Sen 1931’in düdüğünü mü çalıyorsun?

Sen 1931’in düdüğünü mü çalıyorsun?
27 Aralık 2017 17:30

Bu, 696 sayılı ve vatandaşı birbirine kırdıracak fermanı savunmak için, hükümet hizmetindeki gazetelerde 1931 senesinde çıkarılan bir kanun örnek veriliyor.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 
Basitçe anlatmak için şöyle özetleyelim.

 
1931’de, yani Atatürkümüz de hayatta iken, Ağrı ve Erciyes dolaylarında isyanlar çıkıyor.

 
TBMM’de çıkan bir kanunla mealen deniyor ki, “6 ay süreyle o bölgedeki ahali de güvenlik güçlerine aktif yardım edecektir.”

 
Yani, o bölgede yaşayan halk da eline silah alıp askere yardımcı olacak.

 
Şimdi, bir defa bu, 1931’de çıkan kanun dahi evelsi gün çıkan 696 sayılı ferman ile kıyaslanamaz.

 
Zira zaman ve mekan sınırı koyuyor.

 
Mekan Ağrı, Erciyes civarı, zaman 6 ay.

 
Şimdi…

 
Bu detayı bir yana bırakıp konunun esasına dönersek….

 
Bu zevata ilk söylemek istediğim şu…

 
Sen 1931’in düdüğünü mü çalıyorsun?

 
Bizi 1931 ile mi kandırmaya çalışıyorsun?

 
Sen 1931’i nasıl olur da 2017’ye emsal gösterirsin.

 
Bak kardeşim, biz Cumhuriyetçiler devamlı tekamül ettik.

 
Atamız kurdu, İnönümüz korudu, Ecevitimiz AB’ye çıpa attı.

 
Biz Cumhuriyetçiler devlet reformları yaparken hep devletsel kurumlaşma ve gelişimleri kendi devletimize entegre ederek büyüdük ve siyasi olarak yükseldik, dünyada prestij sağladık, tüm dünyadan alkış aldık, hayranlıkla izlendik.

 
Bu satırları yazan kişi de siyasi yükseliş yıllarımızın adım adım, hem de mikro adım adım şahididir.

 
Ayrıca da…

 
Biz Türkler’in, Cumhuriyetçilerin ordusu olan TSK senin patronların tarafından tarumar edilmeden hemen önce bu dünyanın en Avrupai, en kalite, en muhteşem birkaç ordusundan biriydi.

 
Biz Cumhuriyetçiler, 1931 siyasi koşullarının Avrupa’da da hakim olduğunu, geçen asır içersinde ise, hem Avrupa’da hem bizde devletin devamlı olarak hukuk devleti yönünde tekamül ettiğini, kurumlaştığını bilecek bir çapın da sahibiyiz.

 
Bu bir…

 
İkincisi…

 
1931 senesi genç Türkiye Cumhuriyet’inin orsusunun henüz ülke sathında yeterince güçlü olmadığı ve tüm vatan sathında tam bir örgütlenmeyi sağlamamış olduğu bir dönemdir.

 
Sebebi ise çok basit…

 
Fakirdik, araç gerecimiz azdı, askeri personel yeterli değildi.

 
Sonraki on yıllarda ama TSK ve diğer emniyet güçleri ülke sathında örgütlü ve yeterli hale geldi.

 
Sen bugün sivillerin eline silah almasını nasıl savunursun gafil…

 
Bak sana Cumhuriyetçilerden bir örnek.

 
Ecevit, Yılmaz’lı hükümet döneminde (1999-2002) polis reformu yapıldı demokrasi ve AB reformları doğrultusunda. (bu reformlar esasında 1995’den itibaren de başlamıştı)

 
O dönem Türkiye’de muazzam polis şefleri vardı.

 
Bunlardan biri de Emin Aslandı.

 
2005 civarında Ege’de ve başka şehirlerde HDP’lilerle Türk kökenli halk arasında gerginlikler oldu ve birtakım tipler HDP ile çatışmak için yollara döküldü.

 
Emin Arslan o dönemde bunlara, “Bunlar devletin işi, vatandaş vatandaşla çatışmaz” dedi ve bu tür hareketleri engelledi.

 
Engellemeseydi vatandaşların arasında kan dökülecek ve işin içine kan girecekti.

 
Anladın mı?

 
Cumhuriyet hükümetleri vatandaşları birbirine karşı silahlandırmayacak kadar devlet idi, kalibre sahibi idi.

 
Bize 1931 düdüğü çalma.

 
Biz Cumhuriyetçilerin bundan çok daha uzun bir mazisi var.

 
Bize hikaye anlatma.

 
Bu arada, değinmek istediğim bir husus daha var…

 
Çok değerli Cumhuriyet savcısı ve Atatürk evladı Ömer Faruk Eminağaoğlu bugün bir paylaşımında 12 Eylül’ün geçici 15. maddesini 696 sayılı KHK’nın kalıcı hale getirdiğini söylemiş.

 
Bu ama bence 12 Eylül’e haksızlık olur.

 
Zira 12 Eylül geçici 15. madde ile sadece o dönem devlette görev yapanlara cezai muafiyet getirmiş.

 
Bunlar ise, sokaktaki vatandaşa, “Kırın, yok edin, cezanız yok” diyor.

 
Aradaki fark önemli.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu