Hammurabi yasaları ve Recep’in yasa dışı davranışları

Hammurabi yasaları ve Recep’in yasa dışı davranışları
21 Temmuz 2013 16:58

Sevgili okurlarım, bu yazımı Recep’in,topyekun Türk Milleti’nin Gezi Parkı demokratik tepkileri dolayısıyla ”Eğer şiddet varsa,şiddetin karşılığı şiddettir;bunu herkes böyle görecek” talihsiz ama kendinden beklenebilen sözlerine atıfta bulunarak kendisine ithaf ediyorum.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Öncelikle Stanislaw Jerzy Lee’nin ”Despotlar terör estirmeye başladığında rahat uyuyabilirsiniz. Tünelin ucu görünmüştür” sözlerini ”Sosyal Psikoloji”nin bir gerçeği olarak yazmama lütfen izin verin.

Hammurabi tarihte uygarlık açılımları bakımından önemli bir krallık olan “Babil Devleti’’nin kralıdır ve ilk hukuk devleti ilkelerini yansıtan,çok ağır cezalarda olsa tüm halkının haklarını yasalar çerçevesinde garantiye almış yazılı yasaları uygulamaya koymuş bir kraldır.

Babil Devleti’ni keyfi olarak değil,bu yasalara göre yönetmiştir ki, toplam 282 maddedir.

Babil Devleti bugünkü Mezopotamya bölgesinde Sümerler’in yıkılışından sonra yaklaşık M.Ö. 2000 li yıllarda kurulmuştur.

Sümerler ise M.Ö. 3500-2000 yılları arasında devlet kurmuş olarak yaklaşık 1500 sene yaşamışlar ve uygarlığın en önemli aracı olan “yazı’’ dahil insanlığı rahata, gönence (refah), dünyayı uygarlığa kavuşturan temel binlerce buluşun sahipleridir ki, çok daha önce Orta Asya’dan gelen Türkler olduğundan artık kimsenin kuşkusu yoktur ve Büyük Atatürk’de bu konuda çok çaba sarf etmiştir.

Aslında ilk yazılı yasaları yayınlayan Sümer kralı Urgakina’dır.

Sümerler’den sonra kurulan Babil Devleti’nde M.Ö.1894 de kral olan Hammurabi hazırladığı 282 maddelik yasasını geçmişteki Sümer geleneklerinden ve ilk yazılı yasaları yayınlayan Sümer kralı Urgakina’nın yasalarından yararlanarak yapmıştır; çok sert olmakla birlikte genellikle kısas yöntemine dayanır.

Urgakina yasaları ile Hammurabi yasaları arasındaki en temel ayırtlardan biri de,gerçekten dünya hukuk tarihinde bir devrim niteliğindedir;Hammurabi yasalarını hazırlarken Urgakina’daki dinsel motifli “tanrı kral’’ anlayışı yerine “hayırsever kral, çoban kral’’ anlayışını getirmiştir ki,kesinlikle laikliğin izlerini taşımaktadır.

Sümer kralı Urgakina’nın yasaları sosyal, ticari, yönetimsel ve çeşitli ceza yöntemlerini içeren daha yumuşak uygulamalar barındırmasına rağmen, Babil kralı Hammurabi’nin yasaları çok sert ama yukarıda da bir nebzecik dokunduğumuz gibi tarihte ilk defa hukuk devleti ilkelerini kapsayan ve insan haklarını koruyan mahiyettedir.

Bunların Recep’le ne ilgisi var, birazdan anlayacaksınız.

Sümerler bugünümüzden yaklaşık 5500 sene, Babiller ise 4000 yıl önce devletleri ile yaşamış insan topluluklarıdır.

Aynı zamanda yönetici krallarına baktığımız zaman yazılı yasaları uygulayan ve bunların dışına çıkmayan yasalar ve hukuk devleti anlayışına sahip kimseler.

Ama bugün Türkiye’mizin haline baktığımız zaman yasaları uygulamayan veya çıkarlarına göre uygulayan ve hukuktan fersah fersah uzak zorbalar  koalisyonunun yönettiği,4000-6000 sene önceki beyinlerden ve zihniyetlerden daha geri beyinlerin egemen olduğu, keyfine göre karar veren o zavallı meşin kafaların tutsağı durumdayız; Türk Milleti olarak.

Bakın nasıl?

Başta da yazdığımız gibi Recep “Eğer şiddet varsa, şiddetin karşılığı şiddettir, bunu herkes böyle görecek’’ sözünü bir daha anımsatalım. Yasaları uygulamayan cahil ve zorba yöneticilerde bir gün göreceğini görecek.

Yani bu kişi diyor ki, benim ilkelerime ve yönetim tarzıma karşı gelip, demokratik haklarınızı kullanırsanız, Gezi eylemlerinde olduğu gibi sizin demokratik tepkilerinizi şiddet kategorisine sokar, istediğim gibi sizi polis kurşunu, polis dayağı, polis biber gazı denilen kimyasal silahla, polis copu ile, polis gaz mermisi ile sizi öldürtürüm, sizin gözlerinizi kör ettiririm, dişlerinizi kırdırırım, vücudunuzun tüm organlarını biber gazı ile iyileşmesi mümkün olmayan hastalıklara düçar ettiririm, rahat durun yerinizde.

Sevgili okurlarım, böyle keyfi ve şiddete dayanan bir yönetim anlayışı 4000 sene önce yaşamış ve Hammurabi yasaları ile yönetilen Babil Devleti’nde bile yok.

Bilakis Hammurabi yasaları şiddetten doğan yaralamaların cezasını anında şak diye veriyor ve derhal infaz ediyor.

Bakın Hammurabi yasalarından birkaç örnek vermek istiyorum:

Madde 196:Eğer bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa onun gözü çıkarılır (göze göz).

Gezi demokratik eylemleri nedeniyle gözlerini kaybedenlerin faillerinin ve emir verenlerin cezalarını kim verecek? Kör olan gözlerini kim iade edecek?

Madde 197:Eğer bir kişi başkasının kemiğini kırarsa onun kemiği de kırılır (kemiğe kemik).

Gezi demokratik eylemleri nedeni ile vücutlarının çeşitli yerlerinden ağır,orta,hafif olmak üzere 7000 insanımız yaralandı, sakat kaldı; bu kemik kıranların ve bu emir verenlerin cezalarını kim verecek?

Madde200: Bir adam kendisi ile eşit bir adamın dişini kırarsa onunda dişi kırılır (dişe diş).

Dişleri ağızlarına despotlar tarafından dökülenlerin faillerinin ve baş kışkırtıcının cezasını kim verecek?

Madde 202: Bir adam rütbece kendisinden üstün olan bir adamın vücuduna vurursa halkın önünde öküz kırbacı ile 60 kırbaç vurulur.

Hukuka uygun olarak demokratik tepkiler ortaya koyan insanları haksız yere döven öküzlerin cezasını kim verecek?

Madde 205: Özgür bir adam  başka özgür bir adama vurursa kulağı kesilir.

Dövülen on binlerce özgür, demokratik haklarını kullanan ve şiddetten uzak insanların faillerinin cezalarını kim verecek?

Madde 218: Bir doktor, operator bıçağı ile derin bir yarık açarsa ve hastayı öldürürse ya da bıçak ile bir tümörü açıp hastanın gözünü keserse doktorun elleri kesilir.

Hammurabi’nin bu 218.maddesi Recep’in zalimliği karşısında tam bir ibret vesikasıdır.

Demokratik eylemlerde yaralanan hastaları tedavi eden doktorlar ile onlara bu olanakları sağlayan otel sahibi işinsanlarını tehdit edip cezalandırmaya kalkan Recep, insan ve hasta haklarını koruyan Hammurabi yasaları karşısında bir insanlık düşmanı olmaktan başka biri değildir ve bu haliyle dünya yönetim tarihinde bu konuda eşi yoktur.

Bu haliyle milyonlarca insanın katili Stalin bile onun yanında merhamet timsali sayılır.

Madde 225: Bir veteriner cerrah bir eşek ya da öküz üzerinde ciddi bir ameliyat yapar ve onu öldürürse sahibine değerinin dörtte birini öder.

Vallahi billahi, demokratik eylemlerde yararlananları tedavi etmeye çalışan hekim ve onlara bu olanağı sağlayan işinsanlarını cezalandırmaya kalkan Recep’in gözünde bu hastaların bir eşek veya öküz kadar kıymeti yoktur.

İşte Hammurabi’nin “hukuk devleti’’ anlayışı, işte Recep’in insanlara en azılı işkenceleri tattırmaktan aldığı hastalıklı zevk.

Be adam sen hiç sevgi görmedin mi, çocukluğunda?

Bu soylu millet senin hastalıklı ruh halini çekmeye zorunlu mu?

Madde 229: Bir inşaat yüklenicisi (müteahhit) herhangi bir kişi için bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür.

Madde 230: Eğer bina ev sahibinin oğlunu öldürürse inşaatı yapanında oğlu öldürülür.

Ama bizim haramzade, görmemiş, tıksırıp aksırıncaya kadar millet malını gasbederek yiyen ahbap çavuşlar, Devlet’in parsasını toplamak üzere inşa ve bayındır işlerini yandaşlara vererek çürük yapıların yapılmasına sebep oluyorlar Allah’dan korkmadan.

İleride bu çürük yapılardan dolayı ölenlerin karar verici faillerinin cezalarını kim verecek?

Ya demokratik ve tamamen hukuka uygun eylemlerde öldürülen insanımızın katillerinin cezasını kim verecek?

Birde Gezi olayları dolayısıyla taammüden öldürülen Mehmet Ayvalıtaş (20 yaşında), Abdullah Cömert (22 yaşında), Ethem Sarısülük (26 yaşında), Ali İsmail Korkmaz (26 yaşında),İrfan Tuna adlı yurttaşlarımızın hepsi Alevi inançlı genç insanlar.

Hayır,mezhepçilik yapmıyorum; bilakis Sünni inanca sahip bir yurttaş ve inancının gereğini yapmaya çalışan birisi olarak soruyorum, olaylarda öldürülen gençlerimizin hepsinin Alevi olması tesadüf olabilir mi?

İstatistik dediğimiz bilim dalı böyle bir tesadüfü kabul eder mi?

Bu aşağılık durumu mangalda kül bırakmayan Alevi dernek ve kuruluşları demokrasi ve insan hakları şampiyonluğu yapan ileri Batı ülkeleri ile uluslararası adalet ve yargı kuruluşlarına şikayet etmeyecekler mi?

Bu olaylarda katledilen beş genç insanımızın hepsininde Alevi inanca sahip olmasının bir şüphe doğurduğuna dair delil olarak daha once Recep’in “53 Sünni vatandaşımız Reyhanlı’da şehit edildi’’ söylemi dünya demokrasi ve insan hakları tellallarının önüne konulmayacak mı?

Buradan tarihe not düşmek için yazıyorum, ABD Başkani Obama, Recep’i ülkelerinin çıkarları doğrultusunda biraz daha kullanmak için “uzatmalar politikası’’nı oynasın bakalım;o şark kurnazı radikal dinci kendisini aldatmaya ve kandırmaya devam edecektir; uygar dünyayı karanlıklaştırmaya yardımcı olmak üzere.

 
Onun için insanın hiçbir önemi yok; çünkü onun gözünde insane, hayvandan bile aşağı, hele Türk olursa.

Şimdi “Hammurabi Yasaları’’nın çok önemli bir maddesini yazıyorum ki, önemine binaen en sona koydum.

Bu madde yargıç teminatını ve hukuk devleti anlayışını 4000 sene önce sembolleştiren ve şiddetin sembolü Recep’in bu konuya kafasının basmayacağı saf hukuk harikasıdır ve şöyledir:

Madde 5: Eğer bir yargıç bir davaya bakar ve bir karara varırsa verdiği hükmü yazılı olarak takdim eder; daha sonra verdiği kararda bir hata ortaya çıkarsa ve bu kendi hatasından kaynaklanırsa o zaman davada onun tarafından kararlaştırılan para cezasının on iki katı öder ve halka ilan edilerek yargıçlık makamından el çektirilir ve bir daha asla yargıçlık icra etmek için oraya oturamaz.

Recep bu maddedeki ilkelerin tam tersini yapıyor;ucu kendisine ve diğer dinci veya dinsiz yandaşlarına dokunacak kararları verecek olan yargıçları ve bu yolda işlem yapacak savcıları derhal o görevden alır,aynı zamanda haklarında cezai işlem yapmaya başlar.

Bununlada yetinmez bu bedbaht adam,suçlu bürokrat veya işinsanı yandaşlarını adaletli yargıçlardan korumak için bir gecede hukuk dışı yasaları Parlamento’dan çıkarır.

Recep Efendi birdaha sakın olaki “Eğer şiddet varsa,şiddetin karşılığı şiddettir; bunu herkes böyle görecek’’ sözlerini veya buna benzerlerini söz konusu yapma.

Çünkü bu sözler toplumu gerer ve demokrasiye susamış insanlarda ona göre gardını alır.

Şunu hiçbir zaman unutma; sıkışan insanlar, toplumsal genlerinde “Hammurabi Yasaları’’nın özünü barındırırlar, kendilerini koruyamayan hukuk ve bu hukuku işletmeyen aksine şiddete başvuran yöneticiler karşısında kendilerini korumak ve intikam almak için.

Gençleri haksız yere öldürenlerin, yaralayanların, biber gazı kapsulleriyle gözlerini çıkaranların, kemiklerini, dişlerini, çenelerini kıranların, biber gazı ile zehirleyip iç organlarını işlevsiz hale getirenlerin cezalarını kim verecek?

Tencere,tava,kaşık ve bunların birbirlerine vurulmasıyla evhamlara kapılıp hastalıklı korku haline bürünen insan gerçekten zavallıdır ve bir ülkeyi yönetebilme ehliyetinden çok uzaktır.

Bizim insanımız çok kıvrak zekalıdır; bunları yasaklarsanız eğer hukuk ve demokrasiye uygun yeni yöntemler bulurlar ve asla baş edemezsiniz.

Şimdi ben buradan tüm yurtsever insanımıza, gençlerimize sesleniyorum; hemen bilgisayarınızın başına geçerek sosyal medya yoluyla yeni, hukuka uygun “demokratik tepki’’ yöntemlerini birbirinize ulaştırın.

Recep istediği yöntemleri kullansın,bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Recep nere, 4000 sene önceki Hammurabi nere.

Recep, Hammurabi’den en az 5000 sene geride.

Var mı dünya da eşi ve benzeri Recep’in?


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!