Türkiye'yi, Suriye'ye sokarak, Anadolu'ya yollanan Yunan'a benzetecekler

Türkiye'yi, Suriye'ye sokarak, Anadolu'ya yollanan Yunan'a benzetecekler
30 Ağustos 2012 11:30

Yeni CHP Parti Meclis Üyesi ve Kocaeli milletvekili Hurşit Güneş başkanlığındaki “milletvekili heyeti” geçen hafta Hatay'a gitti; Apaydın Köyün'deki, Suriyeli sığınmacıların barındırıldıkları kampı gezmek istedi. Ne yerel yöneticiler, ne Ankara izin vermediler. Gerekçeleri ise anca kargaları güldürür.

Ayrıntıya girmeyeceğim. Çünkü olayın bu yönünde değilim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milletvekillerinin, sığınmacıların barındırıldıkları kampa girememeleri, bana, 1980 öncesi bir olayı anımsattı.

O yıllarda da… Yanılmıyorsan, M.B adlı işadamı, gene yanılmıyorsam, Balıkesir sınırları içindeki çiftliğini, 12 Eylül askeri darbeye zemin hazırlamada hiç de yadsınamaz katkıları olan MHP'li ülkücülerin silah eğitimi gördükleri kampa dönüştürmüştü ve buraya kimsenin girmesi asla olası değildi.

Bu kampta eğitim gören ülkücüler, sırtlarını dayadıkları –sonra kazık yedikler-, darbe hazırlığındaki, zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren'den ve Kenan Evren'in arkadaşlarından aldıkları “destek”le adeta yurtta kan kustular. Günde ortalama 25-30 insanımızın terörden yaşamlarını yitirmesine, on binlerce insanımızın yaralanmasına, sakat kalmasına neden oldular. Maddi yıkımları saymıyorum.

Kampları, İzmir'e kadar taşınan “El Kaide beyinli ve kılıklı Suriyeli sığınmacılar”ın, ileriki günlerde –yerel ve genel seçimlerde de-, AKP'nin, AKP iktidarının desteği, yönlendirmesi ile rahat durmayacakları, terör estirecekleri, yaralanmalara, ölümlere neden olacakları kaygısı içindeyim.

Zaten… Türkiye'de bir iç savaş, hiçbir zaman Türk ile Kürt, Sünni ile Alevi vb arasında olmayacak; böyle bir iç savaş, iktidarın silahlı özel güçleriyle ve iktidarın silahlı özel güçleri yanında yer alacak “El Kaide beyinli ve kılıklı Suriyeli” ve onlar gibi başka “sığınmacılar” ile Türk halk arasında olacak öngörüsündeyim.   

Böyle bir öngörüden tedirgin, rahatsızım. Diler, umut ederim, “öngörü” olarak kalır… Gerçekleşmemesi için, böyle bir “şey”in gerçekleşmesini içtenlikle istemeyenlerin, şimdiden duyarlı olması, duyarlı davranması,  “olasılığa” karşı dahi önlemini alması gerekir.

Çözümün odak noktası ise “ortak hareket”tir…

Yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan'a mektup yazarak, Başbakan'ı “ikna” ederek bir yere varılmaz. Bu; PKK'nın ve PKK terörünün bir numaralı patronlarından emperyalist ABD'ye, “Terörü önlememde bana yardım et” demeye benzer. Emperyalist ABD zaten, ürünleri “PKK”yı kullanarak, çıkarlarının geleceği ve kalıcılığı için Türkiye'yi Sevr'e yani Ulusal Kurtuluş Savaşı öncesi imzalanan parçalanmışlığa götürmek istiyor, götürmenin uğraşında… Bu istem ve uğraşta olandan, “yardım” umulur mu?! “Uman, yanlış yapıyor, ulusunu kandırıyor” demektir. Bunun da adı, “ihanet”tir.
….

AKP hükümetinin izlediği dış siyasa, özellikle Suriye siyasası, bana, emperyalist kandırmacası, dürtü ve kışkırtmasıyla ordusunu 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkartan, oradan Anadolu'ya salan Yunan Kralı ile Krallığı'nı da anımsattı.

1990'lerin dünya jandarması, emperyalistlerin vitrini, kamuoyu yüzü, sesi, vurucu gücü İngilizlerdi. ABD daha o yıllarda palazlanmamıştı.

Emperyalistler, Arap coğrafyasındaki ve Osmanlıdan arta kalan topraklardaki yeraltı zenginlikleri ele geçirmek özlemi, paylaşılmak beklentisi içinde yanıp tutuşuyorlardı. Giriş kapısı olarak, “Anadolu”yu seçmişlerdi. Rahat geçeceklerini sanısındaydılar. Yanıldılar. Çanakkale'de yenildiler. Ama… Yılmadılar. Kamuoylarını rahatlanmak için, “maşa” aradılar. Yunan Krallığı'nı buldular.

Önüne atılacak kemiğe razı olacak kadar aç, doyumsuz Yunan Krallığı, halkının karşı çıkmasına karşın, para babalarından gelen isteme taklalar attı. Dört yıla varan süreç sonunda, halkını kandırdı, ordusunu, İzmir'den, Anadolu'ya saldı.

15 Mayıs 1919 – 9 Eylül 1922 arasında zorlu geçen savaş, dünya lideri Kemal Atatürk liderliğindeki Türk halkının “zafer”i, Yunan Krallığı'nın ordusunun da “denize dökülmesi ile bitti.

Yunan Krallığı ordusuyla birlikte yenilen emperyalistler, çıkarlarının peşinde koşmayı bırakmadılar. Bu defa… “ABD” adı ve bayrağı altında toplandılar, İngiltere'yi vitrinden çektiler.

Bu arada… Yenik düştükleri “genç Türkiye”, bölgede, “Atatürk” ve “Ulusal Kurtuluş Savaşı” ile “saygınlık duyulan, örnek alınan ülke” olmuştu.  

Bölgedeki, iştahlarını kabartan yeraltı zenginliklere “çöreklenme”lerinde en büyük engel… Atatürk düşüncesini, Atatürk Türkiyesi'ni ve hem Atatürk, hem Atatürk Türkiyesi sevgisini, hayranlığını, saygınlığını görüyorlardı. Bir de… Arap Müslümanlığına benzemeyen Anadolu Müslümanlığını…

Bu engeller, emperyalistleri çıldırttı, üzerimize saldırttı. Bir “BOP Projesi” geliştirdiler; içine “Arap Baharı” diye bölüm yerleştirdiler. Her ikisinin başlangıcına, Türkiye'de Kasım 2002'de, işbirlikçileri AKP'yi iktidara taşıyarak/taşıtarak geçtiler… Türkiye deneyi, umut vermiş, önlerini daha net görmelerini sağlamıştı. Sıra, Suriye'ye gelmişti.

1919 Mayıs'ında, Yunan Krallığının ordularını, Türk topraklarına salan emperyalistler, “tatlı bir rövanş” alırcasına… Şimdi… Türkiye'yi… Suudi, Katar ve batının sıcak parasıyla beslediği, özde ise ekonomi siyasaları dibe vuran işbirlikçileri AKP ve AKP hükümeti eliyle… Suriye'ye sokmak ve Türkiye'yi, 1919 Mayısı'nda ordularını Anadolu'ya gönderen Yunan Krallığı'na “benzetmek” istemektedirler.
….

1919'da emperyalistlerin her dediğini yapmaktan başka seçeneği olmayan Yunan Krallığına yapılanla… 93 yıl aradan sonra, 2012'de emperyalistlerin her dediğini harfiyen yapan, yapmaktan başka da seçeneği olmayan AKP'ye, AKP hükümetine ve AKP'nin, AKP hükümetinin başı Başbakan'a “yapılan”, “yaptırılan” tıpatıp aynıdır! Süreç de!..

İstiyorum ki… Bu “tıpa tıplığı”, birileri daha ayrıntılı, daha sık, daha etkin, daha iz bırakacak, kalıcı kılacak biçimde anlatsın, konuşsun, siyasi söylem, siyasi gündem yapsın… Halk, 1919'daki ile 2012'deki benzerliği bilsin…

93 yıl önce Yunan Krallığına yaptırılanla, 93 yıl sonra AKP'nin ve AKP iktidarının başı “krallık özentisi” Başbakan'a yaptırılanlar ve yaptırılacaklar aynı…

Anımsayalım: Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre… ABD'deki “düşünce kuruluşları”nın oyunlaştırdıkları senaryoda aynen “… Ne zaman ki Türkiye'de bombalama olayları başladı. Tüm dengeler değişti. Ve sonunda Türkiye, Suriye'ye tek başına girmek zorunda kaldı. Böylece ABD ve Suudi Arabistan ekiplerinin istediği oldu, Türkiye Suriye'ye bir askeri müdahaleye başladı” denmiyor muydu?!. “Saflığa yatma”ya  gerek yok. Halka gerçekler bütün yalınlığıyla anlatılsın ve Türkiye, halkın da katkısıyla 93 yıl önceki benzerlik ayıbından, utancından kurtulsun. Yakın geçmişinde “Ulusal Kurtuluş Savaş” gibi onur abidesi olan Türkiye'ye, “Yunan Krallığı” benzerliği hiç yakışmıyor. Bu emperyalist yapıştırmasını, yakıştırmasını parçalayıp atalım…

[email protected]


Yazarın Son Yazıları:
Molla Kasım
Başbakan diyor ama lafla 'sağlıklı millet inşa edilmez'
Birand, hastalığın mı, ihmalin mi, gündemin mi kurbanı?