Disk: "Taşeron Cumhuriyeti"ne geçit vermeyeceğiz

Disk: "Taşeron Cumhuriyeti"ne geçit vermeyeceğiz
14 Nisan 2013 14:15

DİSK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın taşeron işçilik teklifinin asıl amacının asıl işlerin taşerona verilebilmesi için aranan ‘işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme’ koşullarının kaldırılması veya gevşetilmesi ve asıl işlerin de kolayca taşerona verilebilmesi olduğunu ileri sürerek, “Taşeron Cumhuriyeti”ne giden yolun açılmasına sessiz kalmayacaklarını, “Taşeron Cumhuriyeti’ne geçit vermeyeceklerini” bildirdi.

DİSK Yönetim Kurulu, taşeron sistemiyle ilgili yazılı bir açıklama
yaptı. İşveren örgütlerinin talepleri doğrultusunda, taşeron
uygulamasına ilişkin yasal düzenlemeleri esnetmeyi, yasal sınırları
kaldırmayı amaçlayan AKP hükümetinin, bu yöndeki iradesini son üç yıl
içinde iki defa somut biçimde ortaya koyduğuna dikkat çeken DİSK, “İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasa Taslağı”
nda yer alan daha sonra taslaktan
çıkarılan düzenlemede, asıl işlerin taşerona verilmesine ilişkin
koşuldaki “ile” bağlacının “veya” şeklinde değiştirilmesi öngörülerek
adeta nabız yoklaması yapıldığını vurguladı. DİSK, Geçtiğimiz aylarda
kamuoyuna sızan yasa taslağında, asıl işlerin taşerona verilebilmesine
ilişkin koşulun tümüyle kaldırılmasının öngörüldüğünün altını çizdi.
Emek örgütlerinden yükselen tepki üzerine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’nın, teklifini revize ederek, 12 Nisan 2013 tarihinde yapılan
Üçlü Danışma Kurulu’nda işçi ve işveren konfederasyonlarına ilettiğini
belirten DİSK şu değerlendirmede bulundu:

“Bakanlık 8 başlık altında durum tespitleri yapmış, ardından
değişiklik önerilerini sunum olarak ortaya koymuş ve bu sunumu taraflara
iletmiştir. Bakanlığın tespit ve önerileri incelendiğinde, çalışma
yaşamından birinci derecede sorumluluğu ve yetkisi bulunan Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, taşeron sorununa ilişkin yasal
düzenlemelere, sorunlara, uygulamalara, yargı kararlarına ve iş hukuku
öğretisine vakıf olmadığı, ya taşeron gerçeğini bilmediği ya da bilip de
bilmezden geldiği, nihayetinde Bakanlığın yanlış tanılar koyarak,
yanlış tedaviler önerdiği görülmüştür.”


“İŞLETMENİN VE İŞİN GEREĞİ İLE TEKNOLOJİK NEDENLERLE UZMANLIK GEREKTİRME KOŞULLARININ KALDIRILMASI İSTENİYOR”


Bakanlığın teklifinin asıl amacının asıl işlerin taşerona
verilebilmesi için aranan “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik
nedenlerle uzmanlık gerektirme”
koşullarının kaldırılması veya
gevşetilmesi ve asıl işlerin de kolayca taşerona verilebilmesi olduğunu
ileri süren DİSK, Bakanlığın teklifine göre, işletmenin ve işin gereği
olma koşulları tümüyle kaldırılacaktır. Teknolojik nedenlerle
uzmanlık gerektirme koşulu ise kelimelerle oynanarak fiilen
kaldırılacaktır. Bakanlığın teklifi, “teknoloji” ya da “uzmanlık”
gerektiren tüm asıl işlerin başka bir koşul aranmaksızın taşerona
verilebilmesini öngörmektedir. Asıl işlerin büyük çoğunluğunun doğası
gereği, teknoloji ya da uzmanlık gerektirdiği göz önünde
bulundurulduğunda, asıl işlerin taşerona verilmesinin çok büyük ölçüde
mümkün kılındığı görülmektedir. Mevcut sınırlamalara rağmen bu denli
yaygınlaşan taşeron uygulaması, bu değişiklik yapıldığı takdirde,
istisna olmaktan tümüyle çıkarak, kural haline gelecek, “Taşeron
Cumhuriyeti”
ne giden yol tümüyle açılacaktır.
 

KANUNA AYKIRI TAŞERON UYGULAMALARINA KILIF HAZIRLANIYOR

Bakanlığın, muvazaa kavramının, iş müfettişlerinin muvazaa
incelemesi yapma yetkisinin, muvazaalı (kanuna aykırı) taşeron
uygulaması durumunda işçilerin ilk işbaşı yaptığı tarihten itibaren asıl
işverenin işçisi sayılmasına ilişkin düzenlemenin tümüyle
kaldırılmasını önerdiğini belirten DİSK, “Türkiye’de muvazaa tespitine
ilişkin mevcut yargı kararları uygulanmayarak Anayasa ve hukukun
üstünlüğü ilkesi ayaklar altına alındığı gibi bu öneri ile kanuna aykırı
taşeron uygulamalarına da kılıf hazırlanmaktadır”
dedi.

BAKANLIK KENDİ MÜFETTİŞLERİNİN YETKİSİNİ KALDIRMA YOLUNU TERCİH ETTİ

İş müfettişlerinin yaptığı objektif ve mevzuata uygun muvazaa
tespitlerinden işverenlerin duyduğu rahatsızlık nedeniyle, Bakanlık
kendi müfettişlerinin yetkisini kaldırma yolunu tercih ettiğini ifade
eden DİSK, şunları kaydetti:

“Bakanlığın teklifine göre, asıl olarak itiraz durumlarında hakem
konumunda olması gereken mahkeme yolu ile kanuna aykırılık tespit edilse
dahi, işçiler asıl işverenin işçisi olmayacak, bunun yerine işçilere
asıl işverenin emsal işçisinin ücret ve hakları ödenecektir. Böylece
işçiler taşerona tümüyle mahkûm edilmiş olacaktır. Öte yandan bu yönde
bir hukuka aykırılık tespiti yapıldığı takdirde, işverenler ilk
fırsatta, ilk ihalede taşeron şirketi ve işçileri değiştirme yoluna
gidebilecek, işçiler işinden de olabilecektir. Bu durumda ne sendikalar
ne de işçiler, kanuna aykırılığın tespiti için dava açma riskini göze
alabilecek, dolayısıyla da kanuna aykırı taşeron uygulamalarının devamı
mümkün kılınmış olacaktır.”

İŞÇİ SINIFI BİR BÜTÜN OLARAK TAŞERONA MAHKUM EDİLMEK İSTENİYOR

Bütün bu tablo karşısında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın,
dolayısıyla AKP hükümetinin amacının, taşeron işçilerin sorunlarını
çözmek değil, sorunları bahane ederek, işverenlerin talepleri
doğrultusunda asıl işlerin de kolayca taşerona verilebilmesi, Taşeron
Cumhuriyeti’nin inşa edilmesi ve taşeronlaştırmanın kural haline
getirilmesi olduğunu vurguladı. DİSK, işçi sınıfını bir bütün olarak
taşerona mahkum etmek olduğunun ortaya çıktığını dile getirdi.

TAŞERON UYGULAMASI TÜMÜYLE KALDIRILMALI

DİSK, ilke olarak, modern bir kölelik düzeni halini alan, mevcut
sınırlamalara rağmen baş döndürücü hızda yaygınlaşan taşeron
uygulamasının tümüyle kaldırılmasını savunduğunu belirterek
açıklamalarına şöyle devam etti:

“Çok açıktır ki taşeron çalıştırma biçimi, doğası gereği sorun
üreten bir sistemdir ve taşeron sistemin sorunlarını gidermek diye bir
şey söz konusu olamaz. Türkiye’de taşeron uygulaması kaldırıldığında ne
kamu kurumları ne de özel sektörde yürütülen mal ve hizmet üretimi
aksayacaktır; yalnızca işçilerin alın terinin paravan taşeron şirketlere
aktarılması ve insan emeğinin ihale masalarında alınıp satıldığı bu
insanlık dışı çalıştırma biçimi önlemiş olacaktır. Türkiye’de taşeron
uygulamalarının büyük çoğunluğu muvazaalıdır, hilelidir; taşeron
şirketler kağıt üzerinde işverendir, gerçekte bir işveren niteliği
taşımamaktadır. Fransız hukukuna göre ‘insan ticareti’ sayılan, ucuz ve
güvencesiz işçi çalıştırmaya dayalı bu uygulama, bir insan hakkı
ihlalidir ve ortadan kaldırılmalıdır.”