AKP'li Generalden inciler!

AKP'li Generalden inciler!
4 Temmuz 2012 10:48

Emin Çölaşan Sözcü Gazetesi’nde bugün, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve şimdinin AKP Milletvekili olan emekli Tüm. General Şirin Ünal hakkında oldukça sert bir yazı kaleme aldı:
Ordumuzda meğer neler varmış neler!..

SEVGİLİ okuyucularım, AKP’nin yandaş medyasında ilginç bir gazete vardır. Bu şeriatçı gazete, Tayyip’in en büyük destekçisi olarak görev yapar.
Dünkü manşetinde iki haber vardı.

İlk manşet şöyle: “Emekli Tümgeneral Şirin Ünal’dan şok ifşaat… 312 General davası emirle açıldı.” Bu şeriatçı gazetede geçmişte bir yayın yapılmış ve Türk Ordusu’nun tüm general ve amirallerine ağır hakarette bulunulmuştu: “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke!..” Türk Ordusu’nun tüm general ve amiralleri bu yayın nedeniyle gazeteye tazminat davası açtılar. Bir kişi hariç: O sırada Genelkurmay Başkanı olan, şimdi Balyoz davasında tanıklık yapmaktan korkan emekli Hilmi Bey! Tayyip kendisine “Hocam” diye hitap ederdi.

Zamanında Tayyip’e ders verip eğitmiş miydi, yoksa bir camide hocalık mı yapmıştı, bilemem! Neyse, gelelim konumuza! Mahkeme davayı kabul etti ve gazeteyi 312 general ve amirale tazminat ödemeye mahkum etti. Sonra Yargıtay bu kararı bozdu. Son aşama nedir, doğrusu onu bilemiyorum.

Gazete, adı Şirin Ünal olan ve “Emirle dava açtığını” söyleyen emekli tümgeneralin şimdi AKP milletvekili olduğunu gizlemeye kalkışıyor. AKP milletvekili Şirin şöyle diyor: “O dava emir komuta zinciri içerisinde açıldı. Üst amirler emir verirse, o emrin yerine getirilmesi zorunludur. O zaman emir verildi, herkes bir dilekçe verdi. (Herkes dava açtı.)” Türk Ordusu’nda kimlerin o rütbeye kadar çıkabildiğini gösteren bu örnek (!) vatandaş daha sonra şöyle diyor: “Emir verildiğinde ya uyacaksınız, ya da istifa edeceksiniz. Ben istifa etmemek için imza attım. (Dava açtım.) Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı.” Sözlerini şöyle tamamlıyor, bu ibret belgesi sözleri dikkatle okuyun: “İstifa etsem ateist (Allahsız) veya sol görüşlü biri gelip benim yerime oturacaktı.” Türk Silahlı Kuvvetleri, şimdi AKP milletvekili olan bu adamı tümgeneral rütbesine kadar yükseltmiş! Helal olsun! Zamanında kendi kurumuna hakaret eden şeriatçı gazeteye tazminat davası açmış, güya inanmadığı bir iş yapmış, şimdi ise kıvırıyor! İstifa etseymiş yerine bir Allahsız, bir sol görüşlü gelirmiş! Hiç kuşkum yok, Türk Ordusu’nda binlerce sağlam insanın yanında daha nice Şirin Ünal’lar var.

Şimdi geleyim ikinci örneğe!.. Ve yine aynı gazetenin dünkü nüshasında yer alan ikinci manşeti vereyim: “Askeri okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlansın.” Şimdi amaçları bu. Hazır Necdet Bey Genelkurmay Başkanı olmuşken, imdatlarına Hızır gibi yetişmişken, bu işi de aradan çıkarmak istiyorlar. Nasıl olsa sıkmabaşlı eş olayı bitirildi, orduevlerine sarık, cübbe ve örtüyle girmek serbest bırakıldı.
Askeri okulları da artık milliliği kalmamış olan Eğitim Bakanlığı’na bağlatacaklar, Kuran dersleri koyacaklar, Kürtçe öğretecekler, imam hatip okulları ve benzeri yerler oluşturup Türk Ordusu’na dindar kadrolarını sokuşturacaklar.

Gazete bu konuda bir emekli kurmay albayın görüşlerine yer veriyor. Adı Hüseyin Arı, Şöyle diyor: “Askeri okullarda demokrasi eğitimini yok etmişler. Harp okulları dahil bunlar mutlaka Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmalıdır…

Ordu mensuplarının siyasi parti veya derneklere girmeleri, her türlü siyasi gösteri ve toplantıya karışmaları yasaktır. Asker siyasetin dışında olmalıdır.”
Şimdi hiç sıkılmadan bu sözleri söyleyen Hüseyin Arı isimli bu şahsın geçmişteki marifetlerini ben çok iyi bilirim. Şimdi biraz geçmişe dönelim ve bunun yaptıklarını belgeleyelim.

Yıl 1995. Bu şahıs İsparta 58’inci Tümen kurmay başkanı olarak görev yaparken Konya’dan Refah Partisi milletvekili adaylığına soyundu.
6 Kasım 1995 tarihli Yeni Konya gazetesinde, bu köşede gördüğünüz ilanı yayınlandı. Oğlunun hafızlık ilanı ile partisine yağ çekiyordu.
Şimdi “Asker siyasetin dışında olmalıdır” diye parlak demeçler veren Hüseyin, bu ilanda hem ismini, hem de ordudaki unvanını hiç sıkılmadan gündeme getiriyor, üniformasını siyasete alet ediyor, milletvekilliği yatırımı için kullanıyordu.

Aynı gün, Refah Partisi Konya il başkanlığı binasına üniforması ile girdi, parti bayrağının önünde yine üniformasıyla tanıtım resimlerini çektirdi, emeklilik dilekçesini verdi ve adaylığını basın toplantısıyla ilan etti.
Görülmüş duyulmuş şey değildi.
Asker üniformasını dine ve siyasete alet ediyordu.

Ben bu rezaletini “Ayıptır albayım, ayıptır” başlığı ile belgeleyince Konya gazetelerine demeç verip şöyle dedi: “Oğlumu Kuran kursuna kaydettirmiştim.
Tesadüfen, ben siyasete girdiğim gün oğlum da Kuran kursunu bitirip hafız olmuştu. Ben de hocalarına teşekkür ilanı verdim. Tüm çabam, erinden orgeneraline kadar ordumuzun siyaset dışında olmasıdır!” Sonunda Hüseyin amacına ulaştı, o seçimde Konya’dan Refah milletvekili seçilmeyi başardı. Sonraki yıllarda bir kez daha, Fazilet’ten seçildi.
Anayasa Mahkemesi Fazilet’i kapatınca, bu kez Büyük Birlik Partisi’ne transfer oldu. 2001 yılında AKP kurulunca oraya geçti.
Üniformasını siyasete alet edip kendi çıkarlan doğrultusunda kullanan bu Hüseyin şimdi uluorta parlak demeçler verip askeri okulların Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasını istiyor, “Asker siyasetin dışında kalmalı” diyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri, içinde böylelerini de barındırmış! Şirin Ünal’lar, Hüseyin Arı’lar ve daha niceleri!..
Meğer güvendiğimiz dağlara kar yağarmış da haberimiz olmazmış.