Gökçek'ten bir genç kıza kürtaj sorusu! Geldiğimiz nokta!

Gökçek'ten bir genç kıza kürtaj sorusu! Geldiğimiz nokta!
28 Mayıs 2012 11:51

Vatan Gazetesi yazarı ve kız çocuğu annesi Ruhat Mengi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e çok sert dille yüklendi:Artık olayların ölçüsü iyice kaçtı, tam “dibe vurma” noktasını yaşıyoruz. İnsanın duyduklarına inanması bile mümkün değil ve bu sonuncu gerçekten tek başına toplumun psikolojisini bozmaya yetecek nitelikte..

Biliyorsunuz “kürtaj” tartışması birdenbire gökten zembille inerek gündemin zirvesine oturdu. Zembille inerek, çünkü bunca sorun arasında ve sanki Hükümetin “en ciddi kadın-çocuk sorunlarıyla, her gün onlarca yenisi duyulan kadın cinayet ve tecavüzleri, aile içi ve dışı çocuk tecavüzleriyle” çok yakından ilgileniyormuş, onları halletmiş de geriye bir tek “kürtaj ve sezaryen” konusu kalmış gibi bu konulara yoğunlaşıp yaptırımlara başlaması tam bir “gökten zembille inme” durumu.. Nedenini (ortaya atanlar dışında) kimse anlayamaz.

GÖKÇEK’İN?GARİP?SORUSU

Ve bu tartışma başladıktan sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Twitter’da bir takipçisiyle “kürtaj” tartışmasına girmiş.. Olabilir tabii, çok normal ama Gökçek’in hem de başkent belediye başkanı olarak yazdığı cümleler -ne diyeceğimi kestiremiyorum inanın- tam bir şok!

Kürtaj konusu herkesten ve özellikle “ERKEKLERDEN, HÜKÜMETİN ERKEK ÜYELERİNDEN, ERKEK BELEDİYE BAŞKANLARINDAN, ERKEK EGEMENLİĞİNİ SÜRDÜRENLERDEN” önce “KADINLARI” ilgilendiren bir konu. Bu nedenle kadınların tartışması, sorular sormasından daha doğal bir şey de yok.. Ama Melih Gökçek kendisiyle kürtaj konusunu tartışan Gizem Suyolcu isimli genç kıza (aynen “alkol yasağı” veya alkol içenlere yapılan bir saldırı ile ilgili yazanlara, konuşanlara “ne o, yoksa siz de çok alkol aldığınız için mi yazıyorsunuz” denmesi ya da “darbe iddialarıyla tutuklanıp mahkumiyet kadar uzun süre cezaevinde tutulan” insanlarla ilgili konuşan ve yazanlara “yoksa siz de mi darbecisiniz” denmesi kadar saçma bir şekilde) soruyor; “Sen çok mu kürtaj yaptırdın?”

ANNENİN GÖZYAŞLARI

Aman Allahım, bu gencin ailesi var, çevresi arkadaşları var, belki “erkek arkadaşı ya da nişanlısı-eşi” var, nasıl olabilir? Hem de bu kadar önemli konumda bir siyasetçi böyle fahiş bir hatayı nasıl yapabilir?

Herhalde Gizem Suyolcu yerden göğe haklı olarak “özür dilemesini” istemiş ki cevap şöyle geliyor Gökçek’ten; “Ne özür dileyeceğim. Sen önce benim sorularıma samimi cevap ver”.. “Sen sen ol bir daha haddini aşma”.. Tabii genç kız binlerce kişi tarafından izlenen bu cümlelerin şokuyla önce ailesini düşünüyor ve şu cevapları veriyor;

“Şahsım adına böyle bir olayın içinde yer aldığım ve kalp hastası annemin gözyaşlarına neden olduğum için önce ailemden özür diliyorum.”

“Bunun her şeyden önce aileme yapılmış bir saygısızlık olduğunu gördüm.. Hayatta insanlar onuru, şerefi için yaşar”..

SEN?ÜZÜLME GİZEM!

En sonunda Gökçek “Özür dilemek erdemdir, Gizem özür diledi” diyerek bitiriyor twitlerini.. İşte bir konu tartışılırken “bel altından vurmak” dediğimiz utanç verici şey bunun ta kendisidir. Konunun özünden, tartışmadan çıkıp en kestirme yola saparak muhatabını “utançtan cevap veremez hale getirmeye çalışmak” ..

Eğer bu yola sapan başarırsa burada olduğu gibi kürtaj konusu kapanır, muhatap “dayanılmaz hal alan tartışmadan kendini ve ailesini kurtarmaya” çabalar. Gizem’in düşürüldüğü ve tartışma adabına da, hiçbir adaba da uymayan durum budur. Ve özür dilemesi gereken kişi Gizem Suyolcu değil, bu inanılmaz olaya neden olan Melih Gökçek’tir. Gizem’in annesi de üzülmesin, hastalanmasın, aynı durum bir başka genç için de, konuyu yazan gazeteciler için de rahatça söz konusu olabilir (ki benzer şekilde davranıp tartışmalarda bel altı vurarak kaçan gazeteciler de var, vicdan müsait ise olabiliyor.)

TAZMİNAT ÖDER

Bunları yazarken Gökçek’in büyük hatası adına üzüntü duyuyorum, çünkü bırakın bir belediye başkanını, sıradan bir insan bile mumla arasa kendini bu kadar zor duruma düşürecek bir eylem bulamaz. En azından yazarken “kendi ailesindeki kadınlara bir erkek bu soruyu sorsa ne hissederdi” diye düşünür, empati yapar.. (Lütfen ailesi de empati yaparak değerlendirsin olayı..) Zira eğer anlayışı buysa yakında “kürtaj” konusunu yazan kadın gazetecilere de aynı soruyu sorabilir Gökçek.. Mesela ben yazdım, sorusunu cevaplamamı mı isteyecek? Ona ne bir kadının özel yaşamından, bu nasıl cesarettir? Gizem dava açsa tazminat ödeyeceğini bilmiyor mu?

Gazetecilere “bir tek kelime”leri için bile iddianame hazırlanabilen, soruşturma açılabilen ülkede neden herkese açılamasın?

Kadınların giyimi, kuşamı, dindarlığı, sezaryeni derken bu gidişle kadınlar hayat boyu attıkları her adım için açıklama yapmak veya özür dilemek zorunda kalacaklar. Kadınlar üzerinden siyasete son verilsin artık.. Melih Gökçek’in de yalnız Gizem ve ailesinden değil, tüm kadınlardan özür dilemesi gerekir!

‘Her kürtaj bir Uludere’ ise..

Kürtaj iyi bir tercihtir denemez, elbette “büyük bir zorunluluk” varsa başvurulabilecek bir çözümdür ve 2.5 aylık hamilelik geçmişse izin verilmemelidir. Ama dün yazdığım gibi “mutlaka yapılmasından başka çözüm yoksa”, örneğin evlilik dışı ilişkiden olmuş ve çocuk ortada kalacaksa ya da kadının (erkeğin) yaşı anneliğe-babalığa müsait değil ve kaza sonucu olmuşsa birilerinin “cinayettir, hiç kimse yaptırmayacak” demesinin de anlamı olamaz.

Yapılacak şey “doğum kontrolü” önlemlerinin daha çok tanıtımını sağlamak, istenmeyen hamilelik olmaması için erken yaştan başlayarak bilinçlendirme yapmaktır.

Gelelim Başbakan Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir” sözüne.. Bunu söylemeden önce “Kürtaj cinayettir” demiş olması çok kötü tesadüf değil mi? Düz mantık veya “doğru orantı” ile baktığınızda Kürtaj “cinayet”se ve “her kürtaj bir Uludere” ise matematiksel sonuç “Uludere bir cinayettir” oluyor.

Oysa “karar kim tarafından verilmiş olursa olsun” bunun bir cinayet, yani “kasıtlı öldürme” olmadığını, olamayacağını, büyük bir yanlışlık, bir kaza olduğunu (ama tarihteki olayları bile didik didik sorguladığımıza ve suçlama yaptığımıza göre hesabı verilmeli ki ilerde de bu olay sorgulanmasın) düşünüyordu büyük çoğunluk..

Şimdi Başbakan’ın ağzından başka bir anlam kazandı. Yine “dil sürçmesi” mi denecek bilmiyoruz ama daha önce de yazmıştım; Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarını hazırlayanlar arasında devamlı çelişkiye düşen veya hata yapan birileri var. Çok zeki olduklarını sanarak paldır küldür gidiyor ve toplumun zekasını göz ardı ediyorlar bence!

Aa, bir nokta daha var; Kürtajda 8-10 haftalık ceninler alınıyor, Uludere’de ölenler cenin değil yetişkin insanlardı bildiğimiz kadarıyla.. Benzetme bu açıdan da yanlış sayılır.