O % 26

O % 26
15 Eylül 2014 17:30

Önce şunu söylemek lazım ki, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasından hiç ders çıkarmamış, bu görülüyor…

 

Safile USUL H&H YORUM

 

10 Ağustos seçimlerinde CHP seçmeninin açıkça protesto ederek, sandığa gitmemesine yol açan hatasını tekrar ediyor…

 

Şöyle ki…

 

Mehmet Bekaroğlu iyi bir insan, onunla birkaç kez konuşmuşluğum var, demokrasiye yatkın bir insan ve Atatürk düşmanı, en azından artık, değil ama Kılıçdaroğlu Bekaroğlu’nu CHP’nin tanıtım yüzü yaparak sağdan oy alacağını düşünüyor tıpkı Ekmeleddin Bey’de olduğu gibi ama çok fena yanılıyor ve maalesef Kılıçdaroğlu’nun yine yanıldığını Haziran’daki genel seçimlerde gördüğünde, bu yeniden görüşün hiçbirimize ve bu Hükümet elinde esir Türkiye’ye bir faydası olmayacak.

 

Bunun sorumluluğunu elbette delegeler de fena halde taşıyor olacak.

 

Ki, her toplum, ülke, kamu için taşınan sorumluluk aslında bir anne-babanın çocuğu için taşıdığı sorumluluktan hiçbir fark taşımaz.

 

Ve, insanlar taşıdıkları sorumluluklara böyle baksaydı inanın ne CHP az seçmene mahkum olurdu ne de Türkiye başımıza musallat olan bu cezaya…

 

Şimdi… Dün sözünü ettiğim % 26 ile, yani geçen genel seçimde CHP’ye oy vermiş olan seçmene gelelim…

 

Bu % 26 Deniz Baykal zamanında % 23 idi.

 

Yani yaklaşık bugün Türkiye’de seçmenin yaklaşık % 25’i CHP’ye oy veriyor.

 

Kılıçdaroğlu’nun % 23’e ilave ettiği % 3’ün sebebinin bir parçası Kılıçdaroğlu’nun o zamanki yolsuzlukları teşhirinin etkisi olmakla beraber, bir kısmının da hayatının elden gideceği korkusunu yaşayan Cumhuriyetçi seçmenin CHP’ye son yıllarda biraz daha yanaşması olduğu benim açımdan bir vakıa.

 

Ancak…

 

Şu anda şöyle bir belirsizlik var, CHP seçmeni 10 Ağustos’da Kılıçdaroğlu’nun tercihine kızdı ve bunu kabul etmedi.

 

Kızanlar Cumhuriyetçilerdi ama seçmenin bir kısmı da Tayyip Erdoğan’a, “acıtıcı ve etkileyici” sözlerle saldıran Selahattin Demirtaş’a gitti.

 

Sakın bunu es geçmeyin, Selahattin Demirtaş özgür bir insan değil ve neticede PKK’nın çizgisinden çıkamaz ama Erdoğan için sarfettiği etkili, çok isabetli ve acıtıcı sözler seçmeni kesinlikle cezbetti. Seçmen bu sözlerde kendi “intikamını” almayı beceren bir nitelik yakaladı.

 

Bu niteliği maalesef Kılıçdaroğlu seçmene hiç veremedi.

 

Cümlelerini genellikle soru şeklinde formüle etmesi; “sen çaldın mı, çalmadın mı” gibi mesela, oysa soru şeklinde hitaplar seçmeni tatmin etmiyor, seçmen doğrudan, yalın ve güçlü, kendine güvenen ve ezen ifadeler istiyor.

 

Bu ama, yani Selahattin Demirtaş’a giden oy yaklaşık 500 bin kişilik bir seçmen segmentinden idi.

 

10 Ağustos’da sandığa gitmeyen CHP seçmeninin asıl ağırlığı Demirtaş’a da oy vermeyen ama İhsanoğlu’nun CHP adayı olmasına kızan seçmendi.

 

Şimdi, demek ki, CHP seçmeni Tayyip Erdoğan’a karşı katıksız bir CHP ve Cumhuriyetçi resmi istiyor alternatif olarak, o halde Kılıçdaroğlu o zaman hata yaptıysa bile bu sefer aynı hatayı yapmakta ısrar etmemeli ama o bunda ısrar ediyor ve bunun sonucunu da yaşayacak.

 

Şimdi gelelim CHP’ye oy veren % 25 civarı seçmenin kim olduğuna…

 

Bunlar…

 

1-Eskiden beri CHP’ye oy veren, klasik olarak sol dünya görüşüne yatkın ve artık orta sınıflaşmış seçmen

 

2-Eskiden DYP, Anavatan gibi sağ sayılan partilere oy veren ama artık Cumhuriyet hayatını kaybedeceğinden korktuğu için CHP şemsiyesine sığınan seçmen

 

3-Eskiden beri CHP’den hiç vazgeçmeyen Alevi canlar, ki, Alevi canlarda şöyle bir durum var, orta sınıf Aleviler CHP’ye oy veriyor ama yoksul ve kent kıyılarında yaşayan Aleviler arasından BDP’ye çok oy çıkıyor

 

Kabaca görüldüğü gibi, CHP oylarını sol ve sağdan gelme orta sınıftan ve de yine orta sınıf Alevi canlardan alıyor.

 

Şimdi yine…

 

CHP’ye oy veren yaklaşık % 25’lik seçmen CHP’ye bu oyu Kılıçdaroğlu’ndan dolayı vermiyor.

 

Bu oy salt olarak CHP’ye sığınan Türkiye orta sınıfının oyları.

 

Bunu kabul etmeyen fena çuvallar…

 

Bu oyu hor gören ve bunu beğenmeyip, AKP imitasyonu ile AKP tabanını parçalayacağını sananlar fena çuvallar.

 

Bu çuvallama hepimizin dağlarına kara kar yağdırır çünkü Haziran’da AKP 330 üzeri milletvekili çıkarırsa hep beraber oturur, daralır, ağlarız.

 

Ama bu çuvallama kaçınılmazsa bunu bugün söylemek ve delegeye de sorumluluğunu hatırlatmak zorundayız.

 

Ben bugün kendi adıma delegeyi uyarıyorum, eğer mevcut CHP yönetimi AKP tabanından AKP imitastyonuyla oy alacağını zannederek, mevcut % 25’i eritecek bir yola girer ve buna müdahale etmezseniz, sorumlu olacaksınız.

 

CHP’nin yeni seçilen PM’si de ağırlıklı olarak siyasi kişiliklerden oluşmadığı için onları uyarmada bir anlam görmüyorum, bu dönemde denetimi yaparsa yaparsa delege yapar.

 

Şimdi birşey daha…

 

Ben sağcılık, solculuk tartışmalarına, en azından şu dönemde, karşıyım ve CHP içinde sağdan gelme insanlara kaliteli, işe yarayacak ve de CHP’nin ruhu ve prensipleri ile uyumlu olmaları şartıyla asla karşı değilim.

 

Mansur Yavaş’a karşı söylenen sözleri de desteklemiyor, hatta Muharrem İnce’nin çok yanlış bir Mansur Yavaş tartışmasına girdiğini düşünüyorum.

 

Uğraşılacak Mansur Yavaş değil bu ülkede, o bir vatansever ve doğru bir adam.

 

Kaldı ki, Mansur Yavaş ve sağdan gelenlere karşı sarf edilen sözler şu anda CHP’ye oy veren eski sağ seçmeni yaralıyor ve kırıyor. (Halk TV’de Yaşar Okuyan’ın tepkisi buna iyi bir örnekti)

 

Ama kişilerin ötesinde, Kılıçdaroğlu kendini tamamen bir AKP benzeri görüntüye endekslemiş.

 

Onların dili, onların tarzı, onların yaklaşımları, seçmende AKP kökünden geldiği hissi yaratacak kişilerin CHP’nin ana yüzü yapılması, AKP’nin kullandığı dini kelimelerden, Sünni jargondan kendine bir buket yapılması, AKP’nin toplumsal çözümlerinden kendine edinme çabası filan…

 

Buna kökten karşıyım ve de Kılıçdaroğlu’nun bu politikasının en fazla mevcut CHP seçmenini kızdıracağından ve ayrıca bu yolla AKP’ye oy veren seçmenden oy alamayacağından eminim.

 

Benim emin olup olmamam hiç önemli değil ama delegeyi Haziran genel seçiminde mevcut CHP seçmeninin erime tehlikesine karşı kontrol ve denetim görevini yapmaya davet ediyorum.

 

Delege Latince kökenli bir kelime ve “bir misyon adına görevlendirilmiş” demek ve ben CHP delegesi sözünden Cumhuriyet Halk Partisi’nin manevi şahsiyetini temsil ve maddi varlığını sürdürmesi için görevlendirilmiş kişiyi anlıyorum.

 

Şu anda önemli olan CHP’nin mevcut seçmenini kendine bağlamaya devam etmesi ve de bu seçmeni konsolide ederek, yeni seçmen kitlelerine yayılmak için çalışması. (bu konuda da yazacaklarım var)

 

Bir de şimdi…

 

Bu AKP’ye benzeyerek AKP tabanından oy alma olayının neden olmayacağının birçok nedeni var ama çok kısaca ve en aktüeli olarak şunu söylemem lazım hemen…

 

Kılıçdaroğlu’nun siyaseten en zayıf karnı tam da AKP tabanından oy alma alanında yatıyor.

 

Kılıçdaroğlu bu sorunu Bekaroğlu ile ve onu öne çıkararak kompense edemez.

 

 

 Safile Usul Twitter

 


Yazarın Son Yazıları:
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu