İktidar değişecek

İktidar değişecek
11 Kasım 2013 10:40

Türbanlı vekiller projesiyle istediği sonucu alamayan Başbakan Erdoğan hemen yeni bir istismar konusunu gündeme koydu.

 

Hilmi SARAL H&H YORUM

 

Vay, efendim neymiş?  Öğrenciler yurtlarda ve evlerde kızlı erkekli beraber kalıyorlarmış! Hiç öyle şey olur muymuş? Hemen müdahale edilmeliymiş! Damdan düşenin halinden damdan düşen anlarmış. Kendisi damdan düşmüşmüş!

 

Bu konu tam da başbakanın istediği kadar ilgi gördü. Herkes konuya balıklama daldı. Kimileri, özel hayatın gizliliğini gündeme getirdi; kimileri de böyle ahlaksızlık olur mu, diye sormaya başladı. Tepkiler hükümetin aleyhine yoğunlaşınca durumu kurtarmakla görevli hükümet sözcüsü Bülent Arınç, başbakan öyle bir şey demedi, haber asparagas açıklaması yaptı. Arkasından haberi yalanlayan başbakan yardımcısını bizzat başbakanın kendisi yalanladı. Bu sayede “Bülent Abi” kendisinin özgül ağırlığı olduğunu anımsayıp, kum torbası olmadığını söyledi.

 

Başbakanın bakanlarını yalanladığı durumlar birkaç kez oldu. Ucube konusunda Kültür Bakanı Günay’ı yalanladığı gibi. Başbakan yalanlama işini sadece bakanlarına değil kendisine de yapıyor. Libya konusunda, paralı askerlik konusunda yaptığı gibi.

 

Anlayacağınız AKP içindeki kargaşa su yüzüne vurmaya başladı. Erdoğan-Gül, Erdoğan-Gülen, Erdoğan-ABD  anlaşmazlıkları bizzat devlet televizyonundan ve kendi yardımcısı “Bülent Abi”si tarafından tescillenmiş oldu. Zaten “kızlı erkekli aynı yurtlarda ve evlerde kalıyorlar” açıklaması da bu kavgada hedefin kim olduğunu gösteriyor. Buradaki hedef “ışık evleri” ve Fetullahcıların apart yurtlarıdır. Nazlı Ilıcak’ın AKP’ye oy verdiği için utanması, Mehmet Barlas’ın bu kadar saçmalığa ben de gerekçe bulamam demesi demokratlıklarından değil, Fetullahçıların yanında yer almalarındandır. Onların bu tavrını batan gemiyi terk eden fareye benzetenler oldu. Ben öyle düşünmüyorum. Ilıcak ve Barlas kavgada saflarının neresi olduğunu gösteriyorlar. Erdoğan’ın deliğe süpürülme zamanı gelmiştir. Bunlar da karşı mevzide yer tutuyorlar.

 

Asıl hedefin Fetullahçılar olduğu Başbakan Erdoğan ve Genç Bakan Suat Kılıç’ın, konuya özel hayatın gizliliği açısından bakanlara verdikleri “Konuyu nerelere çekiyorlar” cevabından da anlaşılıyor. Demek istiyorlar ki, “Biz ki zinayı suç olmaktan çıkarmış bir partiyiz. Kimin kiminle düşüp kalktığına mı kafayı takacağız? Bizim hedefimizde başbakanımızın cumhurbaşkanlığı önünde engel olmak isteyenler var. Anlasanıza!”

 

Türbanlı vekiller konusunda CHP’nin takındığı tavır, bu konuda konuşan Muharrem İnce ve Şafak Pavey’in konuşmalarındaki üslup ve toplumda yarattıkları olumlu etki, Mustafa Sarıgül ve arkadaşlarının CHP’ye katılmasının yarattığı sinerji ülkemiz iktidarının yakın gelecekte değişeceği sinyallerini vermektedir. Kılıçdaroğlu vaat ettiği demokratik işleyişi sağlar, olanakların el verdiği seçim bölgelerinde ön seçim ya da aday yoklaması yaptırırsa, iktidarın değişme süreci hızlanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine yönelik kaygıları olan seçmen kitlesi partisine bakmadan AKP’ yi göndermeye kararlıdır. Bu kararlılığı CHP’ye yönlendirmek öncelikle CHP yöneticilerinin sorumluluğundadır.

 

AKP içindeki sürtüşme-çekişme-çatışma onları zayıflatır ama CHP’yi güçlendirmez. O çatışmadan güç almak siyaset üretmekle olur.

 

Daha önce yazdığımız “Deliğe süpürülme zamanı” ve “Yolun sonu görünüyor” başlıklı yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Erdoğan gidicidir. Yolcudur Abbas bağlasan durmaz.