%82 özürlü çocuğu olan kadının öğretmenlikte ne işi var!

%82 özürlü çocuğu olan kadının öğretmenlikte ne işi var!
24 Kasım 2012 13:01

Geçtiğimiz günlerde, Halkın Habercisi okurlarıyla bir babanın oğlu ve oğlunun hastalığıyla doğan tüm çocuklar için girdiği bir mücadeleyi paylaşmıştık.

 
27 aylık oğlunu yaşatabilmek için zorlu bir mücadeleye girip bu mücadeleyi kazanan babanın adı Arif Cen… 

H&H ÖZEL

 
Glikojen Depo hastası oğlunu hayata döndüren Cen, aynı hastalıkla savaşan diğer ailelere de umut olabilmek için sesini duyurmaya çalışmış, başvurduğu tüm kapılar yüzüne kapanınca da açlık grevine girmişti. 


 
Oldukça ses getiren “Türkiye onu konuşmuyor” başlıklı haberimizden sonra Arif Cen tekrar Halkın Habercisi’ne ulaştı… Mücadelesi süresince yaşadıklarını anlattı…
 
Oğlu Mert Poyraz’a glikojen depo teşhisi konulduktan sonra öğretmen olan eşiyle Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki sorunları ve yaşadıklarını anlatan Cen’in iddiaları oldukça ses getirecek cinsten.  
 

Cen, oğlunun tedavisi süresince eşinin atamasının yaşadıkları yere yapılması için çok büyük çaba sarf ettiklerini ancak özellikle engellendiklerini ileri sürüyor. Durum öyle vahim ki,  bu uğraşları sırasında gittikleri Milli Eğitim Atama Şube Müdürü’nden “ %82 özürlü çocuğu olan kadınıın öğretmenlikte ne işi var! Gitsin evinde otursun” cevabını aldıklarını söylüyor.  
Halkın Habercisi olarak Cen’in iddialarını yorumsuz yayınlıyoruz…
 
İŞTE O MEKTUP

Mert Poyraz’ın teşhisi konulduğu yılın eğitim dönemi başında başladı herşey.  Eylül 2010 ve ilk Milli Eğitim’e başvurumuz….  
 
Hasta bir oğlumuz var bu nedenle atama ya da görevlendirme istiyoruz dedik. Yapmadılar ve o zamanın Denizli Valisi Yavuz Erkmen’e çıktık. Onun  emriyle, ataması yapılacağına görevlendirme yapıldı. Daha sonraki her 6 aylık dönemde yine MEB’e başvurduk yine yapmadılar ve valilik yaptı. Böylelikle intikam tohumları atılmaya başlamıştı.  Çünkü MEB yapmıyor, Valilik yaptırıyordu.
 
ÖZÜRLÜ ÇOCUĞU OLAN KADININ ÖĞRETMENLİKTE NE İŞİ VAR!

En son Eylül 2012 döneminde yaşadıklarımızı herkes biliyor.  Evimizin yanındaki atanmayı istediğimiz okulda boş kadro vardı. Denizli MEB Öğretmen Atama Şube Müdürü’ne başvurduk. Özürlü belgesini getirmemiz gerektiğini, yeni yönetmelikle İl Sağlık Müdürlüğü’nün verdiği görüş yazısının yeterli olmadığını ögrendik. 8 günlük Denizli Devlet Hastanesi’nde sağlık raporu almak için çaba gösterdik ve neticede %82 özürlü sağlık belgesini alarak tekrar Öğretmen Atama Şube Müdürü’ne gittik. 


 
Şube Müdürü özürlü belgesini eline alarak o meşhur sözü etti;  “%82 özürlü çocuğu olan kadının öğretmenlikte ne işi var! Gitsin evinde otursun”  
 
Bu sözlerden sonra bildiğiniz gibi 1.5 kişilik sessiz eylemimiz sosyal medya ve basın sayesinde üst makamların dikkatini çekti ve yine Denizli Valisi tarafından 10 Eylül’de boş kadro olduğu halde atama yerine görevlendirmesi yapıldı. Artık Denizli MEB’in intikam duyguları daha fazla kabarmıştı.  
 
BİR ŞOK DAHA

Valilik talimatı ile yapılan görevlendirmeden 4 gün sonra bir şok daha yaşadık.  Görevlendirme yapılan okula yeni bir öğretmen atandığı için eşim boşa çıkmıştı. MEB hamlesini yapmıştı. Hemen durumdan Valimizi haberdar ettim. Ne oldu biliyor musunuz? Yeni atanan öğretmen ikna edilip bir köye müdür vekili olarak görevlendirildi ve böylece yine vali talimatı ile eşim okulunda görevlendirme kaldı.  MEB’in bu hamlesini de Vali Bey karşılamış oldu. 


 
Bu olaylardan sonra okulumuz idaresi bir yol buldu. Eşimin okuluna kadrosunun gelmesini isteyen okul idaresi, MEB müfttişlerine Fatma Cen’i öğretmen kadrosunda görmek istediklerini bu nedenle bir sınıf daha açarak, açılan boşluğa eşimin atamasının yapılmasını talep ettiler. Daha sonra bu ek sınıf talebini MEB Denizli Müdürlüğü’ne bildirdiler. Denizli MEB’in oyunlarına gelmemek için başka bahanelerle Ankara’nın yolunu tuttuk. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama Grup Başkanı Bekir Erdoğan beyle başbaşa iki saatlik bir görüşme yaptık. İl içi bu atamanın tamamen Denizli MEB’in yetkisinde olduğunu söylediler. “Benimle görüştüğünüzü, gerekenin yapılmasını, yetkinin onlarda olduğunu söyleyin” dedi. 

Ankara dönüşü MEB İl Müdürü ve Denetleme Grup Başkanı ile görüşerek bu durumu ilettim. Okulda bir kişilik kadro açıldığını söyleyerek,  lütfen artık atamayı yapmalarını söyledim. MEB İl Müdürü, il içi norm fazlaları için tercih listesi yayınlandığını söyleyerek,  “O okulu tercih edin hemen. Ben Bakanlık Öğretmen Atama Grup Başkanı ile görüşeceğim” dedi.  
Evet sonuç ne oldu dersiniz?  


 
DENİZLİ MİLLİ EĞİTİMİN İNTİKAMI!!!

Eşim için açılan boş kadroya başka bir öğretmen arkadaş atandı. Ayrıca 10 Eylül’de rica ile başka bir köye müdür vekili  görevlendirilen öğretmen arkadaşın okuluna da öğretmen atandığından, 19 Kasım günü gerçek kadrosunun olduğu bizim okula döneceği için, biz atamayı beklerken görevlendirmemizde son bulmuş oluyor.  Şimdi bu duruma  güler misin, ağlar mısın? .    
Şubat ayına kadar rahatız derken ‘su uyur düşman uyumaz” atasözünü unutmuşuz.  Valiliğin tüm uğraşları, bizim 2 yıllık koşturmamız yine boşa gitti ve intikamını almış oldu Denizli İl Milli Eğitim kadrosu.  
Peki şimdi ne olacak?  

NE YAPALIM ŞİMDİ BİZ?

Eşimi norm fazlası olarak Denizli’nin bir ucundaki sağlık ocağı dahi olmayan bir köy okulana gönderecekler. %82 özür belgesi ve İl Sağlık Müdürlüğü’nün Fatma Cen’in hastaneye ve oğluna yakın bir yerde görev yapması gerekir görüşüne aldırmadan hem de.  Kimden cesaret alıyor bunlar? Kendilerinin özürlü bir çocuğu olmadı için mi yoksa bizleri ÖTEKİLER gördükleri için mi?  Mert Poyraz umurlarında bile değil.

Üniversite hastaneleri “Biz size bakmayız” diyor…  Milli Eğitim “özürlü çocuğun varsa bırak öğretmenliği git evinde otur” diyor. Valilik, “bu adam 20 gündür açlık grevinde gidelim bakalım” demiyor.  Hadi şimdi siz karar verin NE YAPALIM BİZ ŞİMDİ BİZ?