Savaş Ve Flört

Savaş Ve Flört
15 Kasım 2011 21:13

Deprem, kış, bayram…. Hiçbir şey PKK’nın terör saldırılarının durmasını sağlayamıyor. Örgüt, kimi zaman sınır karakollarını, kimi zaman polis noktalarını, kimi zaman düğün alayını, kadınları, çocukları, kimi gözüne kestirirse hedef alıyor. Acımasızca öldürüyor sonra da duruma göre özür(!) diliyor. Bütün bunları yaparken Kürt yurttaşlarımıza Türk ve devlet düşmanlığını aşılamaya çalışıyor. Yoğun propaganda yapıyor. Bu duruma tepki olarak da Türk yurttaşlarımızın bir kısmı, sağdan soldan tepkisel olarak bütün Kürt yurttaşlarımızı örgüt elemanı gibi toptancı değerlendirmelerle suçlamaya çalışıyor.



         Bu durum tam da örgütün arkasındaki emperyalist güçlerin istediği durumdur. Yüz yıllardır bu topraklarda barış içinde yaşamış, emperyalist saldırılara karşı birlikte savaşmış Türk ve Kürt yurttaşlarımızın kardeşlik duygusu bozulsun ki onlar amaçlarına ulaşabilsinler. Türk ve Kürt kardeşliği bozulmadan Büyük Ortadoğu Projesinin başarıya ulaşması mümkün değildir.



         Uzun yıllar devlet örgütle mücadele ederken AKP iktidarından beri PKK ile flört edilmektedir. Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül, ABD’li yetkililerle yaptığı iki sayfa dokuz maddelik anlaşmayla sınır ötesi harekat yapılmayacağını kabul etmekle kalmamış, bunun için ABD’den izin alma koşulunu da imzalamıştır. Terör örgütü ile mücadeleyi onun koruyucusunun iznine bağlarsanız yirmi dört askerimizin şehit edilmesinin ardından intikam naraları atmanızın inandırıcılığı kalmaz.



        Bunları söylerken konuya uzak birçok samimi yurttaşımız abarttığımı, AKP iktidarına haksızlık yaptığımı düşünecektir. Onun için son bir hafta içinde yapılan iki açıklamayı dikkatlerinize sunuyorum:



         Birincisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı ve AKP milletvekili Yalçın Akdoğan’ın açıklaması. “Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bir mahkum (Abdullah Öcalan) cezaevinden tehditler yağdıramaz, terör örgütünü yönetmeye kalkamaz, terör eylemlerine yönelik talimatlar veremez.” Zaman gazetesine verdiği demeçte bunları söylüyor Sayın Başdanışman. Ne kadar doğru değil mi? Siz de imza atmaz mısınız bu açıklamanın altına. Ben atarım. İyi de Abdullah Öcalan’a bu olanakları sunan kim? Bu cezaevinin yönetiminden kim sorumludur? Adalet Bakanlığı ve dolayısı ile hükümet değil mi? Demek ki önderle(!) örgüt arasındaki ilişki hükümetimizin izniyle sağlanmaktadır. Sayın Başdanışman artık buna izin verilmeyeceğini söylüyor. Bu bir ifşaattır.



        İkinci ifşaat örgüt tarafından, PKK elebaşlarından Zübeyir Aydar’dan geldi. Diyor ki Aydar; “Seçimlerden ve referandumdan önce AKP bizden (yani PKK’dan) ateşkes istedi, ancak seçimleri kazanınca verdiği sözleri unuttu.” (Yeniçağ Gazetesi, Ünal Sakman)



        İki yetkili ağızdan iki açıklama. Bunları gördükten sonra, AKP iktidarından beri PKK ile flört edilmektedir demekle haksızlık mı ediyorum. Yoksa bunlar Eşbaşkanlık görevimizin gereği midir?   Ne dersiniz?