Kılıçdaroğlu ters taktikle gitmeye çalışıyor ama gol yiyor

Kılıçdaroğlu ters taktikle gitmeye çalışıyor ama gol yiyor
13 Mart 2017 17:30

Kılıçdaroğlu’nu birkaç gün önce tv’de izledim.

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Erdoğan’a hitaben, “Hadi getir idamı, 19. madde koyup, ona göre göre getir” diyordu.

 

 
Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri elbette gerçek bir idam yasası gelsin çağrısı değil.

 

 
Demek istiyor ki, “Sen idam ile iç siyaset yapıyorsun ama idamı getirmek gibi bir düşüncen gerçekte yok. Bu laflarla oynamayı bırak”

 

 
Oysa Erdoğan idamın gelmesini gerçekten istiyor.

 

 
Getirir, getirmez; eğer AB ile ilişkilerden kendine hiçbir fayda kalmadığını düşünürse, idamı getirmek için elinden geleni yapar.

 
Tüm dünya ile bağlantılarını kopardığı noktada, içerdekilerle hesaplaşmak için gözünü bile kırpmaz, ki, Erdoğan kısasa kısas hukukuna inanan birisi.

 
Yani, evrensel ve modern hukuku savunmuyor Erdoğan, onu doğru bulmuyor.

 
Kılıçdaroğlu bu tür hassas konularda tersten gitme taktiği yapmaya çalışmamalı.

 
Ne düşünüyor ve ne istiyorsa sadece onu söylemeli.

 
Dokunulmazlık meselesinde verdiği zararı unutmadık.

 

 
Kılıçdaroğlu güya AKP’yi dokunulmazlıkla sıkıştırmak için, “Hadi kaldırın dokunulmazlıkları, ama kaldırmazsınız” şeklinde tahrik etti.

 

 
Sandı ki, AKP yolsuzluklar nedeniyle kaldırmaz dokunulmazlıkları.

 
Oysa tüm devlet ve yargı gücü AKP’nin elinde ve nasıl olsa kendine değtirtmez ama muhaliflere dokunmak için kaldırdı dokunulmazlıkları ve CHP’li vekiller dayak yedi ardından.

 
HDP’nin de yarısı hapiste.

 

 
Şimdi de idamla ters taktik yapmaya çalışıyor ama gol yiyor Kılıçdaroğlu.

 

 
Çünkü hem hükümete idamı getirme konusunda dolaylı meşruiyet sağlamış oluyor, hem de Erdoğan’ın şu sözleri ile halk nezdinde saygınlığı zedeleniyor…

 

 
Erdoğan dün şöyle dedi dün yaptığı bilmem kaç konuşmanın birinde, alıntılıyorum…

 

 
“Kardeşlerim, bakın bu konuda benim kanaatim belli. Sayın Bahçeli’nin kanaati. Ben Başbakan’ın da kanaatinin farklı olduğunu düşünmüyorum. Bu sabah yaptığı konuşmasında ana muhalefet başı diyor ki “Getirin idamı” diyor. Sen idama var mısın önce onu söyle. Bak, Bahçeli açıkladı, Başbakan’ın da farklı düşündüğünü zannetmiyorum. Kılıçdaroğlu sen var mısın? Ben buradan duyuruyorum, 16 Nisan’daki ‘evet’, bunun parlamentoya gelmesi demektir. O zaman ana muhalefet partisinin başındaki zatı ne yapacak”

 

 

 
Şimdi, bu sözlere muhatap olmak ana muhalefet açısından asla bir başarı değil.

 

 
Ki, hayatta ve siyasette aslolan, doğal olan doğrudan ifadedir.

 

 
Yani, idam konusunda ne düşünüyorsan onu söyleyeceksin; ters taktik yapıp, Erdoğan’ı sıkıştırayım diye düşünmeyeceksin.

 

 
İdam Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayacak bir vahşettir ve geçmişte asılan bir başbakan ile 3 gencin suçunu dahi henüz atamadık üzerimizden, diyeceksin.

 

 
Menderes’i asanlara göre Menderes suçluydu, senin bugün suçlu bulup, idam ettiklerine yarın başkaları suçsuz gözüyle bakar, bu işlerin sana göresi, bana göresi olmaz diyeceksin.

 

 
İdam getirirsek, dolar, euro daha da tavan yapar diyeceksin.

 

 
İdam telaffisi ve geri dönüşü olmayan bir hükümdür ve bu tür hükümleri vermek hiçbir fani, hiçbir insan ve hiçbir devletin hakkı değildir, diyeceksin.

 

 
Şeri hukuktaki kurallarla yönetilmiyor Türkiye Cumhuriyeti diyeceksin.

 
Modern ve çağdaş, halkı iyi yaşayan hiçbir ülkede idam yok diyeceksin.

 

 
ABD’yi örnek vermeyeceksin, ABD birçok nefretin dolu olduğu ve hala siyahların polis tarafından güm diye kurşunlandığı bir ülke diyeceksin.

 

 
ABD, çok çok suçlu dahi olsalar dahi, insanların sandalyede iğne ile köpek gibi veya elektirikle titrete titrete öldürüldüğü (bu cümleye tabii köpek zehirleyenin de bir cani olduğunu ekleyeceksin) bir ülke diyeceksin.

 

 
Sonra da Erdoğan’ın bu sözlerine muhatap olma durumunda kalmayacaksın.

 

 
Ki, Erdoğan’ın, “7 seçim kaybettin, hala tek adamsın” sözlerine muhatap olmamanın da bir yolunu bulacaksın.

 

 
AVRUPA’DAKİ TÜRKLERİN DE HAYATINI KAYDIRDI

 

 

 
Şimdi, bu Hollanda olayından sonra AB ülkeleri başladılar kendi ülkelerinde yaşayan Türklerin durumu ile uğraşmaya.

 

 
Diyorlar ki hep beraber, “Eğer bizim ülkemizde yaşıyorsanız artık sadece bizim vatandaşımız olacaksınız.”

 

 
Yani, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı yaşadıkları yabancı ülke ile anavatanları Türkiye arasında bir tercihe zorluyorlar.

 

 
Erdoğan evet çıksın diye Avrupa ile krizi tırmandırıyor ama olan orda yaşayan Türkler’e oluyor, yaşadıkları ülkelerde rahatları kaçtı hepsinin.

 

 
Valla, bilemem ama Erdoğan’ın bu Hollanda ile olanlardan dolayı Avrupa’da yaşayan Türkler arasındaki evet oylarını artıracağından epey şüpheliyim.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu