse ve bununla ilgili bir sert tedbir alınırsa sanıyorum Erdoğan bir ikilem içerisinde kalacak.”

 

 

“Türkiye, Avrupa’da artık daha yüksek sesle eleştiriliyor!”

 
İngiltere’de yaşamını sürdüren Çömez, “Türkiye artık Doğu liginde bir ülke olarak değerlendiriliyor, bu da Türkiye’nin menfaatine olan bir durum değil, Rusya ile olan yakınlaşma daha yüksek sesle eleştirilmeye başlandı, bunun daha da artacağını tahmin etmek güç değil” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın şu anda bütün fokusunun seçimler olduğunu söyleyen Çömez, “Ekonomik olarak Türkiye’nin geldiği durum ortada, anketler Erdoğan’a durumun hiç de iyi olmadığını, ciddi manada oy kaybettiğini gösteriyor, insanların tabanda büyük bir ekonomik kriz içerisinde olduğunu, şikayet ettiğini hatta feryat ettiğini görüyor, böyle bir atmosferde gerçekçi çözümler üretmek yerine muhafazakar söylemlerle ve çok hassas olan konuları kaşıyarak ne yazık ki buradan oy devşirmeye çalışıyor, çok tipik bir Erdoğan politikası” ifadeleriyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını örnek gösterdi.

 

 

“Erdoğan korkuyor ve halkı korkutarak, susturarak bu korkularından kurtulmaya çalışıyor”

 
İktidar tarafından getirilmeye çalışılan ve kamuoyunda “sansür yasası” olarak adlandırılan düzenlemeler hakkında da konuşan Çömez, şu görüşlerini aktardı:

“Erdoğan korkuyor ve halkı korkutarak, susturarak bu korkularından kurtulmaya çalışıyor. Uzun yıllar boyunca planlı bir şekilde ulusal medyayı kontrol altına aldı, artık bağımsız yayıncılık yapan medya kuruluşları çok sınırlı, öte yandan ana akım ve ulusal medyanın neredeyse yüzde 85-90’ı hükümetin kontrolündeyken yerel medyayı da ihmal etmedi. Yerel medyadaki nüfuzunu ve kontrolünü yerel yönetimler marifetiyle arttırdı, şu anda Reklam Kurumu’yla beraber yerel medyanın da hayatını idame ettirebilmesi için iktidara bağımlılığı söz konusu. Şu anda söz geçiremediği bir tek alan kaldı, o da sosyal medya. Seçime doğru sosyal medya üzerinden düşüncelerini paylaşan, haberleri paylaşan gazeteciler, sivil toplum örgütleri, sade vatandaşlar Erdoğan için bir korku unsuru haline geldi, Erdoğan korktuğu için korkutmak istiyor.”

 

 

“Özel anketler var, Erdoğan ciddi anlamda güç kaybettiğinin farkında”

 
Çömez, “İnsanların olabildiğince gerçekleri duymadığı, konuşamadığı bir seçim atmosferinde genel seçimler eğitmek istiyor, kendisine verilen özel anketler var, oylarının iyice düştüğünün, ciddi anlamda güç kaybettiğinin farkında” diye devam etti, ardından şunları ifade etti:

 
“Hepimizin düşünce DNA’sı hükümetin elinde olacak, psikolojik operasyonlar yapmak çok daha kolay olacak”

 
“Bu yasayla beraber kişilerin algoritmalarının BTK’ya (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) verilmesi mecburiyeti gelecek, bizim düşünce sistematiğimizin kodları hükümetin elinde olacak. Bakacaklar, şu kişinin düşüncesi ne, AKP yandaşı mı, muhalif mi, kime oy verebilir, vermeyebilir, hepimizin düşünce DNA’sı hükümetin elinde olacak, bunun üzerinden psikolojik operasyonlar yapmak ve toplumun beyin kodlarına nüfuz etmek çok daha kolay olacak.”

 

 

“Erdoğan seçimi kaybederse ana muhalefet sıralarında oturup o partiye liderlik yapmaz!”

 
Çömez, “Erdoğan seçimi kaybederse ana muhalefet partisi lideri olarak siyasete devam eder mi sizce?” sorusuna da şöyle yanıt verdi:

“Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi halinde partisinin başında kalacağını sanmıyorum, Erdoğan ana muhalefet partisi sıralarında oturup o partiye liderlik yapmaz ve yapamaz. Zaten bunu hisseden partililer var, bakın küçük küçük çıkışlar başladı; Metin Külünk’ün söylemleri, Süleyman Soylu’nun son çıkışları, öte yandan Numan Kurtulmuş ve ekibinin davranış biçimi, keza Akar’ın hareketlilikleri, bütün bunlar parti içinde Erdoğan sonrası hazırlığa işaret ediyor ve parti içerisinde bir genç jenerasyon yeni dönemde partiyi nasıl toparlayacaklarının hesaplarını yapmaya başladılar.”

 

Röportajın tamamını okumak için tıklayın.