Yezit Şam’da değil Ankara’dadır ve 700 bin Suriyeli hain Türkiye’de yaşıyor

Yezit Şam’da değil Ankara’dadır ve 700 bin Suriyeli hain Türkiye’de yaşıyor
12 Kasım 2013 10:54

Önceki hafta sonu BOP Eşbaşkanı Recep Erdoğan milletvekilleri ile Kızılcahamam’da yaptığı istişare ve bilgilendirme (beyin yıkama) toplantısında yaptığı konuşmada, yine her zamanki gibi kara propagandanın kirli verimli gücünden yararlanmak ve Müslüman Türk halkının beynini yıkamak üzere ”Şam’daki Yezit kendi halkına ölüm gönderiyor” diyerek bence tarihsel kişilik bakımından gerçek bir Muaviye ve gerçek bir Muaviye’nin oğlu Yezit rolünde olduğunu, onların 21.yüzyıl versiyonu olduğunu göstermiştir ki, örnek olması bakımından tarihsel bir olayı hemen aktarmak istiyorum.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

‘’Gerçekte Müslüman olmadığı için İslam’ı en geç kabul eden, aslında İslamiyet o tarihlerde büyük güç kazandığı için korku ve çıkarları yüzünden ailece kabul etmiş gibi gözüken (münafıkça) Muaviye Şam’da, Hz.Ali ise Kufe’de validir ve aralarında derin bir anlaşmazlık vardır, nerede ise savaş çıkmak üzeredir.

 

Bir gün deve yüklü malı ile Kufe’li bir adam Şam’a gelir.

 

Şam’daki açık göz bir adam Kufe’li bu tüccarın devesine sahip çıkar ve ‘bu dişi deve benimdir’ der.

 

Kufe’li tüccar devesinden emindir; çünkü devesi erkektir.

 

Sorun Muaviye’ye yansır, halk bir meydana toplanır.

 

Muaviye ‘’bu dişi deve benimdir’’ diyen Şam’lıya sorar:

 

Bu dişi deve kimindir?

 

Şam’lı ‘’benimdir’’ der ve Muaviye’de onaylar.

 

Sonra Muaviye, meydanda toplanan halka sorar:

 

Bu dişi deve kimindir?

 

Halk hep bir ağızdan yanıt verir:

 

Bu dişi deve Şam’lınındır.

 

Kufe’li neye uğradığını anlayamaz, şaşkın şaşkın bir kenarda dururken, Muaviye çağırır ve şöyle der:

 

Bana bak; ben de, sen de biliyoruz ki, bu deve erkektir, Kufe’ye döndüğünde Ali’ye deki, Şam’da öyle bir halk var ki, erkekleri de, dişileri de onların cinslerine değil, Muaviye’nin ağzına bakarak konuşuyorlar. O dişiye erkek dese ya da erkeğe dişi dese hepsi ona itaat ediyor. Var git Ali’ye söyle bundan sonra ayağını denk alsın.’’

 

İşte bugün BOP’un Eşbaşkanı Amerikan işbirlikçisi Recep’in yaşadığı siyasal şans aynen anlattığım bu tarihsel olay ve kendisinin uyguladığı ‘’kara propaganda’’ taktiği Muaviye’ninki gibidir

 

Neden?

 

O gün Muaviye baskı, zulüm, korkutma ve takibat ile kitleleri kontrol altına almış ve uydurma hadisler ile sahte yeni ibadet şekilleri çıkararak halkı camilere doldurarak uyuşturup dünya nimetlerinden uzaklaştırmıştır.

 

Aslında Muaviye İslam’ın hiçbir emrine inanmadığı gibi, münafık bir şekilde Müslüman görünmüştür.

 

Bugün Amerikan işbirlikçisi Recep Erdoğan’da icraat açısından aynen Muaviye usulü hareket etmektedir.

 

Yine onun gibi baskı, zulüm, korkutma ve her çeşit takibat ile birlikte kitlelerin telefonlarını dinleyerek kontrol altına almış, bir taraftan da İslam’ın sembollerini kullanıp, dindar kitleleri uyuşturarak her söylemini tıpkı Muaviye’ninki gibi bir Allah emri olarak telakki etmiş, konuştuğu her sözünün doğru ve yanlışlığını hiç araştırmadan onaylar durumuna gelmiştir, beyinleri yıkanmış bir vaziyette.

 

İşte bu insanlığa reva görülmeyen bu etik dışı durumdan cesaret alan Recep Erdoğan, dindarım diyen kesimi tıpkı güçlü bir fırtına gibi her tarafa evirip çevirirken kendisi, çocukları, yakınları ve yandaşları da malı havada götürüyorlar.

 

Muaviye usulü taktik kara propaganda ile yüzde 50 lik dilimi bu hale getiren BOP’un uzatmalı Eşbaşkanı Recep, Ankara Kızılay’ın o meşhur göbeğinde İslam’ın yasak ettiği en büyük günahı işlese ve kendisine oy veren dini bütün insan topluluğu da bunu izlese sonunda ‘’Tayyip Bey’in bunu yapmasında mutlaka bir hikmet vardır’’ derler.

 

İşte işin en zor ve acı yönü budur.

 

İşte temeli derin ve çirkef dogmatizme dayalı uydurma din kuralları, insan topluluklarını kendilerine karşı cürüm işleyen bir zorbaya karşı ancak böyle beyinlerini uyuşturabilir.

 

Zaten dinsel kurallarının çoğunu yönettikleri halkı sömürmek için tarih boyunca ve bugüne kadar hep din uydurucuları çıkarmıştır ve antropolojik olarak kültürel kimliğini tamamlayamamış insanlık, malesef bugün hala daha böyle insanlık düşmanı, insanlığın kanını içici uyanıklara kanmaktadır.

 

Böyle zavallı halk uydurma inançlarla oyalanırken gerçekte Allah inancı olmayan din kuralı uydurucularıda her türlü dünya nimetinden bolca yararlanırken, bir taraftanda halkın malını üzerlerine geçirmektedirler.

 

Yezit, Muaviye’nin oğludur ve o da babası gibi gerçekte Müslüman değildir.

 

Aynı zamanda baba-oğul Hz.Muhammed ve sülalesinin azılı düşmanlarıdırlar.

 

Muaviye ölmeden once oğlu Yezit’i dalavere ile kendisinden sonra gelecek olan halife olarak ilan etmiştir ve İslam tarihinde ilk defa Cumhuriyet’in temellerini yıkıp, hanedan dönemini getirmiştir.

 

Muaviye-Yezit baba-oğul ikilisi binlerce Müslüman’ın hem de Peygamber’in en yakınlarının ve sahabenin (Peygamber’in yakın arkadaşları) azılı katilleridir.

 

Peygamber’in torunlarını ve en yakınlarını çok hunharca bir şekilde katleden Muaviye oğlu Yezittir.

 

Yezit, İslam’dan nefret eden öyle bir Hz.Muhammed düşmanı ki, tarihte ilk defa halifeliği döneminde, krallığını da pekiştirmek üzere ordusunu Mekke’ye gönderip ‘’Kabe’’yi mancınıkla yıktıran azılı bir zalimdir.

 

Şam’da Yezit yoktur.

 

Şam’da vatanını savunan ve gerçek yezitlerin düşmanı olan yurtsever bir kahraman vardır; onun adı da Beşar Esad’dır.

 

Amerikan işbirlikçisi Recep tıpkı Yezit’in babası Muaviye gibi ‘’erkek deveyi dişi deve gösterme’’ propagandasını uygulayarak olayları çarpıtıyor ve Ankara’daki yezit’i örtüp saklama gereksinimi duyuyor.

 

Çünkü uzun yıllardır dinsel sembollerle aldattığı kendisine oy veren kitleler uyandığı an, halinin perişan olacağını çok iyi biliyor.

 

Şimdi Ankara’daki Yezit kim?

 

Bakın bunu anlamak çok basit.

 

Kim Müslüman düşmanları ile işbirliği yapıyorsa, kim bir İslam ülkesini işgal eden Hıristiyan askerlerine sağ salim zafer kazanmış olarak yurtlarına dönmesi için dua ediyorsa, kim Türkiye’nin toprağı olan İncirlik üssünden kalkan uçakların Müslümanlar’ın başına bomba yağmasını sağlıyorsa ve bu nedenle birbuçuk milyon masum Müslüman insanın katline, bir o kadar insanın sakat kalmasına, beş yüz bin kadının dul kalmasına, yine yüz bin Müslüman kadının Amerikan askeri homoseksüeller tarafında tecavüz edilmesine ve bunların bir kısmının ABD genelevlerine götürülmesine sebep olmuşsa, o kişi işte 21.yüzyılın donanımlı Yezit versiyonudur ki, bu görevi çok başarılı bir şekilde götürmektedir.

 

Çünkü, tıpkı Yezit’te Müslüman düşmanları ile işbirliği yaparak onlara en acımasız zulümleri uygulayarak binlercesini bizzat katlettirmiştir.

 

Suriye’deki ölümlerin sebebi yiğit Beşar Esad değildir.

 

Esad çok şerefli bir mücadele ile vatanını emperyalistlere ve onun Ankara’daki işbirlikçi Yezit ruhlu uşaklarına karşı savunmaktadır.

 

Suriye’deki ölen insanların müsebbibi iktidar gücünü emperyalist güçlere korutmasını isteyen Ankara’daki Yezit ruhlu iradedir.

 

Bugün 700 bin Suriye’li vatan haini Türkiye’ye sığınmış vaziyette milyonlarca fakirimizin ekmeğine ortak olmuştur ki, bugüne kadar bunlara bugünkü para birimi ile 2 milyar lira (eski para birimine göre 2 katrilyon lira) harcanmıştır ve hala daha harcanmaya devam ediyor.

 

Ve bu Suriye’li vatan hainleri ile teröristleri çağdaş Yezit’in desteği ile Türkiye’ye göç etmişlerdir.

 

Bunlar bir taraftan ‘’Ekmek elden, su gölden’’ misali bedava kavun karpuz gibi yata yata beslenirken, bir taraftanda hırsızlıktan tutun, gasp, cinayet, adam yaralama ve kadınlara taciz eylemine kadar her çeşit kriminal olaylara karışmaktadırlar.

 

Bir kısım Suriye’li kadınlarda ikinci eş şeklinde Arap paradigmasına göre kendilerini erkeklere pazarlamak üzere bir aktivite içerisindedirler.

 

Tüm bunların sebebi Ankara’daki yezittir.

 

Şam’da yezit yoktur.

 

Zaten Şam’ın tepesindeki adam tarihsel ve inançsal olarak Yezit’in düşmanıdır.

 

Yezit Ankara’dadır ve yineliyorum; kurnaz Muaviye örneğinde olduğu gibi erkek deveyi dişi deve olarak göstermektedir; gerçeklerden habersiz milyonlarca dogmatik inanç sahiplerini istediği tarafa yönlendirmek üzere.

 

Bunu önlemenin çaresi var mıdır?

 

Elbette vardır.

 

Öncelikle muhalefetteki siyasal partilerin bu hususta önlem alması ve bu konuda siyasal bilgi ve siyasal bilinç sahibi insanlardan her an yararlanıp,  kitlelerin aldatılmasını önleyerek kendilerine yöneltilmesini sağlamalıdırlar.

 

Sayısı parmakla gösterilecek derecede az sayıda da olsa böyle profesyoneller var.

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!