Deniz Feneri Davası’nı tıkayan asıl faktör

Deniz Feneri Davası’nı tıkayan asıl faktör
16 Ocak 2013 19:34

Şunları biliyoruz…

Safile USUL

Almanya’daki Deniz Feneri derneği tarafından toplanan bağışlar sürekli ve periyodik olarak Türkiye’de Zekeriya Karaman’a ulaştırılıyordu.
 
Bu ulaştırma 3 yolla gerçekleşiyordu…
 
1-Almanya Deniz Feneri Derneği’nden kişiler üstlerinde taşıdıkları para ile Türkiye’ye geliyor ve parayı elden Zekeriya Karaman’a veriyordu.
 
2-Para, Almanya’da bulunan Vakıfbank şubesi üzerinden Zekeriya Karaman’a yollanıyordu
 
3-Zekeriya Karaman veya Zahit Akman arada bir Almanya’ya geliyor, paraları elden teslim alıyorlardı.
 
Bu hususlar Frankfurt Savcılığı’nın iddianamesinde belgeleri ile birlikte birlikte sıralanmıştı zaten.
 
Bu belgeler Vakıfbank’dan elde edilen dekontlar, parayı Zekeriya Karaman veya Zahit Akman’a elden veren kişilerin imzalı tutanakları ve muhasebe kayıtları idi.
 
Toplanan paralar ile alınan gemi ve kurulan şirketler de belgelenmişti Alman savcılar tarafından.
 
Bilinmeyen şuydu…
 
Zekeriya Karaman’da toplanan paralar sonra nereye gidiyordu?
 
Çünkü toplanan parada çok büyük, yani milyonlarca Avroluk açıklar vardı ve toplanan paranın çok az bir kısmı ihtiyaç sahibi kişilere verilmişti.
 
Bu da muhasebe kayıtları ve belgelerle sabitti.
 
O halde, para, kaydı tutulmayan bir şekilde, Zekeriya Karaman tarafından harcanıyor veya bir yere/yerlere yatırılıyordu.
 
Alman savcılığı ilk hükümlerin verilip, 3 kişinin mahkum edilmesinden sonra, paraların Zekeriya Karaman sonrası nereye gittiğini soruşturmak istiyordu.
 
Ama bunu yapamadı.
 
Bunu bir ara Almanya’ya gidip, soruşturmanın tüm orijinal belgelerini Almanya’da gören, kopi yapıp yanlarında Türkiye’ye getiren ama sonradan Hükümet tarafından görevden alınan 3 savcı da yapamadı. (Abdülvahap Yaren, Nadi Türkaslan ve Mehmet Tamöz)
 
Çünkü görevden alındılar.
 
Şimdi…
 
Alman savcılığının iddinamesinde bu paraların Adalet ve Kalkınma Partisi’ne aktığının düşünüldüğü ifade ediliyordu.
 
Muhtemelen 3 Türk savcı da bu yönde bir soruşturmanın kapısını açmaya çalışacaklardı.
 
Lakin, Hükümet seri bir refleksle onları bağladı.
 
Bize de kamuoyu olarak, “Paralar Adalet ve Kalkınma Partisi’ne mi aktı?” sorusunu sormak kaldı.
 
Çünkü bu paralar eğer Karaman ve Akman’ın özel ve özel ticari işleri için kullanılmış olsaydı, Hükümet sırf onların özel kötüye kullanımının saklanması için bu kadar siyasi risk alarak, göz önünde, görüle görüle bu davaya bu kadar müdahil olur muydu?
 
Unutulmasın ki, bir dolandırıcılık davasında görev yapan 3 savcının üçünün de görevden alınması tüm dünyada bir delil olarak addedilir.
 
Ve, bunu yapanı şüpheli durumuna düşürür.
 
Denemesi bedava… Uluslararası bir sempozyum yapılsın mı bu konuda mesela?
 
Hükümet ister mi? İleri demokrasi hukuku örneği sergiler hem de, fena mı olur?
 
Dünya ileri demokrasi görsün. Hey anamlar!

 
ÖNEMLİ DIŞ POLİTİKA NOTLARI
 
Size çabuk çabuk ve kısa kısa çok önemli dış politika notlarım var.
 
Avrupa basınından derledim, bizde Hükümet’e zarar olur diye yazmaz çoğu basın bunları…
 
1-ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD Ulusal Güvenlik Müşavirliği’ne Suriye’de kimyasal silah kullanma yönünde bir hazırlık olup, olmadığı hususunda bir rapor hazırlattı. Hazırlanan rapor Ulusal Güvenlik Müşavirliği Sözcüsü Tommy Vietor tarafından dün açıklandı. Buna göre, Suriye rejiminin (Esad) kimyasal silah kullanmaya hazırlık yaptığı iddialarının doğru olmadığı ortaya konuldu. ABD çok çok yakın bir zamana kadar Esad’ın kimyasal silah kullanımı için hazırlıklara başladığını söylüyordu. Bu raporla bundan resmen geri adım atıldı.
 
2-ABD Dışişleri Sözcülüğü tarafından dün yapılan açıklamada, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi hedef alındı ve anti-semitik olmakla suçlandı. ABD Dışişleri açıklamasında, Mursi’nin 2010’da Yahudiler için sarf ettiği, “Domuz, maymun soyları, kan emiciler” şeklindeki ifadeler gündeme getirilerek, Mursi’den bu sözleri geri alması istendi. Oysa ABD Mursi’ye Suriye karşıtı hedeflerle geçtiğimiz yaz aylarında yaklaştığında Mursi o sözleri sarf edeli en az 1.5 sene olmuştu. Demek ki, ABD, Ortadoğu’daki politikasında ve bu kapsamda Müslüman Kardeşler’le ilişkilerinde bir yeni ayar yapma ihtiyacı duymaya başladı.
 
3-Hükümet’e benden selamlar, aman dikkat, “Esed”i total olarak “Esad”a dönüştürün.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz