Yanıtsız sorular!

Yanıtsız sorular!
19 Mayıs 2014 09:19

Aydınlık yazarı Mustafa Mutlu yazdı:

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Soma’daki maden kazasında ölenlerin sayısını 301’de bağladı. Bu açıklamadan sonra da bürokratlarıyla birlikte olay yerinden ayrıldı.

 

İyi de; vatandaşın beynindeki kuşkular giderildi mi?

Ne yazık ki hayır… İşte; hâlâ yanıt bekleyen sorular:

 

***

 

Kazanın meydana gelmesinden 24 saat sonra, yani Çarşamba günü öğleden sonra yapılan açıklamada madenden yaralı veya sağlam olarak kurtarılanların sayısının 184 kişi olduğu belirtilmişti… O açıklamadan sonra bir kişi bile sağlam ya da yaralı olarak çıkarılmadı. Ancak Bakan Bey son açıklamasında 486 kişinin kurtulduğunu söyledi; AFAD’da bunların isim listesini yayınladı.

SORU BİR: 302 kişi nasıl kurtulup o listeye girdi?

 

***

Enerji Bakanı, açıklamalarından birinde “tercümana ihtiyaç duyulduğunu” söylemiş ama bunun gerekçesini açıklamamıştı. Bu da madende Suriyeli mültecilerin kaçak bir şekilde çalıştırıldığına dair senaryoları gündeme getirmişti.

SORU İKİ: Madende 100-110 arasında Suriyeli çalıştırıldığı iddiası doğru mu?

 

***

 

İlk 24 saatin sonunda içeriye duvar örme malzemeleri taşındı. Bunun yangını söndürmek için gerekli olduğu belirtildi. Yani duvar örülecek, yangın söndürülecekti. Sorum şu:

 

SORU ÜÇ: Duvarlar, yanan kömürlerin havayla temasını kesmek için örüldüyse, içeriye saatlerce neden temiz hava pompalandı?

 

SORU DÖRT: O duvarlar, bugün-yarın rapor hazırlamak için içeriye girecek olan müfettişlerin bazı ayaklara girmelerini önlemek için mi örüldü?

 

SORU BEŞ: Eğer öyleyse; o ayaklarda ne var? Sakın; içeride kaldığı iddia edilen madenciler olmasın?

 

Daha onlarca soru sorulabilir ama gerek yok…

Biri bunların yanıtını versin, yeter!

 

GÜNÜN SORUSU

 

Bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı… Sorum size:

Bayram kutlayacak haliniz kaldı mı?

 

BİR MADENCİNİN FERYADI!

 

Cumhurbaşkanı Gül’ün Soma’daki madende incelemelerde bulunduğu saatlerde inanılmaz önlemler alınmıştı.

Ancak yine de o saatlerde madende olmayı başarabilen madenciler ve yakınları Cumhurbaşkanı’nı protesto etti.

Ben de sürekli ağlayarak kendi kendine konuşan bir madencinin söylediklerini, arada bir iki soru sorarak videoya kaydettim. İşte o sözler:

 

“Daha yeni geliyorlar. Saçmalığa bak… Sorsalar şimdi hepsi Müslümanım der, Müslümanlık’ta bu var mı lan? Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. 800 kişi öldü burada 800! Rakamı da doğru vermiyorlar. Rakamını da doğru vermiyorlar. Yazıklar olsun!”

 

“Siz burada mı çalışıyorsunuz?”

 

“Evet!”

 

“O sıra ocakta mıydınız?”

 

“Biz geldik saat üçte patlama oldu. Biz paşa vardiyasına geldik dörtte işe gireceğiz üçte patlama oldu.”

 

“Müdahale edemediniz.”

 

“Neredeye müdahale ediyon? Ocağın ağzında patladı trafo, ocağın ağzından 300 metre kadar ileride… Oradan öteye insan çalışıyor. Gündüz vardiyası komple kaldı içeride 780 kişi!”

 

“Trafo patlaması doğru mu yani?”

 

“Doğru. Trafo patlayınca dışarıdan hava veriyon ya hava içeriye gazı basıyor. Bu kadar insan öldü gazdan. Yangın mangın yok; hep gazdan öldü. Yazıklar olsun be. Şimdi bu kazadır ben bir şey demiyorum Cenabı Allah’ın takdiri ilahisi olabilir ama benim kızdığım, Soma halkının kızdığı; ya olay olduktan iki saat üç saat içinde niye buraya Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız gelmiyor kardeşim? Dünyada bir numaralı haber olmuş burası, 800 ölü var ya… Ayıptır! Türkiye devletinde bundan daha önemli bir şey olabilir mi ya… Niye gelmiyorsunuz kardeşim? Burada insanlarla beraber niye mücadele vermiyorsunuz ya… Soruyorlar ‘Müslümanız’ diyorlar. Müslümanlık böyle midir ya? Müslüman Müslüman’a cenazesini gömdükten sonra mı gider ya? Cenazesini gömmesi için yardım etmez mi ya? Bakan geldi, olay olduktan kaç saat sonra? Saat on buçukta… Saat üçte olay oluyor, saat on buçukta bakan geliyor, Enerji Bakanı…Yazıktır ya… Enerji Bakanı bir saat sonra burada olması lazım ya… Ankara şu kadarcık yer len! Ayıptır ya… Şuraya bak ya, halk yok polis dolu her taraf… Ya Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Türkiye’de polis ordusu ile geziyor. Ne saçma ya… Benim cumhurbaşkanım göğsünü gere gere halkının içinde dolaşmalı kardeşim. Ben öyle cumhurbaşkanı istiyorum ya… Ayıptır ya, yazık günahtır bu insanlara… Yahu kaç tane…”

 

Ağlamaya başlıyor… Sonra tekrar anlatıyor:

 

“Fişmanca ülkede ocak kazası oldu, burada olabilir diyor… Ayıptır ya, bu kelime söylenir mi len? Orada kaza olup insanlar öldü diye burada da mı ölecek kardeşim ya? Adamın söylediği lafa bak ya… Bir Başbakan’ın söylediği lafa bak ya… Böyle saçmalık mı olur, böyle konuşma mı olur ya? Nasıl bir zihniyet bu ya ben anlamıyorum. Yav tamam olabilir ama burada bunu söyleme… İşte ‘Hüzünlüyüz’ de… ‘Bir daha olmaması için mücadele vereceğiz’ de… Bir şeyler söyle ya… Ulan 800 adam öldü, normaldir diyor ya… Ayıptır ya… Şu Başbakan’a bak ya… Biz böyle Cumhurbaşkanı’na böyle Başbakan’a layık mıyız ya… Yazıklar olbun. Yazıklar olsun.”

 

“Soma bunların partisine oy verdi.”

 

“A***… Vermese ne olacak? Hadi sen verme bakalım. Şirkette çalışıyorum ben. Adamlar buraya geldiğinde, bakanla geldiğinde, belediye başkanıyla geldiğinde, patron bütün işçilerin boğazını sıkıyo ‘Oy vereceksiniz’ diye… Nasıl oy vermiyon?”

 

“Fişliyorlar mı?”

 

“Ben şimdi oralara giremeyeceğim. Ben de şirket işçisiyim. Beni de işten çıkarırlar. Türkiye’de kanun mu var zaten. ‘Ne’, diyeni işten kovalıyorlar. Ben onları bilemeyeceğim!”

 

***

 

Bu bant kaydını, madencinin “gerçek” duygularını görmeniz için hiçbir yorum katmadan, virgülüne dokunmadan yayınladım…

 

Yorum sizin!

 

GÜNÜN İSYANI!

 

Soma’daki maden faciasıyla ilgili başlatılan soruşturmada aralarında Genel Müdür Ramazan Doğruve İşletme Müdürü Akın Çelik’in de bulunduğu 24 kişi gözaltına alındı. İsyanım kendime:

 

Neden adalete güvenim kalmadı? Neden, dün gözaltına alınanların bir şekilde “yırtacaklarını” düşünüyorum!